25 Aralık 1941 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 14

25 Aralık 1941 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hayatın Buradan da anlaşılıyor ki harici âlemin rolü insanın değişmesinde zannedildiğinden daha azdır. Yalnız zaman burada da kayıtsız şartsız hakimiyetini gösterir, fizik ve entel- lektücli me3iyetlerimiz onun tesiri altında kaybolurlar yalnız ahlâk o- nun tesirlerinden masun kalabilir. Sondaki ikifsınıfa aid nimetler zamanın tesirinden doğrudan doğ- ruya müteessir olmadıkları için bu cihetten bir şeyden daha istifade olabilirler. İkinci bir faydaları da bizden dışarda oldukları için her- kes hiç olmazsa onlari elde etmek imkânına maliktir. Halbuki bize olan (Subjectif) bizim irademize tâbi değildir, bütün hayat müdde- tince olduğu gibi kalır. Bunun için şu satırlar amansız bir hakikati giz- lemektedirler. “Seni dünyaya getirdiği günler gibi güneşi yıldızları selâmlamak için yine eski yerindeydi. Hayatın başlamasına sebeb olan kanun mü- temadiyen büyümesine yardım etti. Kaderin budur; kendi kendinden kaçamazsın, hiç bir vakit, hiç bir kuvvet hayatın müddetince devam şekli kıramaz; İşte bütün melekler ve bütün peygamberler böyle söy- Kiyorlardı., Goethe Bunun için yegâne yapabilece- ğimiz şey bu şahsiyet bize verildiği gibi ve bizim için en faydalı ola- cak şekilde kullanmak, yani yalnız ona tekabül eden gayeleri takib etmek ve ona lâzım olan inkişafı arıyarak fazlasından kaçınmak ola- caktır. Mesleği icabı yalnız oturdu- ğu yerde ince; ve kafa yorucu iş- lerle uğraşmak mecburiyetinde kal- mış olan ve bir pehlivan kadar kuv- vetli olan bir insan kendisindeki işlenmesi lâzım gelen bu kuvveti atıl bırakan böyle bir meslekte mu- hakkak bedbaht olacaktır. Ayni şe- kilde kendisinde fikri kabiliyetlerin beden kabiliyetlerden fazla olup ta mesleği mecburiyetinden bu hassayı kullanmıya; yahut çalıştığı işi başa- racak vücut kuvvetine sahip olmı- yan adam her halde bundan daha fazla yorulaçaktır. Burada bilhassa gençlik devrinde fazla atılganlık gösterip malik olmadığı bir kuvve- te sahipmiş gibi gözükmemek lâ- zımdır. 74 — Servetifünüm — 2366 — 65 inci sayfadan devam — Birinci sınıfa mensup olan bu hassanın diğer ayrı iki sınıfa olan üstünlüğü de gösteriyorki servet yığmak için uğraşmaklansa insanın sıhhatini muhafazaya her ne baha- sına Olursa olsun çalışması daha akıllı bir hareket olur. Fakat bu hayat için lâzım olanların ihmal e- dilmesini icab ettirmez. Fakat ser- vet, yani insan için bir yükten fazla bir şey olmıyan bu para bolluğu saadetimize yardımda pek faydalı değildir, bunun için birçok zengin- ler hakiki zekâ kültüründen, bilgi- den binaenaleyh onları fikri bir kabiliyete sevk edecek her türlü harici alâkadan mahrum oldukları için kendilerini bedbaht hissederler. Çünkü servetin haddinden fazla temin edebildiği şeyler hakiki ve tabii olan İhtiyaçlarımıza tekabül etmediği için bize büyük bir huzur temin etmekte faideli değil, bil'a- kis böyle büyük bir servetin mu- hafazasının omuzlarımıza yüklediği mecbüriyetler altında bizi ezer ve rahatsız ederler. Ne olduğu nemiz olduğundan çok daha fazla saade- timizi alâkadar ederse de insanlar hakiki bir kültür sahibi olmaya bin defa tercih ederler. Karıncalar gibi sabahtan akşa- ma kadar elde edilmiş bir servete bir şeyler daha ilâve etmek hırsile uğraşan ne kadar insan görüyoruz. Kafaları boş yâni gayelerinden baş- ka her türlü meşguliyete kapalı olan bu insanların bütün bilgileri emellerinin dar hududlarından öte- ye geçemez. Zekânın hakiki ve yüksek olan zevklerini tadamadık- ları için bu boşluğu zaman zaman geçici, çabuk, fakat pahalı olan beden zevkleri ile boşu boşuna doldurmağa çalışırlar. mürlerinin sonunda eğer tali'- leri onlara gülmüşse netice olarak ellerinde daha çoğalması mirasçıla- ra bırakacakları bir yığın paradan başka bir şey kalmaz. Böyle bir hayat görünüşte ne kadar ciddi ve mühim bir şekilde yaşanırsa yaşansın netice itibarile mânasız bir senbol için tükenmiş bir gayretten başka bir şey olamaz. Şu halde hayatda esas olan in- sanın kendisinde olan varlığıdır. Hayat mücadelesinden muzaffer çı- Nimetleri kan bazı insanların sonunda kendi- terini bu mücadelenin içinde çırpı- nanlar kadar bedbaht görmeleri kendilerinde bu varlığın az oluşun- dandır. Ruhlarının boş, zekâlarının yavan düşüncelerinin fakirliği on- Isra kendi benzerlerini arar buldu- tur; işte o zaman hep beraber va- kit öldürmek ve eğlenmek için sefahatle nihayetlenen her türlü be- deni zevk ve eğlenceler devri baş- lamıştır. Hayata zengin olarak atılmış birçok ailelerin oğullarına inanılmı- yacak kadar az zamanda servetler erittiren bu meş'um gidişin başlan- gıcı hakikatde yukarda tarif edilen bu fikir boşluğu ve fıkaralığından başka bir şey değildir. Diğer iki kategorinin insan için olan ehemmiyetini söylemeyi lüzum- suz görüyorum çünkü bu gün ar- tık servet reklâmı yapılmasına lü- zum kalmıyacak kadar benimsen- miş bir şeydir. Üçüncü kategori bile ikinciye nisbetle ehemmiyetsiz olabilir çünkü nihayet kıymetli olabilmesi başka larına tabi olan bir şeydir, bununla beraber herkes namuslu yani iyi bir nam sahibi olmak ister. Şöhre- te gelince bu pek az kimseye na- sib olan bir şeydir. Çeviren : Cihat BURAK Türk Edebiyatı — 69 ncu Sayfadan Debati — Yusuf Mardin iyi bir şairdir. Fa- bat diğerleri henüz mükemmeli> yetten çok uzakta bulunuyorlar. Ceyhun Atuf yalnız çok faal oldu- gunu göstermektedir. #4 Türk şiiri önüne ber çıkan Hili- nii aşmakta, ezmekte ve iyiye, gii- zele doğru ilerlemektedir. Türk şiirinin kadroşu muktadir Şairlerin elinde olduğu mülüüsire edebiyatımız kuvvetli şiirler kü- zanacaktır. Gün geçtikce ümitlerimiz ürti- yor ve görüyoruz ki Türk piiri iyi bir yoldadır. Oktay AKBAL j <

Bu sayıdan diğer sayfalar: