23 Ekim 1930 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

23 Ekim 1930 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 5 Sayfa : “Son Posta,, nın Tarihi ime 31 HAREM DEHLİZLERİNDE TANIDIM, TANIDIM; ŞAİR HAŞMETİ SÖYLÜYORSUN. ONUN BÖYLE MARİFETLERİ DE Mİ VAR? n Mollanın Gözü Hep O Kitapta İdi | — Kitap (deyince biraz ümitlendim, ayetler okudum, hadisler okudum, Allahın bu | işe rızası olduğunu anlatmıya çalıştım, babası olmadığı için benimle pek âlâ mb ceğini ispat etmiye savaştım. | Bu tekerlemeler beni bile kan- dıramıyordu, içimde şüpheler dolaşıyordu. Binaenaleyh sözü kitaptan çevirdim, yürek yanık- n bahse giriştim, sevda- ı söyledim, aşkın Allah olduğunu anlattım. Sonra o gözünü kamaştırmak istedim. o Elmaslar (o vadettim, evler vadettim, köşkler vadet* tim. O, hiç ses çıkarmadan benim bu sözlerimi dinledi ve tuhaf tuhaf yüzüme baktı: — Babacığım! -dedi- sen hastasın. Komşu Haşmet Ef- ye git te okun. Ben bu derdin tütsü ile, üfürükle geçemiyeceğini anlat- mak için ağzımı açmıya sava- şırken o, kapıyı açtı, savuştu. Haber gönderdim, gelmedi. Odasına gittim, içeri, almadı. Eşik üstüne yüzümü sürüp yal- vardım, ağlıya ağlıya beni dinlemesini rica ettim. Ne ka- Pi açtı, ne cevap verdi. Mecnuna dönmüştüm, onun beni baba diye andığını artık unutmuştum. Para ile satın aldığım bir halayığın hakare- tine © uğradığımı e aym küplere biniyordum. İşte bu tehevvürle kapıyı tekmelemiye başlamıştım. Gönül hoşluğile olmazsa cebren ona sahip ol- mayı tasarlıyordum. Kapıyı (kırabilecek mdim, onu zorla kendime ramede- bilecek midim? Burasını bil- miyordum. Fakat olanca bhır- sımla kapıyı tekmeliyordum. Muhakkak ki (o kudurmuştum, ağzımdan salyalar (oakiyordu, gözümde şimşekler uçuşuyordu. Eğer o ande, o kuduz halim- de Gülfidan elime geçse ha- tır hatır ısıracağımda şüphe yoktu. İşte bu sirade kuvvetli bir kol beni kucakladı ve henüz yirmi beş yaşında pek yakı- şıklı bir delikanlı olan oğ- lumun sert sesi kulağıma çarptı: — Deli mi oldun baba, bu yaptığın ne? Ne yalan söyliyeyim dev- letli? iptida utandım, sonra kızdım ve oğlumu azarladım: — Evimin sahibi (değil miyim, ne yaparsam yaparım. Kırarım, oyıkarım, yakarım. Kimse bana karışamaz. Haydi, sen"de evini tanı, yerine git. Oğlum, kollarımı bırakmadı: — Deliyi - dedi - başı boş bırakmazlar, bağlarlar. Seni de çıldırmış görüyorum. Kapıyı kırıp ta torunum yerindeki kı- zın kanına ımı gireceksin? Sevdiğim mahlükun kanma girmek?... Bu söz, beni kor- kuttu ve sakinleştirdi. Oğlu- ma cevap veremedim, ak sa- kalımı salıya sallıya oradan ayrıldım, odama kapandım. Aşkım sönmüş değildi. Mundar heveslerim yine uyamktı, Gül- fidan hâlâ gözümde tütüyordu. Hırsı dinmemiş azgın bir aygır gibi pis' bir iştiha içinde ken- di kendimi kemiriyordum. Fa- kat ev halkına malâmat ol vergisi maktan da çekiniyordum, dişisi kaybolmuş istekli bir deve gibi ohomurdana homurdana düşünüyordum, bu işe bir “hüsnü suret, vermek çarele- rini araştırıyordum. Bu düşünce sırasında kızın söylediği bir söz hatırıma geldi. O, Haşmet Efendiye gidip okunmaklığımı tavsiye etmişti. Gerçi bu tavsiye, alay- dan ibaretti. Fakat ben, o sözü tutacaktım, Haşmet Efendiye gidecektim. Şu kadar ki sev- damı körletmek için değil sev- ğilimi de kendim gibi ateşlen- dirmek için yardım istiyecektim. İcap ederse bütün servetimi feda edip büyüler vaptıracak- tım, Gülfidana güzel görünmek için şirinlik muskaları yazdıra- caktım. Hekimoğlu; yarı müstehzi, yarı mütecessis; sordu: — Bu Haşmet Efendi de kim ? — Kadılıklarda gezer bir molla! Kalemi gibi nefesi de keskin derlerdi. — Tanıdım, tanıdım: Şair Haşmet! Onun böyle marifet- leri de mi var? — Açıkta kaldıkça ne yap- sın. Ağzını poyraza açıp yaşı- yamaza. Dert ehline deva düzüp geçinir ! — Peki, kendisini gördün mü? — Gördüm, devletli gör- düm. Yüreğime bir dert te o açtı. — Ne yaptı, seni kafese mi koydu, paranı mı dolandırdı? Keşke paramı yeseydi de bana zehir yedirmeseydi ? duğu gecenin sabahında kalk- tım, e mollanın evine Tai Ne istediğimi genç kız açtı. Ne istediğ . Molla hazretlerine bir hacet arzedeceğimi söyledim. “Bekleyin!,, diyerek içeri gir- di, biraz sonra İdi, “buyu- run!,, dedi, önüme düştü, loş bir pe İri bü- yücek bir oda Haşmet mollayı, ii ok mak münasebetile, tanırdım. Onun başında urf, sırtında sof ferace, saçaklı takımla ata bi- nip sokaktan bir geçişi vardı, bütün mahalleyi selâma dur- ip Kam m endisi ibi a; ga- lımlı idi, ln ii makla beraber vecahetli ve şehametli bir mollanın huzuru- na çıkacağımı unutmuyordum, Vaktaki odaya girdim, ğe açık kaldı. Zira yarı m bir adamla karşılaşmıştım. Yüz, rçi molla Haşmetin yüzü idi. Pala kıyafet, hiç te onun kıyafeti değildi. Başı açıktı, saçı ve sakalı karma karışıktı. üstünde -diz kapaklarını güç örten- kısa bir entari vardı, göğsünün kıllar gibi çakşırı- nın uçkuru da meydanda idi. O ağır molla, işte bu kıyafetle misafir kabul ediyordu! Şaşkınlığımı giderdim, selâm verdim. Molla elindeki kalınca bir my dinim ii — Buyurun komşu Efen -dedi- hoş geldiniz, sefa ge- tirdiniz. Ve sonra ilâve etti: Yahyayı « okuyordum. Sakatatı çok ama, güzel söz- leri de yok değil. Ehli dilse- niz beraber okuruz! (Arkası var) Ne Demeli? — İşte şimdi meraka düş- (Polisler Karakol Damını tüm, Şu şair gidisinin sana ne düzen yaptığını bilmek isterim. — Söyliyeceğim, devletli, hepsini o söyliyeceğim. Aylar- danberi içimi boşaltmak için fırsat arıyorum. Yara söylesem faydasız ö- ğütler veriyorlar. Ağyara dert yansam benimle eğleniyorlar. Allah seni karşıma çıkardı. Ben ölürsem hiç olmazsa ser- güzeştim sana malüm kalır! Şair Muska Yazıyor! Mahmut EF, derin derin içi- ni çektikteniüdnzez — Bilgili adamlar - dedi - tilki olur. Molla Haşmet te öyle. Bana bir oyun oynadı ki acı- sı, ölsem de yüreğimden çık- maz. Söyledim ya. Onun kes- kin nefensinden, engin bilgisin- den, derdime ilâç aramak is- tiyordum. Gülfidanın beni kov- Ceplerinden Ypatırdılar Birçok polis karakolları ber- bat ve tamire muhtaç bir hal- dedir. Bu karakollardan biri geçenlerde yağan yağmurdan akmış ve memurlar yağmur geçinciye kadar karakola so- kulamamışlardır. Bu karakoldaki memurlar, aralarında topladıkları para ile karakolun dammı tamir ettir- mişlerdir. Zeytinyağı Torbaları Zeytinyağı torbaları da güm- rük resminden istisna edilmiştir. Türkiye Matbaacılar Ce- miyetinden: Türkiye Matbaacılar Cemiye- ti idare heyetinin yeniden inti- habı için umum matbaacıların bu ayın 22 inci çarşamba günü, saat İğ te Hilâl matbaasına teşrifleri rica olanur. apıyı, şehlevent bir (10 Halledilen Bilmecemiz 1234567891011 Soldan Sağa, Yukardan Aşağı: 1 — Kaim olmak (i Za (3) ba Sabak soğuğa fi) Bu pr Bi (3) istikbal al renk ee (6) baka ot ( ezim eriyet 8 gulu çivi (4) 19 — Erkek imi ismi 6 iyi (8) Türk Tıp Cemiyeti İdare Heyeti Türk TR ecmiyeti heyeti atideki zevattan kül ei aleti Kr Fm a Pakel Pei gere, Ari Fuat Hâmit, lüseyin Kenan Beyler. Et Fiatları Et fiatları balen 60 -70- 80 kuruş arasındadır. Bu fi- atlar kânunuevvel iptidasın- dan itibaren 80-100 kuruşa kadar yükselecektir, deniliyor. İlk Mekteplerde Maarif idaresi ilk mekt lerde pazartesi günü de öğle. den sonra tedrisat yapılma” sını emretmiştir. Kayseri'de Vukuat Artıyor Mu? Kayseri — Çarşamba günü rı Mustafa yeğeni Mehmedin önline kadın meselesinden do- layı bir kişi geçerk hücum etmiş, Mehmet te silâhını çe- kerek çakıcı Ahmet ve arkas daşlarından dört kişiyi yara- lamıştır. Mehmet yal el Adliyeye verilmiştir. Mecruh- lardan biri tehlikelidir. Son zamanda kadın yüzünden vw kuat arttığı için bu meseleye ehemmiyet vermek lâzimgelir. İsmail Bugnlü bl ALKAZAR SİNEMASINDA HARRY PJEL tarafından Gece Ekspresi | Fevkalâde muazzam bir film. Her gün 161/2 matinesile Suvaresinde meşhur İspanyol dansör ve mugannileri De Mattiazza tarafından temaşageranı ha; rette bırakacak zengin ve gü- zel varyete numaraları Buster Keaton “Garp cephesinde sükünet var, filminde Burada gördüğünüz sahne, köpeklerle aktedilen eğlenceli bif harp maetisidir. f Çok heyecanlı bir mevzua istnat eden kudretli ve azametli bi faciadır. İstasyonlardaki kulaklar tır- YILDIRI YILDIRIM Şirin lerin hıçkırıklarıdır. YILDIRIM L9N ŞANEY » muazzam bir eserdir YILDIRIM bu geceden itibaren OPERA siNEMASINDA Gaybubeti ebediyesine herkesin müteessif olduğu bu dâhi yıldızın san'atının azametini gösterecektir. METRO - GOLDVIN - MAYER FİLMİ Melek ve Elhamra SİNEMALARIND Maurice Chevalier'in şaheseri ŞK RESMİ GEÇİD gördüğü fevkalâde rağbet ve vaki olan talep ve arzuyu umumi üzerine her iki sinemada bir kaç gün daha iraesine devam olunacaktır ye Ohnet'in meşhur romanından muktebes ve: WAN PETROVİTCH, GABRİEL GABRİO ve SÜZANNE BİANCHETİİ nin temsili muhteşemleri PARİS KIRALI FRANSIZCA SÖZLÜ muazzam film. Sinema yıldızlarının en genci ve en güzeli ANNY ONDRA alâde eğlenceli ve varyeteli AZZ KIZLARI ğ filminde konuşacak şarkı söyliyecek ve dans ederek temaşagerani sonderece eğlendirecektir. ASRİ SİNEMADA üretkâr ve baş döndürücü şecaatleri hesapsız olan büyük 8 LOCİANO ALBERTİNİnNİ! en son temsil ettiği MİLYONLAR YARIŞI filmi irae edilecektir. Maestro POLLANSKY nin bu filme tatbik edilmek ü:9' hazırladığı musiki parçaları umumun takdiratına mazhar olacak perde aralarında: Zengin varyete numaraları EMİL JANNİNGS BİRİNCİ SÖZLÜ FİLMİ OLAN MAVİ MELEK ile en büyük şaheserini ibda etmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: