21 Nisan 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11

21 Nisan 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No.1862— 177 — Bu sahada en ziyade Ömer Seyfettin'in ve arkadaşlarının rolü ver. Ali Canip te, Kenan Hulüsi- nin de dediği gibi yeni lisanın çığırtganı. 5 — Ben Şiiri tercih ediyorüm. Fakat edebiyatta bundan sonra nesir hâkim olacak. Nesir ve şiir tercih meselesi bence daha ziyade bir yaş meselesidir. Gençliklerinde şiiri sevenler yaşları ilerledikçe nesri tercih ediyorlar, Muhakkak ki şiirde mu aifak olduk- ları kadar nesirdö dö muvaffak oluyonlar. Misal wi istiyorsunuz! En iyi misal Ahmet Haşim.. Pencerenin tem dibinden. elinde bir defterle omuzları çökük bir polis geçti. Taşlıkta sesler perde- lendi. Ve karşıki odanın kapısı açıldı, kapandı. 6 — İngilizceyi bilmiyorum. Fransızları okuyorum. Onlardan da hemen sâdece şairleri. Okuması kolây “olduğu için.. En ziyade senbolistleri severim. Şimdi roman okuyamıyorum. Evvelce okuduğum zanıan realistleri severdim. T — Şüphesiz dünkü nesil dahn çok okuyordu. Bugünkü nesil okumuyor değil, okuyamıyor. Malüm ya, hayat meselesi. Bugünkü nesil hem okumak heni hayatını temin etmek mecburiyetinde. Dünkü nesil ise böylemidi? Fikret te, ZHelit iya da, Cenap ta, Mehmet Rauf ta, bülün diğerleride hariçte çalışmak mecburiyetinde değildiler, onun için okumaya çok vakit buldular. 8 — Edebiyatımız ne gibi esaslar üzerinden inkişaf ettirilmeli dedim, durdu, düşündü. — Vallahi ben hiç bir şey söylemeğe cesaret edmem, Ben sade Fransızları okuyorum. Bu gualin cevabını verebilmek için ise bütün lisanlara âşina olmak lâzım. 9 — Bugünkü nesilden Ahmet Haşim'i, Orhan - Seyfi'yi çok severim. Nazım Hikmet'in bazı şiirlerini beğeniyoyum. (Salkım söğüt, Bahri Hazer gibi) Ben size bu sahada beğenmediklerimi söylesem çok daha ivi olur. Zira ötekilerin hepsini az çok #everim. Beğenmediklerim Enis Behiç, Yusuf ziya, ve hemen herkesin aksine olarak Rıza Tevtik,, — Romancılardan? — Mazur görün, onler salâhiyetim haricinde.. Düyunu umumiyenin yanından aşağıya inen sokakta bir iki çocuk oynuyordu, biz son gusle geldik. 10 — Bu hususta ortada müsbet bir e#er yok. Hafıgam biraz kuvvetlidir, bir kaç itim Hefırlaya- biliyorum, fakat eserlerini an ki. Yalnız Vakitçilerden bir şair vardır, şiirde kafiyeyi musrala- rın baş tarafına getirerek bazı yazılar yazdı. İşte onu hiç beğeninedim. Size bir tane daha söyleyeyim, Şu Kılıcımı sürüyorum, ve Kanun Namına'yı yazan Reşat Enis'i çok beğeniyorum. Ve üyrıldık. Çıkarken dikkat ettim kapının yanındaki masada- ki adem hemen hemen yine aynı vaziyette gerini- yordu.... Sehap Nafiz Mülâkatların neşrinde . bir sıra takip edilmediğini gördüğüm lüzum üzerine kaydederim SE SERVETİFÜNUN 331 - Senelerin isil - Bir itiyat haline getirdim; senelerdenberi yaz gühferini Anadolu şahilinin iç köylerinde geçiririm. Şüphesiz düynda sevilecek yegâne şey kadınlar değildir, gönlünün olanca sevgisini bir çiçeğin üstü- ne, bir kugun kanadına ve — daha ne bileyim — bir kedinin tüylerine hasredenler de var. Ben de toprağı severim, ve unu uzun, çok uzun bir müddettenberi severim galiba. O vakitler daha çocuktum. Ve cocukluğumun bugün bir rüya içinde gibi hatırlayabildiğim en mesut dakikaları çam kokan bir suyun başında ve karerurş kütüklerin arasında geçen çağlarımdır. O zaman Tekirdağı'nda büyük, pek büyük bahçe- lerimiz vardı. Şimdi ılık bır bahar havas içinde gözlerimi yumduğum şu dakikada kıcak bir yaz gününü batırhyorum: İstanbuldan ayrıldığım günü.. Tekirdağ'ında çocukluğumun ve belki de hayatı- mın en iyi dakikaları geçti. Her zaman hatırlarım. Sabahleyin erkenden kal- kar, tarlalar arasında kaybolmuş bir katlı köy evle- rindeh çıkardım. Bütün günüm bağın müteaddit köğelerinde işçilerin ve kararmış kütüklerin arasında geçerdi. Kızgın güneş altında yorulan vücudumu ya çam kokulu, koyu Bölgeli bir su başında dinlendirir, veya kulelerin taş sofalarında pamuk şiltelere atar- dım. Sonra yine her zamanki hayatım bağlardı. Hatta diyebitirimki bugünde yarım, ve bu saatte gelecek saati de yaşıyorum. Şu dakikada tekrar gözlerimi ynmduğum zaman ikinei “bir yaz gününü hafırhyorum, Tekirdağ'ı en tatlı ve en güzel hatıralarla arkada bıraktığım günü. O gün oradan — itiraf edeyim — ağlayerak aynl- mıştım. Sonra — bilmem neden — bir dahan oraları gör- mek kısmet olmadı, Aradau seneler geçti. 'Ta çocuk- luğumdanberi ahştığım kır hayatı gelir gürültüleri arasında Bemelerce sevgilisinden uzak kalmış bir Mi halile gözümde tütmeğe başladı, Şimdi düşünüyorum ben toprağı ne kadar çok semişim meğgrse.. Aradan bu kadar sene geçmesine rağmen şimdi çoçukluk hayatımı yeniden kurmak istiyorum, Bunun içini çekildiğim bu köyde şimdiye kadar geçen ha- yatımın bir modelini yaşıyorum. Günlerim; sırtımda toprak adamlarının ekseriyetle giydikleri kahve renği bir elbise ile kızgın güneş altında ve tarlalar arasında, geçiyor. Yine evvelce yaptığım gibi yorulduğum zaman bitkin vücudumu ya çiftlik binalarından birine atıyortm, yahutta gölgeli su başlarından birine, Ve günlerin böylece, ve böylece geçiyor, ,Eski hayatımı yeniden kurmaya başladığım bu yerden hiç dönmek istemiyorum, İştiyorum ki, sinirleri ve görüşleri kuvvetli bir toprak adamı olayım. Sehap Nafiz

Bu sayıdan diğer sayfalar: