17 Ekim 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

17 Ekim 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: Marthe Richard Kindar bir nazarla bana bakıyor- lardı... Acaba casus olmasın? Hülâsa “Martbe Richard Fransa mukabil ca- susluk teşkilâtı tarafndan Stokholm'e gönderilmektedir. Orada Alman casus larile münasebet peyda edecek ve onla sn faaliyetlerini öğrenecektir. Vapurda İngiliz karakolları kendisinden şüphe et- mektedirler ve ona bazı sualler sormağa başlamışlardır. ,, —Fransız mısmız? — Evet... Y Küâğıtlarım elden ele dolaşıyor- du. Diğer yolcular sanki intikam almış gibi beni uzaktan seyredi- yorlardı. Arkamdan eksik olma- yan fakat emellerine kavuşma- yan âşıklar kindar bir nazarla ba- na bakıyorlardı Acaba casus olmasın? diyor. lardı. Şüphe sâridir. Ve hele harp za- manında ufacık bir şüphe (dalga dalga büyür ve âdeta bir roma- na mevzu olur. Bahriye zabiti ba- na doğru yaklaştı. Fransızcayı ağır ağır konuşuyor, kelimeleri, sanki kırılacak nadide bir - malmış gibi arkası arkasına diziyordu. İyi bir sporcuya benziyordu. Ciddi, s0- ğuk, temiz, elleri çilli bir adamdı. Sordu: — Nçin yalnız seyahat ediyor su- nuz. — Nişanlıma gidiyorum. İsveçli bir doktordur. Fransadaki aileme, vazifeme, İs. veçte ne kadar zaman kalacağıma dair bir kaç sual o dahasordu ve yor, bizim vapur ise şimale doğru ilerlemeğe, biz gene eskisi gibi ko- nuşmağa, başlıyorduk. İspanyol ise tekrar hararetli nutukları irat €- diyordu. Güneşli bir sabah © vapurumuz birdenbire durdu. Şaşkım bir vazi- yette kabinemden çıktım. Her sa- bah kapımın önünde benim uyan- mamı bekliyen İspanyol âşık ora- riyesine mensup zabitler dolaşı- yordu. Rüya © görmüyorum. Düş manlarım yanımda idi. Harptenbe. ri Almanları ilk defa görüyordum. Ve onları mağlüp etmek için çalış- ğ ğim bir esnada görüyor. lerden daha az ciddi dav randılar. Çinkü © memleketlerine yaklaşıyorduk; öyle bir yer de idik ki berkes kolaylıkla kontrol edile- bilirdi. Bana tek bir £ kelime bile sormadılar. İsveçe aldığım bilet kendilerini tatmin etti. Mademki Almanyaya © gitmiyordum; onları o kadar fazla alâkadar edemezdim. Acele etmeden sistem dairesinde hareket ediyorlardı. Kimseyi soy- mamışlardı. Yataklara da dokun- mamışlardı. Bir kaç saat (o seyahattan sonra Toninger'de karaya indim ve ora- dan trenle Shagen'e gittim, bildim mi? Ne gezer. İpnotizma e- dilmiş gibi idim. Daima vasıl ola- <ağım gaye ile meşguldüm. Hattâ kendim için yaşamadığımı bile is. setmiyordum. Vazifemin bana ver- | diğinden başka her heyecan bana yabancı idi. > Harici manzaram itibarile, sakin görünüyordum. Halimde etvarım. serbestçe seyahat eden, zama- nı bol, yarını düşünmeyen bir ka- dın olduğum zannedilirdi. Pimi, Asıl Stokholm'de Almanların üyük casusluk merk, ini fedeceksiniz! yek Ür bunu keşfedebilecek mi Yaklaştıkça, kendime itimadım fazlalaşıyordu. Daha az meyustum, Muvaffak olmak için sarfettiğim ade bir kedere meydan br. rakmıyordu, Kalbim rahatlamıştı. Yeniden tabit bir şekilde atmakt devam ediyordu. bek Kothenburg... Danimarkalılara karışmış bir çok | )p - | takımı 6 - 2 kazandı. | Beşiktaş klübünde hazır Alman var. Daha ziyade bir Cer. | men şehri. Altık tamamile siperin öbür tarafında düşman mıntaka- | lamadı. Bu netice süvarilerimizin Nis- Danimarkayı adam akıllı göre- Tercüme eden: M. F, sında idim. Kısa bir yolculuktan sonra Stokbolm'e vasıl oldum. Esrarengiz 'Fraulein,,i düşünü- yordum. O kız ki, Almanya onunla | iftihar ediyor, Fransa askeri ma- hafilinde ve ismi korkarak ağıza | almıyor, Hiç bir Fransız memuru | onun izini bulamadı. Ve bu dâhi casus butün kuvvetile vatanıma hiz- | met ediyor. Onun kadar kuvvetli, onun ka- dar mahir olabilecek mi idim? O. nun Almanyaya ettiği hizmet kadâr ben de Fransaya hizmet edebile cek mi idim? Yüzbaşı Ladoux bana: — Siz genç ve güzelsiniz demiş- Evet, fakat keser bir kılıçtır. Stockholmde bir Fransız kadını Acaba yolda (değil de zaman | içinde mi seyahat etmiştim? Stok- bolm, huzur içinde, (faal, renkli, hayata açılmış bir şehirdi. Parisi karanlık içinde bırakmış- tm. Paris, binalarile, sinirli gülüş- lerile, zifiri karanlıklarile baştan aşağı keder içinde Stokholm de ise, şimdi, o sulhün ve huzurun neşeli bir havası içinde bulunuyor. dum. Hiç bir klavuzum yoktu. Ne ad- res, ne de buradaki Fransız diplo- matlarına verilecek bir (o tavsiye mektubu. Yalnız Karl Mathen'in ismini biliyordum. Hiç imseden ihanet görmemek için yalnız gel- iştim. Ve yalnız başıma kendime bir veche tayin edecektim. Evvelâ bir tecrübe devresi geçirmek lâzım- dı. Yorulmak bilmeyen sabrım, bir sıkıntıya uğradığım zaman bana yardım edecekti. güzellik iki tarafı SR Süvarilerimizin Viyanada Muvaffakiyetleri ANKARA, 16 (A.A.) — Viyana ilel mânialı at yarışlarma işti Tak eden 7 millet arasndaki müsa - baka neticesi aşağıdadır; Bu yarışta manialar pek heybetli ve çetin idi. Üç tane 1,60 üç tane 1,50 mütebakisi 1,40 yüksekliğinde olan 14 mania mevcuttu. Ve iki tane de beşer metrelik bendek mani vardı. Her süvari ayni hayvanla bu mâna - Yı iki defa aşmıya mecburda. Bu mü- sabakayı ilk defa hatasız ve süratle bitiren bir Fransız zabiti oldu. Ve se- ref direğine Fransız bayrağı dikildi. Sonra gelen birçok zabitler bu dere- ceyi birtürlü geçemiyorlardı. Pek yük sek ve güç olan maniaları aşabilmek. için biniciler hayvanlarım fazla sür - mekten çekiniyorlardı. Nihayet zabit- lerimizden birinci mülâzim Cevat Rey Güdük admdaki hayvaniyle bu müsa» | baakyı halâsız olarak batırınco şev direğinde Türk bayrağı azametle yük seldi. Ve ayyıldız Viyana müsabaka sahasında umumi tesfiyeye kadar şe- refle sallandı. durdu. Başka hıç Der bizim binicimizden daha seri netice 4- te aldıkları derecelerden daha mükem meldir. Ve kendilerme beynelmilel sahada parlak bir mevki temin etmiş- tir. Tasnif sırası şöyledir 5 1 — Fransa, 2 — İtalya, 3 — Hollanda 4 — Türkiye 5 — Macaristan 6 — Avusturya, 7 — Çekoslev. Grup birincilikleri Istanbul ve Bursa şampiyonları - rasında dün yapılan Türkiye futbol aşmpiyonluğu grup birincilikleri final maçını İstanbul şampiyonu Beşiktaş Eskrim birincilikleri İstanbul güreş, boles ve eskrim be- yetinden: 934 senesi İstanbul eslerim birmeilik- leri müsabakası 19.10.934 cuma günü saat birde Beşiktaş klubü idman salo- nunda yapılacaktır. Müsabakalara iştirâk edecek mn - takamızdı müseccel eskrimcilerin leva- zmatile birlikte mezkür gün ve saatte bulunmaları tebliğ olunur. A. KUTIEL Karaköy Topçular caddesi No. 33 6659 İ dan doğruya Züril'e hareket emrini al. İ den bir tethiş teşkilâtıder. Katil Clemen HLLIYET ÇARŞAMBA 17 TEŞRİN!EVVEL Jandarmalardan Kaçan suikastçı da Yakalandı (Başı 1 inci sahifede) — Evet, benim! demiştir. Bundan sonra maznunların dilleri çö- | zülmüştür. Novosti gazetesinin müdürü öldürül. | dükten sonra, katil ve arkadaşları İtalya- ya geçmişler ve İtalya Hükümeti kendi- İerini teslim etmemiştir. Oradan Maca - ristana geçen katiller, Ustaşi denilen Hır. vat tethişçilerinin karargâh kurdukları, | Yugoslav hududu civarmdaki Yanka Pus. | ta ismindeki çifliğe gitmişlerdir. İki suikastçı Yana Pusta'dan doğru- mışlardır. Zürih'e gelince daha istasyon- da Hırvat ihtilâl teşkilâtı reisi Paveliteh' in sağ kolu olarak tanman Szabo ismin- deki bir şahıs kendilerini karşılamış ve lâzımgelen talimatı orada vermiştir. Sza- bo'nun yanında da bir adam vardı ve bu adam Kral Aleksandr'ı öldüren Klemen'. dir. Suikastçılar Zürih'ten Lozan'a geçmiş- ler ve orada ellerindeki muntazam Ma- car pasaportları, şimdi Paris zabrtasının elinde bulunan sahte Çekoslovak pasa - portlarile değiştirilmi; Gene bütün kafile 29 eylül akşamı Le- man gölünü geçerek Fransız toprağına ulaşmışlar ve Evian tarikile Parise var. mışlardır. Szabo ve Klemen Paris'ten Marsilya? ya gitmişlerdir. Eğer Marsilya'daki 5 kast akim kalsaydı, kafile reisi Szabo Pa: ris civarında bulunan arkadaşlarına tali- | mat verecek ve bunlar suikastı — Pariste | tekrar edeceklerdi. Ustaşi tethiş teşkilâtı nedir? Ustaşi denilen cemiyet | Hırvatların Sırplardan ayrılması gayesini istihdaf ©- bu teşkilâta mensuptu. Bu teşkilitm mahiyetini anlamak için Hırsalistanın Avusturya ve Macaristiina | bağlı oldu; kadar çıkmak lâ- zımdır. Hababury hükümetleri dil ve wrk birliği olan Sırplarla aralarını daima açık bulundurmak için, bilhassa di den iki taraf arasına nifak kı ün ismi, başında bulunan İvan Frank'a izafe edilmişti. | Mütarekeden sonra Avusturya ve Ma- caristan inbrilâl edince, artık bikın cudu kalmayan bu fırkın âzaları dağılmış. lardı. Fakat 1921 senesine doğru Hırvatlar arasmda bilhassa teşki siye kanınu meseleleri ortada münakaşaları mucip | olduğu Frankist'ler yeniden meydana çıkmışlar. Birkaç sene bumların mesaisi pek mah. | dut kalmış, propagandalarında o kadar cesaret göstereremişlerdir. Ancak 1927 senesinde Belgrat hükü - | meti ile Hırvat Çiftçi Firkası lideri Sie- pan Raditch'in arası açıldığı sıralarda, Raditch fırkasının müzaheretile Andre Pavelitch isminde genç bir avukatı meb'- us intihap ettirmeğe muvaffak olmuşlar. dr. Paveliteh Hırvatistan'ın açıktan açı” ğa istiklâlini müdafaa ile kalmıyor, mem- leketinin bilâhare Hababurgların idaresi | altında eskisi gibi teşekkül edecek Avus- turya ve Macaristana ikibak edeceğini saklamıyordu. 1929 da Paveliteh Viyanaya gitmiş ve eski Zagrep Belediye Reisi M. Pehörez orada kendisine iltihak etmiştir. Harvat tethiş teşkilâtının 6sası burada hazırlan. mıştır. İlki sene sonra Makedonya ihtilâl le bunlar birleşmişler, o zaman | her iki komite Yugoslav arazisi üzerinde birçok tethiş suikastları tertip etmişler - dir. Macaristanda Yugoslav hududuna yakın yerlerde gizli silâh, © cephane ve bomba depoları vücuda getirmişlerdir. Bu teşkilâtn mensup olup ta Fransada jandarmaların elinden kaçan bir kişi da- ha yakalanmıştır. Bu hâdise hakkımda dün gelen telgraflar şunlardır: MELUN, 16 (A. A.) — Marsilya fâci- asının ertesi günü jandarmaların elinden kaçıp dört gündenberi Fontenblo orma - nında serseriyane dolaşmakta olan, Kle- men'in yardakçılarından Malni, yakalan- muşta, MELUN, 16 (A. A.) — Polis komi- serliği, Malni'nin hüviyetini tespit etmiş | ve kendisini teslim almıştır. Dört gündür aç kalan ve tarmamile | kuvvetten düşen Maini, asla mukavemet göstermemi: Câni, Paris'e sevkedilecektir. MELUN, 16 (A. A.) — Malmi'min ü- zerinden hiçbir silâh çıkmamış, yalnız ce- binde bir tramvay bileti | bulunmuştur. Bundan, kendisinin Paris'te bir müddet ikamet ettiği anlaşılmaktadır. Belçikada bir tevkif RUBE (Belçika) 16 (A, A.) — Belçi kada çalışan, aslen Dalmaçyalı ve Yugos lavya tebaasından Sirulig tevkif olunmuş tur, Merkum 5 ilâ 11 birinci teşri ara * sında geçen müddet zarfında ne iş gör- düğünü izah edememiştir. Elinde Fransa- da ikametine ocvaz vermeyen bir pasa port vardır. Lozanda bulunan tabancalar LOZAN, 16. (A.A.) — Buradaki tasyon ardiyesinde, Marsilya suikastine iştirak edenlere aöt ve yine onlar tara - fından, Fransaya önce ema Bet olarak bırakılmış üç bavul bulunmuş- tur. Bavulların içinde, tabancalar, evrak ve giyecek vardır. İfşaat PARIS, 16. (A.A.) — Tethişçi kral amı diğer Malmy işaatta bulunarak de- miştir kiz “ Alay geçmeden evvel Marsilyada halk arasında bulunuyor ve kraldan baş- ka eşhası vurmaktan korkuyordum. Bun- dan dolayı suikastten vazgeçmek istiye- rek Kalemeni bu fikrimden haberdar et- 6m. Fakat beni de yere sermesinden korkarak kağlım. Ve halk arasına karış. tam, Polis Pariste br çek ibtilâlci risaleler ele geçirmiştir. Bu risaleler, Yuzorlar | dan Muhtelit Mübadele 1934 Bir pürüz daha Kalkıyor (Başı 1 inci sahifede) isi M. Holstendt bu hususta şu beya- natta bulunmuştur; — Milletler Cemiyetinin Muhtelit Mübadele komisyonu bitaraf azası #1 fatile bize tevdi etmiş olduğu vazife- yi ikmal etmiş bulunuyoruz. Türk ve Yunan hükümetleri müşterek bir iti - lâf ile komisyonun vazifesine nihayet vermek için bir vade tayin etmişler ve komisyonu 19 Teşrinievvel 1934 ta rihinde lâğvetmeğe karar vermişler - dir. İşleri bu tarihte tasfiye edebil - mek için çalışmamızı arttırdık, bu su retle vazifemizi bitirmiş addediyoruz Bununla beraber hakemliğimize ba - vale edilmiş bazı işler vardır ki lar için yarm kararımızı verecei 19 Teşrinievvel 1934 tarihinde Muhtelit Mübadele komisyonu 11 se- ne ve 1l gün yaşamış olacaktır. Ben sekiz buçuk sene, M. Henderson da dört buçuk sene bitaraflık vazifesini ifa etmekteyiz. : İşleirn tasfiyesinden sonra komis- yonun gördüğü işler hakkında uz! bir rapor kaleme olacağız. o Raporda komisyonun tasfiye ettiği işlere dair bir de istatistik bulunacaktır. Bura poru Milletler Cemiyeti ile Türk ve Yunan hükümetlerine tevdi edeceğiz, Yunanistandaki Türk emlâi Yunanistanm, Ankara itilâfname- sönün 5 ve 7 inci maddeleri o 1 Ağustos 1929 tarihinde sahiplerinin elinde bulunmayan Türk mallarına va ziyet için komisyondan tasdik kararı istediğini yazmıştık. Bu işle meşgul olmak üzere şehrimize gelmiş olan Yunan mübadele müdürü M. Kosivas İ malları Yunan hükümetine intikal e decek olan Türklerin isimlerini gös- teren 254 kişilik bir bisteyi beraberin- . Komisyon bu hafta zar toplantılarda bu mese - leyi müazkere etmi; bunlardan 16 si halkında karar vermiştir. Üç şahsm 1 Ağustos 1929 tarihinde mallarma filen sahip bulundukları anlaşılmış olduğundan bu mallarma vaz'ıyet edil mmiyecektir. Bu üç şahıs şunlardır Safder Kilapsarali Bey zevcesi Cemi - le ve Hayrettin Murat Ef. zevcesi Gül sum hanmlar ve Ayşe Afendakopalo nun varisleri. Bundan başka dört şahsın 1 Ağus- tos 1929 "tarihinde mallarına sahip bu fında yaplığ hunup bulunmadıkları hakkında Türk | ve Yunan heyetleri arasında ihtilâf hâ si olduğundan meselenin halli hakem ufatile biteraf azaya barakılmeşlır. Bu dört zat ta şunlardır; 1 — Müstacebaki veresesi, 2 — Bedri Bey zade Rauf Bey ve- vesesi, 3 — Sadık Paşa veresesi, 4 — Bedri Bey zade Ahmet Bey Geriye kalan dokuz şahsın malla- rının Yunan hükümetine geçmesi ko- vas da demitşir ki; — Ben Hariciye nezareti tarafın- komisyonuna derimin sinde yardıma me - sur edilmiş bulunuyorum. Muallak kalmış olan bir mesele daha vardır ki o da 1 Ağuston 1929 tarihinde 32- hiplerinin tasarrufu altında bulunma- yan Türk emvali meselesidir. Bu me - için şimdiye kadar ke - bere ediyorduk. Bu ka bil mal sahipleri 240 kişidir. Bu işin de tasfiyesi için mesaimize bir kat da - ha kuvvet vermek lüzmm geliyor. İşte ben bu maksatla Türkiyeye geldim Bu 240 kişinin malları meselesi helle- dilmiştir. Yalnız dört, beş kişiye aât emval hakkında bitaraf azanın liğine müracaat edilecektir. Komisyonun lâğvından sonra Yu- nan heyeti murahhasasının evrakı Yu nan ceneral konsolosluğunda muhafa za edilecektir.» Üniversitede Devam mecburi (Başı 1 inci sahifede) tırlamalıdır. Ve bu fakülte tnlebesinin de asıl talebesi müdavimdir. Kalan kısımı i- çin Üniversitenin bütün talebesi üzerine devamsızlık damgasını kondurmak doğ- Yu olmaz. Devam mecburiyetinin #ebep- eri, sırf talebenin tahsilde muvaffak ol- masıdır. Tecrübe göstermiştir ki devam; &z talebe muvaffak olamıyor ve imtihan- da kendi için de fakültesi için de dert luyor. Devamm mecburiliği zannedildi gibi, tahsili zengin çocuklarına hasret - mez. Hukuk Fakültesi o Dekanı Sıddık Sami Bey fakir olduğu için tahsil haya- tında ekmek ve zeytin ile geçinmeyi bir yere devam etmeğe tercih etmiş ve bu- günkü muvaffalıyetini bu suretle hazr- Tamiştar, “Sonm fakir talebeden iyi tahsil ya - panları Üniversitenin yardım etmesini ka bul ettik. “Memur olan talebeye gelince; bunla- ra dairelerinden muayyen günlerde mü- saade verilmektedir. “Devamın neden ibaret olduğunu da söyliyeyim: Bir yılda dere okunan günler 160 tr. Bunun üçte ikisi 106 gün eder. Bir yıl- da Üniversiteye 106 gün devam edeme yen talebenin ne öğrenebileceğini öğren- pek işin imtihanları takip etmek kâfi ve- tethişçilerinin propagandası © hakkımda sayanı dikkert versik teşkil etmektedir. pastam —. Yirminci asrın bu girmemiş bir yabancıyı, İstanbulun rast- gele bir hamamına sokacak olsanız, e- damcağız, neye uğradığını şaşırırdı. Bir müşteri ayağım eşiğinden içeri at- maya görsün, hemen ne kadar zil varsa, hep birden çalmağı başlar. — Bir takım yarıçıplak adamlar, sizi tepelemeğe gelir gibi, koşar adım üzerinize saldırırlar. Ki- | mi elinizdeki şemsiyeyi, bastonu alır, ki- mi sırtınızdalei pardesüye yapışır, kimi de hemen oracıkta kunduralarmızı çıkar mağa başlar. e, sağlı sollu iki adem kolları arasında, yukarıya çıkarsınız. Köşede bir minder... Minderin üstüne kat kat peştemallar, havlular serili. .. Burada ya- vaş. yavaş soyunmağa başlarsınız, beli- nizde, rengi uçamiş bir peştemal, artınız de tüylü bir havlu, ayağınızda terlikler, inerken gene ziller, çalmağa başlar. Ve Önünüzde nat, ordunmla yeknyeğılar, | iki yanımızda yıkayıcılar, yolunuza dizi » | lip selâma duranlara iltifatlar savurarak Dirâ ordusunun kumandanları gib: bi - | yük bir tantana ile hamamın iç kapısına | varırsınız, Soğukluğun önünde, teşyiini- | 7e gelenler, izi birer birer etekleyip çe- kilirler. Yalnız nöbetçi yanmızda kalır; So - ğuklukta sizin için yapılan hususi min- dere yangelince, sırtmızdaki havluyu a- bırlar. Şöyle bir kaç dakika dinlenir dinlen mez, göbek taşının bulunduğu kubbenin altıma girersiniz. Cehennem, bu kubbenin ya altındadır, ya üstünde... Nalın içinde olduğu halde tabanlarınızdan ateş fışkırır, tepenizden yüz derece sıcaklıkta kaynamış sular dö- külür gibi olur. Deriniz kısım kasım kızarmağa başlar, Öyle ki bir kaç dakikanın içinde haşlam- mış istakoza dönersimiz. Yıkayıcı, elinde kıldan örülmüş kesesi ile dizlerinizin di- bine çöker. Başlar, hatır batır ovalama- ğa... O ovaladıkça, siz terlersiniz, terledikçe, parça parça kirleriniz kabarır. Hamamın içinde buğudan, dumandan göz gözü görmez, Halvetlerden gelen nalın © tdurtları, mermerler üstüne dökülen sıcak suların şarıltısı arasında, gözleriniz kapalı, yüzü- müz sabun köpükleri içinde, sözüm ona yıkanıp paklanmsmız. Arada bir göbek taşından yanık ya- nık gazel okuyanların sesi kulağmıza ge- bir Hamamda şarkı söylemenin, gurbette övünmeğe neden benzediğini o zaman anlarsımız. Nedense, Allahım bilemeti, ha- mamda en kötü sesli erkek hiç olmazsa | | bir Münir Nurettin obur. En kötü sesli | kadın bile burada Safiye Hanıma par - | mak ısırtar. Uzatmıyalım; böyle derileriniz soyula | soyula, buram buram ter dökerek, sant- larca hamamda kalırsınız. Yıkayıcı kur. na dolusu suları tepenizden aşağı boca ederek sizi güzelce yıkadıktan sonra, ko- Tunuza girer, soğuhluğa çıkartır. Çalıştıkları yere üstelik para da verenler var! yılında böylesini! bizim hamamlardan başka hiç bir yerde bulamazsınız! bennem arası olan arâfı bükmüs Cehenneme girmedikçe arâfın kadri Kirmez. Soğuklukta, çok kalmazsın Yıkayıcı seslenir: — “Çilema,, ver, nöbetçiiii!.. Hamam ıstılahları arasmda “çi bir peştemalla üç havlu demektir. malı belinize kuşatır, havlunun birile' şınızı, geri kalan kisi ilede vüci sarar, ve gene öyni merasimle biri mıza öteki solumuza geçerek sizi çıkartırlar, gi Burada nöbetçi, ayaklarınızdan alıp terkikleri çevirirken gene ayi rasim; ziller çalınır, nöbetçi koşar e Betçi kolunuza girer, odanıza çıkı mindere arka üstü uzatıp, elinize syaranını tutuşturunca, bir temenni vurur — Saatler (sihbatler) olsun Eğer, yanınızda tazla paranız, E eşyanız varsa, onları daha öncede saya kilitleyip amahtırmı size teslimi Ser. Dönüşte, bu minimini kasayı, besi Temizle açar, cmanetlerinizi alırsmız. İşim asıl Firakimı hamamdan çı Siz, daha merdivenin başında boy cirken, bir nalın tılortısıdır, başlar. Fl ler acı acı şalmırkon, hamamda ne adam varsa, geçeceğiniz yola topl Hepsi de size ayrı ayrı hizmet e dir: Biri, terlik çevirmiş, öteki nalın dürmiş, beriki kolunuza girmiş, dahi riki, soğuklukta peştemal sarmış, bir kası yıkamış, bir başkası das — Nöbetçi... diye bağırmıştır. Bunların hepsini ayrı ayrı memnun inek lizimgelince ortaya göyle bir ra çıkar: 80 kuruş hamam parası, 25 vuş yıkayıcıya, 25 möbetçiye, on ka manetçiye, beş kuruş Balım çevirene; yekdin 145 kuruş!... Dünyanın hiç bir yerinde, bu gök adama bahşiş verilmez. He sorarsanız, size şu cevabı verirler: — Aman beyim... Onlar da, bi ea kişiler... Sizin gibi efendilerin sinde geçinecekler!.. Evet, orası da doğru... Doğru manetçi ve emsâlinin bir müşteri <e paralanırcasma koşmalarındaki bi, şimdi daha iyi anlıyorum. Kendi lıştırdıkları adamların maaşını da mü yünün atından, hem de kese ile deri kazıya kazıya çıkan hamamcılardan beklemenin, bilmem, faydası olur s8 M. SALAHADDİN kei TE kı Cumhuriyet bayramın fakir çocuklara yardı Himayei Etfal Cemiyeti İstanbul kezine bağlı Anneler Birliği son ik mda 29 teşrinicvel pazartesi günün, sadüf eden Cumhuriyet Bayramında fakir çocuğa yardım çarelerini Süt Damlasından süt alan 100 la, evvelce fakir olup ta ilmühaberi racaat etmiş olan 250 çocuğa elbise YÜN men mektep talzbesinden fakir dani, dan 50 çocuğa elbise ve 200 çocuğa. göğüslük verilmesi kararlaşmış ve b” hığa başlanmıştır. # Himayei Etfal Cemiyeti Alemdar besi de Cumhuriyet ri Aşevine kayıtlı çocuklara elbise lamıştr. Askeri Tebliğler 330 luların yoklaması Fatih Askerlik şubesinden: yeneleri teşrinievvel 934 sonuna temdit olunmuştur. - Alâkadaranım İf, müddet zarfında şubeye müracamtla”” Jan olum # Dr. Hafız Cemâl Dahiliye mütehassısı gi Cumadan başka günlerde bel (2,30 dan 6 ya) kadar İsta Divanyolu No. 118, Muayenehane ve ev telefon”) 22398 yazlık ikametgâh tel x- m e

Bu sayıdan diğer sayfalar: