11 Haziran 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15

11 Haziran 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

” 44 çalışıyordum. Şimdi bütün bunların üzerine sandalları- mın tozunu silktim. Ruzgâr kim bilir onu nerelere götürdü. Peygamber gibi âvare dolaştığım çöl kumları, aşınmış yâbis taşlar, siz ayaklarıma (güneş onları epi ısıtmışlı) yanar göründünüz. Ayaklarımın istirahat et- tiği Sahel bahçelerinde söylenecek sözlerin hepsi aşk üzerine olsun Blidah! Blidah | Sahelin çiçeği. Gülceğizim seni çi- çek ve yapraklarla donanmış, ılık ve kokulu gördüm. Kış karları kaçmıştı. Mukaddes bahçende mutasavvı- fane beyaz camiin parıldıyor, çiçekleri altında limon- ların boyunları bükülüyordu. Zeytin dalları, glisinlerin ördüğü çelenkler arasında kayboluyordu. Portakal çi- çeklerinden yükselen kokuları rüzgâr her tarafa dağı- tıyordu. Nârin mandarin fidanları bile güzel bir koku neşrediyordu. Yükseklerdeki Ökaliptüs dalları kabuk- larından sıyrılıyorlardı. Güneşin çürüğe çıkarttığı bu mabhfazalar bir kenara a itibarları yalnız kı- şın olan ihtiyar ahlâklarım gibi Blidak. Bir ilkbahar sabahı Sahel yolu üzerinde gördüğü- müz cesim göğdeli rezenelerin eşsiz bir güzelliği vardı. Ökaliptüsler ise sâkin veya şaşkın duruyorlardı. Her şeyin tabiattaki hissesi; anlamak imkânsızlığı; her şeyi saran fiziki kanunlar; gece karanlığında ilerliyen tren sabahleyin kendisini çiğle örtülü buluyor. Sahilde, Kabinemin yuvarlak penceresi, kapalı lombarı, sa- na geceler gecesi baktım ve kendi kendime dedim: Bu göz aydınlanır aydınlanmaz şafak sökmüş olacak. O zaman kalkacağım ve baş ağrılarımı silkeceğim. Şa- fak denizi yıkarken kendimizi meçhul topraklarda bu- lacağız. Şafak söklü fakat, deniz hâlâ dinmedi. Top- rak ta henüz görülürlerde değil. Düşüncem, suların müteharrik sathında sallanıyor. Dalgaların rahatsızlığını bütün beden hatırlıyor. Düşüncemi sallanan gemi di- reğine iliştirecek miyim diye düşünmüştüm. Dalgalar, akşam rüzgârile “dağılan sularınızdan başka bir şey görmiyecek miyim ? Aşkımı dalgaya; düşüncemi dal- gacıkların kısır yaylasına ekiyorum. Aşkım, birbirine benziyen ve birbirini takip eden dalgalara dalıyor. Bunlar durmadan geçiyor; ve göz artık onlan tanımaz oluyor. Şekilsiz, coşkun derya, dalgaların, insanlardan uzaklaşınca susuyor. Hiç bir kimse onların akışına ma- ni olamıuyor ve onların sükünetini işitemiyor. Şaluplara çarpan en cılız dalgalar bile fırtınalar zannını verir. Büyük dalgalar sessizce birbirini takip eder. Onlar bir damla su bile götürmeden ilerler; dolaşan onların şe- killeridir. Sular, şekilleri takibe hazırlanırken onları terkederler, şekilleri asla takip etmezler, Her şekil, bir an için ayni bir varlığa bürünür, her varlık arasından şekline büründüğü varlığı takip eder ve sonra terke- der. Ruhum, hiç bir opp takılma! Her düşün- ceni ruzgâra at, onu alıp götürsün. Düşüncelerini hiç bir zaman bizzat kendin semalara götürmiyeteksin. Dalgalar! Düşüncemin bu kadar titrek oluşunu $i- zin oynaklığınız yaptı. Düşüncelerim her yük altından sıyrılıyor. Deniz üzerinde bu serseriyane dolaşmalar hitama erip, sâkin bir limana vasıl olduğumzzda, dinlenen ru- hum, muhkem bir mendrek üzerine kurulmuş bir dö- nen fener kenarında denize bakacaktır. iie — SERVETİFÜNUN Ne. 2077—392 İlava Shrlr ve Tenezzüh Uçuşları | İstanbul - Ankara “ arasında hava sefer- lerinir başladığını ge- | çen sayıda bildirmiş- tik. Seferler, hiç bir arızaya uğramadan, gayet muntazam bir şekilde devam ediyor. Gerek iki şehir ara- İğ sında gidiş » geliş, ge" rek iki şehir üzerin- de tenezzüh uşuşları kendi gözlerile gör- mek hevesine kapılıyorlar. Yukardaki resim, *Devlet heva yolları» İerinden birinin, baval h iyeete Gine bni Türkkuşuma ! Göğe yüksel, atıl, koş Türkün kahraman kuşu; Savaşlarda ateşin, titrelsin her ulusu, İçimizden fışkırsın motör, kanat neş'esi. Göklöri hep kaplasın, saferlerin güneşi; Dün boş göklerimizde kanat açan Türk kuşu. Yaşa “Türk özünde, sen koş düşmanın peşinde: Kır, yak, kurlar vatamı yıldırımlı sesinle; Sen tarihler hazırla, yarınki Türk nesline, İmanları nurlansın molör, kanat sesiyle,. Dün boş göklerimize, zafer saçan Türkkuşu. Kulaklarda gür sesin, içimizde ateşin, Sönmesin, alevlensin, göklerde hep çoğalsın. Acunda büyük sesin, ünler alsın, gürlesin: Her gün eşin çoğalem, eksilmesin yaşasın. Boş göklerimize şan şeref saçan Türkkuşu, Yepyeni bir tarih kur, sevgili ülkemize; 0; mutlu anıt olsun, yarınki Türk nesline, İmanlâre mirlansın kanat, mölör' sesiyle. Dün boş göklerimizde kanat açan Türkkuşu, Adana, 9/5/9366 Selâhaddin Okçu Bu manzume, Türkkuşu okulu'Adana şubesinin açılış töre- vilâyet. ninde okunmuştur. Yazan Selkhaddin Okçu, M. H.M. merkez sekreteridir. e A ŞŞŞMM

Bu sayıdan diğer sayfalar: