August 6, 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7

August 6, 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Süleyman bey, sarhoştu. Beya? bir bezle sarılı omuz ve koluna ehemmiyet vermeden attan atladı ve gruba yaklaştı, Sendeliyordu. Yorgunluk akan yüzünden iri, ma- vi, gözleri dehçetle fırlamıştı. Kapra'nın omuzunu gol eliyle okşadı, haydut'u ortalarına alan iki jandarmaya kaşlarıyla bir işa- ret yaptı, bunlar yana çekilerek iri herifle tknaz Süleyman beyi karşı - karşıya bıraktılar. Süleyman bey, yorgun gözlerini | küçülterek herifi baştan aşağı kadar süzdü vesonra: — 'Tüüh! diyerek iri haydutun suratına büyük bir tükürük fırlattı. | diye e . . . . Mahmut, lâmbayı yakmamış ka- ranlhkia oturuyordu. Serin bir ay ışığı odasını garketmiş sanki piş- manlıkla sönmek isteyen ocakta- ki kül haline gelen korlarla alay ediyordu. Yandaki Makedonyalı, ağır, yek- nasak ve bitmek - tükenmek bilme- yen şarkısını okuyordu. Mahmut eliyle ağzını ve çene- sini tutmuş soluk mehtaba dalmış düşünüyordu. Bir tarafta, kâhya, ertesi sabah için köylüyü yol yapmaya davet ediyordu. Cama hafif ipce parmak» lar yağmur taneleri gibi döküldü. Mahmut şaşırdı: Kim olabilir? diye düşündü. Sonra yerinden kal karak kapıyı açtı. Hafif şaşı gözle- riyle, mütebessim, Magdelenaydı. Acayip bir fışıltıyla: — Bizde, dedi, toplantı var. Ba- bam, sizin gelmenizi de rica etti. Ve sonra elini uzatarak, Mahmu- tunkini yakaladı: — Haydi gel!.. Bekliyorum. Kızın gözleri acayip bir ışıkla andı, Mahmut gülümeiyerek onun elini sıktı: — Geliyorum, Magdalena.. Hay- di, sen git... Ve koşarak giden kı- zı bir müddet arkasından seyretti. Karanlıkta, kaybolunca, odanın içine daldı ve iâmbayı yakarak saçlarını taradı. Paltosunu onuu- zuna koydu. Kapıdan çıkarken, döndü ve kati adımlarla gidip kitap dolu sandığı açtı içinden, dipten, iri tabancasını aldı ve kurşun dolu şarjörü içine yerleştirip, pantalo- nunun arka cebine koydu. Bukovinalı Marin Alpetrii'n, - Magdalena'nın babası, - evinin ö- nünde bir ân durakladı ve sonra içeri girdi, Tahta atl'| Uyu artık uyu çocuğum En güzel masallar uykudadır... Saçaklarda yattı serçeler Acıyarek yuvasızlara Bir teşrin oyı aydınlığı İçinde uyuyor bahçeler Gitmek ister misin yıldızlara? Vicdanın müsterih ve rahat Gözlerini kapa çocuğum Dokuzu çaldı kuşlu saat Bekler seni arkadaşların... Onlar çok önce uyudular Perdelerin ötesindeki Yeşil âlemlere doğdular... Orada kırlar, güvercinler, Görmediğin çeşit oyuncaklar, Devler, mavi duvaklı gelinler, Küçük kaolbini sallıyocak, Uyuyanlar bahtiyardır... Çocuğum, insanların oncak Uykuda kanatları vardır. Faik BAYSAL 19) Şairin «Tahta At» adlı serisinden. Büyük odanın dört duvarı bo- yunca sıralarda oturan erkek ve k&- dın işleraeli elbiseli Bukovinalılar, Mahmutu görünce ayağa kalkıp selâm aldılar. Magdalena'nın baba- sı Marin, kuru, çileli yüzlü, nzun boylu biraz kanbur bir adamdı. Mahmut'a yaklaştı ve iri, sarı dişlerini göstererek onun geidiğin- den memnun kaldığını anlattı ve sonra Magdalena'ya dönüp bir san- dalya getirmesini söyledi. Kadınlı - erkekli misafirlerin ara- sna yerleşince, bir köşeden üzerin- de bir şiğe ile bir kadeh olan bir tepsi belirdi ve sırayla kadın - er- kek birinden dâlğerine devredildi. Mahmut'un yanında oturan genç ve gilli yüzlü kadın, şişeden kade- hi doldurdu ve içti. Sonra yine ka- dehi doldurarak Mahmut'a uzattı. Mahmut tzuika'ya baktı, ondan sonra tepsiyi ketıdine uzatar kudı. 9: — Ben içmiyeyim, dedi, dün akşam içtim de... Magdalena'nin babası oturduğu yerden fırladı: — Ricâ ederim, için, öğretme- nim... Bu bizde âdettir... Sıra atlarsa, iyiye yorulmaz. Çekin, bir tâne... Mahmut kadehi kaldırdı ve her- biri gibi: — Allah, şans versin! dedi ve işti... — Devamı 143 ünc sayfada — 137 — Servetifünun — 2398

Bu sayıdan diğer sayfalar: