19 Ekim 1930 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

Kalan görüntüleme: 0

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. Daha yüksek sayfa görüntüleme limiti ve diğer özellikler için abone olun!

Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- ——— A OSONI RpSTA ğfr_ğlg__asıı Af e “ Son Posta ,, nın Tarjhî VA HAREM DEELİZLERİNDE HEKİM OĞLU, HAKİM BİR ADAMDI, BU HADİSENİN MAHİRANE TERTİP OLUNMUŞ BİR OYUNDAN İBARET OLDUĞUNU ANLAMIŞTI Divan efendisi, derin bir beht içinde vezirin dizlerine kapandı, yanık yanık yalvardı: et. Bir çubuk tüttür, hiddetin varsa sükün bulsun.. Elbette malümundur ki kızgın kalkan zararla oturur. Mührü - şerifi hot elinle bırakıp düşmanları şadetmek ne demek? İhtiyar — vezir, — feylesofane başıni salladı: — Ne Kızgınım oğul, ne kırgın. Kelleyi kurtarmak için mührü feda ediyorum. İçim yanıyor ama, can bu. Mühür için de olsa göz göre göre yabana atılmıyor. Ve sonra telhisin mevzuunu söyledi: — Gülnihalin periler elinde kaldığı muhakkaktır. Bugünkü tipi de onun periler diyarına seyahatini gösteriyor. Şu yağan kar değil, Gülnihalin arabasına iyi saatte olsunların attığı çi- çeklerdir. Ben; istihare ettim, bu işlerden anlıyan ulema ile gö- rüştüm. Gülnihali, ancak Hekim oğlu Ali paşanın ele geçire- ceğini anladım. Beni azlediniz, mührü bü- mayunu ona veriniz, Gülnihalide kendisinden isteyiniz, nazeder- se kızkulesine gönderip sıkış- tırınız, gene nazlanırsa kelle- sini kesiniz. Onun dirisi de, ölüsü da bu mühim maslahatın görülmesine yarar. Bu aralık kızlarağası da tekaüt edilip Mısıra gönderilmelidir. Çünkü “istiharemiz, onun dahi periler tarafından hoş görülmediğini güösteriyor. Divan efendisi, şaşkın şaş- kin odadan çıklı, — paşanın emrettiği telhisi kaleme aldı. Tesvit tebyiz — işi — bir- kaç saat imtidat ettiği için vü- cuda gelen mufassal ve mu; tavvel arizenin hünkâra takdi- mi, ancak ertesi sabah müm- kün olabildi. — Geceyi yine arz odasında ve uykusuz geçirmiş olan Hün- kâr, usta bir üslüp ile kaleme alman istifanameyi aldığı vakit, bütün İstanbul buzlar içinde idi, Haliç donmüştu. Hatta Sitlücedeki konağına adam, adam üstüne gönderilimek su- retile, müstacelen huzura davet olunan Hekimoğlu AÂli paşa, Defterdar iskelesine atla ge- çerek saraya gelmişti! “1168,,8enesi kışının şiddeti- ni hikâyemizde işaret etmekten maksadımız, Hekimoğlu Ali Pş. gibi vüzera tarihinde sayılı bir yer tutmuş olan kıymetli bir adamın sadarete irtika edebil- mesinde o müstesna soğukların tesiri olmasındandır. Esasen aziller, ınasıplar, ne liyakatsiz- likten, ne liyakatten ileri geli- yordu. Hiçten sebeplerle en yüksek mevkilere çıkmak © “ devirlerde mümkündü ve havai “ bahanelerle mesnetten uzaklaş- — mak ta daima görülürdü. ; Üçüncü Osman, payıtahtı 'ihata eden tipilerin - eline su- nulmuş olan telhiste yazıldığı gibi - Gülnihal ile alâkadar olduğuna derhal inanmış ve Hekimoğlunun da © gözden sevgiliyi ele geçireceğine iman zeürmişti. Çünkü O, herhangl bir vezirin, rızasile sadaretten Ve | l — Aman devletlim, kerem K— --a Efendim! Dedi — Gam yeme, telâşa düşme, geniş ol | Gâlnihalı' bulmak benim borcum olsun... çekileceğini hatırına bile ge- tiremezdi. Binaenaleyh Mustafa paşanın mahza kendisine hizmet için sa- dıkane fedakârlık gösterdiğine zahip oluyordu. O derecede ki Hekimoğlu Ali paşayı mu- tantan bir hatla Sadaret mev- kiine çıkarırken Mustafa paşaya da -sadakatini takdiren - hilat- ler ihsan ediyordu!.. Hekimoğlu Hakim İdi! Yeni vezir, dertli Hünkârın kendisini niçin sadrazamlığa getirdiğini anlayınca yer öptü: — Efendim -dedi- gam ye- 'me, telâşa düşme, geniş ol, İşime de karışma. Gülnihali bulmak benim borcum olsun!, Üçüncü Osman, melül me- lül, sordu: — Ya bulamazsan ? —O vakit boynum kıldan incedir | : Hekimoğlu Ali paşa, cidden hakim bir adamdı, cin ve peri efsanelerine kıymet veren se- viyelerden çok yüksekti. Hala- yık hikâyesini alettafsil dinle- dikten sonra bu hadisenin ma- hirane tertip edilmiş bir oyun- | dan ibaret olduğunu anladı ve işe Gülnihalin hüviyetini —tah- kik ile başlamayı tasarladı. Gülnihal kimdi, —nerediin gelmişti, kimin delâletile sara- ya sokulmuştu?... Bu noktalar etraflıca tenevvür edince, ha- layığın hariçle alâkası olup olmadığı — tabiatile meydana çıkacaktı, eğer bu alâka mev- cut değilse onun sarayda sak- landığını kabul etmek - icap edecekti. i Paşa, tahkikat icrasına E- sirhane eminini isticvap ile başladı. t ( Arkası var| — EE Bugünün Meselelerinden Celâl Nuri B. Kimdir? (Baş tarafı 1 inci sayfadaj Şimdi işitiyorum ki bu adam hararetli Türkçü ve lisanda sa- delik taraftarı olmuştur! Teb- rik ederim, Ben Ağaağlu Ahmet bey Türk Yurdunda Türk secaya- sının meziyetlerini arayıp genç vesle telkin ederken o Celâl Nuri bey “ Edebiyatı umumiye,, mecmuasında — Lombrozonun “mücrim enmuzeci ,, diye tarif ettiği insana Türk milleti efra- dının uygun geldiğini ve tetabu ettiklerini yazıyordu. Bu yazı dolayısile benim ve arkadaş- larım merhum Ziya Gök - Alp, Zonguldak meb'usu Celâl Sahir Bey, İstanbul meb'usu Ham- dullah Suphi Bey ve Darül- fünun müdderrisi — Köprülü zade Fuat Bey tarafından vaki olan müşterek protestonameye mukabil Celâl Nuri Bey ken- disinin ve mecmuasının hamisi bulunan “ veliahtı civanbaht ,, Mecit Efendiye şikâyet etti; bir müddet sonra Celâl Nüri Beyin — hemşerisi — Venizelos Celâl Nuri Beyin — yazısını Cenevre konferansında Türk milletinin aleyhine olmak üzere işhat etti: “İşte Türk milletinin cani olduğunu kendi muharrir- leri yazıyorlar ,, dedi, Şimd işitiyorum ki Celâl Nuri Bey mücrim enmuzeci diye ilân ettiği Türkleri çok seviyormuş; gene — kendisini tebrik ederim, lerden isterim. Ben Ağaoğlu Ahmet, müta- reke esnasında padişah Vah- .dettin tarafından hapisaneye atıldığım halde, Celân Nuri ayni Vahdettinin sadık bendesi ve nedimi ve sarayında en mahrem adamlarından - birisi — oldü. Diyorlar ki bugün - Celâl Nuri bey ayni hararetle de- mokrasi ve cümhuriyet taraftarı olmuştur. Gene keggesini teb- rik ederim ve kendisinden so- rarım : Kimse tarafından okunmıyan, “Hayat Mecmuası,, nın idaresi: için Maarif Vekâletinden ayda altı yüz lira alnıakta berdevam - mıdırlar? Berdevam iseler “ta- ciri facir,, Celâl Nuri Beyigene tebrik ederim. Hele, İstanbul matbuatı hık'-- İ v | mi (5) erkek (2) » Teşrinievvej 19 —— c Sinemalar ALKAZAR SİNEMASININ on Fosta Bilmecesi ...' Halledilen Bilmecemiz 12345678 91011 Göstermekte olduğu fev! :'âde serbest ve açık — y ĞİAI M M ANA BİR FAHİŞENİN HATIRATI İ | 3İKAŞİR ' filminin iraesi bir hafta daha temdit etmiş olmasına rağmen B — 4İEİTEF umumhanedeki genç kızların hayatını tasvir etmekte olan SİREEMi bu eseri görmek üzere halk hergün saatte kemali tehalükle B | s HMA koşmaktedır. aa | TİP A Si MülRkln eZ — tolEİLİE | (BERNESTEİN)in MELO, FELİX, LE VENİN K RİAYi (Ç Şaheserlerinin mübeddiası | Yeni Bilmecemiz GABY MORLAY ı 567 891011| Pek yakında Ü 1234 9 10 İ SHİ İK MÜTTEHİM....KALKINIZ , : Muhteşem Fransızca sözlü filminde arzı endam edecektir. GLORİA SİNEMASI Pek yakında açılıyor... t 00 L G CA a u N — İstanbulda Yol Parası Veremiyeıeh“, [ (20) Bin Kişi Vardır | Mümkün Olursa Bunlardan Yüzde | Elli Zam İle Yol Parası Alınacaktıf î tedarikte —bulunduğu — hald* gelen amelenin azlığından df" layı büyük zararlara girmiştir: Bu hususta Nafia vekâletin? müracaat etmiştir. " -Muayyen - vakitte gelip ” hşmıyan ameleden yol paraf! zERK A aai Saldan Sağa, Yukardan Aşağı: 1 — Boysuz (4) beraber doğan (4) 2 — Rabıt edatı (2) eritmek (5) alev pisliği (2) 3 — Babanın arkadaşı (3) kadar (3) 4 — Küçük bir hayvan (5) bir nevft maymun (5) 5 — Bir deniz (4) bıçak (4) Ü — 7 — Kıyafetsiz (4) ev (4) 8 — Ham kavun (5) maaş banunu (5) 9 — Çoban paltosu (3) bü- vyük (3) 10 — Bir hece (2) kadın is- Son nüfus tahririnden alınan | neticeye göre İstanbulda yol parası vermekle mükellef (200) bin kişi vardır. Fakat Maliye- nin tahkikine göre ancak (115) bin lira kadar bir "yol parası alınmak İlâzım — gelmektedir. Yol paralarınm tahkiki mali 11 — Sucu (4) Köprü Üzerinde emreden (4) ÖL ST sene olan hazirandan itibar e- | ( Yol ve köprüler ) kanı":: - dildiği için İstanbul Nafia baş- ; mucibince — yüzde elli | Kovalan?n Çocugun mühendisliği haziranda l'n'itı"ı%îı.1 ile ve tahsili emval kanunut* — Kg]-—e n;ğîrgdelğl_e %Ld;:l? köy muhtarlarına yaptığı bir | tevfikan tahsil edilecektir. HA” —| ün rüde bir çoc â- | temimde İzmleri . ; İ bildiğine kaçıyor, arkasmdan | verebileceğini ve kümlerin bi | tedilecek — emvali — bulunm hir polis memuru süra'tle ken- yaklat: bapseditecektir. disini takip ediyor, halk ta bu heyecanlı kovalayışı * seyredi- yordu. Çocuk kucağında bir küçük tabla taşıyordu. Kaçar- Gil çalışacağını sormuştu. Alı- nan cevapların tasnifinden son- ra İstanbulda yol parası vere- miyecek (20) bin kişi tesbit edilmiştir. DARÜLBEDAYİ TEMsiLLE“l lıîe? İ:;iriıine çarptı. İçindeki Bukneticekıalmdğktan sonra | Bu am kalemler yerlere serpildi. Polis | her köye ikinci bir tamimle | w Ef. eğildi. Yerdeîırpkalemle:-i bilfill — çalışmak — istiyenlerin SAat S B0 aa tğ:ığîg:;ünîocuküta köprüden “e"?le'dle"ü bı;l?'gı Ş îla&d; CİN | Zabıtai bâîîiiy;e memuru da lışmak için köylülerin me 3 Perde | kalemleri “eline desteledikten olmadıkları sonbahardan Eylül, 1 Tabi | sonra muzafferane geri döndü. Teşrinievvel, Teş"mm ilk S Köprünün parmaklıklarında ©- bahardan da Nisan ve Mayıs turan hamal ve boyacı çocuük- ayları . ayrılmıştır. Yol - parası y MER e on liradır. Her lira için de bir ğ ların yüzlerine, başından çıkar- çalışmak lâzımdır. Yazan: Wi dığı şapkasını vurarak ve on- | — ( Amelei mükellefe) nin hep- | P- Armstrong — A, “""# | larlar şakalaşarak Karaköye sini bir günde çalıştırmak, tı, geç alât ve edevat tedarik etmek 18 teşrinievvel cumırteıldd. e | Şimdi biz soruyoruz: Bu za- matine saat 15,30 da ve © bıtai belediye m .| mümkün olamıyacağı 3 için bu | 21,30 dı, 18 i ı' 'evıjel . öfek Yaça SADAT | öme'der'0a'gündbir değir: | martesi'ümuma Biederde #” çocuğu oradan uzaklaştırmak | tirilme suretile — guruplara vardır. ise bunu kanuni bir şekilde | ayrılmıştır. İlk gurup 5 Teşrini- 210 teşrinlevvel salı ;:: | yapamaz mı idi ? | evvelden itibaren çalışacaktı | akşamı saat 21,30 da e A, Bir dilim ekmek parası ka- zanmak için çalışan bu çocu- ğun sermayesini elinden almak 'oğru mudur ? ve sekiz bin amele ge'mesi lâzımdı. Halbuki ayın on altısına kadar ancak sekiz yüz amele gelmiştir. Bu amele, semtlerine göre Beykoz - Bozhane, —Alemdağı- | muallim ve talebeleres —— — Seyrisefain kında yazdığı bir raporla mü- tareke esnasındaki bazı taah- hütleri başka bir fırsata bıra- kıyorum. Şimdi yüzünün her tarafında bunca * karalar olan birisine tevazu ve mahviyet düşmez mi? Böyle bir adamın almı açık adamlar gibi mücadele mey- dan'na atılması tahammülfersa bir küstahlık değil mi? Bu sualime de cevabı kari- Ağaoğlu Ahmet Taşdelen, Yalova - Karamürsel, Dan Topkapı-Silivri, — Üsküdar-Şile ına! ' Trabzon Birinci yollarında çalışacaktır. Nafia Dumıu P ğ Postası İmühendisliği 8 bin amele için ($ | Vapı.ıı'u' Pazar.% " 4 (Mahmutşevketpaşa) vapuru Şİ — — — İPT.Gîfve Wkede ini K L Sirkeci rıhtımından çıkı Faslaia Rötüleür Bd Zonguldak; İnebolu, AY#7 Galata Rıhtımından kalka- - BIVE.._1 n Vager Gwııl" rak Zonguldak İnebolu, Si- | Samsun, , . nop, Samsun, Gireson, Trab- Trabzon ve Rizeyt y zon, Rize'ye gidecek ve dö- nüşte Sürmene, Trabron, Gi reson, Ordu, Ünye, Samsun, Sinop, İnebolu, Zongulda'ğa uğrıyarak gelecektir. Peyami Safanın Son Romanı Birkaç Güne Kadar SON POSTA Sütunlarında

Bu sayıdan diğer sayfalar: