4 Ocak 1940 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4

4 Ocak 1940 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İçtimat AMIK Kemalin içtimai ve siyasi kanaatlerine gelince bunun hakkında doğru bir karakteristik verebilmek için yaşadığı devriu iktisadi ve 808- yal hususiyetlerini gözönünde tnt- mak, ileri sürdüğü, müdafsasını yap- tığı fikirlerinin cemiyetin hangi 81 nıf veya zümresinin menfaatlerini temeail ettiğini katiyetle tesbit et- ,mek icab eder. Nihayet onun tem- sil ettiği sınıf veya zümrenin men- ifnatlerin cemiyet heyeti umumiye- sinin o zamanki menfaatine uygun .düşüp düşmediğine ve cemiyetin o günkü şekli için bu fikirlerin bir “ilerleyiş olarak kabul edilip edil. miyeceğine göre de Namık Keme- lin vatan ve milletine faydalar ge- tirnciş bir rTeformatör sayılıp sayıl- mıyacağı hakkında hüküm vermek lâzımdır. Aksi takdirde Namık Ke- mal devrinin şartlarını hiç düşün» meden, onun fikirlerinin inkişaf, ihtiyaç ve zaruretlerine ne derece- ye kadar tetabuk ettiğini mülâhaza etmeden bugünkü telâkkilere ve bugünkü şartiara göre hazırlanmış bir mihenk taşında Namık Kemeli denemek materyalist ve determi- nist usullerle de metafiziği ve o nisbette de hatalı olmaktan kurtu- lamaz. Namık Kemalin içtimai ve sl- yasi fikirleri hakkında hürriyetper- verliği vadisinde şimdiye kadar pekçok şeyler söylendi. Sağdan &ol- dan ona yapılan tenkidlerden haki- kat hududunu aşaular çok bulundu. Hattâ ona mürteci damgası bile yas Pıştarıldı. Ancak bugünün mümküu kıldığı Gümhüriyetin tarafdarlığını yapamadı, İâyik olamadı diye mu- sheze edijdi, hattâ ondan çok daha müterakki cemiyet çekilleri için fikirler ileri sürmesi bile beklenildi. Bütün bunlar tabiatile Namık Ke- malin'Türkiyenin inkişaf tarihinde iâyık olduğu hakiki mevkiini tes- bit etmekten uzak kaldı. Namık Kemalin ve fikriyatının mahiyetini teşevvüş etti. Şahsiyetinin yanlış anlaşılmasına sebeb oldu. şNamık Kemal zamanının diğer si SERVETİFÜNUN NAMIK KEMAL VE emi o Yazan : Suad Derviş 2 bütün reformatörleri gibi büyük Fransiz inkılâbında 1848 senesinde Avrupanın birçok memleketlerini saran demokratik inkilâb hareket- letinden ilhamlerını almıştı, Onla- rın teşiri altındaydı. Genç Oşman- lar gurubuna intisab ile Pariste «Hürriyet» ve bilâhare memlekette İbret gözetelerinde yazdığı fikir ve kanaatlerini yayan Namık Kemal, Osmanlı tarihinde büyük islâhatçı namını cidden haketmiş olan Mid- hat Paşanın en yakın mesai arka- daşlarından biriydi. İkinci Abdül- hamide cülüs zamanında 1876 Ka- nunu esasisini kabnl ettiren ve za- mânınâ göre açık burjuva karak- teri taşıyan islâhatın «Ne kadar zayıf ve devamsız da olsa Türk cemiyeti için büyük bir tarihi kıy- meti yardır, Bu kıymetin yaradılı- şını formülteğtiren fikirlerin yapıl ması işinde hiç şüphesiz Namık Kemalin de arkadaşı Ziya Paşa gibi mühim bir hissesi vardır. Namık Kemal bir kanunu esasi isteyordu. Bir «usulü meşveret» isteyordu. Ve bütün bunları da © zaman Türkiyede inkişaf ihtiya- siyle yavaş, yavaş kıvranmağa başlamış olan ticaret münasibetle- rinin serbestçe gelişmesi, imemle- ketteki ticaret burjuvazisinin terak- ki imkânlarını elde etmesi için istiyordu. Yerli ticaret erbabı- nın memleket iktışadıyatında lâyık olduğu Omevkiini kazanabilmesi için de onun memleket ve devlet idaresine iştirak etmesi, sözünü dinletebilmesi ve hakimiyeti sarayla beraber paylaşması icabediyordu. O zamanki saltanat idaresi derebey- No. 2268 —578 Hüviyeti liği ve Osmanlıklerikalizmini tem- sil ediyordu. O daha henüz harici sermayeye bağlı ticaret erbabının menfaatlerini bile kendi temsil sahası içine pek almamıştı. İşte umumiyetle henüz inkişa- fının ilk hamlelerini yapmağa başla- mış bulunan ticaret burjuvazisinin memleket idaresine iştiraki bir kanunu esasi ile, bir meşrutiyet ile mümkün olabilirdi, Bu halde derebeylik ve klerikal idaresinin mümessili olan mutlakıyete karşı bir darbe olacağı için de o zama- nın Türkiyesi için mühim bir ileri adımdı. Bugünkü yaşadığımız me- deniyet şartları içinde esaret dev- rini düşünürken, belki de tüyler» miz diken, diken olur, Fakat unutmamak lâzımdır ki esaret dev- ri bile başladığı zaman onun evvel- kine nazaran daha ileri bir inkişaf seviyesini temsil ediyordu, muây- yen bir ilerleyiş ihtiy&cına cevaf i veriyordu. Çünkü artık harglriğ iğ © ya alınan esirleri ondan evvelki dev lerde olduğu gibi öldürmeğe lüzum görülmiyordu. Onları çalıştıracak, £ meşgul edecek derecede istihsal vasıtaları bollağmıştı. Müstahsil kuvvetler inkişaf etmişti. Ve bu- nun neticesi olarak da onları be#- lemek imkânları da © nisbette yaradılmış bulunuyordn, Bugünkü Cümhuriyet devrin- de de 1876 Kanunu esasinin, nekâ- dar kısır ve cılız olduğu münakaşa götürmez bir bhakikattır. Fakat o zamana göre bu harge'.46 büyük bir şeydi ve Türk cemiyetinin o zamanki şartlarına göre bir ilerle- yişin ifadesiydi, Ve büyük bir şey- di. Bu itibarla da bu hareket cemi- yetin bu meşrutiyetten sonra zarar gören mutlakıyet idaresi ve onün temsil ettiği derebeylik klerikaliz- minden gayri bütün sımi ve züm- relerinin menfaatına uygundu. Çünkü bu cemiyetin ilerlemesine engel olan eskiye karşı yeninin mücadelesiydi. Memleket dahilinde ticaret sermayedarlığı inkişaf etti- Ti nisbette memleket iktısaden

Bu sayıdan diğer sayfalar: