14 Mayıs 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13

14 Mayıs 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

olduğunu gördüm. Bayan muhar- riri kendi silâhlariyle yere sermek için daha bazı bilgilere ihtiyacım vardı. Yırtılması güç bir esrar per- desi romanın âna hatlarını, mev- zuunu, şahıslarını ve bu şahısların karakterlerini saklamakta devam ediyordun. Sözü ihtiyar kadına bı- raktım. Muherrirlerin kendi eserlerin- den bahsettikleri zamanki coşkun» luğu ile, bir çeyrek saat, durma- dan konuştu. Romanın vaziyetini, rahi ve içtimai meselelerinin in- celiğini, anafikrini ve ahlâki ga- yesini gözlerimin önüne gerdi. Ma- rica'nın kont Casimir'in ve Bolt- hay'ın maddi ve ruhi portrelerini yapmağa savaştı, Romandaki ko- nuşmaları, bazı bazı taklitlerini yaparak, tekrarladı. Romanın ey- veliyatı, muhtemel neticeleri ve ikinci derecede şahısları üzerinde derinleşti, birkaç kont ve baron daha takdim etti, iyi kalpli bir prens ve ihtiyar ve sadık bir uşak tanıttı. En nihayet romanın adına ihanet etti: Marica'nın son aşkı. Bunun üzerine artik hücuma geçtim. Bütün sıralarını ağzından almış bulunduğum için konuşmağa başlayarak, bana epey korkuya mslolmuş olan bilgimin yardımıyle, romanın cümlesi cümlesine tekrar- ladım, tahlil ettim, teşrih ettim, i» zah ettim, mukayese ettim, aksi delil gösterdim, cerhettim, iyi vey& kötü buldum, Hem de öyle esaslı bir surette ki, kadın serseme dön- dü. Kurtulmuş demektim: Ben de- lillerimi ileri sürdükçe, istemiye istenmiye kabul ediyordu. Fakat tenkidim canını sıkmağa başlamıştı. Eseri okadar usanç vericiydi ki, yalı okuyucuları değil, kendisi bile bunalmıştı. Bir çeyrek saat içinde işini bi- tlrmiz, kendi silâhiyle kendisini haklamıştım. Derin tetkiklerime te- şekkür etti, ve eserini pek haklı tenkitlerime göre düzelteceğini söyleyerek, kaçar gibi uzaklaştı, Alnımın terini silerek yanlarına gittiğim zaman arkadaşlarım : — Bu ne half diye sordu, Sap sarı olmuşsun | — Herkül gibi çalıştım ! ceva- bını verdim” Ya müsveddeler okumak kim bilir nekadar daha fazla zahmetli olurdu, Fuat OKAY SHAKESPEARE — 306 ıncı sayfadan devam — kü o zaman bu klâsiklerin içimiz- deki yerini ve hangi tellerden çal- dığını tespit edeceğiz ed Öyleyse, Shekespeare içimizde ne yer işgâl etmektedir? acaba içimizin hangi temiz tarafında 0- nun şiirindeki temizlik tutunabi- liyor ? Yahut, içimizin temizliği hiç kalmamışsa, onu şiirindeki âihirli ışık, içimizdeki hangi çamurla yo- ğurnlmakta? Onunn eserindeki ha- yat, bizim hangi hayat inancımıza dayanır? Çırpınış dolu hayatımızın prozaisminden hangi hassasiyet a- caba Kral Lear, Hamlet veyâ Otello yaratıcısının büyük hassasiyetini dâvet edebilir? Muhakkak, kıskanç- hk yüzünden karısını boğazlıyan esmer bir erkek, kaderinin ve kız» larının hainliği karşısında aklını kaybeden aptal bir baba, öyle mü- teferrik şeylerdirki ilelebet alâka ile takip edilecek ve anlaşılacak- tır. Fakat Otello ve Kral Lir sâ- dece bu kadar mıdır? Yâni hergün gazetelerin beşinci sahifelerinin po- lis sütununda rastladığımız hâdi- seler midir? Bütün Shakespeare hergünkü hâdiselerin muassalasıdır ve belki de, bu mektep kitapların- da onun klâsisizması büyüklüğü demektir- çünkü yevmi hâdiseler insaniyetin nakil vazifesini görür gibidir -ve bu Siam'a kadar er- miştir -siyamlılar, Japonları geçe- lim, Ghakespeare'i çok severler onların sabık kralı Hamlet'i tercü- me bile etmiştir. Shakespeare'iu bu yevmi hâdiselerle örülen sanati öyle bir araba hâline gel- miştir ki âlemin hergün tattığı zevk ve kederin ifâdesini taşıyacak bir hâldedir. Fakat Shakespeare'i biraz yakından tetkik edecek olur- sak bunun tam aksi ve zıddı oldu- gunu görürüz. Hayatı ve eserleri- birer, veyâ bir arada alınsa-de- vamlı birer sürprizdir. Muhakkak hayatın mücizesine, sürprizine, Sha- kespeare gibi, iştirak eden muhar- rir, veyâ daha münasip söyleyelim fâni yoktur. Yedi yunan şehri Ho- mer için kavga etmişler ve Samu- el Butler gibi paradoksçu bir İn- giliz Odizeia (Odise) yı bir kadının yazdığını iddia etmeğe bile kalkış- mıştır. Fakat Homer, münakaşası bu- rada bitiyor ve Akil'in baltasının yaşadığı efsânevi zaman için, Ho- mer, en nihâyet smmanların belirsiz şâirleri, sürüsü arasında yer alıyor. Napoleon, Julius Sezar dâhi- dirler, fakat bunlar daha ziyade izah edilmişlerdir tarih ve düuya eserleri (kadrosunda şahsiyetleri mükemmel olmasa da mükemme- le yakın bir surette tayin edilmiş- tir. Fakat Shakespeare de mükem- mel olan bir şey varmıdır? Her şeyden evvel, insan. Sha- kespeare - Allahtan &onra en bü- yük insan yaratıcısı olarak anıl- masına rağmen - insan olarak en az mevcut olandır. Allahtan sonra en maruf sima olarak anılmasına rağmen tıpkı Allah gibl en az tanınmış sima- dır. Aliah, çocuk masallarında Sen Piyer veya Noel Baba gibi giyi- nerek (*) meçhül ve efsanevi ka- larak, babasına hayvan kesiminde ve derileri ermesinde yardım eden ehemmiyetsiz köy delikanlısıına benziyerek, evden-eve dolaşır; bu delikanlı, izinsiz olsrak komşu lor- dun çiftliğinde avlanmak için ken- di kendine izin verip hücum eder, evden, korku saikasiyle kaçar ve kendinden &ekiz yaş büyük bir kadınla evlenir, ondan ve sefalet- ten kaçar ve Londra batakhane- lerinin yolunu tutar; tiyatroya ge- len asillerin atlarını bekler, aktör olur veyâ yalnız süflör ve sahne- nin zevkini alarak başkalarının eserlerinden yığınlarcn aşırır; sa- rışın ve sempatik bir genç Lord için samimiyetinden şüphe edile- cek soneler yazar, ve Elizabetin yanındaki olgun bir kadına da buna benzer bir şey yazar ve nihâyet ciddi olarak çalışmaya başlar ve 20 yıldan az bir zamanda, en aşa yarısı dünya kalemlerinin yazağfi-.* diği en büyük şeyler olmak üzere 37 piyes yazar, ve sonra MmuYVAf- fakiyetinin zirvesinde, çünkü Sha- kespeare para ve muvaflakıyet arza etmişti doğduğu köye çekilir. — Devamı var — 311 — Servetifünun — 2386 d

Bu sayıdan diğer sayfalar: