5 Aralık 1929 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7

5 Aralık 1929 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No 1738 53 pımı okadar nazikçe çalıyordun ki birşey duyduğum- dan emin değildim. Böyle diyerek kapıyı ardına dayadım. Karanlıktan başka. birşey yoktu. Bu karanlığa derin derin bakarak hayret korku ve şüphe içinde donakaldım, şimdiye kadar hiçbir faninin cesaret etmediği şekilde tahay- yüllere daldım. Fakat süküt henüz kırılmamıştı ve bu sessizlik hiç birşey anlatmıyordu. Yalnız kendi fısıldadığım sesi işitebiliyordum. senor.. Lenor !. Bu sese karşı mırıldanan bir aksi sada ve yalnız bu murıltı vardı. Tekrar odama döndüm, kalbim içimde alev alev yamıyordu. Biraz sonra bir parça daha hızlı olarak tıkırtıyı ikinci defa duyuyordum. «Şüphesiz» dedim «Penceeremde bir şey var, bakayım, şu sırrı keşfedeyim, bu sırrı keşfetsin de kalbim sükünet bulsun.» Dışarda rüzgâr ve yalnız rüzgâr var: Pencereyi açtım, eski zamanların mukaddes günlerinden kalma vakur bir karga içeriye daldı, O, hiç de uysal görün- müyordu, bir dakika olsun durup dinlenmedi, fakat amirane bir tavurla kapımın üstüne, kapıda ki Pallas heykelinin üzerine kondu. Kondu kaldı, sonra bu abanoz kadar kara kuş Yüzündeki sert ve ağır ifade ile benim matemli gön- Tümü. gülümsetti : Dedim ki — gerçi ibiğin yoktur; fakat muhteşem sorguçlu hükümdarlar kadar cesursun, Ey, yeraltı memleketlerinin izbe sahillerinden gelen dehşet saçıcı kuş, söyle bana, o azametli ismin nedir? Karga: Hiçbir zaman! dedi. Bu korkunç kuşun söyledigi o basit kelime bana hayret verdi, cevabında pek az mana vardı, lâkin aynı zamanda bir hakikati da ilham ediyordu. Kapının üstündeki heykele konan böyle bir kuştan saadet mi umulurdu? Fakat karga durgun heykelin üzerine bütün vahşi- liğile oturuyor ve yalnız bir kelime söylüyordu, sanki bu bir tek kelimede bütün ruhunu dökebiliyordu. Hiç birşey söylemedi, kanatlarını kıpırdatmadı, Nihayet ben kendi kendime kekeledim. ' «Bütün dostlarım beni bırakıp savuştular, Ümit- lerim nasıl uçup uzaklaştılarsa bu kuş ta öyle yarın benden ayrılacak dedim. Karga «Hiç bir zaman» diye cevap verdi. O kadar sert bir cevapla sükütun kırılışından ürkmüştüm. Şüphesiz, dedim,bütün bilip bileceği bundan ibaret. Merhametsiz bir felaketin, daima takip ederek şarkı- larına acı bir nakarat eklediği bedbaht bir üstattan öğrenmiş olmalı,, Ümidinin mersiyelerinde hiçbir zamanın hazin nakaratile inliyen bir üstattan!, Fakat karga beni hâlâ oyalıyarak hayalime gülüm- süyordu, bir koltuğu kapıya, heykele, kuşa doğru çe- virerek kadifelerin içine gömüldüm ve büzüldüm. Hülyalı düşüncelere dalmıştım: Hiç bir zaman diye haykıran bu hırçın, korkunç ve uğursuz kuş asırların bağrından kopup gelen bu garip hayvan ne demek istiyordu ? Böyle tahminleri düşünerek, lâkin o, kıvıleamlı gözleri kalbimde yanan kuşa hiçbir cevap veremiyerek oturdum kaldım. Türlü türlü kehanetlerde bulunarak lamba ışığının hasretle baktığı kadife yastığa yaslandım, Acaba ışığın NE, FE A UYANIŞ hasretle baktığı bu kadifelere sevgilim bir daha yas yi lanacakmıydı ? ? — Hiç bir zaman! a) vi Bilmem, belki bana öyle geliyordu, hava, koyulaştı m ve İsrafilin ayaklarıyla devrilen bir buhurdanın keskin i ıtrıyla doldu. ği z Setilldiye kendi kendime bağırdım,Lenor'un hatıra larındaki yangım söndür. Lutufkâr bir esir İÇ ve BEV- Ni gili Lenoru'nu unut! Karga cevap verdi; Hiç bir za- man ! , Peygamber! dedim, melun mahlük, kuş veya şey- H tan olmana rağmen peygambersin! di Ey perişan ve pervasız kuş, seni dehşetin bu öz < vatanına, bu zehirli ve ıssız ülkeye aldatıcı halık mı yolladı, yoksa fırtnana mı fırlattı? Yalvarırını sana, doğrusunu söyle: Benim derdime, söyle bana, derman yök mü? rica ederim. j “Karga esvap verdi. Hiçbir zaman! Peygamber dedim, mel'un mahlük, kuş veya Şeytan olmana rağ- men peygambersin! Üzerimizde iğilen Semanın hakkı için her ikimizin de tapındığımız Allahın başı için ruhuma anlat, bu ruh acaba uzak bir cenneten, adı meleklerin dudaklarına malolan mukaddes kızı kucak. lamıyacak mı? O eşi bulunmaz parlak kızı kucaklamı- yacak mı? Karga cevap verdi: hiçbir zaman! Ürkerek bir çığlık kopardım: Şeytan mı, kuşmu, nesin? dedim, bu. sözler bizim ayrlığımızın nişanesi olsun, defol, fırtına- YU lam koynuna git ve karanlık yeraltı memleketine Yağ dön! Ruhunun hecelediği yalanm yadıgârı olarak bir v a siyah tüyünü bile bırakma! Muhitimin ıssızlığını bozan ii kapımdaki heykelden uzaklaş, gaganı yüreğimden ğ çıkar ve vücudünü odamdan çek ! pi Karga cevap yerdi: Hiç bir zaman! Ve karga Sür We vuşmamıştı, kapımın üstündeki solgun Pallas heyke- yi linin üzerinden ayrılmıyordu ve gözlerinde tahayyük © © lere dalan bir ifritin görünüşü vardı, üzerinden akan (© | vi ij lamba ışığı onun gölgesini yere fırlatıyordu. Ruhum “e yerde yüzen bu gölgenin içinden ne zaman çıkıp N kurtulacak? Hiç bir zaman! Ms Site zi ; ii Garp edebiyatından: ; v 7 PASKALYA ŞARKISI vi Ştuart Merrill'den ş Ruhum çanlarla, kuşlarla dolu!.. bi Suların aynasında, yakın yıldızların titrediğini görüs EREN yorum... N Ruhum mabetler, çiçeklerle dolu!.. i ğ Terenmüm eden meltemler arasında çocuklar, ağlamalar A rm unuttular, a O Ruhum meleklerle, uçmak arzusile dolu! Ümütlerin gizli ambarlarını doldurmak için Talilerin çalıştığım : işiliyorum. : Ruhum sevinçle, ilâhlarla dolu!.. Aşk! Yollunda Rehperlik etmek için sarlı,

Bu sayıdan diğer sayfalar: