6 Ağustos 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 3

6 Ağustos 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SER VETİIF DE Sahiği ve müessisi A4. İksan Tokgöz Maşriyat Müdürü : Sa, Fahri Ozamaoy al Fiyatı 15 Krş. UYANIŞ SİYASİ — EDEBİ —İLMİ —SOŞYAL— HAFTALIK GAZETE o Kuruluşa 1891 NUN vu 59 — cın 997 Telgraf : Sörvatifünse İştanil Teletonı 31013 6 Ağustos 1942 Pergembe Hafta Hasbıhali: Kendi mahsullerimiz — Kendi yiyeceklerimiz -- Kuşlokumu — Yiyeceklerde çilekârlık — Muharebe ortalığı yıkıyor |! Yazan: Ahmed İhsan TOKGÖZ Bahçemizde yetişen mısırlardan güzel seçilmiş birkaç tanesini haş- lamışlar, getirdiler, Çok lezzetli idi. Bunu bahçede yerken, orada bolena odun ateşi üstüne konulmuş çamaşır kaynatan kazan gözüme ilişti. Çok eski zamanda Göksu çayırında, yahut Kâgıthanede dere kıyısında kurulan haşlama mısır kazanları gözümün önüne geldi. Gökşuyuna gezmeğe gidenler mut- laka kazanın yanına sokulurlar haşlanmış mısır alır ve keyifle yerlerdi. Fakat çayırlardaki bakır kazanlarin öyle büyük şeylerdiki şimdi birisinin eline geçse, kazanın halkı önce bakırından bir servet sahibi olabilirdi. Bunları bana hatırlatan bizim çamaşır kazanına gelince, onların yanında su bar- dağı kadar ufak kalıyordu. Cihan harbinin doğurttuğu yiyecek dar- lıkları, çabesiz. insanı boğaz ihti- yacının derdi arkasına sevk eyli- yor. Hele bu darlıkları ortadan kaldırmak ümidiyle kurulan birçok Ofisler yiyecek fiatlarını düzelte- cek, darlığı azaltacak bizde yalnız memuriyetlere adam kayırmağa yaramıştı; Vekiller heyetinin bu tehlikeyi anlayıp Ofisleri azalma- sını duyunca elimdeki haşlanmış mısirı daha tatlı buluyordum. Ee- ki hatıralar zihnimi gene sarıyor- du. Bir havuz kadar büyük mısır kazanının yanında başlarında bü- yük tablalarla dolaşan ggtıcılar vardi ve bağırıyorlardı : — Kuş lokumu... Tatjı revani! Kuş lokumu bizim gocuklu- gumugda bayıldığımız bir nevi bisküvi idi, Birbirine yapışık olm rak tabla üzerinde duruş, gök nefis ve temiz bir türk yiyeceği idi. Revani ise halâ bulunuyor, fakat nerede o halis ve nefiş tereyağı ile yapılmış revanileg $i Muhare- benin çıkardığı darlıklaşı düşünür- ken zihnim buraya 4g sapıyor &- caba niçin kuş lokumpnu unuttuk? Neden dolayı revani kenarda kaldı? Yine eski seyir yerlerinde buldu- ğgumuz eski mahellebicilere ne oldu? Halis südiş pişmiş ve pirinc unu çok nefis hallebiler süd- lâçlar, kazan dipleri, aşurelerin tadı damağımda,.. Cihan muhare- besi her mill#ti kendi yetigdirdi- ğini yemeğe gevk eyliyor. Ofisle- rin azalmaşjle mahsul diyecek sa- tışları rahatlık görünce kuş loku- muna ve peynirli pideye dönmek ve bunlari nefiş hazırlanıak çare- lerini temin etmek duha sağlam bir yol olacuktır, Hukiketlar ortadadır; hayale kapılmak doğru değildir. Cihan harbi bütün insanlığı akıllara gel- meyecek surette saramaktadır, Ve daha ziyade sarsacaktır. Süsü ve lüksü katiyet bırakalım, memleket mahaulüne sarılalım, bu mahsulü Değirmendere - 39 Temmus - 19437 arttıralım. Bizim eski yiyeceklere dönelim. Bu gün bahçenin mısı- rından sonra öğle yemeğinde fa- sulye kabak, patlıcanla ve zeytin yağıle yapılmış güzel bir türlü yedim. İçinde et yok idi. Zeytin yağına dönüşümüz bu günlerde tere yağının gittikce azaldığından ileri geliyordu. Zeytin yağına ağır olur derler, hayır değildir, Onunda kolayı vardır, türlü pişdikten sonra indirme zamanı içinde zeytin ya- Kını koymak ve kaynatmamak kâ- fidir, İşte zeytin ağacı karşımda duruyor; onun mahsulü yaprak. ların arasında şimdiden parlıyor. Var olsun kendi toprağımızın ver- diği yerli mahsul! İşte zeytin «- gacının altına konulmuş olan â&rı kovanı da çalışıyor; arılar bal ha- zırlıyor, buda bizim halis mahsu- lümüzdür; pancardan şeker olur ama fabrika lâzımdır; arı kovanı- bın fabrikası tabiat elile kurul- muştur. Belki bu sözlere gülen olur; hayır yok. Gülsünleri Bütün dünyayı yakıp yıkan ve insanlıği mahveden görülmemiş mubare- benin bagıyladığı müthiş yokluklar karşımızda dararken gülerler diye düşünemeni, aç kutmuyuyım diye çare ararım. İşte karşımda bulıkçılnr var; Balik tutmak için balık iğvesi bulamıyorlar. Ben de cild hasta. — Lüyen sayıfayı çeviriniz — 133 — Servetifünun — 2398

Bu sayıdan diğer sayfalar: