30 Nisan 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8

30 Nisan 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

sali KY AŞ S. Nahit ler yazmıya kalkan Üçüzler isimli kötü ve adapte biricik eseriyle ti. yatronun tenkit sahasına geçen gü- zeteci Selâmi İzzet'in dediği gibi tulünatçılar kaş yapayım derken göz çıkarmışlardır. Maalesef bazı insan- lar ve bazı mubhitler onları bu hs- ie gokmuşlardır. Bir romancı nâmı müstearla para kazanmak için aşağılık bir eser vücude getirmişse onun edebi bir kıymeti baiz eserini inkâr mı edelim $ Tulüat san'atı değersiz şahısların eline düştü diye onun şerefli mazisini ve orijinal janrını tahkir etmek hiçbir zaman hakkı- mız değildir. Tulüat piyesleri — Tulüat eser- leri hiçbir zaman gelişi güzel mey- dana gelmez. Birçoğu başka insan- lardan mevzular alınarak mahelli şekle sokulmuş ve kanavi çizil- miştir. Tulüat eserlerinde daima ibret dersi veren ahlâki bir cephe vardır. Hâdiseler daima bir aile topluluğu içinde geçer. Ve sonu ibret verici bir netice ile bağlanir. Her sınıf halk yadırgamâdan sey- reder. Mevzular realisttir. Taldat tiyatrosunda dekor — Ön perde daima melodramda olduğu gibi aşağıdan yukarıya kal- kar ve üzerinde zamanın meşhur bir mesire yerinin primitif bir şe- kilde yapılmış resmi vardır: Kâğıt- hane, Fenerbahçe, Göksu gibi... Sahnede, sağlı sollu - büyüklüğü. ne göre - kolişler vardır. Üzerlerin- de kıvrılmış perde desenleri bulu- nan bu koligler, meyilli bir şekilde birer metro ara ile fona doğru &i- ralanmışlardır. Tavanı gösterme- mek için pirizletde de kıvrılmış perde desenleri vardır. Fonlar, u- mumiyetle iki ttirlüdür : Birisi 8a- lon, diğeri Bosko denilen ağaçlık fondur. Salon Ferme'de, sağlı sollu birer pencere, ortada dâperdeli bir kapı vardır. Tulüâat sahneâinde tipler — Ko- medi DELIL'ARTE de olduğu gibi tulüat sahnesinde de ayrı ayrı ko- 282 — Servetifünun — 2384 BİLGANIN TULÜAT vi mik karakterler vardır, Bu tipler doğrudan doğruya bu sahade ça- lışan san'atkârlar tarafından mey- dana çıkarılmıştır. Böylelikle Türk tulüat san'atında Komik tipler Janr'lara ayrılmışlardır. Tulüat tip- lerinde o kadar orijinal hususiyet- ler vardır ki bu ancak tetkik edi- lerek meydana çıkabilir. Maalesef bu sahada hiç bir inceleme yapıl- mamıştır, Muhtelif tiplerin şahıslar tarafından meydana geldiğini söy- lemiştik. Türk tulüat sahnesinde büyük birer mevkii olan «Hasan», «Abdi», «Ali Bıza>, «Rafet>, «Na- git» gibi san'atkârlar tulüatın komik tiplerinin gyrı ayrı karakterler ha- line gelmesine sebep olmuşlardır. Bu şahısların yaratmış olduğu tip- ler dalma muayyen bir tiptir. Yel- nız Naşit bunlardan ayrılır. Abdi efendinin yaratmiş olduğu (sadık bende, uşak tipini Hasanda da görmek kabildir. Her ikisinde de aynıdır, Elde taşınan saplı süpürge bu tipin bir sembolüdür. Netekim buna benzer senbollere komedi DELL'ABTE'de de tesadüf etmek kabildir. Emektar uşak tıpi bu sü- pürkeyi bir vasıta olarak kullanı- ır. Abdinin talebesi olan Hasan efendi ayni tipi yaşatmıştır. Ali Rıza efendi bambaşka bir tulüst komiğidir, Kostümile ve yaşadığı karakterin Hasan efendi ve Abdi- den ayrılır; abdal olmasına rağmen zekice hareketler yapar. Heerin düğümlenmesine sebep olur. Kar- şısındakine abdal görünür. Fakat el altından onunla alay eder. Bir çocuk ruhu taşır. Delidolu, pat#- vatsiz bir tiptir. Komik Rafet geliuce: Abdal Riat diye büyük bir şöhreti var- dır. Yukarda söylediğimiz üç san- atkârdan tamamile ayrı olan ko- mik Rafet kostümile olduğu kadar yaşadığı şahsiyetle de tamamile ayrı bir karakterdir. Anlayışazdır; unutkandır; ve dilinde rekâket. 0- Jlup sık sık da ağlar. Hiç gülmiyen bu tip Türk tulüat sahnesinde ayrı bir karakterdir. Bir elinde Duy. E tian SAHNESİ kâğıt fırıldak, diğer elinde de ho- roz şekerile sahneye çıkar. Ali Rıza efendi bir elinde şey- tan uçurtması ve bir elinde de ba- gırsak düdükle sahneye çıkar. Me- selâ: En bararetli bir konuşmada düdüğünü öttürerek ortalığı gü- rültüye boğar. Çok uzun olan ve göğsüne kadar ozanan şalvarı boy- nuna bis askı ile tutturulmuştur. Türk tulüat sahnesinde bu ko- mik tipler eserlerde ayrı ayrı rol alırlar. Tulüstan tekâmülünden şon- ra bazı eserler bn komik tipleri bir araya toplamıştır. Nasıl ki ko- medi DELVARTE de komik tip- ler daima beraberdir. Bunun gibi tulüstın tekâmülünde de ayni geyi görmek kabildir. Meselâ: Mus- tafa Nuri beyin yazdığı “Âşıklar, isimli komedide bu karakterleri bir araya toplamıştır. Âşıklar kab- vesinde saz çalarak beyitle birbir- lerine nüktepürdazlık etmeleri çid- den çok orijinaldir. Çünkü eserin yalnız bir kanavası vardır. Halbu- ki kahvede beyit ile âşıkların bir. birlerine söyledikleri parçalar dog- rudan doğruya tulüattır. Bu arada sanatkârlar şeyircilerden bazılarına da takılırlar. Komik tipleri birleş- tiren birçok tulüat piyesi kanavası vardır. Tulüatın tekâmülünden ve komik karakterlerin çoğalmasından sonra bu gibi eserler meydana gelmiştir. Çok beşeri olan bizim tulüat tipleri komedi Dell'arte karakter- lerinden çok daha kuvvetli çizil- miştir. Eğer tuluatın tekâmül dev- rinde bir müellif çıkıp ta bu ka- rakterleri ayrı ayrı tesbit ettikten sonra tulüat komeğdileri yazmış ol- saydı Türk tulüat san'atı dünya temaşa tarihinde bambaşka bir mevkie sahip olurdu. Çünkü şahıs- iar tarafından yaratılan bu beşeri tipler doğrudan doğruya Türk ze- kâsının eserleridir. Onda hiç barici bir tesir yoktor; elindeki aksesu- var'e kadar... SON

Bu sayıdan diğer sayfalar: