3 Ağustos 1939 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 16

3 Ağustos 1939 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

edemiyoruz. #iağerları üstün bin kesmeye mıslkus phirleri Aamuvhd- pek webasi elatak Mk mapaaşları uriliyetle- ahi müm takib ya neticeye 4 ve Nefrit ten E yakin “öklağrlarım gösterir. Bu Hk dohtdlan nie edenlerin” men- © odeketinin peğisi olduklarım anl ARK diyerek, uzak erim Asyaya çevirmek luzu- mL Buyları suretle tesbit et Misi söüra, meseleyi daha va- Kali Die #ürette ihata ile, yürümek ymm giabilmektedir. Bü: e ia biz üç mu- iaere eo etmekteyiz: Birin ilâttan evvel 1600, İp ÖİMO şeköltrindeki taş devri Asyanın birden: buradan büyük 4, giimele, odnu- ir ki-bunlar dee ve Bifliler dediğimiz i UN 7 Bösü biz muhmoeretde, tari- m başladığı biria- Gem a Asyadan garbe Şapiış bir muhacerettir Tamin başlangıcını milâttan w gres ıâde, 00 olmak üzere ku» ui benin Fabri Ülrak) Jar, bir medeniyeti, hümil b Avrapa toprakla” t ovalarda tatattun et- bu târihiğçde Çin mü- n bize gaybolduklarını ii, Gige, Toz - ak Zingar, re OZ ya Ari bir Jehee ile gr SERVETİFÜNUN No. 2341—3556, Mevsim, Kâra' kış, Dekor : Yana yatınış pencerel Rengi yok, kaplama tabtaları Sallanırken rüzgürda, Ateş yerine, . Kul dolu mangalda, Kaynamak istiyen toprak tencere. Ve ben Sevgilimi düşünmekteyim.. Bir hâtıra. Mehmed Dizman küçük bir münkeebetleri bile yok- tur, gikâ, giçe en eski Türk leh- cesinde baş ağa demektir. Ge, ka dan ak dan muhaffeftir. Hâlâ Or- ta Ahyada âğa kelimesi veya akt kelimesi ge olarak kullanılır. Tos- ak Kıran Vurau Prensi ve ona tabi olanlar demektir. Ast topls- nânlar, Trak yürüyenler gidenler dertiektir. > Bütün bunlar bukadar açık ve vazıh iken hâlâ Alban kelimesinin yeni (mukaddes dağ prensler) inin veyahutta (mukaddes dağ sakini) nin etimölojisini, Hind ve Avrupai İehce arasında aramak, tarihin bu günkü yeni buluşlarına karşı bir isyan teşkil eder. , Bu halklar belki milâttan ev- vel XX inci asırda ilk hicretlerine başlamıştır oArilerden evvel bu topraklara gelmişler, her geçtikleri yerlerde yaptıkları gibi ilk ans vatanın hatırasını, yeni vatana, eski vatanın isimlerini vererek ye şatmak İetemişlerdir. Ve beraber- lerinde Avrupanın bilmediği bron- zu ve demiri getirmişlerdir. Aca- ba bu gün Arnavud dediğimiz. halk ile, buranın ilk sâkinleri (Al- banlar) arasında sam bir karabet, tam bir müşabehet mevcut mw .durf Bunu da bize ilk itikattan ka- lan izler, lisan ve bu günkü lise nın eski Jissn ile olan mutabakat ve beraberliği gösterecektir. Coğrafi ve kabilevi isimler, muhaçeretler Eakkındaki bilgiler, mezarlar, Albani dediğimiz kıta sâkinlerinin tam ve halis Turani ırktan insanlar olduklarını ,göster- miştir, Din, lisan tetkiklerinde de ay- ni neticeye varacağımız bayretle görülecektir. Zaten dağlar eski li- san ve itikatları olduğu gibi mw bafaza eden varlıklardır. İşte bu Albanlar, Astlar, Trak- lar, Rtrüskler Yunan ve Lâtin medeniyet ve lişanlarının en doğ-. ru, en hakiki sahibidirler. Yunan- lılar ve Lâtinler vabşetten mede- niyete bunların ellerile geçmişler- dirler, — Devamı var — Rıza Çavdarlı

Bu sayıdan diğer sayfalar: