16 Nisan 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

16 Nisan 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

<E Nüzhet Beyin Mektubu e — — Avantajı takdir hakeme ait değil- dir diyen kim?... Beşiktaş - Fenerbahçe maçı bakemliğine dair hakem komitesi namıma reis Nüzhet Beyden bir | mektup aldığımızı dün yazmış - tık, Bu mektubu aynen aşağıya ya- zıyoruz: “Milliyet gazetesi spor müharriri Sadun Galip Beye” Dünkü Beşiktaş - Fenerbahçe ma - şında hakem Sadi Beyin futbolda a- vantaj kaidesini nazarı itibara alma- dığı için Fenerbahçenin bir golünü saymadığını yazıyorsunuz. o Vaziyeti yanlış görerek yanlış yazdığınız için bu mektubumun muhterem gazeteni - ze dercini rica ederim. “Sadi Bey favl düdüğünü top Beşik taş halesine girmeden en az bir tah - minle 2 - 3 saniye evvel çaldı. Bu dü- düğü bütün oyuncuların duyduğu da mahakkaktır, çünkü bir kısmı düdük ötünce oyunu biralar gibi oldular. Avantaja gelince bu avantaj: tah- min ve takdir etmek serf hakemlere verilmiş bir haktır, ve salâhiyetlerini östimalde hakemlerin takdir hakları çok sarihtir. Nizamnameyi okuyarak bunu öğrenebilirsiniz. Beynelmilel nizamnameye göre ha- kemlere avantaj hususunda hakkı tak dir bahşeden maddenin sonu (tatbik- ten sarfı nazar edebilir” kelimeleri ile biter. Edebilir kelimesinin matlak et- — kelimelerle bittiğine göre bunlardaki mutlakıyet avantaj kaidesinde yoktur. Nizamnameyi aynen ve bilâ mülâ- haza tatbik etmek o mecburiyetinde olan hakem Sadi Beyin mevzuu bahis şekilde avantaj: tahmin ve takdir et- mesi ancak hehamete bağlı bir işti. Henüz hakemlere işin bu falcılık kıs manı öğretmek kabil olamadı. Bu tavzihin yarın neşrini ümit eder arz: hürmet eylerim. efendim. Hakem komitesi narmna Reis NÜZHET Biz Nüzhet Beyi, teenni ile ha- reket eden sporculardan "olarak tanırız. Halbuki Nüzhet Bey, bu sefer bu malüm karakteri hilâfna acele etmiş ve yazımızı bu acele i- le yalnış tefsir etmitir. Eğer Nüz- het Bey hakem kom namma acele etmiyerek kendine has itilal. le yazımızı bir kere daha gözden geçirmek lütfunda bulunurlarsa: 1 — (Avantajı tahmin ve tak - dir etmenin sırf hakemlere veril - miş bir hak) olmadığını ve salâ. - hiyetlerini istimalde (o hakemlerin takdir haklarınm çok sarih) bu - Tunmadığını iddia eden tek bir ke- limeye o yazıda tesadüf edemez - ler, Binaenaleyh nizamnameyi ©- kumamıza hacet bilgi ve düşüncede Nüzhet bey arkada- şımızla tamamen mutabıkız de « mektir. 2 — Hakem takdir hakkını leh- te veya aleyhte kullanabilir: Bu bir hâdisedir. Bu kullanışın sui - niyetle yapılanı ve suiniyetle ya- pılmıyanı vardır: Bu da başka bir hâdisedir. Spor mubarrirleri maç- lardaki hâdiseleri gördükleri gibi tesbitle mükelleftirler. Biz de ya- zımızda bu hâdiseleri, yani Sadi Beyin Fener (o İehine bir avantı takdir etmediğini, bunda da kati- yen suiniyet bulunmadığına emin olduğumuzu yazmaktan başka bi şey yapmadık. Nasıl ki Sadi B. Fener lehine bir avantaj takdir! Tarihi roman: 114 etseydi ve bunun neticesinde de Beşiktaş aleyhine bir gol olsay- dı bunu da gördüğümüz gibi ya- zacaktık ve yazmağa mecbur - duk. 3 — Hakem komitesi namına hareket eden Nüzhet Bey (eder), (edecektir) , (edebilir) kelime - leri arasındaki mana farklarını bi- ze öğretmeğe teşebbüs etmeden evvel ğı yukarı müsavi kuv- vetler arasında oynanan şampi - yona üzerine müessir mühim maç- larda, avantaj kaidelerinin lehte veya aleyhte takdirinin ne büyük incelikleri ve akibetleri bulun - duğunu hakemlere anlatsalar da - ha iyi olur. Zira eserlerimize gö- re bizim, türkçeyi; hakemlerin | avantaj kaidelerini takdir edişle - rinden daha fazla bildiğimiz mey- dandad Kelimeler arasındaki mana far- kı mevzuu bahis olurken, Nüzhet Beyin e, kendi : (Çünkü oyuncuların büyük bir kıs- mı düdük ötünce oyunu bırakır gibi oldular) © cümlesile meselâ (bütün oyuncular oyunu bıraktı - lar) cümlesi arasında ne derin fark lar ve nasıl bir şüphe ve tered - düt ifadesi bulunduğunu takdir e- deceğine emin olduğumuzu ilâve etmeği fazla bulmayız. Sadun GALİP Ali Şökrü Bey geldi ii çocuk mü Bey İtalya, Fransa, Almanya, Avus turya ve Macaristanda birçok yeni etütler yapmış ve dünkü semplon ekspresile şehrimize gelmiştir. yem VİLAYETTE Alınacak yangın âletleri Adliye yangınından sonra daire- lerde yangına karşı tertibat için birçok malzeme alınmaktadır. Da- hiliye Vekâleti vilâyete gönderdiği bir tamimde bu husus için birçok para sarfedildiği, mahalline mas - rof olması için dahiliyenin bir 8is- tem tayin edeceğini bildirmiş ve dairelerin alacakları âlât ve edeva- tın cinsini, parasını bildirmesini is- temiştir. Suistimal yapanlar için Mafevk memurlarla birlikte su- istimal yapan memurlar hakkında ayni inzibat komisyonunun madun memur için de karar vermesi lâ- zımgeldiği bildirilmişti “ Türkçe “ders veren ilk Alman profesör Fen fakültesi.umumi kimya kür süsüne getirilen Alman profesörü M. Arnd derslerine başlamıştır. M. Arnd umumi harp esnasında memleketimizde bulunmuş ve mül ga Darülfünunda hocalık yapmı olduğundan türkçeye vâkıf bul maktadır. Profesör M. Arnd doğ rudan doğruya türkçe olarak der$ veren ilk ecnebi profesördür. | Kadın yüzünden cinayet Evvelki gece Beyoğlunda E!- madağında kadın yüzünden kanlı bir kavga olmuş ve iki adamı a- | yırmak istiyen bir kahveci çırağı arada bir pıçak yiyerek ölmüştür. Vak'a şu suretle cereyan et - | miştir: Evvelki göce saat yirmi rad - | delerinde Elmadağında Şükrü e - fendinin kahvesine Kürt Sadullah | namile maruf bir adam gelmiş ve arkasından Mustafa isminde bir şahıs da girerek onun karşısına oturmuştur. Mustafa Sadullabn rakibidir ve ikisinin arası Kasım- paşada oturan Lâz Seher ismin - | de bir kadın yüzünden açıktır. Bu kadın evvelâ Mustafa; i muş fakat bilâhara mış ve Seher Sadulli mağa başlamış.. Bunu duyan Mustafa çok mü - teessir olmuş ve Sadullahı bir çok yerlerde takip etmiştir. Nihayet | o akşam da rakibinin Şükrü efen- dinin kahvesine geldiğini ve hemen oraya gitmişti; Meselenin mabadini tahmin et- mek müşkül değildir. Orada der - hal aralarında kavga başlamış Sa-| sert cevap vermesi üze- | tafa bıçağına saldırmış - | tır. Kahveci çırağı 20 yaşlarında bir delikanlı olan Hasan ortaya girmiş ve iki adamı ayırmak ister- ken bir bıçak darbesile yere yu- | varlanmıştır. | Zavallı Hasan çok yaşamamış | ve aldığı yaranm tesirile bir kaç dakika sonra vefat etmiştir. Türkiye ve ii Yugoslavya (Başı 1 inci sahifede) | muharebedenberi ilk defa olarak İ dost Türkiyeyi ziyaret ediyor. | M. Yevtiç bu seyahati ile hem | iadei ziyaret etmiş olacak hem Bali kanlardali müşterek menfaatlere müstenit olan dostluk münasebet- | lerini teyit edecek ve hem de Türk| meslektaşı ile bugünün müşterek meselelerini tetkik eyleyebilecek - tir, Mebusan meclisi huzurundaki son beyanatı sırasında M, Yevtiç: “Yugoslavya hükümeti sulbu ve en iyi surette temin etmek ve is- tikbalde samimi bir teşriki m. de bulunmak için bugünkü milli ve müterakki Türkiye ile dostane mü nasebetler tesis etmiştir.,, Demiş- t. . Bu sefer de hariciye nazırının Tevfik Rüştü Beyle gi kiye - Yugoslavya münasebetleri- ni daha vazıh ve daha kuvvetli bir şekle getirmek, O Balkanlardaki yaziyeli tahkim için dostane teşri- ki mesai esaslarını kurmak fırta - tını elde edecektir. Yunanistanın Balkan © misakı hakkında M. Venizelosun açtığı ve bugün de idame ettirdiği münaka- şa neticesi olarak tahaddüs eden nazik vaziyetler şüphesiz Ankara müzakerelerinin mevzularmdan bi- rini teşkil edecektir. Yunanistanın Balkan misakı- na, daha doğrusu misakı imza et- miş olanlara karşı olan vaziyeti eski başvekilin harekâtile kendi - sinin sürüklenmesi sürüklenmiş ol- duğu 'u gayri tabii vaziyetin ay- dınlat iması zaruretini ortaya çı- karınıştır. Türkiye ve Yugoslavya harici- ye nazırları bu meseleyi Ankar da münakaşa ederek karşılıklı va- ziyetleri esaslı bir surette tesbit et- mek atideki siyasetlerinin ona gö “Diş tabipleri cemiyetinde Kemaleddin Sami Pş. vefat etti (Başı Tinci sahifede) daki Türk kolonisi, muhtelif Al man mehafili ve Kor Diplomatik üzerinde son derece büyük (ve derin bir teessür uyandırmıştır. MİLLİYET. — Kıymetli bir irimizin vefatı haberini Ber- lin muhabirimizin bu kısa telg- rafından acılar duyarak öğren - dik. Kemalettin Sami Paşa, or - dumuzun kıymetli ve değerli er kânından idi. Vatanın şeref ve yükselmesi için birçok defalar kendini ölüme atmaktan çekin - memiş, yüksek bir feragat, em - salsiz bir kahramanlıkla harp cephelerinde düşmanlarla çar - pışmıştır. Merhum Balkan harbinde sağ elini kaybetmiş, Umumi harpte 13 yerinden yaralanmış, bunla - ra rağmen kendisinde ener$i ve valan sevgisi azalmamış, İstik - lâl harbine büyük bir cesaretle iştirâk ederek cephelerde çar - pışmıştır. Bu harpte merhumun aldığı yaraların adedi 22 yi bul- muştur. Kemalettin Sami Paşa mer - hüm, 16 mart o işgal faciasında İstanbul'da bulunuyordu. Mem - lekete çok büyük hizmetleri do- kunan bu büyük askerin aramız- dan kaybolması vatan ve millet için telâfisi mümkün o olmıyan bir kayıptır. Milliyet, teessürlerini tekrar - larken, kederdide / ailesine €:# candan taziyetlerini o beyan e - der.| Ankarada teessür ANKARA, 15 (Milliyı Kemalettin Sami Paşa gibi yük- sek bir asker,zarif bir diplomatın! ölümü haberi derin bir teessür uyandırdı. Merhumun cenazesi memleketimize getirilecektir. Ajansın telgraf: ANKARA, 15 (A. A.) — Berlin Büyük Elçimiz Kemalettin Sami Paşa bugün saat biri çey- rek geçe vefat etmiştir. Müşarünileyhin vefatı haberi bütün Ankara mehafilinde çok derin bir teessür uyandırmıştır. re inkişafı yollarını aramak fırsa- tını bulacaklardır. Türkiye ve Yugoslavya coğ - rafi vaziyetleri itibarile Avrupa - nın bu kıtasında sulhu mubafaza için müsmir bir surette tevhidi me etmekle mükellef bulunuyor » Tevfik Rüştü Bey M. Mussoli- ni tarafından Türkiyenin Rom ve firine vuku bulan beyanatı ef » kârı umumiyeye arzetmekle pek güzel hareket etmiştir. Endişe verici emellerin bilhas- sa Romadan bahsettiği malüm o)- duğuna göre bunların hiç olmaz- sa resmen tahdit ve tavzin edil - mesi şüphesiz ki, bir faydadır. A- lelhusus ki, M. Venizelosun bu - günkü tarzı hareketi M, Musso - İininin son nutku hakkındaki zahatından çıkan ve İtalyanm müs temleke siyaseti hususundaki ni- yetini gösteren tatminkâr söz - leri bile teeyyüt edecek mahiyet arzetmektedir. Tevfik Rüştü Beyle M, Yevtiç bütün ihtimalleri göz önünde kay- betmiyerek bu mesele hakkında te- ferrüatına varmcaya kadar anlaş- mak imkânını elde edebilecekler ve Balkanlardaki sulhu ve bugünkü nizamı zaman altına almak için yı- 5 bir azimle hareket edecek- Güneşin Oğlu — Onlar Kral Oşaser'i mi isti » yorlar? e — Şüphesiz... “Biz vergilerimi- xi dağa göndeririz; sen merak et - me!,, di; e — Desene Oşaser dağda da kr. ral..7! Delikanlı atma binmişti: — Oşaser daima ve her yerde kraldır.. Kraliçe şimdiden saraya hâkim. Yarın öbürgün de Oşaser gelecek... “9” “uğiği“ Diyerek ileri e ağ Baykut şaşkın şaşkın etrafıma kınırken, Semira'nın kardeşi uzak» Münir. 1 Baykut delikanlının verdiği iza- hattan müteessir olmuştu.. Hamat Kralı neye ve kime gövenerek, bu kadar kuvvetli ümitlerle yaşıyor - Yazan: İskender FAHREDDİN — Bana Hamat Kralının yanın- da bir kardeşin olduğundan şimdi. ye kadar neden bahsetmemiştin? Diye soruyor ve düşünüyordu. — Genç kız, Baykut'un canı si- baliğ görünce onu teselliye ça- aştı: — Senden çekiniyordum, Bay - kut! Sen ateş ve demirden daha kuvvetli bir adamsm.. Bana bir fenalık yaparsın diye korkmuştum. Halbuki kardeşim çok iyi bir genç- tir, Kimseye fenalık yapmasını bil- mez. Baykut oturdu: — Buraya niçin gelmiş...? —— Beni görmiye. Çok merak et- miş.. özlemiş. — Gece burada mı kaldı?. — Hayır. . bu sabah çok erken gelmişti. biraz oturdu. Beni gördü ve emniyet altında bulunduğumu anlayınca memnun oldu. gidiyo — Benim kim olduğumu biliyor mu? — Söyledim.. — Ne dedin? — Beni çok kuvvetli bir Türk koruyor, dedim. — Bora ile olan münasebetim- rm eş ap mi? u suali sorarken manalı bir bakışla gözlerini genç kızım göz lerine dikmşiti. Se — Hayır, dedi, bahsetmedik. gerek. yem Kork zihninden geçen ir şüpheyi izale için sormı lu. Semira kendisi mim sağ ce delikanlıyı dövdi acımıştı — Kabahat bende değil, Semi « ra! Eğer sen derhal yetişip te: “O benim kardeşimdir.,, deseydin, de- likanlıyı yere vurmazdım. Dedi, Semira bu bahsi kapatmak ister gibi görünerek yanına oturdu: — Dövüş esnasında koynundan dökülen halkaları yerden topladım Onları benim için mi almıştım? böyle şeylerden onun nesine bette,, gelirken a uğ- idi? Bu sırada kralm karısı Baykut'un zihnini tırmalamıya başlamıştı. Bora'yı öldürmek için saraya gir diği muhakkak olan Oşaser'in karı sı, sarayda ne vakte kadar serbest kalacaktı? Semira'nın kardeşinin verdiği malümat boş ve manasız sözlerden ibaret değildi. Demek ki Oşaser büyük ümitlerle yaşıyor, yakında sarayına, tâç ve tahtına kavuşaca- ğını sayıklıyordu! Hamat etrafında (o konaklıyan Türk akıncıları, kralm sığındığı | bir köye ve onun yanındaki dağa baskın yapmaktan neden çekini - yorlardı? £ Buna mani olan kimdi? Bora'ya gene cin ve peri masalla rı söylemişler... gene gözünü mü boyamışlardı? Fakat, Baykut, Bo- ra'nın artık bü masallara inanmı - yacağını pekâlâ biliyordu. Güneş'- in oğlu kaç defa etrafındakilere: — Sizden kuvvetli hiç bir şey yoktür! Dememiş mi idi?O ne cinden,ne periden,.. hiç bir şeyden korkmt - yan aslan yürekli bir yiğit değil mi Türk Diş Tabipleri Cemiyeti a- zaları her ayın on beşinci günü yap makta oldukları mutat ve ilmi içti- malarını dün akşam sat 18 de ce- miyet merkezi olan Etıbba Odası salonunda yapmışlardır. Bu içtimada diş tabibi Mehmet | Rıza Bey, 20 yaş dişlerinin çıkarıl- | ması hakkında üç tetkik vermiştir. © Diş tabibi Ruhi Vamık Bey de İtm dolgular hakkında tetkikatını ildirmiştir. Münakaşalara mektep müdürü | rofesör Kâzrm Esat Beyle OSuat İsmail, Osman Bu:haneddin, Or - an Abdullah, Remzi Beyler işti- Dr. Hafız Cemal Dahiliye mütehassısı Divanyolu No. 118. Kabina tele- fon : 22398, Kışlık ikametgâh Telefon 42519. 1827 İSTANBUL B sokağında 2/18 No. Ir hane- 1/20 No. hı dükkân. Yav: in mahallesinin 3/212 No.lı dükkân. Yavaşcaşahin mahallesinin 165/235 No. lı dükkân. Yavaşcaşahin mahallesinin 4/214 No. lı dükkân. Yavaşcaşahin mahallesinin 7/220 - 222 No. lr dükkân. Yavaşcaşahin mahallesinin 5/216 No. lı dükkân. Yavaşcaşahin (mahallesinin 8/224 No.lı dükkân. Yavaşcaşahin omahallesinin 6/218 No. hı dükkân. Yavaşcaşahin * mahallesinin 259/168 No. lı dükkân. Yavi in mahallesinin 2/210 No. hı dükkân. Yavaşcaşahin mahallesinin 242 No. lı dükkân. için DİYESİ VAPURCUL | TURK ANONİM ŞİRKEİ İSTANBUL ACENT Liman Han, Telefon: Kömür aktarım İstanbul limanında muhtelif de yapılacak kömür ii 16/4/934 tarihinde fiat N rüldüğü takdirde O münakasaj müteahhide ihale olunacaktır. Mahkemece satılmasına 17 adet beşlik Istanbul ka Anonim Şirketinin hisse olarak 25/4/934 Çarşamba de esham ve kambiyo cağından talip olanların irae ve saatte mezkür borsada İLANLARI Te | Fatihte Saraçdoğan mahallesinde yeni çeşme” Fatihte Manisalı Mehmet Paşa Mahallesinde gemi- ciler sokağında 12/26 No. lı dükkân. Yukarda yazılı mahaller bir seneden üç seneye raya verilmek için açık müzayedeye konmuştur, şartnameyi görmek için her gün, müzayedeye hizalarında yazılı teminat ma kbuz veya mektubile b ihale günü olan 7/Mayıs/934 Pazartesi günü saat 148 tih Belediye Dairesi Encümenine müracatları. .. girme a Tedi Yavaşcaşahin mahallesinin uzunçarşı caddesinde ” Yukarda yazılı mahaller bir seneden ç seneye verilmek için ayrı En me ayedıye konmuş!” liplerin yi görmek için her gün, müzayedeye keles vak teminat makbuz veya mektubu raber ihale günü olan 7/Mayıs (934 Pazartesi günü de Eminönü Daire Encümenine müracaatları. C İstanbul Milli Emlâk Müdürlüğünden: nda Bayıldım, yoklama tarafeynindeki bahçelerin otlari! rahor ve aynalı kavak köşkler i bahçelerindeki otlar i dutlar 6/5/ 934 Pazar günü saat | dım arttırma usuliyle satılacaktır. Isteklilerin şeraitini ve men bedelini öğrenmek üzere pey akçeleriyle müraci | dürmek için saraya giren bir kadı- nm kendisine dost olamıyacağmı anlamıya bu hançer kâfi gelmemiş mi idi? Hançer verildiği günün üstün - den m gün geçtiği halde, (köylü ei sallıyarak gezecek mi idi Başını kaldırdı.. Semira'nın yü- züne baktı: — Ben bu kadını öldüreceğim. Bora'yı onun elinden kurtarmalı - yım, Semira! Hamat dilberi, Baykut'un Bora'- yı ölümden kurtarmıya gitmesine tahammül edemiyordu. — Ah Baykut.. Bora'nın yerin- de kâşki sen olsaydın! — Bora'nın yerinde ben olsay- dım, şimdiye kadar ne Oşaser'in karısı kalırdı.. ne de Osaser. -— Hibar dağına baskın mı ya- pacaktın? — Kahpece baskın değil. Akın- cılarla dağı sarar, kralr yakala- a ardı, ( (M) — Asardın ha..71 — Neye şaştım? Elbe tam. Bizim akıncılar! eziyet verdi.. Az mı kif — Benim sözlerime ğını bildiğim için söyl) kut: Kralm ne kabahati, evinde çoluğu, çocuğü! bir.adamın rahatini Evine baskın yaptınız ni yağma ettiniz! Memi tan başa akıncılarla bu vaziyette olsaydın, dafaa etmeden, hasmi0*” lim mi olurdun? Baykut'un temiz sözlerin ne maksatle araştırmağa manidisiği mı sallıyarak ha; — Doğru söyliyot Kralın kabahati yok- de.. Sertelli'de rahat 4 ken, yuvalarımızdan 4 lara ne diye geldik? 2. Semira'nm sarayd4 &4 lerden haberi yokt i

Bu sayıdan diğer sayfalar: