25 Eylül 1941 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 10

25 Eylül 1941 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fecriaâtiye yapılan hücumlar — nasıl Fakat bu istihzalar bazan oka- dar ileri gitmiştiki Encümen «Han- de> isimli mizah gazetesindeki bir fıkra üzerine dava açmağa mecbur olmuş ve kazanmıştır (27). Feoriâti'ye asıl en şiddetli hü- cümlar, Bncümenin dağılmasından bir müddet sonra, «Rebab» mec- muasındaki gençler tarafından ya- pıldı. Aynı mecmuaya yazı yazan Şahabettin Süleyman bir makale- sinde (28) Emin Bülendin köşesinde muannidane süküt ettiğinden, Hs- şim'in senelerce uzak bir yıldız gi- bi ara sira görüldüğünden, Yakup Kadri'nin «Baskın» 1 ile «Bir ölüm» ünü bir daha, bir daha yaşatama- dığından, «Kirpinin dedikleri» nin Refik Halid'e belki güzel bir me- zar olduğundan bahsetmiş, edebi- yat, san'at ve ilmin bu gün bir be- taklıkta olduğunu söylemişti. Bu- nun üzerine Hakkı Tahsin hemen itiraz ve Fecoriâti'den ayrı bir nes- lin mevcut ve edebiyatın da ba- taklıkta olmadığını iddia etti |29). Selâhattin Enis ve Hemedani Za- de Ali Naci de Şahabettin Süley- mana karşı harekete geçtiler ve Fecriğti'ye karşı şiddetli hücum- larda bulundular. Şahabettin Süley- man'dan başka Hamdullah Suphi de mutgrizlere cevap verdi. Bu münakaşalarda Fecriâti'den sonra yeni bir edebi nesil (ovücude gelmiş midir? gelmemiş midir? su- alinden sarfı nazar bizi alâkadar eden cihet gençlerin Fecriâti hak- kındaki düşünceleridir. Hücumda bulunanlara göre: «Birkaçı müstesna olmak üzere, hey'eti mecmuasıyla bir hiç bir si- fır gibi olan Fecriâti Edebiyatı Ce- dide'yi kahrettikten sonra, edebiya- (31) Servetifünnn ilâve kısmı. 989,5 (23) nie Rebab. 1998. 91. 1828. Şahabettin Süleyman. (39) çeri m Hak- bı Tahsin, Rebab. 1898.92. 224 — Servetifünun — 2353 x tın, edebiyat ikliminin krallığın ilân ederek çok geçmeden icrayı ahkâma başladı. Şimdi bir hey'et, bir hey'eti gi- ir ve san'at (1) teşekkül etmiş, ve artık bu kadar zaman yerlerde gü- rünen edebiyatı tedaviye, kurtar. maya gitap ederek büyük bir fikre pek ulvi bir fikri mukaddese hiz- met etmek istemişlerdi!... Ne yalan! az sonra verilen hüküm- lerin garezkârlığı, yazılan eserlerin hiçliği, neticesizliği anlaşıldı.. Vakıa bir Serencam, bir Çıkmaz So- kak yazıldı. Birkaç ufak hikâye in- tişar etti. Bir Bülent, bir Haşim vücude geldi.. Lâkin işte o kadar işte e kadarla kaldı. Dört senede Fecriâti birşey ya- pamadı, Artık yeter. Bu ilim, bu san'at ointihaller, o tercümelerle nakledilmiş eserlerle yükselmez/30|. Hürriyetin ilânı üzerine bazı gençler, Meşrutiyetin kendilerine bahşettiği bir şevk ve neş'e ile top- lanarak <«Fecriâti» ünvanı altında edebi bir cemiyet teşkil ettiler. İlk önceleri kendilerinde ümit oluna- cak bir hareket ve hayat görülme- ye başladı, memlekette yeni bir gere. yan husule getirecekleri hakkında ümitler beslendi. Eskiler, bu hare- keti tezyifkâr nazarlarla; gençler, alkışlarla karşılıyorlardı. Fecriğti'nin ilk işi inkârla baş- ladi; kendilerinin dünkülerle kati- yen âlâkadar olmadıklarını yüksek sesle ilân ettiler, Fakat manlesef hemen ekseriyeti dünkülerin mu- akkibi olmaktan (kurtulamamış, dünküleri üstad ittihaz etmiş olduk- larından bu şuretle inkâra kuzam etmeleri doğru snyılamazdı. Feoriğti bize benliğimizi anla- tacak eserler yaratamadı. Zaten dünküler de sükut etti. Lâkin hiç olmazsa bu gün ele dokunan bir enkaz bırakmadılar. “iso 'Ayni makale Yazan ; Cahide BAŞOL Bu nücumlar izah ediliyordu ? Bugünkülerin ikide birde öne sürdükleri Ahmet Haşim, Refik Ha- lit, Emin Bülent artık yavaş yavaş edebiyat sahnesinden çekilmeye başladılar, Fecriâtinin vazifeni yekdiğerini müdafaa ile beraber methetmekti. Gençlik Fecriâti'ye karşı yine £li- cenabane davrandı. Ona artik ha- firesine gömdükten sonra hürmet makamında mezarıuın taşlarını bi- le dikti, artık o mezarında uzuyor. Onu kendi haline bırakalım.» (81). «Dakik ve muşikâf bir nazar Fecoriğti'nin açtığı hareketi edebi- yeyi dikkatle takip ederse yizmi bu kadar azaya malik bir mahfilde, in- sicamı fikri namına hiçbir şeye te- sadüf edemez, İşte Fecriâti böyle fikir ve mesleklerde, başka düşün- geli, ayrı ayrı yollara sâlik birçok mahil adamlardan müteşekkil bir cemiyeti edebiyedir, Fecriâtl adeta başkalarının değ- neklerine kollarını dayamış, gözle- ri kör, ayakları topal, lâkırdı göy- lemesini bilmeyen küçük beyinli bir çocuğa benzer. Ayaklarının bi- raz kımıldadığı, hareket ettiği gün- denberi tarihi edebiyata atılmıştır, Halbuki birinci ve ikinci adımda bacaklarını taşlara vurmağa, tçün- cü adımda titremiye, dördüncüde sendelenmiye mecbur oldu. Feeri&- ti'yi yürüten değnekler var demiş- tim; bunlar iki tanedir. Biri Fran- sızların, biri Belçikalıların. O ta- mam dört sene bu değneklerle yt- rüdü. Feeriâti beyannamesinde va- dettiği gibi hangi istidatları sine- sinde toplamak değil, istidatları mahvetmiştir. Evvelâ tevhidi fikir ve gaye ettiği beş altı kişiyi istifa» ya mecbur etmekle ne kadar esas- olduğunu isbat ve sonra da esere de- gil şahsa ehemmiyet verdiğini meydanı aleniyete (o vazediyer, (81) Öençlik ve Edebiyat. Selâhattin Enis. Rebab. 1838. 28. 251

Bu sayıdan diğer sayfalar: