19 Aralık 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

19 Aralık 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Disiplin gerekliği Bütün acun üzerinden koyu bir ulus çuluk havası esiyor. İnsanlık ve libera- Jizm düşüncelerile en çok beslenmiş 0- lan uluslar bile, geçici bir zaman için 'de olsa, Uluslar &rası uzlaşma ve ba- r1ş umudunu bir yana bırakmışlar, ül- kelerini hiç dimazıa şimdilik gerçek» leşmesi güç bir umuda kurban etme. mek için, bütün göclerini ulüsal ke» rummayı berkitmeye yöneltmişlerdir. Acım, tarihte eşi görülmemiş bir gü- vensizlik çağı geçiriyor. Ulusların ara- sında silâh yarışı hiç bir zaman bugün- kü kadar ürkünç bir hız almamıştı. Ne olacak? Nereye gidiyoruz? Her- kesin sarduğu, kimsenin sağlam bir ce- vabını alamadığı o sorgu budur. Her ülkenin kendi silâhlanma hızından ba- pe dönüyor. ölüm yarışmı durdur. Mek yöüklüğinde haris birlğmiğ gö” rünüyor, ancak, bu genel güvensizlik içinde, hiç bir ulus, ötekilerin de ken- disini örnek alacakları umudile, silâh- larını ilk önce atmak yeğitliğini göste- remiyor, Elinden silâhımı o barakanm, kurtlar ortasında kalmış bir kuzu gibi, hemen parçalanıp yutulacağı korkusu yeretmiş. Başkalarında kötü gördüğü seyin bir eşini de kendisi yapmaktan kimse geri kalamıyor. Acun bu güven: sizlik havası içinde bunaldıkça, ger- çekten insanlığın genel gönenci ham bayalile ulusu beslemeye çalışmak en büyük yanıltı olur. Olanı olduğu gibi onaylamak, yaşamak hakkını kazan mak için, ber zamanılan daha güçlü olmaya çalışmak gerek. Başka çağlar» da şovenlik sayılacak bir çok hareket” ler, bugünkü durum içinde, pek doğra ve yerinde işler haline gelmiştir. Ulus ça disiplin de bunlardan biridir. ü ulusu içine alacak sıkı bir disiplin ha- vasınm yaratılması ulusça yaşamaya direnmiş olanların ilk gerçekleştirmesi gereğen işlerdendir. Ufuklar kara teh- like bulutlarile örtülmüşken, ulus bir- liğine zararlı cereyanların ve başı bop- bukldarın ülkeye yayılmasma karşı bi- le göz boyamak hayırsız bir hürriyet fileri, bence, prensip | şovenliğinden başka türlü adlandırılamaz. Fırkanm bütün ülke gençliğini kad- roları içine gençlik kurunmumu düzenlemekte olduğu haberi onun i- çindir ki bi; sevindiriyor. Yarm, ber- yurdun içinden vurulmayacağımıza gü- venli olmamız gerektir. Bu güven am- cak bütün ulusu bir elde toplamak, u- Vusal korunma düşüncesini, . gencliğin büyük ülküsü haline getirmekle müm- ün olur. Savaşan bir ordunun en büyük güc kaynağı disiplindir. Biliyoruz ki, yeni savaşlarda, çarpışacak olan yalnız or- du değil bütün ulustur. Böyle olunca da, daima savaşa hazır bulunmak için, ulusun bir ordu gibi disiplinli olması. nın ne kadar büyük bir ehemmiyet al- dığı kendiliğiz Biz, gözleri smırlarınm area olu bir ulus değiliz. Bu biklerimize, bazı Batı ulaşları gi re lamamıza da lüzum. Türk geneliğine Milk ülkü, yurdun tek karış toprağını bile, son 'damla kanımız akmadan vermemektir. Çünkü denemelerle biliriz ki, aldığı her karış toprak düşmana, alacağı ki- lometrelerin haramı ve umudunu verir. Türk topraklarında gözü olanlar, sr. wrda Türkün yalçın kayasma çarpa- çaklardır. Çünkü, barış çağında nasıl lir. Türkün yeğitliğini ise, acunda den iyi tanıyanlar çoktur. Bizim yapa- cağımız, tehlike bulutlarının ufuklar. 'da dolaştığını ulusa haber ğırmak olacaktır. Yurdun bütünlüğü bunu isteyince, için, bir yük değil, büyük kıvanç duyulan bir yüküm (va- fe) olacaktır. Yaşar Nabi NAYIR “Sonra bir şeyi unutmak ister gi- bi başını hızla sallayarak; — Hele şu mektuplara bir göz atalım bakalım... — dedi — Postahaneden cebine doldurdu. | ğu çeşit çeşit renkli zarfları masa- nım üstüne yıktı. Bir tanesini aldı. Eliyle yokladı. —Epey ağır... İçinde katı bir şey var, Ne olsa gerek? Kart postal mr? haa... Kız resmini yollamış ola- cak... “ Zarfı yırttı. İlk satırına göz gez- dirir gezdirmez; — Bizim itilâfçı zadenin sevgili- diye mırıldandı — okumağa eğmez. Bununla o derece alâkadar olma- mıştı ki içindeki resme bile bak- mağa lüzum görmemişti. Derhal bir ikincisini yırttı: — Oo.. Oo! Hilmi beyin sevgi- Eler hanmefendi gene ateş püs- Bir çocuk babası, dert yanıyor Heybeliadadan şu betiyi (mek- tab) aldım: “Ben adanın eski bekçilerinde- nim, İşimden çıkarıldım. Dört ço- cuk babasıyım. Birkaç param var- dı. Onunla aldığım eşekleri çalış- tırarak geçiniyorum. Balkanlar - dan kurtuluş savaşına kadar, bü - tün çarpışmalarda bulundum. Gövdemde birkaç yara taşıyo - rum. Kısacası, çürümüş bir ada - mum. Bu yaştan sonra eşek peşin- de koşmanın ne acı olduğunu düşü nebilirsiniz, Bugün, öğle üzeri, on bir ya- şındaki çocuğum, sırtına yükleti - len kocaman bir pencere çerçeve- sile eve geldi. Evimiz, adanın en yüksek yerindedir. Çocuk, bu ağır yükle yokuşu çıkıncaya kadar moz mor kesilmişti. Sordum. Anlattı: Okulada arkadaşları, kendisini it- mişler. Camın üstüne yıkılmış. Cam kırmış. Bunun üzerine ödet- mek için çerçeveyi sırtına vurup bana göndermişler. Bay müdüre koştum. Çocuğun suçu ne olduğunu sordum. Ancak aldığım cevaplar, gönül kırıcı idi. Gücenerek, her iki çocuğumu da okula'dan aldım, eve getirdim. Siz buna ne dersiniz?.,, Heybeliadada oturan Közim KESKİN Bay Közum Keskine karşılığım: Çocuklarını okuladan almakla iyi etmemişsin. Sinirlerinin depreşti- ği anlaşılıyor. Ancak, beri yandan, okulada cam kıran çocuğun sırtın- da, çerçeve ile evine gönderilme - ini de doğru bulmadık. Çocukla rumıza İspartalılar gibi besi (ter- biye) vermeğe kalkışmak, bu ça- ğın işi değildir. Okulalarımızda sırasına göre ço cuklara gözdağı verilebilir. An - cak, bu gözdağı, çocuğu, okuladan soğutacak kadar aşırı olmamalı » der, değil mi? M. Salâhaddin GUNGOR VEFAT lâliahmer müessislerinden Dr. Ab Erel dün gece ebediyete muştur. Cenazesi bugünkü © çarşamba günü Kadıköy Mühürdar caddesindeki 143 numaralı evden saat 11 de kaldı. rlarak Karacaahmette ilesi kabristan 'nma defnedilecektir Suylav doktor Hakla Şinasi Erci, kavuş doçent doktor Muhittin Ali Erel, Ha « seki hastanesi başeczacısı — Nezarettin, ressam Şeref Akdik, doçent doktor Şi- sasi Hakkı Erel, İstanbul Asliye mahkemesi üçüncü da Bayzarın Kirkor aerbismaki beyne iel küm derecesine gelmiş olduğundan u- sulün 406 ıncı maddesine tevfikan in- taç edilmek üzere muhakeme 12-1-938 saat 13, 30a bırakılmıştır. 5 günde iti raz etmekle beraber yevmü mezkür - takdirde gıyabmda in - İ mirin başıma bir de olunur. (5991) Müellifi: Nazmi Şal kürüyorlar... “Nazmi ile düşe kal ka bir gün gelecek sende de ahlâk- tan, histen eser kalmıyacak!,, bu- yuruyorlar. Vay şekerim... Sersem karı! Sen artık cezayı hakkettin her seferinde bana küfürler sallı. yorsun? Sebep ne? Hanımefendi- nin sinirine dokunduğum anlaşılıyor Bu mektubunu © on gün cevapsız bırakacağım. Üstüne üstelik Hil. Ömerofu mu- sallat edeyim, gör! Bakalım şu kır. mızı zarfta neler yazılı.. Zarfı yırttı: — Oo... Oo! bulutlar dağılıyor. Tam canevinden avlamışız yaralı bir kuş gibi çırpınıyor....... Fakat ne de güzel yazıyor! Su gibi akan bir ifadesi var. Mektubu bir göz gezdirişte oku- yuvermisti. Kâğıdı! elinden bir müddet bırakmadı. Koyu kırmızı o üezrine genç bir kız $ bir kız elinin işlediği | K EE EM iki TAN “Miliyet,,in yeni adı “Tan,, ola- cak. Bumu, artk öğrenmeyen kal- madı. Gazetenin hangi sayfasını açsanız, bu ada rastlayorsunuz: TAN MİLLİYET,İN YENİ ADIDIR Malüm ya “Tan,, türkçede, do- ğu demektir. Tanyeri, güneşin doğ- duğu yer mânâsına (gelir. Birde Tan yıldızı vardır, o Araplar buna Tarık derler. Burada Tan, “se her,, demek olar, Nitekim, Tan yıl- dızı denildiği gibi osmanlıcada 86- her yıldızı da denilirdi. Aramızda Tan adının delâlet et. tiği mânâları konuşurken, söz gaze- terin yeni makinesinde basılmağa başladıktan sonra alacağı şekle dö- küldü. Verilen izahatı, cankulağile din- ledikten sonra arkadaşlardan biri- si dedi ki; — Sizin anlayacağınız dünyada iki büyük gazete var, biri Parist, fransızca olarak çıkan Le Tem; (Tan), öteki İstanbulda Türk dili. le çıkan Tam... Yeni adı “Milliyet,e kutlu ol. sun.. Bilmem Milliyet te çalışan- lara da kutlu olsun demek ister mi? Kulak firi Öz Türkçe ile Bilmecemiz Bilmecemiz 1234567891011 yahaş YUKARDAN AŞAĞI 1 — Aser 3 Kalde, kanun 4 Sada 2 2 — Moralin 4 3 — Öle 7 Dem 3, kalp, 2 Kcebariyat, ermdere, tazyik 5 Büyük bir vilizetimiz & Lâkap 3. çi İşte 3. 18 — Ben li e Usküdar Icra Memurluğundan: Bir borçtan dolayı mahçuz ve paraya çevrilmesi mukarrer bir adet Fort markalı bir buçuk tonluk kamıyomun 23-12.934 tarihine müsadif pazar gü- nü saat 10 dan ll e kadar Kadıköyün de Mühürdar caddesinde Emniyet ga rajı önünde açık arttırma suretiyle sa tılacağından talip olanların mahallin- de hazır bulunacak memura müracaat ÇAR D filmi Deniz yolları AİŞE ETM E e ı Tel, 42362 — Mein Ki Ham. Tel, 22740 AYVALIK YOLU BANDIRMA vapuru 19 Bi- rinci Kânun ÇARŞAMBA günü saat I9 da Ayvalığa ka- dar. (8555) 10232 MERSİN YOLU ANAFARTA vapuru 20 Bi- rinci Kânun PERŞEMBE günü saat 11 de Payas'a kadar. (8556) 10231 "KARADENİZ YOLU GÜLCEMAL vapuru 20 Bi- rincikânın PERŞEMBE gü- nü saat 20 de Hopa'ya kadar. (8558) e EEE Zayi ve itibardan düşmüş pasaport İstanbul Iran Ceneral konsolosluğun dan ita kılman ve Mordihai oğlu Gab riyel Gabriyeli namma ait olan 19266 umumi ve 536 hususi numaralı ve 16 Mehr 1311 ve 8 Birinci Teşrin 1932 tarihli pasaport başka bir kimsenin elinde görülecek olursa kanıni taki - bat icra olunacaktır. (5989) DÜĞÜN Mazhar ve refikası İstanbul Milli Emlâk yeni 30 sayılı arsa. EDİRNEKAPI : Kaariyei caatları, (F) (8553) gm H t. Kaza ve Otomobil Sigortalarınızı Galatada Ünyon Hanında Kâin UNYON SIGORTASINA yaptırmız. ilâfasıla icrayı muamele etmekte olan Türkiyede Telefon : etmeleri ilân olunur. (5990) satırlara bakakalmıştı. Sonra de bir elem belirdi — Zavallı yavru... — diye söy- lendi — ne duygulu bir insanmış- sın meğer... Bizim Merinos kafalı nerede... sen nerede? Yığından aldığı bir başka zarfı burnuna dayayıp kokladı. Güldü: aferin ki... sanki oOkendim yazmışım gibi | bilirim, Mutlaka hâlâ ona hikâyeden bahsetmekte- dir. Bu, mustatil, düz beyaz bir zarftı içinden kenarı kara zıhlı açık ye- şil bir kâğıt çıktı: — Tıpkı kendisi gibi. — de - di — giyinişine bakmca, insan sa- de ruhlu, kibar, ince bir kız zanne- der. Halbuki içi şırfıntı mı şırfıntı! Mektup kısa idi. o Yüksek sesle okumağa başladı: — “Vefasız çocuk... dün de se- ni beyhude yere beklemiş oldum. Beni saatlerce pencere kenarına bağlamaktan ne zevk duyarsın bil- mem... Halbuki evdekiler bir dü- ğüne davet edilmişlerdi. Beni gö- türmek için ne kadar ısrar ettikle- rini tahmin edemezsi Buraya gelince gül — Bunlar aranağmesi... Gelelim Demedim mi? — diye söylen- dei — işte. gene (ayni hikâye. “Seni bu cuma günü Sarıyer iske- lesinde bekliyeceğim. Bu sondur. Eğer gene saat bir vapurunu ka- çırırda gelemezsen, ve, vadedip edip bir türlü getiremediğin kapa- ğı minyatürlü madalyonu gene w nutursan bir daha beni göremez- sin!,,... Tabii Cafer gene saat bir vapurunu kaçıracaktır. Çocuğun on parası yok. Bu kızlarda da bir ma- dalyon merakrdır başladı. Harp modası... askere giden sevgililerin resimlerini boynunda taşıyanları göre göre | herkeste bir madalyon iptilâsı belirdi. Geçen gün bu den Bonmarşeyi cltüst ( etmiştik. Cafer için de başımız o bu gidişle belâya girecek galiba... Şu kıza bir madalyon gönderiversem de oğlan bu sırnaşıktan kurtulsa... Bir başka zarfa elini uzatırken yüzünde bir can sıkmtısı belirdi: — Bu Caferde de bir kibir, bir gurur... ne oluyor bilmem ki... İn- san bir arkadaşından yardım gö- rürse küçülür mü? Şimdi ona pek âlâ yirmi otuz lira verebilirim, Sarı esasa... Ve mektubun en alt satırlarına MARTHA EGGERTH DIKKAT : Bu gece için alt kat localar tamamen satılmıştır. Numerolu koltuklar, balkon, bislesi ind ve ikinci biletleri bu sabah saat 10 dan itibaren Melek giş. erkenden aldırınız. Telefon: Muhterem halkımızm filmi rahatca görebilmeleri ÇARDAŞ FURSTIN vermemek için biletlerinizi Kızımız Emine Düriye ile Kar deşim Alpullu Şeker Fabrikası Mü- diri Şefik Üner'in düğünü kızımızın rahatsızlığı dolayısile 27 Birinci Künun 934 perşembe gününe tehir edilmiştir. EDİRNEKAPI : Çakır Ağa ma hallesi eski ve atik Ali Paşa Kantarcı sokağında eski ve yeni 2 sayılı arsa Yukarda yazılı mallar açık arttırma usulile ve peşin para ile satışları on gün uzatılmıştır. İsteklilerin yüzde yedi buçuk pey akçelerile 26-12-934 çarşamba günü saat on dörtte müra ÜNYON Kumpanyasma bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. AŞ Baş rollerde * ve Yarm matinelerden itibaren İPEK ve salon orkestrası. 235 223 Kak VARŞOVA, 1345 m. 3 Ol Sözler, — Plök. — 686 Kr. BELGRAT 10,30, Plük. 20/05: Rekli ler. 20,30: MUM; neşriyat. 73: Haberler, 23,18: Radyo S5 Kır BUDAPEŞTE, - 20,254 Haber Sarp ayan. astra. 50 m. 1935 Cae Şarkılar, 21,10: 23,45: Casband. BARI Sözler ve iklel, 21,45 Opera musikisi, 24: Ha- EİPZİG izm. peyet masiklal. 20 Tarihi men aşiiyak Bü toç Ayni hamasi 23,30: Dama musikisi. konser, 19 Doktor 19,50 Haftalık haberler, / 2020 3125 Aktünlite, 2140 Hilfe ân Fiharmonik yeyl z e TEHİRİ Ferah Müdürlüğünden: Muhammen Kıymeti Lira Kuruş s8 50 56 25 4.4888. 9563 vaz avaz bağıran sesini | işitmişti, Kulak kabartarak yerinden kalktı. — Nazmi oğlum! Nazmi! Telefo- na koş! — Peki anne... geliyorum. — Geliyorum diyorsun hâlâ ye- rinde duruyorsun. Elâlemi telefon da bekletmek olur mu? Öğle uykusu yarıda kaldığı için valide hanımın sinirleri bozulmuş olacaktı. Fazla bir söz söyleyip da- İma basmaktan çekinerek babası. nın çalışma odasma girdi. — Allo! Ben Nazmi... Telefonda hızlı hızlı telâşlı bir ses; — er beyciğim ben Tahsin... konuşan yap Ee — İdare memuru Tahsin... — Anladım.. Sizi dinliyorum. — Nazmi beyciğim, o piyasayı döndüm dolaştım. Söylediğiniz fi- ati veren yok... Acaba piyasa bir. denbire düştü mü? Nazmi, yağlı bir kuyruk görmüş çomar gibi yalandı: — Geç kalmış olacaksmız! Kaç kadar bulabildin? — Taş çatlasa, on bir on para- dan yukarı çıkmıyorlar... Ben ar- Bu sırada aşağıdan annesinin a- , tık o tatlı hülyadan vazgeçtim. On- beş verenini bulsam, derhal sata- cağım. Senenin enbüyük, enşen, ve en güzel filmi Bu akşam MELEK sinemasında EDER İSE N HANS SOHNKER e satılmaktadır. İzdihama mah: 40868, için MELEK sinemalarında birden gösterilecektir. MAKSİM'de Pazartesi Birinci kânun NOEL ARİFESİ 7) NOEL AĞASI MUHTELİF OYUNLAR İiranresTa BEDAVA PİYANGO SÜRPRİZLER Sofraların evelden tutuk ması rica olunur. “TEPEBAŞINDA ŞEHİR TİYATROSU Kivebel Sefil Bu akşam ŞehirTiyafosu Saat (20) de, TT İM W. ŞEKSPER, UN Tercüme ede Ertuğrul vi Eski Fransız Tiyatrosunda Şehir Tiyatrosu Operet kai iy 12.12.9034 tarihte çarşamba samı saat 20 de cuma günü saat 14,30 da DELİ DOLU t 3 perde Yazan Ekrem Reşit, besteleyen O” gal Reşit, - oz, SAN OPEREİ uhlis Sal vim (eski Süreyya) Şehzadebaşı f© a gec CÜPPE GİTTİ Opsret 3 perde Bedava Rusça ve tiyatro dersleri Cumhuriyet Gençler mahfeli psi Mahfikle parmaz rusça dili içe meğe başlanmıtşır. Mete Ti şevirgenliğine baş vurmaları. Cumhuriyet Gençler mahfili DE kolundan: Mahfel tiyatro kolu, undan s0 har on beş günde bir cuma gülü Si 15 de mahfelin Beyoğlunda Tekel, p yan arkasında cumhuriyet halk f*, kasındaki mahfel tiyatro salonundi , saz rain opar saleği i söz Pİ tiği etmiştir. Bu e #ülebiiğ Kazalak Dal okunsa ba cuma günü saat 15 tedi Nazmi yeleğinin cebinden z bir altın saat çıkardı: — Pekâlâ... pekâlâ... Sani bakm.. Benimki My va mel... Saat dört buçukta mal tılmış olacaktır. Kaça mı? O» ii; Rami Siz tepreninceye kadar Dir doyurmuş olacaklar... Hepsi gili du. Tahsin beyin sesi telef. memnun memnun; beni ihya ettin... Deyince “İsta ğfurullah,! | ğuşturarak; 2 — Gene vurduk turnayf: on üçü bizim... Kazandık yo Ama bakalım bizim efendi Tekrar telefona sarıldı: — Allo matmazel... Allo! ve çabuk olsun... kütfemmmr 3 Allo! “8 mü Ne kadar?. Beş bin Keyfi gelmişti. Kıs “kis — Teşekür ederim Nazi” telefonu kapar kapamaz eli di — otuz in on yedisi “ mi? bul dökuz çift sefer, beş, alti: ** bey siz misiniz? Abidin bey değil mi?.. Evet mühim bir İ dı. Beş bin okkalık bir vr emeli a 5.

Bu sayıdan diğer sayfalar: