9 Ağustos 1987 Tarihli Nokta Dergisi Sayfa 17

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DOĞU VE GÜNEYDOĞU / YASA TASARISI Doğu'ya süper teşvik Bir hükümet yetkilisi "kalkınmada öncelikli yöreler” yasa tasarısından söz ederken Doğu'ya yapılacak yatırımın yarısının devlet desteği olacağını söyledi. Düşük faizli işletme kredisinin de teşvikler içinde yer alacağı yeni tasarıya ilişkin sanayiciler ise, aynı teşviklerin mevcut işletmeleri için uvgulanması koşullarında işadamlarının yatırımlarını Doğu'ya kaydırabileceklerini belirtiyorlar. &h e GAP, ne toprak reformu ne de polisiye tedbirler... Doğu ve Güneydoğu'nun problem- lerini ortadan kaldıracak tek çözüm sanayileşmedir. Diğerleri kısmi ted- birlerdir. Bu çalışmaya bu nedenle giriştik, tasarı Bakanlar Kurulu'- nda onaylandığında, göreceksiniz o yörelerde yatırımlar çığ gibi arta- cak, dolayısıyla refah yükselecek ve terör eylemlerinin arkası kesile- cek..” Başbakanlık'tan bir yetkilinin sö- zünü ettiği çalışma, “kalkını tada öncelikli yöreler”” olarak saptanan Doğu ve Güneydoğu'ya ilişkin ha- zırlanan yeni yasa tasarısıydı. ANAP iktidarı büyük umut bağla- mıştı bu tasarıya. İki ana başlık al- tında toplanan yeni “teşvik” siste- mi, Başbakanlık çevrelerine göre, hiçbir yatırımcının göz'ardı edeme- yeceği denli çekiciydi. ““Aslında ik- tidarımız döneminde, bu yörelere gerçekten önemli teşvikler sağlan- dı ama bu teşviklerin yeterli olma- dığını anladık”” diyordu aynı yetki- li. Gerçekten de geçtiğimiz yıllarda, turizm yatırımları için söz konusu olan yüzde 20 oranında devlet des- teği, aynen kalkınmada öncelikli yöreler için de geçerli sayılmıştı. Bunaek olarak Gelir Ortaklığı Fo- nu tarafından çıkarılan gelir ortak- lığı senetlerinin gelirlerinin yüzde 10'u yatırımları desteklemek üzere yöreye aktarılıyordu. Bir süre ön- ce çıkarılan bir yasayla da, KİT'le- rin satışı söz konusu olduğunda, sa- tıştan elde edilen gelirin yüzde 30'uyla, devletin bu yöredeki yatı- rımlara ortak olabilmesi hükme bağlanmıştı. Teşvikler, Doğu ve Güneydoğu'ya dönük bu önlemler 32 NOKTA 9 AĞUSTOS 1987 yabana atılamazdı elbet, ama yine de istenen sermaye akımını gerçekleş- tirmeye yetmemişi Türkiye'nin ba- tısından doğusuna... Daha iyisi can sağlığı. İşte yeni tasarı, süregelen uygulamadaki ek- sikleri gidermeye yönelikti! Yatı- rımcıya devlet desteğinin oranı yüzde 40-50 arasında olacaktı. Ya- ni devlet, bu yörede yatırım yap- mak isteyen girişimciye, kuruluş sermayesinin yüzde 40-50'si oranın- da bir payı “kaynak kullanım ve destekleme primi” adı altında ve- recekti. Bu kadarla da B Eczacıbaşı: "Kaynak ihtiyacı halledilmektedir” yasaya getirilecek ek hükümlerle, kaliteli kamu personelinin bu yöre- lere gitmesi özendirilecekti. Bu ko- nudada çalışmalar yürütülüyor- du. Top özel sektörde. Yeni teşvik yasa tasarısında öngörülen düzen- lemeler gerçekten hayli çekiciydi. Ama özel sektörün, Türkiye'nin büyük sanayi gruplarının bölgeye akmasına yetecek miydi? “Özellik- le yüzde 40-50 oranındaki kaynak kullanım destekleme primi, yatırı- mın özkaynak bölümünü büyük öl- çüde karşılayacaktır. Ayrıca teşvik- li krediler söz konusu olduğundan yatırımın kaynak ihtiyacı hemen hemen halledilmektedir” diyordu Türkiye'nin önde gelen isimlerin- den Nejat Eczacıbaşı. Kutlutaş Holding'ten Semih Haznedaroğlu da yeni teşvikleri çok cazip buldu- Bunu belirtiyor, aynı görüşe ortağı Nurettin Koçak da katılıyordu. Ko- çak, “Bugün yatırımların önünde- ki en büyük engel yüksek faiz had- leridir. Bu nedenle destekleme pri- mi ve hele yüzde 20-30 faizli işlet- me kredisi gerçekten çok cazip”' di- yordu. Alarko Holding'ten Üzeyir Garih “Yörede bugüne kadar uy- gulanan teşvikler pek elle tutulacak teşvikler değildi, bu teşvikler olduk- ça ilgi çekici” diyor, Sakıp Saban- cı yeni tasarı ha görüşlerini yatırımcıya düşük faizli ““işletme kredisi”” verilmesi düşünülüyordu. Faiz oranlarının giderek tırmandı- ğı bir ortamda, bu yörede yatırım yapacak işletmelere sağlanacak olan işletme kredisine yalnızca yüz- de 20-30 arası bir faiz uygulanacak- “Yöreye dönük olarak yapılması düşünülen bir reform da devlet per- sonel yasasına ilişkindi. 657 sayılı “isabetli bir düzenleme” diye ifa- de ediyordu. Türkiye'nin önde ge- len holdingleri, yeni tasarıyı gerçek- ten ilginç ve çekici bulmuşlardı. Ama.., hepsinin bir “ama”'sı var- di Üzeyir Garih, “Yörede, mahru- miyet bölgesi olması dolayısıyla ni- telikli personel bulmak güç,ayrıca bir de altyapı sorunu var” diyor; Nurettin Koçak, kuşkularını, “Do- Garih: "Bu teşvikler oldukça İlgi çekici” * Sakıp Sabancı: "İsabetli bir düzenleme" ğu ve Güneydoğu'nun birtakım yö- resel problemleri var, bunların en önemlisi terörist eylemlerdir. İki ci olarak da altyapı yetersizliği' sözleriyle dile getiriyordu. Semih Haznedaroğlu, kalkınmada önce- likli yörelere yeni yatırım sorunu- nu, yatırımcının genelde içinde bu- lunduğu durumdan ayırmadan ele alıyor ve genel sorunlar halledilme- dikçe, yeni yatırım heveslerinin teş- vikler ne denli cazip olsa da, doğma— yacağından dem vuruyordu, * gün sanayicinin enflasyon etkisi ile işletme sermayesi ihtiyacı devamlı olarak artmaktadır. Bu ihtiyacı sa- nayici mecburen, taşınması zor, yüksek bedelle temin etmektedir. Yüksek faizlere genelde çare bulun- madıkça, sanayiciler içinde bulun- dukları zor şartlardan arındırılma- dıkça Doğu ve Güneydoğu Anado- lu'ya bazı tek tük istisnalar dışın- akmasına yetecek da ne verseniz gıtmeıler" diyordu Haznedaroğlu. Yeni teşvik yasa tasansınaa öngörülen düzenlemeler büyük sanayi gruplarının bölgeye umut bağlanan yeni teşvik yasası- mn.Doğu'nun_problemleriniçöune- Benzeri ü Sakıp Sa- bancı da dikkat çekiyordu. Saban- cı “mesele sadece teşvik meselesi olarak ele alınmamalıdır” diyordu. Sadece teşvikle yatırımın artması beklenmemeliydi. Bir kere, Doğu'ya girecek yeterince yetişmiş eleman bulmak mümkün değildi. Bu ele- manlara sağlandığı söylenen mad- di destekler yeterli olmaktan uzak- tı. “Bir misal vereyil üper vali- nin primi aylık 60 bin liradır. Bu- günkü koşullarda buna teşvik de- nebilir mi?”” diye soruyordu Saban- cı.Üstelik bir yatırımcının Doğu'ya gidebilmesi için önce kendi işinin sağlam olması, vaktinin, kaynağı- nın bulunması, sonra da orada ya- pılacak yatırımın ekonomik ölçek- te olması gerekliydi. “Yatırımcının bulunduğu yerde işi sağlam değil- se, vakti yoksa, kaynağı yetersizse, kâfi elemanı yani Türkiye'nin bel- lı başlı sanayi gruplarının en önemli isimlerinin dikkat çektikleri sakın- calar, yörenin değil, daha ağırlıklı olarak, Türk sanayiinin içinde bu- lunduğu sakıncalardı. Önce genel sorunlarının halledilmesini istiyor- du özel sektör. Bunlar çözüldüğü zaman ancak yeni teşvikler özendi- rici olabilirdi. Kaldı ki, görüş belir- ten sanayi gruplarının zaten Doğu ve Güneydoğu'da yatırımları vardı; sorun, “daha fazlası için çaba”ydı. Demek ki, Doğu ve Güneydoğu” nun sorunlarının çözümü Başba- kanlık yetkilisinin de “itiraf ettiği” gibi, zaten kısmi çözümler olan “GAP, loprak reformu ve polisi- ye önlemler''e kalmıştı. Özel sek- törün eğilimi, iktidarın umudunun önüne dikilivermişti işte. Ama sa- nayici, hukumete ,eğer umudunun istiyorsa, ne yap- bulunduğu yerde işi yeterince düz- gün değilse, hangi teşviki verirseniz verinDoğu'ya gidemeyebilir”'di.Ne- jat Bczacıbaşı da vasıflı eleman, alt- yapı yetersizliği ve bölgenin tüke- tim pazarlarına uzaklığına dikkat çekiyor, ““Bu konulardaki dezavan- tajla sağlanan teşvikleri bir fizibi- lite içinde değerlendirmek gerekir” diyordu. Maalesef... Görünen, büyük ması gerektiğinin ışığını da göste- riyordu. Semih Haznedaroğlu şöyle diyordu: “Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yatırım yapacak ger- çek sanayicilere, mevcut sanayileri için de aynı oranda destekleme pri- mi ve düşük faizli kredi verilmesi, bu sanayicileri kalkınmakta olan yörelere yatırım yapmaya sevk ede- bilir görüşündeyim.” Söylemesi özel sektörden.. © NOKTA 9 AĞUSTOS 1987 33 BK ÜÜÜ KGG0 İÜĞÜĞGEREREEREERRRERERERRRRRRRRRR AAA K

Bu sayıdan diğer sayfalar: