6 Ocak 1935 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

6 Ocak 1935 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Kronik | Bayram hediyesi Bayram günlerine şerfik ve sevinç verd'ren şeylerden biri de şüphesiz bayram hediyesidir. Hediyeyi veren de, bunun için bir masraf etmiş ol- makla beraber, onu alanın memnuni- yetini, tebessümünü görerek (hediye vermekten bir sevinç duyar. Yalnız bu sene (o yılbaşı ile şeker bayramının biribirine pek yakın düş meleri hem doğudan (şarktan), hem batıdan (garptan) gelen güzel âdet- leri korumak istiyenleri doğrusu hay- hca düşündürdü. Bereket versin ki, yılbaşında hediye vermek âdeti bize daha pek yeni geldiğinden, bir çok kimseler hediye vermek keyfiyetini bayrama bırakarak, ydbaşı hediyesi &i bu yıl için unutmayı tercih ettiler. Ancak, şeker bayramr hediyeleri - mizi unutmak kabil değil. Ökonomi sıkıntısının en zorlu yılları bile onu unutturamadı. Bir kere (o çocuklara Bayram için yeni esvap yaptırmak, hediyeden daha üstün bir mecburi - yettir. Sonra, bayramda el öpmeğe gelecek hısrm, akraba ve konu, kom» şa birer mendil verme - den savmak pek ayıp bir şey olur. Vakıa el öpmeğe gelenlere, eski - den olduğu gibi biri ağır keten, birl güzel ipekli, iki mendil veren kibar- lar şimdi pek duyulmuyorsa da , bir tane olsun mendil hediye etmek hâlâ zaruri bir şeydir. Hele davulcunun, çöpçünün mend'ilerini hiç bir şey u- Butturemıyor. tutmadıkları için Ramazan gecelerindeki davul sesin « den daha ziyade rahatsız olanlar bile bayram gi davulcunun hediyesini un: a mecburdur. inni ayran beliyodela çen üğüdür. Her şey bayram hediyesi olabilir. Vaktile bolluk yıllarında apar tmanlı büyük bir yapmın tapu sene dinin, larile ve Henşumlarile bir fayton arabasının bayram hediyesi olarak verildiği bile işitilirdi. Şimdi de kırk beygir, kuvvetinde bir ote- mobili hediye almak istemek makbu- le geçecek bir şeyse de bunu henüz duymadık. Fakat tek taşlı pırlanta yüzüklerin , yahut pırlanta küpelerin bayram hediyesi olarak verildiği hâ- #â vaki olsa gerektir. Kâğrt paralar (o çıkmazdan önce, en çok makbule geçen bayram hedi. yelerinden biri para (çantalarıydı. Bunların ayrı ayrı gözleri mecidiye- ter, çeyrekler, kuruşlar, onluklar yerleştirmek için pek kullanışlı Ool- duktan başka bazılarınm altın liraları takmak için üzerinde raf gibi mah- sus yerleri olan ayrıca bir parçaları da vardı. Nikel paralar, galiba çok kalaba» ık yaptıklarından, para. çantalarını yalnız parayi fazlaca seven kimseler için: meydana çiakrdı. Ufaklıklara e- hemmiyet vermiyenler onları ceple- rine atıveriyorlar. Yeni gümüş lira - lar, bahusus onları nikel (yirmi boş kuruşluklardan ayırt etmek güçlüğü, belki para çantalarmı (gelecek yıl bayramına kadar gene moda yapacak- tır. Şimdilik içerlerinde aynalarii pudralıklarile el çantaları bayanla verilecek (| bayrı iphesiz en makbule ge. Eski zamanda bayram hediyesi en zi- yade yeni evlenecek olanlar için, tatlı fakat oldukça ağır bir yük olurdu. Bay- ramlık ipekli kumaştan başlıyarak kü- çük Hanımın iskarpinlerine, çorapları - pa, kayın babanın gümüşten sigara ta- bakasma, kaynananın süslü terliklerine, sonra konaktakilerin hepsine yetişecek miledurda damla sakızına kadar her şey bayramdan bir kaç gün önce gönderi - len hediye sepetinin içine girmek ge rekti. Yalnız şeker, bayram günü el öp- meğe giden yeni damat ile birlikte gi - derdi. Bayram şekeri, hediyeler arasında bi- raz sonraya bırakılmakla bittabi unu - tulamaz, Zaten bayram hediyeleri ara - sında en sebatlısı da budur. Yalnız, bir aralık Bosna ve hertek işinden dolayı o vakilki Avusturya mallarına boykot yaptığımız yılda, o zaman şeker de o- radan geldiği için, bayram günlerinde şeker gölürmek ve kutlulamağa gelen - İere şeker ikram etmek âdeta bir hami- yetsizlik sayılmıştı. Şeker yerine pek - | mezden yapılmış köftün ve cevizli pek-| mez sucuğu sunmak moda olmuştu. Bir de büyük savaş içinde kahveye bile pek- £ tefrika: 61 * — Allah senden razı olsun... Nazmi cüzdanmdan üç tane beş- lik banknot çekip, kadının avücu- na sıkıştırdı! — Buunları da ona ver... Bak bizim küçük te kömürlüktedir ga- İiba,.. kulaklarını çıyanlar yeme den çocuğu odasma çıkar. Galip Lalelide oturuyordu. Tram - üğe bir bisiklet alma. Ir... — dedi — zaten doğrusunu is- tersen çocuğun hakkı... Şu tramvay dan da zerre kadar sarfmazar ede- m, Fakat ne günmüş bu ... pöööE... Kafam dönüyor erken Ömerofun Yer sarsıntısı Geçen akşam, İstanbul bir yer sarsıntısına uğradı. Bu sarsıntı, pek küçük bir sarsıntı değildi. 1912 yı- lındanberi bir örneği daha görül. memişti, Ancak, ne de olsa, acı nun altı üstürie gelmişcesine, her- kesin biribirini çiğneyerek, sokak- lara dökülmesini, camları kırıp, pencerelerden atlayıp şraya bu - raya kaçışmasını gerekli göstere- cek kadar da korkunç bir sarsıntı sayılmazdı. Ertesi gün öğrendiklerimize gö- re, bir çok kimseler, gecelerini ay- kusuz geçirmişler. Evlerindeki yük te az, değerde çok öteberilerini ka pılarının yanına yığıp, bekleyen - ler olmuş. Yer sarsıntısının şakası yoktur, Bu bakımdan, tetik davranılması- nı yerinde buluruz. Ancak, gürültücülükle iş görü- lemiyeceğini de unutmamak ge - rektir. ye beriye koşuşmamız, kendimizi kaldırıp sokağa atmamızla sarsıntı durmaz. Onun için her hangi bir korku. lu dakikada soğuk kanlılığı elden başlılıkta örnek olmalıyız, Salâhattin GUNGÖR NİKÂHLANMA Kocaeli saylavı Bay Sırı Belli'nin 'pitosu zabitlerinden Bay Saffet'in ni- kâhları dün Beyoğlunda dostlarının hu- zurile yapılmıştır. Bu nikâhın her iki Aaraf için de mesut olmasını dileriz. Teşekkü Babam Nimetullah Kızılağacın ölümü yüzünden gerek cenazesine gelenin ve gerek telefonla, mektupla acıma iştirak edenlere şükranlarımızı sunarım. Şehir tiyatrosu müdürü Memduh Kızılağaç YENİ NEŞRİYAT. Büyük gazete Büyük gazetenin 11 inci sayım, bay- | ram münasebetle fevkalâde bir şekilde güzel ve renkli bir kapak içinde bugün | çıkmıştır. Büyük gazetenin bu sayısında ki “Bayram armağanı,, isimli yazı bil - hassa tavsiyeye değer, Bundan başka me raklı dört tefrika, muhtelif bilmeceler, müsabakalar vardır. Kadın, sinema, tiyat ro, &por sahifelerinde heyecanlı yazı ve resimler vardır. Okuyucularımıza tav - siye ederiz. a mez konduğu yıllarda bayram günleri şeker vermek için en azdan bir vagon akmış olmak lâzemdi... Şimdi şeker yer. li malımız olduğu için ona karşı sevgi- miz pek büyük. Saygımızda pek derin - dir. Hele çoc uzm bol bol şeker yiyebilmek için içleri titriyor. Ancak © mübarek yerli malı olduğundan beri kendine o kadar kurum geldi ve kendi - sini o kadar ağır satıyor ki, şimdi bay- vamlarda insanı en çok düşündüren şey şeker masrafı oluyor. Eski zamanın beş okkalık tahtadan şeker kutuları, ikişer okkalık mukavvadan resimli şeker ku - tuleri ancak ihtiyarların hafızalarında birer tatlı hatıra gibi kaldı. O zaman- larda çocuklar bayram günlerinde ev - lerinde tıka basa, hattâ midelerini boza- cak kadar şeker yedikten başka, mek- tepte büyük hocaya, küçük hocaya ve iüks eşyadan sayılması, belki de eski zamanda olduğu gibi, is raflara ve çocukların midelerinin bo - zulmasına meydan vermemek içindir. GA, küg.si: Nazmi Şenap olduğunu gördü. Başım öbür tara- fa çevirdi. Bu çocuğa karşı bir tik- sinme duymağa başlamıştı. Lüâleliden az beride tramvaydan atlayınca, büyük ahşap bir evein zilini çekti. Elinde bir idare kandili tutan küçük bir hizmetçi kapıyı aç- tı — Galip bey evde mi? — Evet efendim... o Traş oldu, şimdi sokağa çıkacak. Bu sırada içeriden Galibin bağır. dığını — Kimmiş o beni isteyen? — Ben... Nazmi! — Nazmi mi? — Evet... Merdiven başından seslenmiş o- lacaktı ki, “basamakları koşarak Bizim bağırıp çağırmamız, öte | bırakmıyarak çoluğa çocuğa, ağır | kızı Bayan Kâmran Belli ile Zafer tor | MİLLİYET PAZAR 6 İKİNCİKANUN 1935 a BİR TELEFON KÂFİDİR Malınızı Sigortasız Bırakmayınız rk güleryüzle; — Hayrola... — dedi — Sen bu vakit... o Benim evimde. buyur- san a. — Yok içeri girmiyeceğim. Bir dost gibi mi geliyorsun ? — Hem ne dest bilsen... — Öyle ise gel! Nazmi eve girince, Galip, onu İ- kinci katta üç duvarı kitap raflarile kaplanmış bir odaya soktu. Geniş ve rahat bir maruken koltuğu gös- tererek; — Otur... — dedi — yağlı boya portre ve bir ağrandi fotoğraf vardı. Birer sigara yaktılar. Galip göz- lerini ona dikmiş, merakla bekli- yordu. — Seni dinliyorum. Nazmi cebinden Fahrünnisanın resmini çıkardı: — Bunu tanıyor musun? Galip güldü: — Zannederim.. — O halde azizim Galip... sana tavsiye ederim, şimden © sonra bu kızla görüşeyim deme... eğer ara- nızda benim bildi, muhabereler. Bugün matinelerde başlamak üzre İPEK sinemasındâ Şehir Tiyatrosu ertistlerinden BEHZAT -İ. GALİP - HAZIM - TALÂT - MAHMUT - SAİT MÜFİT - FERİHA - CAHİDE - NAFİA - tarafından temsil edilen SENENİN BİRİCİK TÜRKÇESÖZLÜ ŞARKILI AYSEL Filmi yapan: MUHSİN ERTUGRUL - Yazan: HASAN CEMİL Müzika CEMAL REŞİT - Orkestralar: İstanbul Konservatuvarı Bayram günleri her sabah saat İl de tenzilatlı matine vardır. AYSEL, İzmirde ELHAMRA sinemasında gösteriliyor. Sinema teknik ve kabiliyetinin bir harikası ALTIN 3 Milyon liraya mal olmuş, Fransızca sözlü, muazzam U. F. A süper filmi | BERİGİTTE HELM - PIERRE BLANCHAR » MELEK SİNEMASINDA Co 2 llayei Asrın umdesi “ MİLLİYET” tr. ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye için Hariç için LK. LK Bugünkü program ISTANBUL 8: Çay saati (Otel Tokatliyandan makll.) Jimnastik (Selim Sırrı Tarcan.) 19, - iavayan gitar erkentım adaşları.) 20,10: o Bayan vE yarka) 204 Son haberi (Şan), radye ve i 19: be o ile wa plüklerr. 21,15: 3130: Bayan Esi Haberler. 1 20,45: Konferanı, 22,10: Rad. Haberler. — Orkestranın devami. 546 Kb, BUDAPEŞT 19,10: Mu 18530 Askar marşları. 19,30: Si tra. 20,15: Hamburgtan makil, 2 riyat. 33: Haberler, 23,15: Sn | Gece konseri. er. 23,15: Stattrarttan gece konseri 740 Kim 23,15: Neşeli Saar havaları. 1: Frankfurt tan. Kbr. PRAG, M0 m. 18,45; Plik, 16,55: Almanca neşriyat 19,531 U adan, 21,1: Kore kom- barlar, 22,10: Bra- 23,20: Plak. 23284 Oniri oldu; derhal bir doktora koş... | ols nn.. bu telâş sebep ne? ağır bir vazife yüklendi- Zim için fazla tafsilâta girmekten çekiniyorum. Yalnız senin bu kıza üşkünlüğün malüm, herkesin gö- zü önünde sarmaşıklara tutunup balkona tırmandığın bir kız... hat- tâ bu yüzden biraz da atışmıştık. — Yani ne demek istiyorsun? — Seninle kavga etmeğe gelme- diğim için dik dik konuşma! Ka- derinde varsa olmuştur... Maama- fih nihayet tıb bunu da tedavi ede- biliyor. Galip şakrak bir kahkaha attı ve gittikçe kahkahalarını şiddetlendi- terek katılasıya gülmeğe başladı, Nazmi ; — Deliriyor musun? — dedi — — Yooo.. yalnız senin saflığına şaşıyorum. Ayol benim Fahrünni- sa yaşında kızlarla işim ne? Sen ne zannediyorsun? Ben Fahrünnisa ile mi evla piri — Elmasım... benim ağzı süt ko- kan çocuklarla uğraşmağa vaktim yok... Dur sana sevdiğim kadını Zelzele sarsıntıları durmuştur. Bugün saat Il m. SÜMER S gösterilmeğe MA H bissi ve kuvveti filminde olalcaktır. Zira bu filmde; arar ve haral Mühtetem müdavimlerinin memnuniyetlerini temin emeli ika ettiği bütün Fakat; asıl hareket merkezi atinesinden itibaren İNEMASINDA başlanacak olan ER xelzelenis rini göreceksiniz. lâve olarak MARTHA EGGERTH'in ŞAHAN Wuhteşem filmini AŞKDAN l ; P ws Harik Hayat K UNYON SIGOR Kumpanyasma bir kere uğrai Telefon | ÖZT AHMET eo Birlikte iş başardıkları bütün Eminönü sebzehane — Aktümlite, 215 Ak » Piyana konseri, gr erlgem oneri, 24, şam konseri — Spor, 231 25: Plâk, 24: Sözler; 24, Kı. STRASBO 19: Filharmonik ken: | çeveye geçirilmiş bir resimle dön- dü i, ... benim sevdiğim kadın bu dur! Heyreddine rastlamıştı. Hayred- din; .— Gel,. ocağa şöyle bir uğraya- rm. — dedi — İyi bir konferans “Bu konferansı dinlediler. Konu- şan, düzgün konuşuyordu. Kütah- yadan çinilerinden bahsetti. Dinli- yenlerin gözleri önünde öyle bir A nadolu kasabası çizdi ki, her yerin- de mermer fiskiyelerden su fışkır- maktadır ve her yapı yemyeşil çi nilerle süslüdür. : O gece apartımana döndüğü za- man odasma bir türlü 1smamadı. Gözleri Kütahya çinilerile süslü duvarlar ve mermer ( ağızlardan fışkıran serin sular görmek istiyor. du. Hatip Kütahya kadınlarının da portresini yapmıştı. Mariye baktı, baktı, baktı... Hatibin portresine - benzer tarafı olmadığı için kanape- ye uzandı, yattı. Kim bilir neden güzel rum kızı. Hemen dışarı çıktı ve bronz çer- | E VALS de gösterecektir. ROSI baRSONY - WOLFFALBACH - RETTY KAÇILMAZ Pek eğlenceli filminde... aza ve Otomobil Sigortalarınızı Galatada Ünyon Hanında Kâin TASINA yaptırınız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON madan sigorta yaptırmaymız. : 4.4888, 8 ÜRK ğlu İSMET sevdiklerinin şeker bayramlarını saygılarla kutlular sokak No. 7 İstanbul leri, 20,15: Spor. 20,30: Plâk, Zİ: Çocuk. Sözler, 31,45: Plâk. 22,15: Haberler. 28 Alsas akşamı, 24201 o Spor haberleri, Dans, BATAKLI DAMIN KIZI Memleket filmi | “EEE —— İmtihanların bü serkeş talebej çin kötü neticeler verece; min eden muallimleri birer b hayrete düşürdüğü günlerden rinde Tünele doğru giderken Ali ile burun buruna geldi, müthiş yorgunluk ve dalgınlık içinde i — Ne tarafa Nazmi? — Hiç... Serseri serseri do ci ağım. | — Benim de yapacak ( bir iş yok. Bizim imtihanlar bugün bit) — Benim daha bir iki tane vaf Fakat mademki senin bir başka iş yoktur, tavsiye serseri serseri dolaş. > Yalnız mı dolaşayım? “Aliye gayet zayıf bir sesle şuyordu. Fakat bir şeye fena hiddetlenmişe benziyordu. Yumrukları sıkılmıştı. Dişlerini gıcırdatıyor... Ve, nundan soluyordu. Gencin göz! du: — Yalnız mı dolaşayım? O zaman Nazmi, ne de: diğini anlar. gibi oldu. ,”) ne gözlerini dikerek bir daha

Bu sayıdan diğer sayfalar: