January 7, 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

January 7, 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hakkı Mahfuzdur ömite mesailiniş her halde | haneye de inci ve üçüncü ellerle idare diyordu. Buna binaen bu ama kulp takmak biraz ldü. Çünkü — yapılacak üçük bir hata, mister Piyersin hazan — dikkatini celbedecek e onun her şekilde müdaha- sini istilzam eyliyecekti. Buna binaen, çok basiretkâr davranmak lâzım geliyordu. O aralık Beyoğlu zabıtasında kullamlan ve en entrikalı iş- leri idare etmekte büyük bir meharet sahibi olan sivil ser- komiserlerden ( Avni Bey) (*) bu işe memur edildi. Sultan Hamit, en emin bir vasıta ile Avni Beyi bu işe memur et- tikten sonra, neticeye intizar etti. İntizar çok uzuun sürmedi. Vukua gelen bir kaza, mese- leyi matlup olan neticeye isal eyledi. Mister Piyers, (Mısırloğlu) familyasına ait mühim bir ara- zi davası deruhte etmişti. Bu davaya ait bazı eski kayitlerin şakarılması zımnında, Vahak, ük sık (Üsküdar mahkemei şer'iyesi) ne gidip geliyordu. Bu gidip getme epeyce uzadığı halde kayitler bir türlü çıkmı- yordu. Vahak bir gün, gene hiçbir iş göremedi. Mahkeme kapısından çıkar- arkasından bir adam ge'- ndisile hususi görüşmek istedi. Oradaki Valde camiinin avlüsuna — gittiler. Kahvede oturdular. Bu adam Vahaka | dedi ki: — Dostum.. Yirmi sene da- ha gidip gelsen, bu kayitleri çıkaramazsın. Benim, mahkemede - dayım var, Açık söyliyeyim. Ben bu işle yaşarım. Peşinen on para- ni kabul etmem, Kayitleri çıka- mr, eline verirsem bana ne | verirsin? Bu teklif, Vahakın arayıp bulamadığı bir nimetti. Vakak, başını kaşıdı. Keyfin- den birer kahve daha ısmarladı. Eğer kayitleri çıkarır ve ken- disine verirse, helâlinden on beş mecidiye vereceğini söy- ledi. Vasıta olan adam, bunu kabul etmedi. Çünklü para üçe taksim olunacak ve kendisine birşey kalmıyacaktı. Vur aşağı tut yokarı, — yirmi beş adet (Sim Mecidiye) ye pazarlığı kestiler. O gün, pazartesi idi. çarşamba günü öğle namazın- dan sonra gene burada birle- şeceklerdi. Vahak, akşam bu müjdeyi Mister Piyerse verirken arada kü- çük bir fark vardı. Üsküdar- dan — Beyoğluna — geçinciye kadar mecidiyeler, (lirayı Oz- mani) ye kalbolmuştu. $ h Çarşamba günü, geç vakte kadar Vahak Beyoğluna av- det etmedi. Piyers, — merak etmekle beraber 0 akşam l?ıumundun fazla düşünmedi. Fakat ertesi günü Vahak yazı- ÜD Bu isim, bir namı müsteardır. Bu Bet, «'an berhayat olduğu için hakiki İaminl söylememek bir sarurettir. gelmeyince — endi- O esnada gazi geli Piyers, (Levant iteraltji açtı, sütunlara göz gezdirirken dona — kaldı, Zabıta havadisleri 4 Bi E& Ke. arasınde Abdülhamit ricalinden < müteaddit defa Sadrazam olan Halil Rifat Paşa şu haber vardı: Dün akşam geç vakit Üsküdardan «vdet eden bir kayığın Kızkulesi açıklarında küreği kırılmış, kayık akıntıya tutulmuş, Adalar açığına doğ- ru sürüklenmiye başlamış. De- niz da'galı ve kayık ta çürük olduğu için kayığın içi su dol- muş. O sırada Fenerbahçe ta- Hılzssıhha kanunu — muclbince çok çöcüklü ailelere yapılması vadedilen yardım müsasebetlie bu haktan istifade etmek için bize resim gönderen kari- lerimizia fotoğraflarını dercediyocur : ı — » Süleymaniye, Molla Şemsettin mahallesinde 6 numarada merhum Ahmet Ef. ve refikası Rabia H. Ço- cukları: Mehmet, Vasfiye, Faik, Hakat, Ziya, İsmet H. ve Efendiler. 2 — Aksaray, Küçük Lânga, Kürkçübaşı mahallesinde 119 numarada merhum Hacı Hasan Ef. ve refikası Şerife H. Ço- cukları: Hidayet, —Makbule, Adalet, Ferdane, Fethi, Mu- | zaffer H. ve Efendiler. Çok Çocuklu Ailel m KA N_i_Bi.îG A S Hİİ—İ Sivil Komiserlerden Avni Bey Yazan: Ziya Şakir | rafından geştügüzar eden po- lis sandah, kayıktakilerin fer- j Yadını işitmiş. ve tahlisi" cana | şilap etmişse de ve vaesfaki mahalli kazaya yetişinciye ka- | dar kayık ile bir nefer yolcusu gark ve nabut aolmuştur. | Kayıkçı” baygin bir halde tahlis edildiği gibi kayığın battığı mahalde henüz denizin üzerinde yüzen (bir adet kebir evrak cüzdanı) bulunmuştur. Piyers, derhal Beyoğlu polis | serkomiseriğine müracaat ede- rek mesele hakkında izahat talep etti. Dün akşam - adalar açığında vukua gelen bir ka- | | zadan Beyoğlu zabitası, yirmi dört saatte değil - o zamanlar - yirmi dört günde bile haber- dar olamazdı. Piyerse, (zapliye nezareti — celilesi müteferrika | komiserliğine) müracaat etmesi tavsiye olundu. —Müteferrika komiserliği, kayık Üsküdara ait olduğu cihetle Üsküdara, Üskü-| dar komiserliği de (kol sandalı) nın Kadıköye mensup - olması| hasebile Kadıköy komiserliğine müracaat lâzım olduğunu söy- | ledi. Fakat Kadiköy komiser- | | liği, meseleyi kâfi derecede tenvir edemedi. Mister Piyersi | |deniz serkomiserliğine gönderdi. | (Arkası var) 3 — İzmir, Karşıyaka, Alay- bey — mahallesinde, Celâlbey sokak 96 numarade Yanyalı Mustafa oğlu Fettah Ef. ve refikası Meveddet Hanım. Ço- cukları: Sami, Niyazi, Musu, Halit, Bekir, Müfit,. Orhan efendiler. 4 — Edirnekapı, Acıçeşme, Odalar sokak, 9© numarada Abdullah Ef. ve refikası Der- viş H. Çocukları: Hayriye, mustafa, Zekiye, Bekir, İsmet, Mbusin, Cemal, Nezahet H. ve Efendiler. 5 — Ankara, Kıbrıs karyesi Hasan oğlu Mustafa ağa ve , ya kayıtlı bulunan, pek yakın- ——— ere Yardım Va Kari Gözile Gördüklerimiz İzmit Ticaret Odasın- dan Bir Sual Her memlekette olduğu gibi İzmitte de ticaret odası vardır. Bu odaya kanun mucibince her| tüccar, her esnaf senelik kay- diye namile bir ücret vermiye mecburdur. " Oda bu ücreti dakika geçir- meden bir taksitte ve peşinen ahır, Hükümet bile kendi alacak- ları için bir ticaretaneyi sed- dedemediği — halde bu oda herhangi — bir — ticaretaneyi derhal kapatır. Müddeti geçirilmiş kaydiye ücretine esasından üç misli daha vteza ilâve eder. Bu ka- dar salâhiyete malik olan bu odamın - büyük tüccarlara fay- dası inkâr olunamaz - fakat küçük —esnafa ne gibi bir faydası vardır? Hangi küçük esnafa yardım edip bankadan para aldırmış- tır? Ne gibi bir faydası do- kuni suştur?.. Burada küçük bir fıkra zik- redeceğim: Bir müddet evvel bir kefalet meselesinden oda- Suphbi şöyle bir mektup aldı: * Suphi ! Seni çok göreceğim geldi. Sevinle bir geceyi başbaşa geçirmek için ne zamandan beri fırsat bekliyorum. İşte o fırsat zühur etti, yani kocam bugün Avrupaya gitti ve ben evimde — yapayalmızım. — Yarın gecemi sana tahsis edebilirim. Nafile —mektubun sonuna bakma. Seni merakta bırakmak için imzami atmıyacağım, - kim olduğumu randevuya geldiğin vakit anlarsın. “Yarın akşam, saat tam sekizde, Beyoğlunda, Tokat- hyan otelinin önünde, sarı bir kapalı otomobil duracak. O- nu bul, şoföre kendini tamt. O, seni bana getirecek. O va- | kit, bu eski dostunu tanırsın. Her tarafını hararetle öperim.,, El yazısından Suphinin bir şey anlamasına imkân yoktu. Mektup daktilo ile yazılmış. Üslüp ta şahsi değil. Her kadın aşağı yukarı böyle yazar. Şu halde mektup sahibini tahmin etmek imkânsız. Her ihtiyatkâr koca gibi, Suphi de uzun boylu düşündü. Evlidi. Karısı oldukça kurnaz bir kadındı. Bu mektubu onun göndermiş ve bir tuzak kur- dan tanıdığım bir zat kaç ku- ruşa kadar kefil olabileceğini odadan sordurmuştu, — verilen cevap “filân efendinin odamız- ca on paralık kıymeti yoktur, oldu. Şimdi soruyorum. Hlm— Bu Ef. nin madem - ki odaca on para bile kıymeti yoktu, oda bu efendiden niçin her sene kaydiye ücreti alıyor- du?.. 2 — Odadan küçük esnaf ıer ne süretle - istifade ve Oda bunlara ne yardım eder?.. 3 — Oda küçük — esnafa yardım —etmekle — mükellefse şimdiye kadar hangi küçük esnafa yardım etmiştir? 4 — Oda küçük esnafa yardım etmek, onun dertlerini dinlemekle mükellef — değilse ne diye ondan senelik kaydi- ye ücreti namile para alıyor ? İzmit ticaret odası riyase- tinden bu sualleri soruyorum. Bu bususta bendenizi tenvir ederler mi ? ederler suretle Ekrem Kabataş Talebesinin Bir Dileği Kabataş lisesi talebelerin- den 15-20 kişi tarafından inzalamnuş bir. mektup, aldık. Bu mektupta tramvay şirketi- nin 15 yaşından yukarı tale- beler için de tenzilâtl paso vermesi rica edilmektedir. Ta- refikası Fatma Hanım. Ço- | lebelere tahsillerinin hitamına cukları: Lütfiye, Akkız, Hayri, kadar nakil vesaiti fiatlarında lğ:ü ;Ğvıyı. Ayşe H. ve | çenzilât yapılması çok lâzım- 6 — Bursa, İnegöl Hil- miye köyünden Ali oğlu Yu- suf ağa ve refikası Fatma Ha- nım, Çocukları: Hacer, Meh- met Hilmi, Feride, İhsan, İsmi- naz, Ali Rıza H. ve Efendiler. T — Beşiktaş, Hasfırın 12 numarada bahriye mütekait- lerinden Cemil Bey ve refi- kası Pakize Hanım. Çocuk- ları: Asye, Kemal, Nuri, Sa- im, Feridun, Haldun H. ve Efendiler. Ağaçlarınızı - böceklerin ile yıkayınız. En münasip zama ağaçlar Kutusu 1 liradir. <sine Bu Sütunda —Hergü-n Muharriri : Server Bedi TUZAK MI? muş olması — ihtimali vardı. Hem davetin şekli de bir t- haf: Kapalı sarı atomobil. Şoförle mükâleme... Evet, cinai romanlardaki tuzaklara pek benziyor. Bu davete gitmek tehlikeli, Bütün gece bunu düşündü. Eski kadın tanıdıklarının hep- sini hatırlamıya çalışıyor. ve bü davetin hangisi tarafından yapılabileceğini tahmin ede- miyordu. Büyük bir kararsızlık içinde çırpındı. Gitsin mi? Gitmesin mi? Yaj tuzaksa?.. Karısına kepaze olmak, üstelik bir de mukabele bilmisil hakkı ver- mekl.. Fakat ya tuzak değilse, ya hakikaten, yarın akşam, çiçek- ler ve şampanya şişelerile dolu bir soframın başında, sıcacık bir salonda, onu nefis bir. ka- dıin bekliyecekse?.. * Ertesi gün uyandığı vakit gitmemiye karar vermişti. Yeniden birçok — tereddüt- ler geçirdi ve nibayet gitmek- ten vazgeçti, gitmedi, Supbi ihtiyatı seven bir adamdı. Ev- lendikten sonra, onda, macera damarları fuyuşmuştu. ( Aradan böş: ay geçti. Suphi B. bir akşam, Beyoğlu gaddesinde, harikulâde güzel bir ikadınla - karşılaştı. — Suphi! dedi kadın, beni tanıyamadın mı? Süphi afalladı: iğer, dedi, set benim bi ğim Melâhatsen, eğer tuvalet seni bukadar değiştiriyorsa.. Kadın isyan etti: — Eskiden bu kadar güzel değil midim? Tuvalete ne borç- kıyum! — Şüphesiz eskiden de bu- kadar güzeldin, fakat bukadar muhteşem değildin. Sen xes- lenmeseydin - tanımıyacaktım. — Fakat, müsaadenle söy- liyeyim Suphi, sen evlendikten sonra — aptallaştın.. Davetime niçin gelmedin? Karından ı korktun? Bir yalan uydura- madın mı? Sana ne nefis bir gece hazırlamıştım. Aptal, o geceyi boş geçirmemek - için şoförümü kabul ettim. Bütün şampanyaları o içti ve bütün zevkleri o aldı. Bu evli erkek- ler, bir şoför kadar zeki ve becerikli olamıyorlar. Melâhat koşarak yürüdü, en adım ilerde — kapah bir sarı otomobile atladı. Suphi Beyir kulağında Me- lâhatin : — Aptal | Diye bağıran sesi kalmıştı, Uzaklaşan otomobilin arka- sından bakarken Suphi, kendi kendine mırıldandı: — Aptal da söz mü! Büyük Ve İyi Meyva İsterseniz tahribatından kurtarınız. Bunun için kış mevsiminde NİVOZİN ağaçlarınızı dir. Bir püskürgeç İle yapraksız len yıkanır, deposu Sirkecide Herasancıyan hanırda. Drogeri santıral doriyandır. "" EğiğiLte 5

Bu sayıdan diğer sayfalar: