28 Eylül 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

28 Eylül 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mavLiYes Gi Haftalık Siyasi icmal Sovyetler ve Düşmanları e Sovyet Rusya'nın Milletler Cemiye- tine âza olması etrafındaki uzun mua- mele nihayet bitti ve Sovyetler, Cenev- re teşkilâtınm çalışmasına iştirâk et - meğe başladılar. Sovyetlerin Milletler Cemiyetine yerleştikten ve Konsey da- imi âzalığını temin (ettikten (sonra aleyhlerine çalışan gizli kuvvetlerin tikçe meyd me indr. Filbakika sinsi çalışan e ber Sovyetlerin Milletler Ce- miyetine iştirakini bir hafta on gün ka dar geri bırakmışlardır. Almanya Milletler Cemiyeti âzalı - #ından çekilmiş olmakla beraber, Al- man Milli Sosyalizmi, Sovyetlerin €e- miyete girmemesini temin için Cenev- re'de nüfuzunu kullanmıştır. Japonlar da buna çalışmışlardır. Esasen bir de- fa Sovyet Rusya cemiyete âza İce tan sonra Japon ga: yazılar ri, Sovyet Rusya'nın ; Milletler Cemiye- tine girmesini bu Uzak Şark devleti nin biç te iyi telâkli etmediğini gös « termektedir. Portekizin katolikleri ile İsviçre'nin Kalvinistleri vâ Hi muhafazakârları da Sovyetlerin. cemi yete girmesine karşı koymak için bi İeşmişlerdi. Bütün bu kuvvetlere bir de Beyaz Rusların entrikaları ilâve poe olursa, her halde Sovyetlerin si için bir muvaffakıyet telâkki edil mek gerektir. Ancak Sovyetlerin Milletler Cemi yetine âza olmalarile i 5 bitmiyor. Sul doğru yürüyüşte ediliyor. Fransa ve Rusya bir ek Le- karno'su yapmak istiyorlar. Böyle bir Lokarnonun yapılması için her şeyden evvel Sovyetlerin cemiyete âza olma- ları icap ettiği içindir ki Rusya Millet- Cemiyetine girmiştir, Lokarnosu- na girebilecek devletler çoktur: Rusya, Almanya,Lehistan, Baltık memleketleri, Çekoslovakya, Bu mi: ü bu devletler lidir ve İririk edecek devletlerin az- lığna ve çokluğuna göre ehemmiyeti de az veya çok olacak. Savyetleri Mil- İetler Cemiyetine getiren merasimden sonra şimdi bu Şark Lokarnosu etra- fındaki çalışmaya şahit olacağız. Lehistan ve Akalliyetler * Akalliyetlerin haklarımı himaye eden muahedelerle bağlı ey ği ve bütün dünya mil olmak üzere akalliyetler hakknda bir takım beynelmilel hükümlerin ka- bul edilmesini ileri süren Lehistan, bü- yük devle lerden gördüğü o mukavemet karşısında gerilemiştir. Lehistan'ın is- tediği şu idi: Bir takım muahedelerle Lehistan m İ an ye edeceğine dair miştir, Lehistan bu aliye 2 Ge na riayet etmemezlikte bulunacak > ğildir. Fakat diğer devletler akalli: hukukuna riayet kaytlarile bağlı deği. ken, Lehistan'ım bağlı olması doğru değildir. Ya diğer devletler de bağ- lanmalı, yabut Lehistan da bağlı kal- mamalı. Bu iddin büyük devletlerin şiddetli itirazlarma hedef oldu. Çünkü akalli- Mere bağlı olmayan ve mem- ilerinde akalliyet bulunan o başlıca- devletler bunlardır. İngilizler, meselâ Isk oşyalılar hakkında Milletler Cemi yetine hesap vermek mecburiyeti altın. da bırakıldıklarından şaşırıp kaldılar, Sir John Simon şiddetli bir nutuk söy- leyerek, akalliyet hukukunu kefalet altına alan hükümler & imzalanırken, bunları bütün dimyaya teşmil etmek ala vi biribirine uymayan * iki bakım ileri sürüyor. Hem bir ATEŞ BÖCEKLERİ re edilirken, nihayet Lehistan taz- yik karşısında teklifini geri aldı. Ya: akalliyet hükümlerinin başka mem istemiyor. Fa- lacağını da kabul etmiş değildir. Bina- enaleyh Lehistan'ın ileri attığı mesele- nin ancak yarısı halledildi, Yarısı duru. yor. ... Italya'da Askerlik | sa'da şiddetli mukabelelere maruz kal- dı. Bu kanuna göre her Italyan sekiz beş yaşına kadar asker- mükellef olacaktır. Tabii- dir ki bu, filen kıtada çalışmak gibi bir vazife değildir. Çocuklara mektepler de askerlik terbiyesi verilecek. Asker- liğe karşı sevgilerini uyandırmağa ça- i fesi de kıtadaki mülü ile bir milletin her yaştaki fert- lerine terettüp eden vazifeyi kanun halinde tesbit ediyor. lstikbalin muha- rebeleri, ordular çarpışması değil, imilletlerin mücadelesi olacaktır. Bu mücadelede her millet ferdinin yapa cağı işi önceden bilmesi lâzımdır. İtak ya'daki kanunun şümül ve mahiyeti bu sis gerülikir. Apvak. hu kapanan baş ka memleketleri ikaz ederek onlar ta rafından da ayai mahiyette kananl. rn kabulü beklenebilir. .,.. Balkan ve Küçük İtilâf Konseyleri Cenevre'nin ehemmiyeti “yalnız Mil etler Cemiyeti içtimalarma sahne ol- makla kalmıyor, bu içtimslara iştirâk etmek için gelen devlet adamları da kendi işlerini de raftan Sovyetlerin ne girmeleri etrafındaki müzakereler devam ederken, diğer. taraftan da iki grup devletin hariciye nazırları ayrı larının iştirakile meydana gelen bu Konsey, Cenevre'de toplanmış, Sovyet Rusya'nın Milletler Cemiyetine girmesi meselesini ve di siyasi meseleleri müzakere ederek rarlara bağlamıştır. Balkan Konseyi yakında Ankarada tekrar toplanacak- tar. Bu içtimam ehemmiyetli olacağı ruznamesinin zenginliğinden anlaşılı- yor. İkinci içtima da Küçük İtilâf Kon- seyinin toplanmasıdır. İtalya il; Fran- sa arasında bir yâkınlık tesisine doğ- ru adım atıldığı ve bu yüzden Yugos- i ie Kiyliyoe Ki TANİLİNOL iniz ve Küçük İtilâf siyasetinden | ayrılmağa niyeti yoktur. Üç Küçük Itilâf Devle - tw — Yoneaarya, Çöküelerakya've Ke: manya — şu we karşı takip edilecek siyasette senek ekoller. nı bildirmişlerdir: Rusya'nın Milletler Biz Cemiyetine Şark Lo- karnosu imzasında. İtalya ile münase- betlerin yakınl, da. Milletler a- rasında münasebetlerinin son görünüş sonuncu nokta çok ehem - miyetlidir. .. Yugoslav Kıralı Bulgaristan'da ris tarafmdan pılan ziyareti mahiyetindedir. Kıral Boris gi rupa'ya giderken, bir kaç defa Belg- rat'ta durmuş ve Kıral Aleksandr ile görüşmüştü, Bundan başka, beş altı ay evvel, Bulgar Başvekili ve kalabalık bir heyetle beraber, resmi bir ziy; te aypmıştı. O zamandan beri Yuzos - lav Kıralmın Bulgaristan'ı ziyareti kararlaşmış bulunuyor. Ancak bu ziyaretin yalnız böyle ros- mi bir kadro içinde kalması lek ia Yazan: Nezihe MUHİDDİN de tesadüf etse belki ona başını ranlık düşüncelere dalgın başma bir kaç damla yağmur düştü. Başı- nı kaldırdı. Gökyüzü ( birdenbire kararmıştı. Sıklaşan yağmurun al. tında dala telâşla saçları ve bo- neleri uçuşarak o hemftn derlenip toplanıp bahçeden çıktılar. Yağ- mur sicimleri arasında esen kasır- ga Necatı da kaldırdı. Islana ıslana caddeye çıkınca en yakın bir kah- vehaneye kendini dar attı.““Kırmızı kamelya, ismini taşıyan keskin ispir to kokusunun karıştığı kesif ci dumanlarile bulutlanmış bu külüs. tür salonun havası | ifratla boyan- mış kadınların cırlak kahkahalarile yırtılıyordu. Belliydi ki âdi bar ar. tistleri kadınlı erkekli toplanmış. lar, akşamı © bekliyorlardı. Necat pencerenin önünde boş bir masaya | geçti. Etrafa korkak bir göz atınca diğer köşedeki pencerenin önünde oturan dazlak kafalı bir adm ona | gülerek selâm verdi. Bu Ar £ be. | yin çalgılı kahvesinde | flut çalan Rumdu. Necat sıkıldı. Etrafa göz- gezdirince nazarına tesadüf eden- lerin bazılarını iyice gözü ısırmağa başlamıştı. Dışarda yaz kasırgası nihayete ermiş esmer bulutların a- rasında ışıldamağa başlayan güneş, pencerelerde biriken yağmur kat- relerini bıllurlaştırıyordu. Kahve- hanenin önünde birden bir otomo- bil durunca pencerenin önünde o- turanların gözleri dışarı çevril Necat ta irkilerek baktı ve bir. da sarararak geri siper aldı. Oto- mobildeki Suzandı Şoför içeri pe kahve sahibile iki üç kelime konuştuktan sonra bir masaya yak- laştı... Masadan kalkan iri yarı bir zenci kalın dudakları arasında si- ritan beyaz dişlerini göstererek ka- pıdan dışarı fırladı ve otomobilin Şık kapısından içeri girince araba etti. Genç adam; : garip bir yükü altımda” Ezimiti.. Kalbini yoklamağa bile hacet yoktu, Suza- rt 5s“ “ordu, Zenci erkekle bek İ ferli yalılarda oturanların çoğal - Öz mizle Ey Boğaz... dilerim ki... Dün, vapurla İstanbula dönüyor- dum. Boğazın Rumeli kıyısından e- | sen güz yeli, sırtımda ince bir ür - perti uyandırdı. Yeleğimi giymiş | miyim, diye elimle yokladım. — Uşüdün mü? diye sordular. “Üşüdüm!,, demeğe korktum. Sa- nıyorum ki, üşümenin lafını edecek olsam, “Hadi li İstanbula dönelim!,, diyecekler. Boğazın içli ve alımlı güzelliğine doymadan | İstanbula dönmek... Bu bana öyle acı geli- yor ki... Köye yerleşeli, (dört ay olmuş. Buna inanmak bile istemiyorum. | Günler, hiç bir yerde Boğaziçinde olduğundan daha çabuk geçemez. Köyün yerlilerinden biri ile konur şuyorduk. Göçün lafını açacak ol- dum: — Dur bakalım, yahız... dedi, da- ha lüfer bile çıkmadı. Lüfesi bırak ta yağlıca bir uskamru bile yiyeme- dik. Eylülde Boğaziçi bırakılır da ne- reye gidilir? Daha önümüzde pas- tırma yazları var! Kendi kendime: — Zavallı pastırma yazı... de - dim, koca yazdan kala kala elimiz de bir sen kaldın. Sen de gittikten sonra, ne ile avünacağız? Köyün yerlilerinden, geliri döl - gun bir başka tanıdık atıldı: — Boğazın kışını yazı kadar s- verim! Onan için de yaz; kış bir ye- re gidemem! Geçen yıl, eve çocuk- ların zoru ile bir de “kalorifer, a- lınca, iyiden iyi yerleştik!.. Kendisine beylik bir kaç sözle | karşılık verdim. Fakat (içimden | şöyle söylendim: — Ey Boğaz! dilerim ki, kalöri sın! Yoksa, benim gibi henüz kışlık odununu alamayanlara kalırsan sa- na acıım!... Ve sonra, gözlerimi, Bebek sırt- larına diktim, karlı bir kânun gü- | nü, Boğazın sisli denizine dalarak | geçirilecek işsiz bir günün tatlı sa- atlerini düşündüm. M. SALAHADDİN di son aylar içinde i karşı bir temayül göstermişti mayül bilhassa Yorgieyf hükümeti iş: başına geçtikten sonra tir. Fakat Bulgaristan'ın takip ettiği bu siyasetin hedefi müphemdir. Bu! garlar yalnız Yugosla: i ve diğer Balkan komşularile araların- daki ihtilâflı meseleleri halletmemek istiyorlarsa, beyhude bir gaye peşinden koşuyorlar. Çünkü Balkan misakı Yu- gibi, aralarda relerden diğer Balkan devletlerini ha- berdr etmeğe mecburdur. Diğer bar raftan bütün Balkan devletlerile bire den anlaşmak daima Bulgaristan'ın elindedir. Şimdiye kadar Bulgaristan'- ın Balkan Misakına girememesine en mühim sebeplerden biri, Yugoslavya ile arasındaki ibtilâftı. Her halde üm ve temenni edilir ki — Yuzgalavya ile İ Bnlekeliksm;ezmdanda beşlerği Bl len bu barışma ve anlaşma tema; nihayet Bulgaristanı da Balan 23 içine getirecektir. “.x Yunanistan'da Cumhurreisi Seçimi tâ ondan nefret bile ediyordu. E- vet karısından nefret ediyordu. Fa- kat nefret ettiği kadın onun karısı idi!... Başma hücum eden kanı silk- mek ister gibi başımı (kaldırınca gözleri evvelâ o dazlak kafalı Ru- mun gözlerile karşılaştı; bu küçük Çalayas siri bi gülüş mel yan sin ülüş kıskaçlaşı- yordu. Birden bütün hiddetini bu *dazlak kafadan almak istedi. Ö- nündeki masanm © üstünde duran iri ve kalın bardağı kapmak ister gibi kalkan elinin hareketi Rum flutçünün gözlerindeki bakışı der. hal değiştirdi, şimdi ona bakan bu küçük gözler, miskin bir felsefe ki. tabının yırtık bir | satırı gibi, — Hoş gör!... bu hepimizin başından geçen bir vakadır. Bunda hiddetle. necek ne var sanki? — deyen te. sellikâr ve müsamahalı bir nazarla bakıyorlardı. Elini indirirken seri bir bakışla etrafına bakmadı. Kah- vedeki bütün < bakışların ağırlığı kendi üzerine | al zannetti, Evet bu pek te bir zan ve tevehhüm değildi. Orada kendini tariryanlar ktu, Kimi sinsi sinsi © gülüyor, i hafif tertip işaret çaki. yor, biri yakın bir köşede bir'apaş İPEK Sineması Neşe - Zevk - et ve SPOR ÇILGIN HAYAT Fransırca sözlü, oynıyanlar: NAGEL MADGE EVANS Ayrca PATHE dünya havadis- leri, Seanslar saat 11-1-3.5- 7Tve9da Fiyatlar: 30 - 45 - 60 kuruş Pugün saat 1l de tenzilâtlı “ Astanbul asliye mahkemesi kuk. dairesinden: Madam Vera üçüncü hür tarafından ikametgâhı meçhul Rifat Kamhi efendi” aleyhine açı-! İnn 934/518 No. da mukayyet ihtar da- vasınm tahkikatı bilikmal evrakı dava müçtemi heyete tevdi olunmuş ve muha- keme günü olarak 10-10-8934 çarşamba sa at 14 te tayin edilmiştir. Yovmi mezkür- 'da gelmediği takdirde gıyaben muhake- meye devam olunacağı ilân olunur. (2990) İstanbul ikinci iflâs memurluğundan: Müflüs sobacı Antovan Foskolu efendi ye sit Karaküyde Balıkçılar. civarda Kurşunlu handa mevcut soba, hirdavat ve muthak levazım ve sair muhtelif eşya açık artırma suretile 1 teşrinievvel 934 pa zartesi günü saat on buçukta satılacak tır. Taliplerin yevmi mezkürda mahallin de bulunmaları ilân olunur. (3015) yülalliye$ Arm umdesi “MİLLİYET” tir. mm amam ABONE ÜCRETLERİ : Wbziyerime bakılacak © olursa, bugün .Cumhurreisliği için sen tabii namzet ümdiki Cumhurreisi Zaimis'tir. Ancak yardım etmek li isliği intihabı etrafında hükümetle pa- zarlığa girişmek istiyorlar, Hükümet te buna pek yöniedi - lideri Venizelos'un riyetinin büyük devlet biri olmakla beraber, fırka uğraşma - larile olan yakın alâkası dalaşı bu- günkü Yunanistan'da Cumhurreisliği- namzet değildir. Filhakika bir urreisinin fırka işlerile alâkadar olmasında asla mahzur yoktur. Ancak Yunanislan gibi çok fırkalı bir memle- kette buzan fırkacılığı her mülâba: nım üstünde tutmuş gibi görünen bir politikacının Cumhurreisliği cumhuri- yet için tehlikli neticeeler verebilir. Esasen cumhuriyet ananesinin iyice kökleşmediği cumhuiryet memleketle- rinde bir cumhurreisi yerine iki cum - hurrdisi namsedi bulunması iyi bir şey değildir. Mamafih siyasi olgunluğunu bir çok vesilelerle göstermiş olan Yu- nan milletinin bu meseleyi sarsıntısız. başaracağına şüphe yoktur. Ahmet ŞUKRU rküsü munda Necat ime bütün kahveyi biribirine karıştıra- cak bir koparacak kasırga kadar bu âlemde pişmiş bir kahraman ol. madığını derbal hissetti. Miskin ve bacaklarıma vererek bu muhitten kaçmak için bin şimşek gibi dışarı fırlar. Arka- sından kopan feci bir kahkaha tu- fanı kulak tozuna çarparken camlı kapıyı şiddetle çarpıp dışarı fırladı. Saatlerce sokaklarda yersiz, yurt- suz bir serseri gibi (o dolaşıyordu. Birân kendini Kâğıthane sırtların- da buldu. Etrafta kimseler yoktu. Hayat, tertemiz feyzini bu bahar akşamı sakin kırlara olanca kudre- tile yaymıştı. Susuz kalmış bir sey- yah hummasile , yemyeşil ça- yırlara kendini attı. Temiz ve se- rin yeşilliğe gömülen kırık, dökük bitkin vücudu garip ve maddi ol. mayan bir acı ile sızım sızım sızla- yordu. Gözlerini, mavi berrak ve pürüzsüz göğe kaldırdı. Gönülleri- le o meçhül büyük kuvvete yalva- ran beşeriyet tevekkeli gözlerini bu sonsuz ve meçhül (o mavi âleme WİLLİAM HAİNES - CONRAD Sinemacılık âleminde misli görülmemiş bir film: GÖRÜNMEYEN ADAM Sinema teknik ve kudretinin son sözüdür. Hayret ve dehşetler içinde kalacaksınız iğ (3024) Bu, görebileceğiniz filimler ELHAMRA Sinemasında | KADIN PARMAĞI Fransızca sözlü büyük fil Oymıyanlar: KAREN MORIEY - VALLAC BERRY RİKARDO KORTEZ lâveten: GRAND OTEL Oynıyanlar: GRETA GARBO - JOHN CRA-İfiay, WFORD JOHN BARRYMORE Fiyatlar: 30 -49 -9 keruş 3ugü ? sant Z pim Bugünkü program ISTANBUL , BÜKREŞ, 164 m. ti. 1920: Ajan» haberleri 18530: Plâk 1930: Türk musiki 15 Gündüz Musahabe, seri. 21,50: Musahabe,. 21, popurinj. tarafından şarkılar, konseri. 223 Kir, VARŞOVA, 1348 m. 18,15: Koro kanseri. 18,501 Masahabe: 18.18 | ikisi, 19,451 77 20: Hafifi | ri 22,15 Piyano | 30: ki 686 Kk. BELGRAT, 437 m. 20,00: Plak. 20,45: Musahabe, Z1Jl8: Zagrep- ton nakil. 2245: Piâk. 23; Haberler. 23,15: Kahvehane konseri. 23,50: Dene plâkları, Kik, KONIGSBERG 21 m. 1830: Şarkılar ve hafif havalar sahabe, 194151 Zirai ç hiye 20 vr | m Metin şamından itibaren VE CEZA toyevsky. Tercüme eden Reşat Nuri. i Şark Demiryollarından A eri neşriyat — Musahabe, 24: Akşam Manseri-1r“dece iğ 2050: Bach konseri. 2i,30 Murahaba, 22: Kora kanseri, 22,30: Mikrafon ile teneszüh. 23 Hafif musiki, ROMA . NAPOLİ - BARI 21.10; Plâk, Lafı Vazyete. — Masahabe, 2) Etüdyodan bir tiyatro. 22,451 Son hinharlar; 234051 Siğan tar kımı. 2330: Musahaba, 24,15: Piyano konseri, 950 Khz. BRESLAU, 316 m. Sine ie Mumla Sos Anne İşe ia eriymt, 21,155 Mili şiki. 2320: Haberler 204 Ki HAMBURG, SöR e. 20; Oda musikisi konseri, 20481 Haberler 21,55: "Karak isimli musikili meşrj- yat. 23: Haberler, 23,20: Musikili neşriyat. Akşam, mavesikâsi, lar, 23,50: Akşam kençe- rinin devamı, 24,20: Dans musiki, 20 Ney'ali konser, 2045 ler, 21 Haberler, 21,15 Renl i gark res 2155 Radyo orkestrası, 22385 Tar Bannili aağ'ali musiki, 23 Haberler, program arası, 24 Gece musikisi, Istanbul ikinci icra memurluğundan: Mahcuz ve paraya çevrilmesi mukar- baren İstanbul esham ve tahvilât borsa- se önünde ikinci açık arttırma suretile satılacaktır. talip olanların mezkür gün tajarrua benzeyen bir his tabah- hur ediyordu. İtsediği ne idi? Bil. meyondu ki bu arzular (o kelimeler halinde şekil alsınlar! Gözleri toprağa inince hayalinde anasile Hacerin temiz varlıkları, sakin yuvaları ocanlanıyordu. Fa- kat bu temiz varlıkları düşünmeğe hakkı olmadığını biliyordu. Onlar. la arasında kara, kirli (o manialar vardı. O zaman pullu esvaplarile iğrenç zencinin zebani kollarına a- tılan karısı karşısına dikiliyor, kar. menli kahkahalar, dazlak kafalı miskin felsefe paçavraları, müsteh- si apaş mlıkları yüzüne çarpıyordu. Bu yemyeşil körpe bahar çimenleri arasında yatan vücuduna gökyü- | zünde pırıldamağa başlayan yıldızla rın sarı ince ışıkları gökten uzanan Ve yerinden kalktı. Bir sarhoş gibi iki yanma sallanarak yola düzüldü. pa ee? 'aksim meydanını geçti. dr itibaren sıralanan lk İS lo. kantaların önüne gelmişti. Came- kânlarda iştiha verici manzaralar sine inen açlık hırsmı tatlı tatlı gı. cıkladı. Necat actı, o sabahtanberi actı. tunç iğneler gibi batmağa başladı. İ MELEN Sinemasında Zevkine ve güzelliğine doyulmıyan bir film; SANA TAPIYORUM Baş rollerde: MAGDA SCHNEİDER WİLLY FORDT eten: Pathe dünya havadisleri Seanslar: 11-1-3-5-7-9 Fiyatlar: 30 - 50 - 70 kuruş Busün saat İl de tenr'lâtlı TEPEBAŞI ŞEHİR “TİYATROSUNDA saat 20 de CÜRÜM 20 Tablo Yazan F. M. Dos- TURK ANONİM ŞİRKETİ ISTANBUL ACENTALIĞI Liman Han, Telefon: 22925. Trabzon yolu zi Dumlupınar $u PAZAR günü saat 20 de Galata rıhtımından kalkacak. Gidişte Zon guldak, İnebolu, Ayancık, Samsun, Ünye, Ordu, Gireson, Tirebolu, Gö- rele, Trabzon ve Rizeye. Dönüşte bunlara ilâveten Of, ve Sürmeneye uğrayacaktır. Ana Hatta mahsus seyri seri (A) harflı istisnai ve muvakkat tarife öle mücavir mevkiflere mahsus seyri seri 1 No. lı tarifenin 1 inci ve 2 inci ilâvele- rinin gelecek Birinci Teşrinin bidayetin- den itibaren ilga edileceği muhterem yol" culara ilân olunur. Bundan mada ana hatta mahsus seyri seri (C) harfi: istis- nai ve muvakkat tarife de ancak 25 Eylüle kadar (28 dahil) muteber olacak tır, Ahalinin seyahatlarını kolaylaştır mak maksadile Birinci Teşrinin bidaye- tinden itibaren mutat olan tarifelere tek” rar avdet etmektense, bu tarifelerde ati- de bildirildiği üzere mühim tenzilât ya- pılmasına Şark Demiryolları Şirketi ta- rafından karar verilmiştir, 1— İstanbul Banliyö & mevkiflerine mahsus olmak üzere « — Yalnız azimet için 9; 0 tenzilâtr bavi bir hususi yolcu tarifesi; —Azimet ve avdet için “430 tenzilâtt havi bir hususi yolcu tarifesi tatbik edi- Tecektir; 2.— 106-107 ve 322-323 katarları ile yapılan dahili münakalâta mahsus ol- mak üzere & — Yalnız azimet için 9; 30 tenzilâti havi bir hususi yolcu tarifesi 5 — Bazı mevakif arasında, azimet ve avdet için ©, 50 tenzilâtı havi bir husus si yolcu tarifesi tatbik edilecektir. MÜDİRİYET: i yoktu. Bununla bir kahve üz içemezd. kim lara burunlarını tıkatan kızaran 6* tin isli kokusu, bir aç için baş dön dürücü bir ihtiras alevlendirecek bi NE ei bii ir trl li Silirasanla gaifiesllimi st Tasi mevcudiyet değildi. Belki bin tar cahil bak kızarmış et parçaları bu iradesiz insana mukaddes tamıl- mış hisleri ezdizebilirdi. Bu lokantalardan birine dalıp nefis kakuları ile midesini gr cıklayan şeylerden tıka be sa yedikten sonra garsons bir iki tokat ve tekme atmak kud" retini cızlaşan kollarında bulsa İ- di belki bu cesareti göster. Ayaklarma zincir takılmış gibi sü” rim sürüklene vücudunu taş” başladı. Parmak kapıya doğ” ra ileriledi. Biraz daha yürüdü v durdu. Bir methali gittikçe aydın” şan bir kapının önünde iki dakik? tereddüt eder gibi oldu Burası, >: i ğazkesenli Arifin; pa kayın bö” © basınm lokantaya benzeyen fak? geceleri bar âlemine tahavvül ede” ve Suzanın“ sahnesinde alaturk* — Büret

Bu sayıdan diğer sayfalar: