3 Mart 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

3 Mart 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ga AŞ A e ii “ kı (Nazilli), Beyler seçilmişler ve Nu Aydında Vilâyet işleri Yeni açılacak sekiz mektep için tahsisat kondu AYDIN, (Milliyet) — U: Wsimiz Vali Fevzi Beyin rel; da bu devrenin son toplantısını yaptı. Evvelki toplantmın zaptı aynen kabul edilerek Elengüllü ılıcasının as i bil hakkında Mu- takriri Daimi encümene gönderildi. Muallimlerimize verilecek mesken beledi hakkmda Maarif müdürlüğü- nün tezkeresine bütçe encümeninin yazdığı mazbata okundu. Bunda, barem kanununa göre zam gören muallimlere mesken bedeli ve- rilmeme zım geldiğinden muallim maaşlarının tetkiklerinden sonra ge- lecek sene bütçesine teklif yapılması bildiriliyordu. Encümenin noktai na- zarı ittifakla kabul olundu. Çine kazasından Koçarlı ve Bağa rası nahiyelerine verilecek sekiz köy hakkında Mülkiye encümeninin maz- batası okundu. Encümen bazı cihetle ri noksan görüyordu. Muamelenin ta- mamlanması için evrakın geri verik hesabı kat'ile azbalarıları o bazı nok taları vilâyet makamında takip edil- mek üzere tasdik olundu. Bundan sonra 934 mali senesi ge- lir, adi ve fevkalâde masraf bütçeleri esbabı mücibeleri ve bütçeler ve büt çe talimatnamesi sıra ile okundu. Ba zı fanllardan kesildi ve bazı fasıllara zam yapıldı. Neticede 934 yıl vilâyet bütçesi 683.523 lira 39 kuruş ve düz- ğün olarak kabul olundu. Gelir bütçesi: Arâzi, bina, kazanç ve bayvan ver gilerinden vilâyet hissesi 68,400 lira, maarif hissesi 179,400 lira, idarei ha susiye hissesi 23,005 ispin â pirtolu içkilerden vil lira, nakdi yol parası yol parası 19,000 lira, mmtaka sanat İar mektebi vilâyetlerden yardım 89 bin 979 lira, ve müteferrik gelirler- den 128,717 lira 39 kuruştur. Yol ver gisi bu sene de vilâyetimizde 6 lira olarak kabul edilmiştir. Adi masraf bütçi İdari kısım 45.053 71 kuruş 19,580 lira 68 kuruş, maarif 353, lira, ziraat ve baytar 14 bin 92 tama, eba BEAN Kiri, 20 rr , Fevkalüde masraf bütçesinin ye- künu da 124,250 liradır. Bunda köy yollarına 2000, Akçay ve Sarıkemer köprülerine 4000, vilüyetin yol ve köprü inşaatına nakdi 27,000 bedeni 39,000, ilk mektepler inşaata 11,800 köy mekteplerine yardım 2000 ve hastahane pavyonu inşaatına 3000 Ji- ya ayrılmıştır. Vilâyetimiz bütçesine bu sene ye- niden ik sekiz mektep ve bir mazrif moimarı tahsisat konulmmuştar. sene 200 lira olan frengi mücadele tahsisatı 1000 liraya çıka- ni Köyleri on saatten uzak olan be- deni yol mükelleflerinin Aydın - Fa- ta ve Köşk - Ödemiş yollarında çalış- tırılmaları kararlaştırılmıştır. İdarei hususiye kadrosuna mün- balât vukuunda kaldırılmak üzere müfredat kâtipliği kaldırılmış, bütçe ve varidat kâtiplerile- evrak memuru birleşti, Du gpüzakeresi bittikten sonra imi encümen intihabma imiş ve on beşer reyle Etem Kadri “Ayi Ahmet Emin “Çine”, İsmail hak ri (Söke) Beyle Ahmet Vefa (Boz- doğan) Beyler de on üçer pa İda Sıvasın sade kahveleri Bir elde güğüm, bir elde iri fincanlarla kahve dağıtanlar artık kalmadı Sivasın kar altında SIVAS, (Milliyet) — Sıvas.. Bu tarihi şehrin yıllardan beri bazı kahvelerinde büyük fincanlarla kahve dağıtıldığı Sıv: $a gelen ve içinde bulunanlar pek iyi bi- lirler.. Ve kahve pişirmek için kullanı lan büyük güğümler artık tarihe karış- tırmıştır. Bu kahveler hakkında “Milli- yet,, okurlarına biraz izahat vermek iste- rim, Şehrin mahkeme çarşısında nalbant- lar başında meydan o camii civarında demirciler içi büyük fincanlı kahvelerin bulunduğu yerleri teşkil eder. lu. İçeride dumandan gözgözü üyor. D dı gi e görmüy. Sandal birini çektim. Ve s0. rın arasına ka- Soba kızgın alevlerle & yanıyor. Sol elinde beş, on tane büyük £ fincan, sağ elinde büyük bir güğüm, önde peştemal, kulağının arkasında hir tebeşir parçası olan bir adam yanıma doğru yaklaştı. Ve seri bir sesle bağırdı. — Kahve, Kahve. Buyur efendi... Elimi büyük fincanlara doğru uzattım. Ve içmeğe başladım. Of mübarek ne kadar, ne kadar da aci , ir ki. Şeker tan işitmiştim. bu kahvehanelerde şeker istemek ayıp sayılıyormuş. Çar ve naçar acısına falan tahammül içmeğe mecbur kaldım. Kahveci ufak bir sandığın başında oturuyor. Bu Oturma yeri daha ziyade kapıya yakındır. Çünkü kahve için dışarı çıkanlar, para- Yı şekmeye bırakıp gidiyorlar. ee Ç Halfa , Sizaramı li En sonra sâğa, sola Herkes küme ğe İn Nuri Bey hakkından feragat söylemesiyle Vefa Bey encü- ası olmuştur. İntihap ta yapıldıktan sonra Vali Bey şu sözleri ce vap verecek mahiyette değilse de ik- tadi şartları göz önüne sizi bu muvaffakiyetinizden dolayı tebrik etmek bir vazifedir. İnşallah buhran zail olur, gelecek sene halkın huzuruna daha muvaffa- kiyetli ve verimli bir bütçe ile çıka- niz. Sizlere hayrirlı yolculuklar ve se- Tâmetler dilerim. Tarihi roman: 74 Güneşin Oğlu Orta Asya yaylâsından Dicle - Fırat kıyılarına kadar nasıl gelmişlerse; (o da Aşağı Fırattan Suriyeye inecek ve ana yurdun si- nırlarını genişletecekti. Türk soyları artık bu dar sahaya sığmıyacak kadar kalabalıklaşmış- tı. Bora son kararını vermiştai: Türk akıncılarile e beraber, sefi ve korkak bir kral olan (Oşaser)in yurdunu istilâ edecekti. Bora uykusunun © arasmda bir ses işitti: — İşte, nihayet, kuduz köpeğin başını kopardım. Bu ses, çoban kızı Hitay'ın sesi idi. Bora uykusunda güldü. Ve kendi kendine mırıldandı: —Ben sahiden rüya görüyorum... Hitay vahşi hayvanların midesin- de eriyip gitti. Yazan: İskender FAHREDDİN At kişnemeleri, Özençi sesleri.. Tıkırtılar.. Gürültü gittikçe artıyor.. Ses- ler gittil ıyordu. a gözlerini açmıştı. Kapıda duran nöbetçi: ye ye > in! Yı en saatte çe ö du, Ayni ses tekrar işitildi: Güneş'in oğlu gözlerini oğuştu- rarak kapıya fırladı ve çoban kızı- nı karşısında görünce haykırdı: — Hitay... Sen misin? Ve nöbetçiye döni — Bırak Tanrı misafirini. Gir- sin içeriye. Çoban kızı atından indi. m yükü reise uzata- —AL, Batıkuşu'nun kafasını. MİLLİYET CUMARTESİ 3 bir manzarası — Halfe kahveyi getir, şu tahtayı da mi Me iç Diğer küme olanlar, hararetli, haractli konuşuyorlar. İlk kahveye giren: — Ali ağa duydun mu? Diyip bir kü- meye dahil oluyor. Burası tam bir gazeteci kahvesi. Ha- vadisler, günlük malümat hep burada... Burada toplananlar o hep ayrı, ayrı menbalardan duydukları işittikleri, bil- dikleri şeyleri anlatıyarlar; söylüyorlar. Kahve içiyorlar. Burada toplananlarm bir çokları, tarla ve çift sahibi insanlar yazım çalışıyor, kışm, böylece vakit geçi- riyorlar. İstirahate çekilen ihtiyarlar ise bu kahvelerin kıdemli müşterilerini teş- kil ediyor. Yanımda konuşanlara kulak misafiri oluyorum. — Anlat bakalım. Ne var ne yok? Ne olacak, sağlık! Hele'şu “kayfe,le- ylede lâf kucağa düşsün. — Şu ışıklar (1) ne vakit yöhacak? — Vallah baba herifler öyle çalışı yorlar ki.. Martta yanacakmış... — Yar olsun şu beldiye reisimiz hak- kile çalışıyor. Bizi ışığa kavuşturdu. — Bir noksanımız kaldı. ri ir,düzenine girse. — Bu çalışkan reisimiz onu yapacak, her yeri taşla döşiyecekrmiz. hz Ee zman Sivasta Sıvas oluy — Doldur bakalım Ffİİfe bunun üzeri- ne bir kahve dahal. i — Bana da paşam. Karşı tarafta pencerenin. önünde bir ihtiyar gözlüklerini burnupun ucuna ka- dar indirmiş, “Köröğlu,, gazetesini oku- Yör.. Yanımda © oturanlardan bir tanesi gazete okuyan ihtiyara söslendi — Ne var, ceridede (o ağam?. Bize se- lâm yok mu? Diğer bir tanesi atıldı: — Çin « Japon işi nasil? Adamcağız bunları duymamış gibi mü- temadiyen gazeteden gözlerini ayırmıyor. Çırak elindeki fıncanlarla sağda, solda uyuyanların yanında sesleniyor: —Kahve, kahve, Döldür ya haki... Kahveleri doldurduktan sonra kulağı- hin arkasındaki tebeşir parçası ile sütuna izgi çekiyor, bu çizgileri yanmdakiler. den birisine sordum; len — Bunlar efendi hesap pusulalarıdır, Bu çizgiler kahveyi, yuv. çayı gözterir, dedi. Kahve ocağına doğru baktım. Mübarek bembeyaza bürünmüz. Her taraf çizgi içinde kahvecinin insafına kalmış. Çiz, gizebildir'n kadar.. Kahvecinin yanına yaklaştır. “» sordum: — Bu çizgilerin hesabı ne zaman gö- rülür? Kahvede çizgi çizilecek yer kalma- Dedi.. Bora osazlara sarılmış büyücek bir paketi tereddütle eli- ne aldı. içeri girdiler. Güneş'in oğlu hâlâ gözlerine i- | nanamı Sazları çözdü.. Ve evvelâ pıhtılaşmış kesik bir başın üstünde iki sönük göz gördü. Batıkuşu'nun sol gözünün yanın- da hançer şeklinde bir yırık var- dı. Bora bu yırığı o görünce kesik baş elinden yere düştü. — Batıkuşu, seni bu halde gör- mek istemezdim! Diye söylenerek yere iğildi.. Ha- in yurttaşının uzun ince bıyıkları- nım, gür kaşlarını, açık alnı, sey- rek saçlarını birer birer tetkik etti. Sonra ayağa kalktı.. Dizleri titriyordu.. Çoban kızının yanına sokuldu: — Gel, dişi kaplan.. Seni alnın- dan 5 “ ak sia epreriye Hitay m a'zına değdirdi.. ir kar- deş gibi kucakladı. —— Yurdumuzu ve yurttaşlarımı- zı büyük bir belâdan © kurtardım, Hitay! Birleşik Türk kabilelerinin oğulları ve torunları senin yüce a- dını daima hayırla anacaklar. Sen Ulu Tanrı'nın kolu gibi, o imdadı- “ma tam vaktinde yetişin! o, MART 1934 Sıvas posta müvezzilerinin elbiseleri SIVAS, (Milliyet) — Şehrimi- zin posta telgraf o müvezzilerine her yıl müdiriyeti umumiyeden gön derilen elbiseler henüz şimdiye ka- dar gelmemiştir. Her an geceli gündüzlü durma- dan çalışan bu vatandaşların elbi- sesiz bırakılmaması için elbisele- rinin bir an evvel (gönderilmesi | çok arzu edilen bir şeydir. Bandırmada muzır hayvanlarla mücadele BANDIRMA, (Milliyet) — Mm.) takamızda muzır hayvanlarla şi detle mücadele yapılmaktadır. Zi- raat Vekâleti tarafından ziraat me- murluğuna gönderilen yüz martin tüfeği ile 1000 fişek köylüle tevzi edilmiştir. Köyler her hafta birle- şerek sürek avları tertip etmekte- dirler. Kânunusani ayı içinde mıntaka- mıza bağlı köylüler (tarafından 300 domuz, 3 ülki, 7 çakal, 40 tav- şan vurulmuştur. Bu hafta içinde Manyas, Darıca nahiyelerile Kızık, Kobaş, Süley- manlı, çavuş köy ve Çelebi Yakup köyünün iştirâk ettiği üç yüz kişilik bir sürek avı tertip edilmiştir, Jan- darma kumandanı Ragıp Bey ida- resi altında yapılan o bu sürek avı çok neşeli ve muvaffakıyetli geç- miş, neticede 4 domuz, 1 kurt,3 çakal, 2 tilki, 15 tavşan vurulmuş- tur, Tedbirsiz ana AYDIN, (Milliyet) — Şubatın on yedinci Cuma günü Karahayıt nahiye merkezi olan Dalama kö- yünde çok feci bir hâdise olmuş- tur. Gemici oğlü Mehmedin kızı alti yaşlarımda Esma ile oğlu altı yaşın da Mestanı valideleri ocak başın- da bırakarak korhşulafa gitmiş. Ocaktan sıçrayan kıvılcımlardan çocukların etekleri tutuşarak vü- cutlarının her tarafına sirayet et- miş, çocuklar bağırmağa başlamış lar, bu sarada valideleri yetişerek Ateşi söndürmüş ve çocuklar da tedavi edilmek üzere memleket hastahanesine gönderilmişlerdir. imiş ta ondan... Biz buluruz, dedi, iki üç &yda, öyle olur ki senede... İçeri gelen sade kahveye sarılıyor: üşünü; yarısı beş yüz, o da bizde yok, aldırma... — Hele bir kahve de Ahmet ağaya dol- dur Halfe..i. Bu kahvelerde akşama kadar © yirmi, yirmi beş, hattâ otuza kadar sade kahve içenlerin sayısı az değildir. Artık iyiden iyiye (o başımda bir ağrı hissetmeye başladım ve kendimi o dışırı aitem, Çarşıdan geçerken dükkân arala- rından bağırıyorlar, — Kahve gel, bir de beye. mu da kaydetmek isterim ki bu kabv rin müşterileri sabahları buraya çok €7- kenden gelirler. - Beş on kahve istikten sonra sabah ezanları, okunur. Aynı za- yanda bu kahveler bir. kurt gibi we bir fistle de satılıyordu. Bugün i- yaşta 9 meşmer sade keler in Gale GER göterdiği bu gi idir. ür yollarda suz kaldım. Vahsi hayvanlarla bo- ğuştum. Fakat, Tanrı beni her fe- lâketten korudu. Kuduz köpeğin alay yle kızı sol ene İN eri kanlar sızmağa baş- lamıştı. Bora gözlerini açarak yerinden kalktı: —O ne, Hitay? Yaran mı var? Hitay öişlerini sıkarak cesareti- ni kaybetmemeğe çalışıyordu: — Bir yaban öküzile boğuştum.. Baldırımda iki boynuz yarası var. Dedi ve birdenbire başı omuz- larmın üstüne düştü.. Gözleri ka- pandı.. Bora'nın sözlerine cevap ve- remedi.- Hitay can acısına dayanamıya- rak ölmüş midi? ... Türk akıncıları (Batık ışu) nun kesik kafası önünde sera ny inanmı. lar, şehrin büyü 1s e agi kesik başı görün- ce şaşırmışlardı. Binlerce İmleri gidip ei yapmıştı Afyon Halkevi Örnek olacak bir gayret ve imanlâ çalışıyor AFYON, (Milliyet) — Afyon Halkevi, gün geçtikçe ülküye ulaş- mak yolunda da- ha kuvvetli adım- larla sessizce i- lerlemektedir. Evin 9 şube- sine, ikinci sene kongrelerini can- dan gelen seyim- ii münakaşalarla yapmışlar ve ta- limatname ezas- larma ve iki se. nelik tecrübeleri- ne göre daha şü- müllü ve o daha Galip Bey geniş programlarla çalışacak ko- mitelerini o seçmişlerdir. Yeniden seçilen idare heyeti işe başlıyarak kongrelerdeki intiba ve direktifle- re göre programları tetkik etmek- tedir. Halkevi reisliğine tekrar; et- rafında toplanan değerli arkadaş- larının yardımlarile kuruluşundan bugüne kadar ev işlerin usanmak bilmez bir imanla sarılan ve ev iş- lerini şahsi işinden üstün tutarak canla başla uğraşan Afyonun kıy- metli gençlerinden tüccar Hacı A- rif oğlu Glaip Bey seçilmiştir. Bir vapur bozuldu, biri iske- leye çarplı ZİMİT, (Milliyet) — Körfez hattında işli ğur ismin: vapur İstanknin giderken Gölc te, makinesinin bozulması ü yolda kalmıştır. Uğur vapuru İstan buldan gelen romörkörle gideb'l. miştir. Bozulan vapurun yerine liyen ayni fasileye mensup Kırlan- gıç vapuru da şehrimize gelirken iskeleye çarpmış, içindeki yolcula- rı bir hayli telâşa düşürdükten sonra iskelenin bir kısmı parçalan makla muhakkak bir kazanm önü ne geçilmiştir. Sivasta çocukları koruma SIVAS, (Milliyet) — Himayei- etfal cemiyeti senelik toplanitısmı Halk Fırkası | salonunda akdetti. Bu toplantıda bir senede yapılan iş lere ait rapor okundu ve bilânço tet kik edilerek heyeti idare teşekkül etti, Bu yıl fakir çocuklara sıcak yemek vermek üzere bir aş evi açı- İacaktır. Eğridir gölü dondu EĞRİDİR, (Milliyet) — Gölün şimal ve cenup kısmı Otamamen donmı Buzun kalınlığı on de balmuştur. Adalardan re kayık münakalâtı munkatidir. Soğuklar iki gün daha devam e- derse deniz üzerinde kızaklarla ve yürüyerek adalara gidip ( gelmek mümkün olacaktır. Aydında sürek avları AYDIN, (Milliyet) C. H. F, Semt ocağı reisi Feyzul ağanın öncülüğiyle köylülerimizi kı$ sürek avları yapmaktadırlar. Arap, Horoz ve Balık köyleri hal- kından 45 avcının iştirakiyle geçen hafta yapılan sürek avında 8, dünkü Bayramiç orta Mektep isteyor Köylerde de e hevef günden güne artıyor BAYRAMIÇ, (Milliyet) — Me yeketimizin işleri arasında en ileri den maariftir. Zaten Çanakkale #, hitinin okumağa olan hevesi inkâf dilemez bir hakikattir. yahatma atı arzusunu her sahada göstermekti” dir. Bayramıç köylerinde bir meki” ler açılmış ve yeni mektep bim: i ilmi, akat açılan bu sekiz bin küsur nüfull# | kazaya kâfi gelmiyor. Bayramıç Milli Zafer meki” |, bini ziyaret ettim, Maarif memurü cam Tevfik Beyi ve arkadaşlı mektepte toplu olarak buldum. He sinin yüzü gülüyordu. Beni iltifi karşıladılar. Bayramıçta beş ve üç derahantl iki mektep var. Bundan başka köyİ” de 3, 4, 5 sınıflı 14 mektep mevcif Bu sene de Türkmenli köyünde mektebi açılmış ve Cümbhuriyet ramında küşat merasimi yapılmış” Bayramıç Milli Zafer mektebi b“ dershaneli, talebe mevcudu 203 ol#? yalnız dördüncü sıf iki şubeye "İ rılmışı Diğer üç sınıflı Hâkimiyeti Müş mektebinde ise talebe mevcudu Milli Zafer mektebinin beşinci * nıfında 41 talebe vardır. Gelecek # ne talebe mevcudunun daha fazla © lacağı tahmin edilmektedir. Mektebi geziyoruz, müzeye Sİ dik, müze çok güzel ve zengin bilbi* sa müze kapısından girerken ilk u zada Gazi köşesi her gezicinin 6: ne çarpıyor. Mektebin zengin bir kütüphanifi ler her ay bir çok cilt amel enişletmek ve çoğaltm!k Ta ları bir çok ie dolu. Mektepte gazete çıkıyr, Koskocaman bir duvar İçinde neler yok. Bayramıç tepleri ve talebeler hakkında bir yazılar, hayran hayran imkânr yek. Bizim küçük mesleki?” Kösdağ lar ne de güzel yazıyorlar? dan doğrusu. Mektepte ta: * iktısada çok ehemmiyet verilmek dir. Her amıfım ayrı ayrı kumbaralf yar. Bu kumbaralar dolunca parti, Ziraat Bankasına veriliyor. Hali zarda ili mektep talebesinin ZAN Bankasında 400 liraya yakın parali. mevcut, Tasarruf ve iktisada Gokil hemmiyet veren Milli Zafer mekiği talebeleri bir de kooperatif yapmışlar. Dershaneleri gezdik. Talebe “il cudunun fazla olmasından sırala” pılara kadar dolmuş bir vaziyett#” Bayramıçtaki mekteplerin ve talebe mevcuduna kâfi göl ğinden yeni bir mektep inşası İŞİN çen sene 2600 ira tahsisat veriziği bu sene de bir kaç bin lira verile"4 miş, Mektebin inşasma da gelect* ne başlanacağı söylenmektedir. Bayramıç çocuklarının ok ihtiyaçları ilk mektep ile * gelmiyor. İlk mekteplerden lebeler bir meslek sahibi olm Vaziyeti yikizen, ere olanla” “ <uklarını orta mektebe gü okutuyorlar. Müsait “mayalar socuklarını okutamıyorlar. İlk “çe tepten çıkan bir çok talebeler ile» sürek avında 2 yaban domuzu ve 2 çakal öldürülmüştür. Herkes biribirine bu suali soru- yor ve: — Yurdumuz baskından kurtul- du.. Diye seviniyordu. e. Hitay'ın yaptığı iş çok büyüktü. geçenler sayısızdı. Sokak insan kalabalığından taşı- yor.. Hiç kimse işine gitmiyordu. Ufacık çocuklar bile Batıkuşu'nun. kesik başmı görmeğe hayretle parmaklarını ısırıp dönü- yordu. ün, akşama doğru Batıkuşu- mu bir kaç gün evvel takibe giden akıncılar geri o dönmüşlerdi. Ur muhafızı yolda, yerlilerden, Batı- kuşu'nun bir kadın tarafından dürüldüğünü ve çapulcuların ya- vaş yavaş dağılmağa başladığını öğrenmişti. (Kartal başlı yeğit) Ur şehrine dönünce her şeyden evvel şehir ka» pısındateşhir edilen kesik başla karşılaşmıştı. Batıkuşu'nun öldürüldüğü habe- rinin doğru olduğunu anlayınca s€- vindi.. Güneş'in oğluna koştu: — Dağılan çapulcuları o Fi satir kabilesile beraber toplayıp getire- yu siyorlar. Bunun için senede kark Ür” beden fazla" talebe yetiştiren Bat maçta ortamektebe aç / riz, Ben hepsini yola Onları çölde dağınık bir rakmak yarın için tehlikelidir: Dedi. O gece Ur'da yeni bir . ” Şehir muhafızının bu sekli ği çabuk halk arasına yayılm lular temiz Türk soylarına Yözgf cı kabileleri karıştırılması", gi miyorlardı. Halbuki Bora bU balık kabileyi çölde yalnız bırakmayı ve zamanla tekra” yümesine meydan vermeyi İikeli hem de akılsızca bir bari — Kartal başlı yeğit doğr e lar.. Yarın her işten evvel llar)ı Ur meydanma Diyerek ortalığı yataştır va red Bora bu emri verme! sahasında ilk muvaffakıyetİ £ yaf nkü (F itmiş oluyordu. Çünkü mapa Ee ri uzlaşmak taraftarı ji! ia Glen , Göçebel İm Belki başlı şehirleri rl Üç beş yılda bir yurt yade merkezlerini çölden çö!e-

Bu sayıdan diğer sayfalar: