11 Mayıs 1933 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 20

11 Mayıs 1933 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— >. .* SERVETİFÜNUN No.191 7—232 i i Yazan; : i Andre Gide i 26 e ğe hd m > eğerek. DOSTOLEVSKY İL Tercüme eden : Prof. Suphi Nuri *oasprensseseszrsrz 499003” Fakat, beklediği bir mükâfat değildir. Hatta ken- disini harekete getiren ne muharrir izzeti nefsidir ne de gururdur. «Üç senedir edebiyat yapıyorum. Tama- mile hayret içindeyim, yaşamıyorum, düşünmeğe vak- tim yok. Bana meşkük bir nam verdiler. Bu cehen- nemin ne vakite kadar devam edeceğini bilmiyorum.» Fikrinin kuvvetine son derece imanı vardır. İnsanlı- ğının kıymeti ise fikrininkine karışıyor ve kayboluyor. Hayatının sonuna doğru tanımadığı bir kadına cevap yazıyor: «Benim kalpleri, ruhları kurtaranlardan ve iztırabı kovanlardan olduğuma inanıyor musunuz? Bir çok kimse bana böyle yazıyor. Fakat, Ben istikrahı getirmeğe, sevinci defetmeğe daha ziyade muktedir olduğuma eminim. Bazan beşik salladım, Fakat teselli etmekte katiyen usta değilim.» Muztarip ruhunda şafkat dolu. Sibirya'dan karde- gine yazdığı mektuplarda büyük bir aşk görünüyor. Fakat, Mikael cevap vermiyor, çok soğuk davranıyor, hatta: «Sibirya'da kalsa daha iyi yapacak» diyecek kadar fena muamele ediyor. Bununla beraber karde- şinin bu merbametsizliğini unutmak istiyor. Af dili- yor, diz çöküyor, e olduğunu itiraf ediyor. Muhakkak bir garplı bu hakir nedamete karşı iş yan edecektir. Ekaoriya İspanyolluğa boyanmış olan edebiyatımız bize, bir seciye asaleti olarak, tahkirin unutulmamasını öğretiyor. Bu garplı acaba çu satırı okusa ne diyecek: «Herkes Çarı seviyor diye yazı- yorsun, ben ona prestiş ediyorum.» Bunu yazdığı vakit Sibiryada küreğe mahkümdur. Acaba bu bir istihza mı? Hayır. Her mektubunda ayni mevzua temaz edi- yor: «Çar son derece iyi ve âlicenaptır.r On sene Sibirya'da mahkümiyet hayatı geçirdikten sonra Çar'a kendisinin üvey pe için ey —e istiyor. Bu kadar inkiyadı cid. riy: n hayret Nihilistler, Aile, yeziier bu adamdan istifade edemiyeceklerdir. Ne! Onda zerre kadar ip- yan sesi yok mğ it İhtiram edilmesi muvafık görünen “a karsı olmasa bile cemaate, daha yeni kuztuldu- ğu ve ihtiyarladığı zindana karşıda mı isyanı yok. Bakınız ne diyor: «Çektiğim bu dört senelik kü- rek cezasında ruhuma, itikatlarıma, fikrime, kalbime neler olduğunu göylemiyeceğim, uzun düşecek. Acı hakikatten kaçıpta mütemadi düşüncelere girdiğim vakitler boşa gitmiş olmıyacaktır. Şimdi arzdlarım, ümitlerim var ki evvelce onları bilemiyor, düşüne- miyordum bile. Artık eskiden olduğu gibi melânko- lik, mütecessis değilim. Hepsi geçti, hemde bizi yü- rüten Allahtır. Sibirya'ya giderken manen basta idim. Orada, iyileştim.» İşte hep böyle, hiçbir şikâyet, is- yan yok. Bilâkis minnettarlık. Acaba hangi din ve iman için yaşıyor? ru Dostoievaky hiçbir fırkanın adamı değildi, fırka- cılığın ayırıcı ruhundan çekinirdi: «Beni en ziyade meşgul eden düşünce : Fikir ittihadımızın neden iba- ret olduğudur, birbirimizde tesadüf edilebilecek nok- taların hangileri olduğudur. Hepimiz, herhangi mes lekten olurak solalım» derdi, Avrap zıddiyetlerinin Rus düşüncesinde itilâf ettiğine derin bir surette emin olduğunu yazıyordu. Kendisine «İhtiyar Avru» palı Rus» derdi. Rubunun bütün kuvvetlerile bu Rus birliğine çalışıyordu. Bu birlikte. memleketin ve in» ganiyetin büyük aşkında bütün fırkalar eriyecekti. Rusların insaniyette bir vazifeleri olduğunu ve v& tandaşlarının bütün insaniyetin müşterek menfaatle- rinin başına geçeceğini zannediyordu. Pouchkine'i s6- viyor ve bu şairin milli olduğunu söylüyor çünkü on- da da umumi temayül ve mubabbet hassası vardır. Rus ruhunu Avrupanın bütün mesleklerinin barışaca- ğı bir yer diye telekki ediyordu. «Her şeyden evvel Avrupayı düşünmiyen hangibir bakiki Rus vardır ?> diye bağırıyor ve şu garip cümleyi sarfediyor: «Rus serserisivin sükünet bulması için dünyanın umumi #aadetine ihtiyacı vardır,» Müstakbel Rus fa- aliyetinin en yüksek hassasının bütün İnsaniyete şamil olduğuna ve Rus fikrinin Avrupanın bütün fi- kirlerinin bir telifi a m kanidir. Nazarlarını hep dışarıya çeviriyor. Fransa ve Almanya hakkında siyasi ve içtimai fikirleri vardır. İtalya, İsviçre ve Almanya'da seyahat ediyor. Hem memleket görmek hem de Rusya'daki alacaklılarınden uzaklaşmak için seyahat ediyor. Fakat yeni borclar yapıyor. Rusya'ys gitse alacaklılarının kendisini hapse koyduracakların- dan korkuyor: «Bugünkü «hhatimle, kırk dokuz yaşımda, altı ay bile hapse tahammül edemiyeceğim. Ve ezcümle çalışamıyacağım> diyor. Fahat, ecnebi diyarında Rusya” nın havasından,. Rus halkile temastan mahrumdur. Ne &parte'de, ne Tolddo'da, ne de Venişs'de bir dakika bile memnun olmıyor, e imtizaç edemiyor. «Dışarda 7 benim için ne kadar imkânsız olduğunu te rif edemiyeceğim» diyor. Avrupa menfasından ber mektubunda hep ayni şikâyet: «Rusya'ya gitmeliyim: burada cangıkıntısı beni eziyor...» Eserlelinin sermayesini, gıdasını Rusya'dan alıyor muş gibi, o topraklardan çıkarıldı mı usaresi tükeni- yor. «Çalışmam ve eserlerim için Rusya'ya muhtacım. Açıkca hissettim ki vatandan uzak olduktan &onra, nerede yaşasam hep kayıtsız ve yabancı olacağım.> «Ecnebi memleketinde ne kadar faydasız olduğu» mu bilseniz; âdeta ahmak ve mahdut oluyorum, Rus- ya'nın itiyadını kaybediyorum. Burada Rus havası yok, Ruslar yok. Velhasıl Rusya'dan çıkan muhacır- ları hiçanlainıyorum. Bünlar delidirler.> Bununla be- raber birtökm eserlerini ecnebi diyarında yazdı. İdiot'yu, Dresde'de; L'Etemel Moriile Lea Possed6s'yi Cenevre ve Vevey'de yazdı. — Devumı var — AHMET İHSAN Matbaası Limftad

Bu sayıdan diğer sayfalar: