27 Kasım 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

27 Kasım 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

isrTE alp beşlik i /€ onluklar | ki kişi daha dün sor- guya çekildi Haya kalp 5 ve 10 kuruşluk süren Aya hakkında zabıta araştırmaya ag rektedir. | 'Ye kadar yapılan araştırmalarda | ların ismi üzerinde durulmuş- ip, Dikran isminde iki kişi de iş ve sorguya çekilmiştir. Ar. et da aranmaktadır. ye kadar yakalananlar adliyeye dir, Tutuşan baca Hanzala Eşref Efendi sokağın - *basyan Efendinin evinden dün ise de derhal söndürül - Yapılan soruşturmada soba - ateşlerin baca kurumlarını duğu anlaşılmıştır. Tos vuran koç köyde, Keçeciperi mahallesin - iran Mehmet Efendinin koçu a Hanıma tos vurmuş ve kadın Yere yuvarlamıştır. Viktorya birkaç yerinden yaralandı - hastahaneye kaldırılmıştır. Sakte memur ismindeki şahsın Tepebaşi, Ortaköy taraflarında Havaga Keti hesabıma dolandırenirk yap- r verilmiştir. Şokip yakalam- Kamarada hırsız İç vapuru süvarisi İsmail Beyin kamarasındaki asılı ce - İsn saat ve çoraplarını çalan Ah | “ün yakalanmıştır. Tavcı gilköyde yorgancı Recep oğlu in 52 lirasmı tavlamak suretile Halil yakalanmıştır. Ceketi kim çaldı? ala Hacked hamamar a — fa oturan Naki Efendi 25 gün almış olan ceketini Samatya» isinin fırınmdaki çırak Mehme- e erinde görmüştür. Mehmet bu İng <5 kuruşa satın aldığını söyle- Sen ceketin kim tarafından ça - soruşturulmaktadır. İki otomobil toslaştı Yazıtta benzinci dükkân önün - ör Rahmetin idaresindeki 2166 it otomobil ile 1938 nuzmaralı, » Şefiğin idaresindeki otomobil “nış, her iki otomobilin de birçok &ri karlmaştar. , Portakal hırsızı Sirkeci rıbtmmda bağlı Çanakka « *purundan Cemal Beye ai yağdı rından portakal ç lanmıştır. Tagi, i yelsizi olmıyan gemiler İk | Meton'da toplanan uluslararası tel be sİtransında verilen kararlar pey- | da” tik edilmektedir. Bunlar ara - a llsizi olmayan gemilerin Boğaz- fani çıkmamaları hakkmda alaka- teblizat yapılmıştır. Küçük haberler Jçilterenin Balkan memleketleri sliteri Kolonel Samson şehrimize ir. Kolonel buradan Atinaya gi- AREA mar Moi s gir, even tüccerlarındar ve Tokyo Ti- âzasmdan Mösyö Makoto Sa dün İstanbula gelmiş ve Japon Bezerek oradaki memurlarla gö- Mürtür, a Pliye Bakanlığı Milli Emlâk Mü- | Şefik Bey buradan Edirneye git » , | akşam Halkevinde asarı ati | lamda bir konferans verilmiş - konferanstan sonra, genç sa - lar bir de konser vermişlerdir. İşte uyksazluktan kavranan s İstenilen salih gelmez, ber san yorgun argın, Hanımefendi, “diy "i T, b eşrin çarşamba 15 de Basta, Pişirme dersine mz bet KA leri yatıştırır ve sâkin ve sâlüm bi tı Elektrikiye Şirketi Taksimde TET lektrik Tesisatçılığı (Başı 1 inci sal istediği nazari ve emeli olanlara maletmeyi düşündük. Bunun i - çin yeniden imtihan açtık. Yüksek mü - böndiz mektebinde çıkmış veya Avru - pada gördüğü tahsil derecesinin kifayeti | bu mektepço tastik edilmiş olan elektrik mühendisleri müstesna, yani serbest ol. | mak üzere, bu ay başına kadar memuri- yetimize mümcaat oden tesisatçıları ini töhan ettik. Bunlardan muvaffak olanla- rına Nafın Vekâletince tastikli ehliyet - Bameleri kendilerime verilmektedir. “Bundan sonra evleninde, müressesele- rinde elektrik tesisatı yaptıracak olanla rın, diplomalı elektrik mühendisleri veya ellerinde 933 ve 934 yıllarında verilmiş tastikli ehliyetnamesi olan | tesisatçıları tercih etmeleri kendi menfaatlarına daha uygun olur. Bir de, bir noktaya daha ka- rilerimizin nazarı dildertimi celbetmek is terim: Evlerinde su saatı olmadığı ve su bedelini maktu olarak verdikleri halde yıllardan beri sant kirası vermekte olduk larına dair Kadıköy Su Şirkseti abonele- rinden bazı şikâyet mektupları — alıyo - rum. Ancak bu zatlar adreslerini ve m- kavele mumaralsrmı bildirmiyorlar. Bum- ları da bildirirlerse şikâyetlerini şüpbe- siz tetkik ederim.,, Tevfik Rüştü Bey Ve M. Titulesko Parise gittiler (Başı Linci sahifede) olduklarını sö) 5 Tevfik Rüştü Beyin protestosu CENEVRE, 26 (A. A.) — Havas bil- diriyor: 7 M. Litvinof ile o Tevfik Rüştü Bey, memleketlerinin Cenevre'den uzak bu - dununası sebebile, konsey öçtürmlarinen birbiri arkasanca talikini Milletler Cemi yeti Umumi kâtibi mezdinde protesto © derek içtima tarihinin en ez beş gün ev. velden kat'i surette toebitini istemişler. dir, Nansi'deki Tedrisat Birliği Konferansında (Başı 1 inci sahifede) değiştirmiş olduğumu söyleyerek müşa- rümileyhi övmüştür. Suat Bey, Kemal Atatürk'ün ökono- milk imkılâb da gerçekleştireceğini söz- lerine eklemiştir. Büyük Elçi demiştir kiz “Türkiyenin dış sıyasası çesaa iliba- rile reslisttr, barışseverdir., Suat Bey bilhasıa Türk - Yunan ya « kanlığmın ant üçlamasının Yakm Şark barışı ile bütün Avrupa barışı için taşıdır ğı ehemmiyete işmret etmiş ve asırlar - danberi devam edegelmekte olan Türke | Fransiz dostluğunun bugün barış hava | sı içinde daha ziyade artmış ve genişle- | miş olduğunu söylemiştir. Bir tayyareci kadının mü- him bir teşebbüsü LONDRA, 26 (A. A.) — Ingiliz kadın tayyareci Viktor Bruce dün sabah sant 7.50'de bir otojir (üstünden pervaneli tayare) tayaresile Kap'a hareket etmiş- tir. Bu uçuş bu / tayarelerle ilk uzun mesafe uçuşudur. Madam Bruce'ye yodek parçalarla bir miktar benzin makleden bir tayyare refakat etmektedir. Otojirde güç inişler için üç bin mum kuvvetin. de bir fener mevcuttur. Filorinalı Nazım B. Soyadını, (Günay) koymuştur. virlilerin bi rtan Sİ bir şey yapamamak hal kçe kuvvet âzalır, iğile kalkar, Bromural -Knoli- en kurtulmak için kullanıtacak iliçtir, Asla zararı yoktur, sinde uyku davet eder. DAVET Elektrik sergisinde 28 Elektrikle daimi verilecek olan yemek davet eder. SATİE (5194) Mecliste Büyük Bir Gün (Başı 1 inci sahifede) başka Türk inkılâbını nâkıs göstermek» tedir. İşte bunun içindir ki gelişigüzel isimlerin özüne konulan kâh tevkiri, kâh tahisiri, kâh istihzayı tazammun eden a- ğa, dendi, bey, meyefendi, paşa, haz « vetleri gibi tabirlerin artık Türk camiası vasıflarından kaklırılması içtimmi mke. iâbım zaruretlerinden olmuştur. Kanunun birinci maddesi bunu bekit için yazılı tar. Bay, Bayan Bumunla beraber Türkler bususi muha- bere ve muhaverelerde bir kimseye ve cemaata hilap ederken adın önünde gel- mek şartile erkeğe, ere yani er | kişiye (bay), kadma da (bayan) diye hitap © debilirler. Ba tabirler o öz türkçedir ve Türklerin ilk devirlerinde kullanılmıştır. Tefevvuk ve imtiyaz ifade etmez. Diğer yabancı memleketlerde her memleketin kendi dilile adları önünde kullanılan ta birler göbidir. Hususi o mümmsebetlerde muhabere ve muhaverelerde söz ve yazı arasmda kullanılması kanına ve kanu nun icap eden esasa aykırı olmadığı gi- bi başka memleketlerde kullanılması u- mumiyetle müteamil ve mütearif olan ödetin yerini de dülimizde tutmuştur. Sivil rütbeler Eskidenberi askerlik bir mesleki mah. sus telâklei edilmekle beraber son asırda olduğu gibi uzun ve müteamil tahsile, terbiyeye, gayet müşkül ve ağır müma- | eeseye tâbi değildi. Herhamgi bir irade veya kararla hariçten bir adamın bu mes | leğin ber hangi bir rütbesine altaması | caiz görulürau. bundan başlın maddeten | askerlik mesleğine girmesi mümkün ola- mayan nüfuzlularm datmini için asker- Wkte tabiatile mevzunbahuı zaruri olan derecelere müvazi üniformalı sivil rüt- beler tesis edilmişti. Ulema arasında da ortodoks ve kato- lik ruhani teşkilâtından iktibaş edilen payeler ve dereceler ihdas edilmişti. Türküye Cumhuriyeti bu rütbe ve pa- yeleri filen ortadan kaldırmışsz. da ni- hayet bu ilga bir taamülden ibarettir. Kanuni müeyyidesi yoktur. Ikinci mad- de bunun için konmuştur. e 'Cumburiyetin teessüsündenbori âm- | paratorlukta mevcut nişanlardan biç biri verilmemiş ve hiç birimiz. tarafın. dan bu nişanlarm takıldığı görülmemiş- tir. Ancak bu da sırf taamüle müstenit. tir. Hallırmızın gösterdiği fazileti kana- nen de tekit etmek icap etti. Ancak mu harebe meydanlarında kazanılmış ma- dalyalar bundan hariç olmak icap eder. Bunun içindir ki kanunun maddelerin de hiç bahsedilmemiştir. Yabanci devlet nişanları Yabancı devletlerin başka yabancı | devlet tebaasına bir çok sebeplerle ni- $an vermeleri vakidir. Cumhuriyetin teessüsündenberi Türkler demokrasiye '| boğlılıklarından bu nişanları takmamak. | tadırlar. Kanunun son fıkrası verilen ve badema verilecek olan yabancı devlet ni- ganlarınn taşınmasını Bu nişanların takılması esli let tarafımdan ruhsata tabi idi, Cumhuriyet idaresi şimdiye kadar kire seye böyle bir ruhsat vermemiş! cak bazı ahvalde devlet reislerine ve hü- | kümetlerinin Türklere verecekleri ni | larm redi te mümkün olamıy ğmdan ist ra ola- rak kabul edilebileceği fakat a ı fıkrada gösterilmiştir. Askeri rütbeler Kanunlarımızda ve dilimizde büyük imkılâplar yapılırken Türk milletinin ve devletinin en çok ehemmiyet ve kiymet i ve en çok iftihar ettiği askerlik derecelerine ait ümvanlarda da inkılâbın gidişiyle mütenasip karşılıklarını ordu- muzun ve erkânmızın evrensel ve ulus- lar arası haiz olduğu kudret ve kıymeti de nazarı itibara alarak bulmak zaruri- dir, Liva, ferik ve müşür rütbelerini iraz | etmiş zevata Tisanımızda derece | farkı gözelilmiyerek alelitlak paşa denmesi bir taamüldü. Bu ünvanı taşıyan pek çok sivil hatta ağa, paşalar olduğu gibi bu ünvan bazı yabancı memleketlerde ge- lişi güzel bir çok kimselere verilmekte ve iltibasları davet etmektedir. Halbuki livalık, feriklik, müşürlük © her medeni memlekette olduğu gibi bizde de çok yüksek bilgi ve büyük £ fedakirlıklarla kan ve can,bahasma kazanılmış mev- kilerdir. Bu mevkilere sahip olabilmele- ri, haiz oldukları beynelmilel kıymeti ifade edebilecek bir tabirle anmak, ken- dilerine göstermek mecburiyetinde oldu- umuz hürmet ve muhabbetin de ifadesi olmalıdır. Binaenaleyh — iltibasa çok yer veren eski zamanlarda beri ve her yerde muhtelif manalarda kullani- lan paşa tabiri artık tarihin sayfalarma bırakılarak bugün Türkiye demolrasisin de kullanılmaması lâzrmgelir. Liva, fe- rik ve müşür tabirleri yabancı olmak- tan sarfınazar bugün bu yüksek rütbe- ler sahiplerinin kıymetini beynelmilel bir ölçü ile ifade edebilecek mahiyet ve manada değillerdir. Onun için dünyanın muhtelif dillerini konuşan her medeni memlekette olduğu gibi liva ve feriklere ve birinci feriklere “general, ve mü- şürlere «mareşal» denmesi zaruri görül. müş ve bu zaruret kanunun maddesiyle teyit edilmiştir, Liva ve feriklerin dere- celerine ait tabirlere mülâzim, kayma» kam ve miralay tabirlerinin karşılığı i- se âli askeri şuraca tesbit edilerek icra vekilleri heyetince tasdik edi i taşın- Türk ordusu her (Çanalıkale) iş içerisinden al memleket yıkımında amil ol sirgenmesi bizm geleceğini söylemiş ve dahiliye bakanı Şükrü Kaya verdiği ce- vabında « “ Türk ordusu bilinmez tarihten bu- güne kadar hiç bir rejime bakmadan mütemadiyen kendi milli şerefini koru- muş, ülkeler kazanmış bir teselsüldü | (Alkışlar). Binaenaleyh © dün Şipka'da mm EE muharebe edenle öbür gün Yemen çöl lerinde kanını akrtan arasında fark olmamak lâzımdır. Zaten mil cadeleden sonra verilen generallıklar ak- tftir. Diğerleri bugün hayatta yaşlarını başlarını almış ve çekilmişlerdir veyahut ta bir köşede oturmakta bulunan ihti yarlardır. Vaktiyle memleketlerine gü- zel hizmetler yapan bu adamlardan bu güzel ünvan esirgenmesi zannederim ki demekrasi prensibimize uymaz, Her Yerde olduğu gibi mütekaitleer general İara kullandıkları rütbeleri vermek lâ- zımdır, Çünkü vaktiyle imparatorluk zamanında rütbe kazanan aktif paşaları» mız da vardır. Bunlara bu ünvanları vermezsek bir takım iltibaslara mahal vermiş oluruz. Binaenaleyh bunlara da general denilmesine müsaade | etmeniz. muvafıktır. Çünkü bizim ordumuz şeref- li bir teselsül habindedir. Bunlara bu hiç bir in kan dökmüş hizmet etmiş olanlara generallık verilmemesini değil, ta Abdülhamit zamanındanberi bu ün- yani taşımakta olan insanların bu işe karıştırılmamasını gözettiğini söylemiş, Şükrü Kaya da demiştir ki Arkadaşımın dediği tıpkı benim an- ladığım gibi de olsa arkadaşımm kılâba, cumhuriyete olan merbutiye - ve hassasiyetini göstermiş olacak- ur. Almmağa lüzum yoktur. Dediği şe kilde olursa birçok iddialara yol açılır, bu rütbe haklı olarak mı verilmiştir? Haksız oalrak mı verilmiştir ? diye bir mesele çıkar ve işin içinden çıkılmaz. Muhtelif makamlardan muhtelif karar lar almak lâzım gelecektir. Biz bunu böyle tesbit ettik. Zaten sivillere pa- şalık ünvanı taşımak yasaktır. Asker lerden de tardedilenler vardır. "Bunlar da işin içinde yoktur. Fakat bugün içi mizde bulunanlar ve cumhuriyet büt- çesinden tekaüdiye almakta olan gene | raller varsa bunlar bu ünvana hakika | ten 'kesbi liyakt etmişlerdir. Bunlrı bu haktan mahrum etinemek lâzımdır. Resmi yerlerde Tarık Us da resmi yerlerde bay, bayım gibi kelimelerin resmi olan yer lerde kullanılmasında ne gibi mah - zur görüldüğünü sormuş Şükrü Ka- buna da: Türk kanunlarında, belgelerinde, mahkeme huzurlarında — ilâmlarda, Türklerin böyle ünvan taşımasını de- makrasi ve cumhuriyet prensiplerimiz le kabili telif görmedik. Bugünkü cum | huriyet prensipleri bizce kendi ruhi esaletlerimizle kabili telif görmedik. Fakat taamül icabı olarak diğerlerine ittiba etmek için hakikaten bir keli- me kullanmak lâzım £ geliyorsa, tanm- mıyan bir zatı çağırmak lâzm geli - yorsa, başka başka sesler çıkarmadan ise bay kelimesi kullanılabilecek. Harice gelince, yabancı memleket- lere gittiğimiz zaman görürüz ki ba - zı yerlerde Gospodin, mösyö, mister, kiryos, seydi gibi | tabirler | kullanılır. Bunları menetmek elimizde değildir.,, Nişanlar gş Şükrü Kaya öcenbi nişanları için le: “Bilmem dilrkat ettiniz mi” demiş- tir. Reddi o günkü vaktin nezaketine dir, Meselâ bir yere gidilmiş bir camia huzurunda diğer murahhasla - ra birer hatıra olmak üzere birer ni- | şan verilirken ben almam denemez. | Alır bir hâtıra olarak saklar. Biz bu | kaydı bunu düşünerek koyduk. Bu hal ler olabilir. Gçenlerde bir arkadaşı - mızm başından geçmişti. Almamazlık olmaz. Almamazlık onun hatırmı karmak demektir. Bu gibi işler bilhassa elçiler için mühimdir, Eğer nişanı kaldırırsanız. başlın bir şey verirler ki kanında yeri bulunmaz. Şükrü Kaya bunun ne olabileceği su aline de: “Hediye verirler, vap vermiştir. Ziya Gevher (Çanakkale) hâtira o larak saklamakla almamak arasinda bir #rk yoktur. Bizde nişn almanın ka nunla memnu olduğu bilindikten s00- ra kimse nişan vermez. demiştir. Tarık Us (Giresun) — Harice gidil- diği zaman bir Türk vatandaşının ec - nebilerin verecekleri Mösyö lâkabalı ka bul edip edemiyeceklerini sarumuş ve ni- şan meselesinde de Ziya Gevher (Ça nakkale) nin fikirlerine iştirik ey ni söylemiştir. Tahsin (Aydın) —Bu gibi verilecek ni- şanların hâtıra olarak alınması mütalea- sında bulundu. Bay, bayın kelimelerini | kullanmak hususunda ileri sürülen mü- taliaların yerinde olduğunu söyliyerek hukümetin teklifinin kabulünü istedi. | Şükrü Kaya, Tarık Us (Giresun) un Bay ve Bayın kelimelerinin kullanılması hususundaki sözlerine karşılık olarak, | aramızda daima yaşıyacak bir şeyi kanu- na koymamakta fayda vardır. Tenmüle baralacak olursak çok tebisdir isi herkes yekdiğerine ve hiç tanımadığı bir kim- seye bitap ederken isterse isminin önüne bir (Bay) kelimesi koyabilir. « Hatiplerin nişan metelesindeki sözle rine Dahiliye Bakanım corabı da şu ol- muştur? “Alan adamın vaziyeti, hususiyeti iti- barile bir zaman mecbur otrusa reddet- | memek içindir. Hariçie bulunacak me - murlarımızı bu gibi vaziyetlerde koru - | mak için konulmuş bir şeydir. Mamafih yüksek meclisiniz hükimdir.,, Ağa, Hacı Bundan sonra kanunun birinci mndde- sine ağa, hacı, hoca, hafız kelimelerinin konması hakkindaki takrirler reye kona- rak kabul edilmiş, başka memleketler. den verilecek nişanları alınmaması hak- kındaki tnlerir reddedilmiştir. Birinci maddeye hatip kelimesinin de ilâvesi için bir teklifte bulunulmuşan da Şükrü Kayanın bunun bugün bütçeden maaş verilmekte olan müezzin gibi bir vazife ismi olduğunu söylemesi üzerine vazgeçilmiştir. Deniz kuvvetleri Uçüncü maddenin müzakeresi esma - sında deniz kuvvetleri paşalarna verile inde © söz alam bir kızım | hâtıra diye, çe Muhabir mektupları Ege zeytinyağları Bu sene yirmi sekiz milyonu bulacak, piyasa İzmirden Kuşadasına geçiyor IZMIR, (Milliyet) — Ege mın- | takasının kıymetli ihracat madde- lerinden birisi de zeytin yağıdır. Mıntakanın her tarafında, bilhas - sa Karaburun ve Ayvalıkta istih - sal edilen yağların dahili ve hari- ci piyasalardaki şöhreti malüm - dur. Bu noktadan ve mevsiminde bulunmamız itibarile servet kay - naklarımızdan birisi olan bu kıy - metli mahsulümüz hakkında kari lerimize biraz malümat vermeği faydalı buluyoruz. Umumi harpten evvelki senele- ri hatırlayanlar İzmir Yemiş çar - şısının arkasını teşkil eden ve Yağ hane sokağı denilen Keşiş sokağı. | nın ve gümrük civarı ile ikinci kor- donun hükümet dairesine münle - hi olan kısmınm bu mevsimdeki manazrasını elbette hatırlarlar, Yığın yığm variller, ve sonra her dokunanı yağa bulayan yağ a- meleleri ve daha sonra zeytin ya - ğın ve bilhassa Türkiye mahsulü yağların nefis rayihası. Buradan geçmek mecburiyetinde kalanla - rın yağlanmadan geçmelerine kân var mıydı? Ne gezer. Maale sef bugün ne o variller, ne o am. leler, ne de o nefis yağ kokuları yağlanmamak için duranlar, bu - ralardan geçmeği arzu etmeyenler bugün mağazadan mağazaya elle. rinde zeytinyağı nümünelerini ha- vi küçük şişelerle koşan birkaç zeytinyağı simsarının lekesinden korkulan bu maddeyi daima elie- rinde taşıdıkları halde nasıl olup ta | temiz gezdiklerine hayret ediyor - lar. Ne ise geçelim. Ege iktisadi mmtakasının 1934 senesi zeylinya- ğı rekoltesi bundan evvel mütehas sıs ve alâkadarları tarafından 30 milyon kilo olarak tahmin edilmiş- ti, Halbuki Ayvalık ve Edremit mmntakalarında henüz zeytinyağı istihsalâtına başlanmamış olmak - la beraber Aydın mıntakası mah- sullerinden sair senelerde 5 - 6 ki- lo zeytinden bir kilo yağ istihsal edilmesine rağmen bu sene bu mik darm 7 - 8 kilodan alınabilmesi ev velce tahmin edilmiş olan rekolte- den biraz noksan istihsalât yağı - labileceğini göstermektedir. Maa - mafih geçen senenin 18 - 20 milyon istihsalâtına mukabil bu seneki mahsulün 25 - 28 milyondan aşağı İ hatipler bunun aniral olması lâzmgele- ceğimi söylemişler ve bunun etrafmda ge | çen müzakereden sonm milli müdafaa encümeni meseleyi tetkik için encümene almaştar. Arada İ Milli müdafan encümeni madde üze - | rinde müzakerelerde bulumurken heyeti umumiyede de heyeti malısusalarca a - leyhlerine verilip kendilerine tebliğ olun mayan kararlara karşı alâkadarın itiraz edebilmeleri hakkındaki kanun müzake- re edilmiş ve şu şekilde kabul olunmuş- tur: “347 ve 854 sayılı kanunlara göre he- yeti mahsusalarca aleyhierinde karar ve rilenlerden bu karar kendilerine tebliğ © lusmamasından dolayı âli karar heyeti- ne müracaat edemiyenlerie bunlardan öl | müş olanların mirasçıları bu kanunun | hükmü yürümeğe başladığı günlemecin- den itibaren altı ay içinde şürayi devlete yazı le müracaat ederek itirazda bulu- mabilirler. Eğ Bu yolda yapılacak itirazlar o şürayi devlet mülkiye dairesince ayni günle - meçten itibaren en çok bir yl içinde 1289 sayılı kanuna göre tetkik edilerek karara bağlanır. Bu kararlar kat'idir. Şu kadar ki, bu kabil kimselerden hak larındaki karar günlemecindenberi ulu- sal smırlar dışında yaşamakta olanlarla İ bu gibilerden ölenlerin mirasçıları birinci fıkrada yazılı itiraz haklarını kullanamaz lar, Lâkap ve ünvan Müteakiben lâkap ve ünvanların kal dıriması hakkında kanunun milli müda- fan encümenince tetkik edilen | üçüncü maddesi müzakere ve tasvip edilerek ka- nunun heyeti umumiyesi reye konmuş ve kanun şu şekilde kabul edilmiştir Birinci madde: Ağa, hacı, hafız, hoca, monla, efendi, bey, beyefendi, paşa, ha- nım, hanımefendi ve hazretleri gibi U kap ve ünvanlar kaldırılmıştır. Erkek ve kadın vatandaşlar kanunun karşısında ve resmi belgelerde yalnız adlarile anı kırlar, Ikinci madde: Sivil rütbe ve resmi nişanlar ve madalyalar. kaldırılmıştır. Vo bu nişan ve madalyaların kullanıl ması yasaktır. Harp madalyaları bundan müstesnadır. Türkler yabancı devlet ni- şanları da taşıyamazlar. Uçüncü madde : Askeri rüthelerde a- dm başma gelmek üzere kara ve havada mü areşal, birinci ferik, ferik ve izde birinci Ferik, ferik ve livalara amiral denilir. - rallarm derecele- rini gösteren ünvanlarla deniz müş leri ünvanlarınm ve diğer askeri rütbe- lerin karşılıkları âli askeri şürası kara- yı ve icra vekilleri heyetinin tasdiki ile konulur. Meclis perşembe günü toplanacaktır. düşmiyeceği tahmin edilmekte ve fazla olan rekoltemizin geçen se - | neye nisbetle daha nefis olduğu söylenmektedir. Eski senelerin bu mevsimlerin. de de İzmir piyasasında hazır mal lar üzerine külliyetli mikdarda muameleler yapılmakta idise de hiş olmazsa vadeli satışlarla piyasa - nın vaziyeti tesbit edilmekte idi. Halbuki bu sene zeytinyağı piyasa sı kışın karanlık gecelerinde yakı- lan bir yağ kandili manzarasını gösteriyor, lik istihsalâttan İzmire bu lari- he kadar 200 - 250 bin kilo yağ ge tirilmiş olduğu hesap edildiği hal- de borsaya iki haftadan beri kay- dettirilmiş zeytinyağı satışları 50 bin kiloyu tecavüz etmemekiedir. Edindiğimiz malümata göre bu se ne bellibaşlı rakip memleketlerin rekolteleri şu suretle tesbit edil - mektedir. Yunanistan 120 milyon kilo, Cezair ve Tunus 80, İtalya 140 milyon kilo ve bu sene mah- sul senesi olmamakla beraber İs- ranya 250 milyon kilo zeytinyağı tihsal edebileceklerdir. Bu muazam rekoltelerin a.zet- tikleri yekün karşımda Ege istih- salâtınm azlığı şayanı kayıt olmak la beraber, ihtiyacımızdan fazla - smı ihraç etmek mecburiyetinde bulunduğumuz bu maddemizin ec nebi piyasalarda sarf ve istihlâki zarureti ile karşı karşıya bulundu- ğu pek tabiidir. Halihazırda Ay - rupada zeytinyağı fiyatları bizim paramızla 20 - 20,5 kuruş arasın- dadır. Halbuki dahili piyasaları - mızda bugün 21,5 - 21,75 ve bazı fevkalâde yemeklik mallarda 22 fiyatla muamele görmektedir. Ye- ni mahsulün üzerine yapılmış olup 70 - 80 bin kiloya baliğ olmuş bu- lunduğu tahmin edilen alıvire sa - tışların Zİ - 22 kuruş arasında ya» pıldığı nazarı itibara alındığı tak- dirde bugünkü fiyatlarla mal ih - raç edilmesi imkânının ademi mev cudiyeti derhal anlaşılır. İzmir ihracatçılarının benüz mal mübayaa ve mukavelâtına gi- rişmemiş bulunmaları bir taraftan Avrupa fiyatlarının müsaadesizliği ne hamledilmekte, diğer cihetten mübayaatın geçen sene olduğu gi- bi Anadolu dahilinden yapılarak İzmirden gayri iskelelerden ihraç edileceğine atfedilmektedir. Ge - çen sene en mühim ihracatçılar faz la masraf ihtiayrından kurtulmuş olmak için mallarını Kuşadası, Di- kili, Ayvalık ve Edremitten tah - mil etmiş olduklarından ne İzmir çarşılarında, ne de İzmir limanın - da mutat olan varil ve bomba yı- ğınlarına tesadüf edilememişti. Ihracat iskelelerinin değiştiril. mesi ve İzmirin zeytinyağı piyasa- sı olmaktan uzaklaştırılmış olması sebeplerinden ve âmillerinden bı- risi ve belki birincisi de Aydın şi mendiferlerinin nakliyat tarifeleri nin malların maliyet fiyatları üze- rnde icra eylediği tesirdir. Ve bu tesir iledir ki İzmir yakın bi âtide zeytinyağı piyasası olmaktan da- ha pek çok uzaklaşacak ve mevki- ini Kuşadası iskelesine terke mec- bur kalacaktır. Nefaseti nisbetinde temiz olan yağlarımız maliyet fiyatlarının ten ziline imkân hâsıl olduğu gün zey- tincilerimizin yüzlerinin güleceği muhakkaktır. — Abdullah Abidin Buğday mükâfatı ROMA, 26 (A. A.) — Birinci ulusal buğday mükâfatını kazananların mükâ- fatları dağıtılmıştır. Buna 15 binden faz- la ziraat müessesesi girmiş ve 2500 den fazla mükâfat verilmiştir. Rommda bu münatebetle bir nümayiş yapılmıştır. Ziraat Nezareti müsteşarı M. Arturo Marchalchi dokuz yıllık mü- cadele esnasmda Roma eyaletinin çalış- ma örneğini övmüştür. - Harptan evvel 49 milyon kental miktarında olan ürün 65 milyon kontale çıkmıştır. Rusyada otomobil ve taraktör sanayii MOSKOVA, 26 (A -A.) — Pravda gazetesi, Sovyet sanayi kollarmın en ye lerinden biri olan otomebil ve traktör sanayiinin bir blânçosunu yapmaktadır. 1930 senesinde yalnız 8500 otomobil mom te edilmiş ve 12300 traktör yapılmıştır. O zamandanberi inkişaf o derece teri olu muştur ki, on ay zarfında 57500 otomo- bil ve 77300 traktör teslim edilmiştir. İtalya kralı dönüyor ROMA, 26 (A. A.) — Smalı'dan nen Italya Kralı, Süveyş kanalına gel » ve orada Anul İdare Meclisi üyele- ri ile mahalli hükümet enik barafından karşılanmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: