2 Şubat 1935 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

2 Şubat 1935 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MİLLİYET in Tefrikası: ai Demek Cimi'nin katledildiği akşam siz yeşil elması taşıyordunuz Hülâsa (Fantoma - Hırsız namile maruf ©- lan Marten Dal hususi bir baloda da- vetli bulunmaktadır. Bu baloda Fanto- manın düşmanı fakat Martenin dostu bulunan polis hafiyesi Sumers de yar- der, Yani Dal iki şahsiyete sahiptir. Pan- tomanın gözü ev sahibinin yeşil mücev- berine takılmıştır. 1 Meğer bu mücevheri bir genç kız &- şırmış ve biraz sonra skandal meyda- Da çıkımca vaziyetini kurtarmak için el- ması Dal'e vermiştir. Polis hafiyesi Dali ittikam etmiş fakat mücevher onun Üze- rinde de bulunamayınca Dal polis hafi- yesinin hakiki hırsız olduğunu söylemiş ve üzerini aramağa başlamış, ve mü- cevheri bulmuştur.) Altıncı kısım Bir davet Yavaş yavaş genç kızın yüzün- de teessür alâmetleri belirmeğe baş lamıştı. rengi gözleri Ralf Kon donun atıldığı pencereye dikilmiş- ti. Dal: — Evet, diyordu. Belki dahiya- — Zermederim. Genç kızın gözleri kapıya takıl. * dıve hemen sordu: — Yoksa bizi dinliyor mıydınız? Dal hiç kızarmadan: — Evet, diye cevap verdi. Kula - ğımı kapının anahtar deliğine uy- durmuştum. Ne yapayım, fena bir tabiat ama, Brina: — Eyvah diye haykırdı. Bu fena! — Evet fena, ben de biliyorum. Fakat elimde değil, Önce bana is- tediğiniz kadar küfredebilirsiniz. | Sonra size bir teklifim var. | Genç kız soğuk soğuk bakıyordu. | — Demek nadim oldunuz. Öyle- ise sizi bekliyorum. Ne söyleyece- z bakal gitti, kapıyı açtı. ikçe coşan orkestranm ahengi uzaktan aksedi- yordu. Dışarı sofaya baktı. Sonra | geldi Brinanm yanma oturdu. Genç kız kendisini neşe ile süzü- yordu. Fakat tebessümünün arka- sında gizli bir facia vardı. Dal derhal söze başladı: —- Demek, Cimi Barinjer'in kat. ledildiği Ez siz yeşil elması ta- şıyordunuz ? — Evet, o zaman broş benimdi. — Zannedersem o akşam da bu broşun sizin üzerinizde olduğunu isbat etmek mümkündür. — Evet, birçok kişi bunu gördük lerine dair yemin edebilirler. Fa- kat Marten fazla © ısrar etmeyin. Şunu kısa kesin!... — Pekâlâ, o gece geç vakit Ci- mi Barinjer'in evine gittiniz... Dal bir müddet durdu. Bazı hâ- diseleri ve fikirleri toparlamak Sonra liner Bu esnada n parçası ve- | ir ii Siz likle ibikE Ve bü küçük parça öylece... Evet övlece, polis bulana ka- dar orada kaldı... — Polis buldu ama, nasıl? Evet, şimdi hatırlayorum. Ayni gece po- lis Cimi Barinjer'in evinde taharri- yat yapmıştı. O gece birçok kimse- ler çal Bunların arasında Kondon da vardı. Yeşil elmasın bir parçası diğer muhtelif eşya ile be- raber bir masanın (üzerinde idi. Kondon isticvap (o esnasında bunu farketti, Ve gizlice (cebine soktu. Sonra kendisine sualler soruldu. ! O Barinjer ile olan münasebatını anlattı. Kimse bundan şüphe etme- “ Zannedersem polis yeşil elmas ırçasının birdenbire orta, dağ farkına ime Oda» nım içinde birçok kimseler vardı. Kürsi aldığı meydana çıkmadı. Yalnız... Dal tekrar tereddüt içinde kal- Muştı. . Peki Kondon o ne demeğebu parçayı alabilir di? ene kn kız alay ederek sordu: musunuz? Ralf yüksek kl bir adamdır. Bana sonradan söylediğine nazaran bro- yun bana ait (olduğunu anlamış, ve başıma bir dedikodu gelmesin 'diye bunu oradan almış. Zavallı ço- cuk bana acımış ta... “nablık! Fakat işin ga- *-ler bu yeşil elmas aradan bir şey | — Nakleden: M M. F yazmadılar. Ama doğrusuda bu ya. Polis zaten bildiğinin hepsini söylemez. Bu suretle broşu taşıyan kimsenin daha kolaylıkla bulunma- sı mümkündür. Sizi by meseleye da | ir isticvap etmediler değil mi Bri- na? — Hayır. Zannedersem ben a- kıllarına ge.medim; fakat polisin, cinayet gecesi Cimi Barinjer'in ya- nında bulunan bir kadını aradığını biliyorum. Bu kadının o hüviyetini bilmiyorlar. Fakat bu elmas parça- onu fevkalâ- de hâdiselerin içine yuvarlamıştı. — Demek, dedi, polis şimdi w- cu kopmuş yeşil elmaslı bir broş a- rıyor. Ayni zamanda o gece kaybo-| lan parçayı da arayor, Ya broşu, | ya parçasını bulursa, veyahut sahi- bini meydana çıkarırsa meseleyi aydınlatacak! Genç kız kafasile tasdik etti: o muhakemesine devam edi- pe "Şimdi, demek siz yarm saat üçte Nomade gemisinde bulunmaz- sanız Kondon yeşil elmas parçası- nı, imzasız bir o mektupla polise gönderecek ve o tarihte broşun si- ze ait olduğunu bildirecek. Belki... belki de vaziyetin kendisini rahatsız ettiğini, ve vic- dan O huzuruna kavuşmayı 'dü- şünerek hulüsu kalple bizzat gi- decek ve işi anlatacak. Dal homurdandı: — Fakat, yeşi! elmas parçası kâ- fi bir delil değildir. Broşu da bul- mak ve parçanın buna ait olduğu- nu meydana ( çıkarmak lâzımdır. Siz, o akşam Cimi Barinjer'den eve döndüğünüz zaman, kırık olduğunun farkına vardınız mıydı? | — Evet, fakat fazla ehemmiyet vermedim. Ah ben ne budalayım bilseniz! Hakkımda şüphe edilece- ğini hiç aklıma getirmedim, Ga- selale lamak gaklasi iri um. Fakat yil elmastan babis yoktu. Kimsenin de bunu far- kıa varmadığını ve hattâ beliki de hizmetçilerin yerde süpürdüğünü zannettim. Bu vakadan bir hafta sonra madam Koverlihle bir çayda idim. Broş ta üzerimde idi. Madam çok defa bunu görmüş ve çok be- ğenmişti, Bu defa gene uzun uzun broşa baktı. Ve bunu (kendisine satmamı tek'if etti. Kırık olduğunu | farketmişti. Fakat hiç kulak asma- dı. O kadar © israr etti ki nihayet ben de razı oldum. Çünkü o zaman da müthiş parasızdım. Elimde a- vucumda ne varsa hepsini sarfet- Brina biraz düşündükten son ra; — Hayır, dedi, broş onun çok ho sahibini arayorlarmış. O zaman kı- rık parçanın kendisinde, söylemedi. Bütün havadisleri yavaş yavaş veriyordu. Dal kızgın söyleniyordu; — Ah ne demeğe demincek ka- fasımı kırmadım Tir senle herifin? Peki, senra,broşu tekrar Madam Kover- İih'ten satın almağa teşebbüs et- tiniz mi? — Evet, fakat o, tekrar Ee sean dedi. Kendi det la re li isile faz! yok, Onun için kendisine niçin bu mücevheri tekrar satın almak iste- ay söylemedim. Bununla bera- bu mücevheri ne kadar candan ee lığımı anlamıştı. Ben korku- dan ölüyordum. Polis broşu bulur. $a başıma ne felâket | geleceğini biliyordı.n, Kafamdan bir sürü fi- kirler geciyordu. Meselâ mücevheri madam Koverlih'in o haberi olma- dan almak, ve sonra (o imzasız bir le parasını kendisine yolla- Geçtülerde yene böyle bir ziya- fette bu fikrimi tatbik etmek iste- dim Fakat cürmü meşhut halinde yakayı ele verdim... * —Bilmedi — MİLLİYET“ CUMARTESİ, r MÜTEFERRİK HABERLERJ)| Kiracılarla ev sahiplefit MAARIFTE Tahriri Yoklamalar Neticeler bir hafta sonra velilere bildirilecek Lise ve orta mekteblerde | tah- riri yoklamalar bitmiştir. Neti- celer on gün zarfında hocalar ta- rafından talebenin velilerine bil- dirilecektir. Kırık numara alan bazı talebe- nin ellerine verilen karnelerdeki numaraları silerek yüksek numara yazdıkları görü.müştür. POLİSTE Alu yüz tira vuran yankesici Rıza adında bir yankesici sokak- ta Süleyman adında birinin arka- sına takmış ve Süleymanm bir bankaya girdiğini görünce o'da ar- kasından girmiştir. Işin farkına varmıyan Süleyman al yüz lira cebine koymuş ve kapıdan ç:karken Rıza da telâşli b.r vaziyette kendisine çarpnış ve uzaklaşmıştır. Biraz tanra Süleyman cebindeki altı yüz iiranın aşırılmış olduğunu farkedince bunun biraz evvel ken- disine çarpan adam tarafından ya- pıldığını snlıyarak polise haber vermiş ve adamın eşkâlini tarif et-| miştir. Ba eşkâl üzerine zabıta bi- raz sonra kızayı oyakalâmıştır. Yankesici Rıza adliyeye teslim &- dilmiştir. Lkambil oyununda kavga Ankara caddesi civarında bir kahvede birkaç kişi iskambil ile oynarlarken bunlardan Şükrü a- dında birisi oyunda hile yapıldı. ğını ileri sürerek bağırıp çâğirma- ğa başlamış bu yüzden gene oyun- cu ardan Cemal ile kavgaya tutuş- muşlardır. Pencereye yakın yerde oturan Şükrü hiddetle yerinden fırlıyarak sandalyayı almış ve Cemalin ka- fasına vurmak istemiştir. O sırada kahve sahibi Muhar- İ rem de bunları ayırmak üzere a- raya girmişlir. Şükrünün e ir ğı sandalya cama çarparak | çalamış ve kırılan Pei hrremle Vemal muhtelif yerlörin- den yaralanmışlardır. Zabıta" tah- kikata başlamıştır. Servileri kesörken Havaların soğumıya başlıya- danberi Karacaahmed mezarlığın daki selvi ağaçları yavaş yavaş eksilmeye başlamıştır. Bu vaziyet karşısında faaliyete geçen zabıta memurları o civarda oturan Niyazi, Mahmud ve Hasan adlı üç adamı servi ağaçlarını ke- zerlerken cürmümeşhut halinde ya kalamışlardır. Hırsız çocuk Fatihte bir şekerci dükkânmda müşteri kalabalığından istifade &- derek şeker çalan Ihsan isminde bir çocuk yakalanmıştır. Koca cadde de... Lütfi oğlu Hakkınm kullandığı 1070 numaralı otomobil Bomonti istasyonunda çarptığı sütçü Yaşa” rı muhtelif yerlerinden yaralamış- tar. Odada yangın Beykozda Ma ez kini Gazi Yunus sokağında Bay Kâmile ait 8 numaralı evde oturan İstandart dadilerinin kızması neticesi olarak yangın çıkmış, oda kısmen yandık- tan sonra söndürülmüştür. Uyurken Gümüşsuyu Gölbaşı sokağında bindeki saati çalmıştır. Sami yaka- lanmıştır. Yanan çamaşır Kumkapıda Taşçılar sokağında Ermeni kilisesine ait ve kunduracı sıçrayan kıvılcımdan ateş çıkmış ve bir kaç parça çamaşır yanmıştır. A'acak meselesinden Küçükpazardâ Ayazma cadde- sinde sepetçi Talip ile İrani Baki arasında bir alacak meselesinden kavga çıkmış, neticede sepetçi Ta- bip bıçkı bıçağile Bakinin sağ ba- cağını yaralamıştır. Yaralı Cerrah- | BAT 1935 Hava raporu Karadeniz sahillerinde kar fırtına arı var İNEBOLU, 1, A.A. —. Yıldız Harayeiden başlıyan fırtına şiddet- le devam ediyor. Bugün beklenen vapurıar gelmemiştir. Kar tipi ha- iinde yağmaktadır. ANKARA, 1.A.A. — Ziraat ve- | kâleti meteoroloji enstitüsünden aldığımız malümata göre son 24 saatte yurdun Karadeniz Akdeniz kıyılariyle Eğe mınlaxazınuu ivla- nisa, İzmir ve çevreleri yağmurlu, | diğer yerler kar ve karla karışık yagmurlu geçmiştir, Karadeniz kıyılarında yağış, bü- Zı yericra€ İlrtina ile karışık ol muştur, Ölçülen en çok yağış mık- tarı ize, Wiresun ve Uruuda 46, Dörtyo.da ZI, karemit ve Sürtte 23 miametredir. Toprak sathında ka: » en fazla kalımığı Karsta v9, vasikamışta 55, Buynurtta 53, Sivasta 30 santi- metredir. ww edirnede tekrar taşan Tun-| <a neori bugün yatağına çexilme- ğe başıamışur. Düne nazaran sübu- net dereceeri 4 uâ 6 derece eira- | fında buyux bir farkia düşmüştür. En düşüx suhunet dereceleri 8i- | fırın a tında o.mak üzre Karsta 11, Erzurumda 8, Afyon, Sivas ve An- karada 4 dür. En yüx.ek sühunet — dereceleri Ağanasa 13, Antalya ve Döriyol- da 16 derecedir. wuğuu Ankarada öğleden sonra Sant 44 de suhunet sılırm üstünde bır dereceye yükselmiştir. Küz- gür garp ve şimali garbiden de- vas.ı oarak saniyede bır metre süralie esmiştir. Hava sabahleyin temamen kapalı idi. Hava derece derece açılmağa başlamış ve 14 den sonra açıklık ziyadeleşmiştir. Edirnede sular çekiliyor EDİRNE, 1, A.A. — Sular çekil mektedir. Hiç bir tehlike kalma. mıştır. ÖKONOMI Türel meistiği. mi Bakanlığı Türkofis selliğinin açık bulanduğu've bu- raya bir zatın tayin edileceği ya- zılmıştı. Bu makam açık bulunma- dığından kimsenin buraya tayini mevzuu bahis değildir. Tavşan deri.eri ilibarda Bu sene av derileri arasında en mühim kısmı tavşan derileri teş kil ediyor. Şimdiye kadar şehrimize getiri- len tavşan derisi stokundan 15.000 deri, beher adedi 17 kuruş- tan satılmıştır. Stok (o mikdarı 140,000 kadardır. Derilerin rağbet bulması üzerine yerinde fiatlar yükselerek 19 kuruşa çıkmıştır. Bu fiatın yabancı a.ıcıların piya- salarındaki fiattan fazla olması tesirile satışlar şimdilik hararetini kaybetmiştir, Diğer av derileri üzerine ehem- emiyetli bir muamele O olmuyor. Çünkü istek fazla olmakl abera- ber mal azdır. Akayidaresinin hesabları Ökonomi Bakanlığı Deniz Müs- teşarı Sadullah ile beraberinde çalışan komisyon havuzlar idare- sinin yılık bilânçosunu gözden ge- çirmiş ve Akay idaresinin hesap- larmı tetkik etmeğe başlamıştır. Önümüzdeki bafin içerisind Akay idaresinin de hesaplarınm tetkiki bitecek ve devlet deniz yol- larmın bilânçoları gözden geçiri- lecektir. Çocuğunu arıyan baba Dün matbaamıza üç ay evvel Romanyanm Tutrakom dan ltknpüla gelen: yeukmeirlere den Bay Mustafa gelerek dert yan- dı. İstanbula geldikleri sırada 12 yaşmdaki Nesimi ismindeki oğlu yanlışlıkla Çanakkaleye gidenle- Tin arasma karışarak vapura bin- miş ve Çanakkaleye varınca baba sı ve anası yanında ğı için müşkül mevkide kalmış ve hem- tarafından orada polis ü- çüncü komiseri Bay Bcar'a teslim Bay Mustafa oraya giden mu- hacir arkadaşları ile yaptığı mu- habere sonunda çocuğunun yerini öğrenerek, polis komiserine çocu- ğunu göndermesi için adresini yol Tar ei ile İstanbula Tayyar vi le gön- derildiği cevabını almıştır, Zaval h baba şimdi sokak sokak çocu- ğunu aramaktadır. arasındaki ezeli dert Bazı genç çiftler “kiralık,, lavhası rünce hemen evin anahtarını iste Insanlar, ya ev sahibi olur, ya ki- racı... Yer yüzünün neresine gitse- lığın dışın- imse gösterilemez. Bir “Ev sahibinin bir evi kiracının bin evi” olduğunu söyler. Fakat size birisi çıksa da: — Bin evli kiracı olmağı mı, yok sa, bir tek evli mal sahibi olmağı anı istersiniz? o diye sorsa, şüphe yok ki, İspanya'da kurulmuş şato- Jara benzeyen bu bin hayali evi, si- zin olan bir tek eve derhal değişir. diniz. Şu birkaç satırı önsöz olarak ya- zışımın sebebi var: Ben, bir evsa- hubi ile görüştüm. Bu adamcağızın Beyoğlunda to- pu topu iki apartımanı, İstanbulun en işlek yerinde altı evi ve üç beş dükkânı var. Zavalıcık, bütün ge- çimini bu apartımanlarm, evlerin, cükkânların gelirinden bekler. Geçen gün bana uzun uzun dert | yandı: — Şu toprağın üstünde dikili a- ğacı olmayanlara, tanrı seni inan- «hırsın, imreniyorum., Ev sahibi ol- İ mak, insanın başına kayguların en zorlusunu musallat ediyor. Benim, biliyorsun, birkaç kümesim" var. — Böyle kümeslerde £ yaşamağa hangimiz razı değiliz! — Fakat bunlar uğruna çektiklerimi bir bir an.alsam, muhakkak bana acırsın. Sözde rantiye, yani ashabı em- lâktan geçinir adamlarız. Aldığı- mız paranın yarısı vergilere, tami- re gidiyor. Geri kalan para da, bu işin zahmetine değmez. Satayım, desen, kiymetinin yarısını bula - mazsın. Kirada dursun, diyecek olsan, böyle bütün ömrün üzüntü ile geçer. Çok naz, âşık usandırır- derler. Fakat kiracıların onazma katlanmaktan yana, âşıkın sabrı, bizimkinin yanında hiç kalır. Bizim büyük apartımanın dör - düncü i kiracı geçende a- yak diretti: — Kirayr indirmezseniz, çıka - cağıml.. Her ay muntazam para verdiği için, doğrusu canım sıkıldı. Çıkar- sa, ba diyince kiracıyı nerde bula- cağım? Kiracı bulunduğunu farze- deyim, batakçının birine saplan - mıyacağım nerden malüm... Hazır, biribirimize alıştık ta... Ayın 30 un cu kirayı getirip elime ve - rir. Düşündüm, taşındım: — Peki, dedim, kirayı hatırmız için bir miktar indirelim! Kırk liraya otururken, onlira noksanını 30 liraya konturatı yap- tık, Dün, haber aldım ki, alt şiar kiracı da apartımanın karanlık duğunu bahane ederek, eser başka bir yer Fi ni Ne p yapıp, onun irasını bir “ “miktar” indirmeli! Fakat bir miktar ondan, bir miktar ondan, ve her yıl, inen er koca masrafını nasıl ko- ruyacağız bilmem... e Konturatın müddeti bitmesine bir ay kala, ge- kaçmağa başlar. Ya Hava raporu Deniz seviyesine ve sıfır dereceye ret 3, en aşağı O. 3 derece idi. Rüzgâr kara yelden saniyede 4 metre huzla Emlâk vergisi iki taksitte alınacak devre top- en ginin dört taksitte alınmasınm mükellefler i için çok iyi olacağına karar vermiş, bu karar maliye ba- kanlığına bildirilmişti. My bakanlığı m vergisinin - Meran alınmasını bildirmiştir. Kahire yakıninde feci bir tren kazası KAHİRE, 1 (A. A.) — Şehir civarın- da bir şimendiler çarpışması olmuş > kiz kişi ölmüştür. Bunlardan birisi İngi- iz, birisi de İtalyandır. Birçok yaralı ver dır. aklına eser de, kiracı Bir kere ev veya apart kaldı mi; artık tut kelin ni... Kütüphane kütüphane “ği “kiralık hane” lâvhaları ları sokağa bakan penci göze görünür yerlerine a8“ ra, bir yandan simsar Ti Eşe dosta, tanıdığa ta — Aman, bizim bo bir kiracr.. diye bir kirac! de hemen avukatlığını tak) na bin dereden su getir; *& fırladığından söz açıp & larda üç odalı bir apaı liraya kiralandığını anla Ö inanmak istemese d€ ne söyle... Pencereleri 2 dar açıp, eğer, denizi filâB! yorsa, karşıki evin damın rip: — Aman efendim, şu 9 ya bakın... diye, pohpohli Derken aranızda pazaf? layınca perde perde inm git gide yükselmeğe, isti mağa başlıyan kiracının, | bir , beriye bir öteye bir dolap yapılması daki emirlerini geri çevil Ellerini uğuşturarak: — are si er Meze bir kere, hayırlısiyle yer! diyerek, sözü başka tarafa | Hasılı azizim, kiracının kâfi kırılıp dökül;" sırasında iki V olup, her emrini baş üzerini” kabul et... Sonra da iloğlu sana 8) tiği halde on para kira Üstelik evini harap etsin. bea varıncaya kadar * > | 7 Sü gene ağzını açıp söyleyeme... Buna ev İL gil, ev köleliği derler. İki evim var. İkisini nedir, bekçi ile muhafaza “| 8 rum. Çünkü,içine kiracı diye kimselerin hiç birinden on #ğN) madım. Ben de bu yüzden; * A EK ettim, bir daha kiracı koy 3 ğım. Ev sahibi olmanın de: rer biyer saysam, anatlarc8i nı geti ok etiremem. Size bir şey daha an Bazı genç çiftler, kiralık b basını gördüelr mi, hemen rını istemeğe gelirler, Biz de riz. Evin köşe bucağını do rı bir saat sürer. Anahtar! “İy meğe geldiklerinde: , — Nasıl beğendiniz mi? 5 rarız, Omuzlarını silkereki Ğ — Bize dar gelecek!.. K Humez farlarlır da Yahut: O da gelip görsün... tarız.. deyip sıvışırlar. Biri evi her gün böyle kırk elli meğe gelir. Ve alıcı gözile ” dan döner. : be im, evin mi var, d en iyisi kiracı olmakmış lemedik! Salâhaddin Gi Kongreye da' mun Bay Ruzvelt tarafı se Filipinde plebisit martında için a bi Fy hükö piş etmekte ve zi muhtariyet v Amerika fevkalâde kı nı elâhiyetler verilmektsğ Karaağaçta hâdi” olmamış OÂy ATINA, 1 (Milliyet) — u Yunan elçisi trezine ile bir P Karaağaç müsellesinden gef' i i hi nin geçeceği evvelden haber inden yolda durdurulmuştur” atılan kurşunlardan yaraland8. tekzip edilmiştir, n

Bu sayıdan diğer sayfalar: