19 Mart 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6

19 Mart 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON ON YILIN TÜRK ŞİİRİ AHMET MUHİPDRANAS İYAZAN: “İçimizdeki «İlâhi aleşp dediğimiz kutsi ateş, en giyade Şairin yüreğinde Allaha yaklaşır, bir gün şair olmanın ağır yükünü, ialiin bu büyük mevhibesini omuzlarımada taşıyabileceğinizi düşündükçe fir tir Hiremelisiniz. , Bernard Shaw «Beni unutmıyacaksın ey mavi gece, Yalnız bana ait olan ay ışığı» İyi yontulmuş zarif bir biblo, bir mabedin altın gölgeli basamakları, ince ve biçimli bacaklariyle kıskanç burun delikleri titriyen Arap atı, suyun tes- tiden boşalışi, ellerimizden süzülürken hissettiğimiz rüzgür... sade okunduğu, geyredildiği zaman güzel olan ne varsa: İşte Ahmed Muhib'in şiirleri. ri Mevlâna şiire vahiye zahiri duygudan gizli söz, der. Şiirin kendisini anlamıya imkân yoktur. Ons ancak hayran olunur, Şiir de aşk gibidir, tarif edi- lemez, sezilir. Sen bütün bir ciham bir hayal üzre yürür gör. YY Muhib, bir yığın hayal ve ses, renk ve süsle şiire girdi «<Selâm> <Serenad> ve « Portre» ustası ve hayranı Bandelaire'in tesirinde yazılmış ilk şiirleridir. Baudelaire : A la trös ch&re'â la trös belle Oui remplit mon coeur de elartâ, A lange, â l'idole immortelle, Salut en immortelle. : der. Muhib : Selâm sorisuzluğun aydınlık bahçesinden, Selâm senelerce senelerce öteye, Hatırası kalbe ışıklarla dökülen, En güzele en iyiye ve sevgiliye. Baudelaire : Et jamais je ne pleure et jamais je neris der. 7? Muhib : Asla ne gülmekte ne ağlamaktadır. der. Muhib en dar mânasında Baudelaire'in tesirinde- dir. Yukarıya aldığımız ve daha birçok emsalini bu- 208 — Servetifünun — 2373 ŞAHA P sSıKTı)| labileceğimiz mısralarda görülüyor ki, insana tercü- me hissini verecek kadar, dar mânada Baudelaire'in tesirindedir, Yalnız bu şiirlerde hayale o kadar iyi tasarruf edilmiş Türkçeye hâkimiyet o kadar kuv- vetli ve kendisini hissettirecek şekildedir ki, elbette bu mısralar Buudelaire'den çok daha evvel Muhib- indir, Muhib'in hassasiyetini taşır. Muhib geniş mânada da Baudelairin tesirinde- dir, Şiirlerine nazim olan hayal, hayallerine nazım olan şiir anlayışı ve onları aksettiriş tamamen O us- ta ve büyük şairin elindedir. Fakat Baudelaire ne kadar derinde, içte ve muhtevada ise Muhib o nis- bette dıştadır. Baudelaire'in her mısraı insanı anla- tır. Muhib ilk şiirlerinde ne humaniza ruhunu Anla” mış ve ne de onun ilk anlayış merhalesi olan san'at eserinin insan olduğunu kavramıştır. Filhakika Muhib'in ilk şiirlerinde hiç bir şaire nasib olmıyacak derecede lisanı, ahengi ve şekil mü- kemmeliyeeti vardır. Filhakika hiç bir şair Muhip gibi şiire : Yeşil pencerenden bir gül at bana Işıklarla dolsun kalbimin içi, Mevsim gibi geldim işte kapına, Gözlerimde bulut saçlarımda çiğ. (Serenad'dan) Ve: Ey hafıza velüt memenden beni emzir Zengin renklerini ufkuma dök ey bahar. (Selâm'dan) gibi, yepyeni kafiyelerle şekle hâkim ve bu kadar zengin hayal ile girmemiştir. Bunla beraber Muhip,in bn ilk şiirlerinden yarına pek bir şey kalmaz , Pek çok şairimiz bu nufuzsuzluk içerisinde kibrit alevi gibi ancak, yandığı zaman ışıklı, gözel görünüp sön- dükten sonra kaybolup gitmemiş mi? Hayal nekadar zengin munis ve güzel olursa olsun şairden yarına kalacak insan dır. Hafızadan kalan şey değişmez zamanla ne iyi komşumuzdun sen Fahriye abla. (Fahriye obladan) Muhip ilk şiirlerinden son yazdıklarına kadar mu- teassip ve müfrit denecek derecede şekle bağlıdı. Bu şekle bağlılık ona çok şey feda ettirmiştir. Şekli ev- velâ kelime imtizacı ile kelime hüner ve ustalığı kabul eden Muhip belki de serbes nazım yazanlara karşı duyduğu ruhi bir resksiyonla meselâ bir tabi- «nun çerçivesi haline kaymış vezinaiz ve kafiyesizli- gide şekilsizlik saymıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: