23 Şubat 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

23 Şubat 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İstismar Edenler M. ZEKERİYA Gazi İstanbula geldiği za- Man, — Ticaret — Odasından, iktısadi buhramı izale için düşü- Nülen tedbirler hakkinda bir Tapor istendi. Odaya mensup ve muhtelif Hcaret işlerile ği tnplındılaf. tüccarlar Odada İsi lar büyük tüccarlar, zengin misyoncular ve büyük iş m"n büyük esnaftı. Hazır ikları raporda memleketin derdini kendi — dertlerinden Aret gösterdiler ve çare olarak kendi kazançlarım arttı- :iıt:k yolların açılmasını iste- . 1— Çocuklukta tazyik altında büyüyen, #ert bir terbiye gören, çok dövülen çocuk- lar utangaç, mahçup ve korkak olurlar. —— Memleketin ziraf vaziyetini | tetkik etmek ve umumi buh- Fanın ziraati müteessir eden Asımlarına çare aramak Üzere, karada bir ziraat kongresi aktedildi, Bu kongreye iştirak edenler, büyük arazi sahipleri, eşraf, Haat memurları ve murabaa- çılardı. Bunların içinde mura- sahanın çiftçi için faydah oldu- Fuau ve murabahacılara teşek- ür edilmesi lâzım geldiğini iddia edecek derece küstahlık Senler bile bulundu. Bunlar Açalünün ve çiftçinin derdini :zd. kendi dertlerini teşrih Hüler ve yalnız kendilerinin kârlarnı artıracak — teklifler Sermeyan ettiler. A ğ üi I"Hşlllkarıda Türk sanayiinin Üzere hh' yO"ın.!ıı ü araşuçm:(k tedildi, ir sanayi kongresi a) Bu kongreye fabrikatörler, 1 ik sanayi sahipleri, ve dev- l:l Memuru olan sanayi mü- Bağkdisleri iştirak ettiler. Bunlar palan yükünü ağırlatmak ba- ı:"n-ı. muamele — vergisinin dığ"-'" himaye sisteminin teş- ,o.:“ ve inhisarların kaldırıl- ni istediler. * - Adanada mühim bir Stuk iratetti. Pu nutkunda len BiğİZi mühim meseleler- Vetin h ı:î_—kıb:uxlınmn memle- €mekte — çi derdini istismar Üdivar ki: olmalarıdır. — Gazi Gaıî, detuk sıkıntıya Hü “mümiyeti” olmakaln ğ Arazı ve çiftlik sahibi Umumiyetle — zengin zevaltan — bazılarıdır. » Öteden beri az zla servet itbar etmek » ve g, Maliyelerinin — hari- valaçe fevkine çıkanlar vardır. büraye » tabif muhtelif bankalara, teralün, YAYA yaptıkları borçları tik l'."“ #tıniş, nihayet bunları Yerkeı * #Sfirap verecek, nağmidi €n ;'f vaziyetlere kadar sürük- tileç, ” Asıl halk tabakaları, çift- haya, “Meği İle geçinenler, ıstırap Mi divo yaratılan havada te- İ Gtnel taNrlere * işaret — buyur- gibi, — memleketin istismar etmek istiyen- dir. Bunlar hakikatte değildirler. Fakat ki memlekette bir bul- vardır, ve madem ki buhrana çare aranmakta- tipaçOlalde — bu. vaziyetten Bd ederek alınacak ted- %rî kendi lehlerine kollan- B Yolunu aramak İâzımdır. uı.!__k' Son zamanlarda dertli Bu larını söyliyenlerin, umumi lam, "'d_"'-ı mustarıp bulunduk- iddia edenlerin coğu K Solardır. Banlarıntavsiye ede e ta, edbirlerle — memleketin Ka buhranma çare bül- mümkün değildir. 1 ı İ 2 — Bu çocuklar büyüyünce cemiyet huzuruna çıkmaktan, kadınlarla konuşmak- tan çekinirler. 3 — Bunlar kendileriai diğerleri karşısında mü- sevi hissetmez. Madun oldukları sihabındadırlar. Bu zaaflarını izale için bazam hamlelor yaparlar. ekseriyetle mağlâp ve bedbin olurlar, Ba, ruhi bir hastalıktır. Kendinirde bu zaafı tasavvur etmeyiniz. 'akat Hakikti Romandan _Dfılja Meraklı Bir Sergüzeşt: Hüseyin, İdam Edilmeden Evel Nasıl Bayramdan evvel çıkan nüs- hamızda idam firarisi (Hüseyin)in nasıl tutulduğunu yazmıştık, bu, cidden meraklı bir hadise idi. Fakat tafsilâtı eksikti, aradan geçen zaman zarfında bu eksik olan tafsilât ta dün geldi, oku- duk, bakikaten bir roman kadar heyecanla dolu olduğunu gördi Karilerimize de okutmak ist İşte: İdam firarisi Hüseyin Manisa- nın Akgedik köyünde yakalan- dıktan sonra Manisaya götürül- müş, —oradan Afyon — trenile Menemene getirilmiştir. İdam firarisinin geleceğini ha- ber alan kaymakam Baha ve jandarma — kumandanı — yüzbaşı üyazi Beyler ve diğer zabıta erkâni otomotille istasyona gi- derek firari mahkümu tesellüm etmişler ve muhafaza altında hükümet konağına — nakli için tertibat almışlardı. MAHKÜM MENEMENE NASIL GETİRİLDİ? Tren geldi, idam mahkümu trenden indirildi. Firari Hüse- yin; artık her ümidini kesmiş ve maneviyatını tamamen V- ketmiş bir adam tavrile bir- kaç defa etrafına bakındı, sonra muhafaza altında hACık_ü- mete götürüldü, ora.'_A istic- vap edildi. Firar ettiği gün- den tam on Üüç gün sonra ya- kalanan idam kmâhkümu İı"lü- seyin, o vakte kadar nerelor- dey' yaşadığı ve — gizlendiği kendisine sorulmuştur. MAHKÜM NASIL KAÇMIŞ VE NEREDE SAKLANMIŞ ? tahkikata — ve “ak '.P"b';&- Hüseyin firar hadise göyle anlatmıştı Hüseyin, iyaset meaydanını alal topliyarak pazı ' ile kelapçeleri zorluyar ve kelepçelerden kurtuluyor. Otomobil siyasetgâha varıp mürteci arkadaşları birer birer ceralar rına tabi tutulurken Hüseyin otomobil bekliyor. — Bu nt Sıra — kendisine ikledilirken irade- man bütün kurvti de sirasına çok — sürmliyor. geliyor. FPakat bu. sırada elleri kelepçe ile karanlığa dildiyor, fakat idam mahkü- mu Hüseyinin çaprşık dar asokaklara daldığı görülüyor. mürteci; Kubilây mek- ilersinde ayakkap- tıyor ve bir deli gibi bütün süratile yalın ayak koşu- yör... . GEDİZ. SAZLIKLARINDA TEVAKKUF Bu yol; kendisini Menemendeki fabrikalar civarından Bergama esine atıyor. Havada hafif bir ;î'ğıııur var.. Mürteci kaçmakta berdevam.. Arasıra duruyor, et- yafını dinliyor, geldiği yolu taras- sut ediyor ve gene koşuyor. Bu fasılasız seri ve şuursuz yolculuk, nibayet Gediz nehri ken İa ilk tevakkuf merhale- sini çiziyor ve mehir. civarındaki sazların, kamışlıkların içine dalı- yoru Fakat zemin okadar ça- murla ve okadar bataklık ki yürüyemiyor, ilerliyemiyor. Bir Hayat Geçird .. . iğini ) GÖRELE ÇAYINI GEÇERKEN Bir gece Görele çayından geç- mek istiyor. Hava çok yağmur- | dudür, sülar kabarmıştır. ve - şid- detle akıyor. Çay kendisini akın- tıya doğru sürüklüyor. Yüz met- | re dar böyle gidiyor, fakat bir aralık kurtulmıya muvaffak - olu- | yor. Sırsıklam bir halde yoluna | devam ediyor ve Akgedik civarı- na çıkıyor. Dağda ilerlerken ku- lağına bir gürültü geliyor.| CERİYE RİCAT- — Ne yapacağını düşünürken; bir arar | hk geri dönmiye karar veriyor ve filhakika — hiç kimseye — görünmeden ve dalma — tenha patikalri, — tari ağaçlık içlerini takiben Menemen civ madan Ulucuğa kadar geliyor, Fukat düşünüyor ki, bu yol kendisini mut- laka zabilamın kucağına atacaktır. Bu defa yolunu değiştiriyor, Ulucak deresine giriyor; Yaman- lar dağına doğru ilerliyor. Vakit epeyce ilerlemiş, artık gündüz olmuştur NÜFUS TESKERESİNİ NASIL AŞIRMIŞ? Gecesi yağmurun vücudunda Etralı taraı edlace biraz İletde yaptığı tesirler de kendini göster-| genç Bir. küylünün odun — kestiğini miye başlıyor. Korku ve heyecan | görüyer va saklanıyor. Bu — aralık, kendisini şiddetle hırpalıyor. Fi-, | ağaçta mavi bir. ceket — görüyor w rari arasıra uzaktan uzağa anlıyor ki, bu ceket geaç köylü- bir çobana, kâh bir yolcuya ras | tündür. Hüseyla, hiç tereddüt etmeden ; KT eketi a eçiriyor — ve tetha gelince, derhel gizleniyor. anase | ceketi —sırtına — geçi . kkları, kendildürü dılîyor. “Rof- | bir yoldan Akgedik köyüne giziyor. AKGEDİK KÖYÜNDE YAMANLARDAN MANİSA Hüseyin köye mütereddit, korkak DAĞLARINA İLTİCA adımlarla giriyor ve karşısına çıkan Nihayet Yamanlar dağı. Hüze-, | biT eve yaklaşarak kapısımı vuruyor. gön burada iki gün bir gece lac Görlan Hip AĞ K yor. Buna rağmen “elinden gel- ? diği kadar metanetini muhafa- zaya çalışıyor. Açlık baş göste- misafiri hemşire? riyor, yiyecek, içecek bulamıyor. sahibi olan Mustafa ağa bu Fakat bu havalide barınmak, | sırada kapıya geliyor ve karyısında gizlenmek imkâmı yoktur. Hiç | yağmurdan adamakılhı wlanmış, çehrosi azsa Manisa civarına geçiniye | *eğuktan yorgyaluktan ve açlıktan ren- ve tesadüflere göre — harel gi kaybetmiş, görl Ti deimâ atrah etmiye karar veriyor. Bir. müd- | tarassut eden bir geaç görliyor.. Hüseyli det sonra issız, korkunç yolları | , — Amca, diyor, ben Mazlan küy- takiben hedefine varıyor. lerindenim. Bir işlin vardı bu taraftan b geçiyordum. Yağmura tutuldum, islanr BİR YABAN DOMUZU HÜCUMU | cım ve hastılandım, karnım da aç Bir gece saklanmakta olduğu | Alltah aşkına beni misafir kabul ediniz. ormanlığın içinde vahşi hayvan- Ev sahibinin Hhissiyatını ve larla karşılaşıyor. Hayvanlar bağ> | merhametini tahrik ediyor ve bu rışmıya başlıyorlar. Hüseyin tebe | suretle idam firarisi içeri giriyor. likeyi atlatıyor:, fakat biraz son Mustafa Ağa firarinin bulu: ra azılı bir domuzun hücumuna | duğu odaya girerek kendisi ile maruz kalıyor. Nihayet kendini | görüşmiye başlıyor. Hüseyin ya- kurtarıyor. Yüksek çam ağaçlarına | lanl, AYA a v geğlar ö ilti mecbur kalıyor ve ormanlık | sahibinin hazırladığı sıcak yemek larda kaldığı müddetçe lerini | geli dalma ağaçların. yüksek kızım- larında geçiriyor. Hüseyin orman- larda saklanırken nebatla geçin- mek yolunu tutüyor. Turp, ot, mantar, çam fıstığı vesaire gibi ne bulursa mideye İndiriyor. yor. 'NASIL YAKALANDI? Mustafa —ağa biraz dikkat edince karşısındaki adamın bir sahtekâr olduğunu, belki de idam firarisi olabileceğini düşünüyor. İster İnan, İIster Inanma! Dün sokak duvarların- | da bir sinema filminin ilâ- nını gördük. Bu filim, ge- | çen sene Amerikada İsa- | sinemalarından nn hayatına ait yapılan gösterilecektir. dini bir filimdir. İsmi “Kı- Her memlekette olduğu ralların kırah,,dır. Mevzuu | gibi, bizde de filimler ev- da baştan başa İsanın ha- | velâ sansürden geçiri ir. yabdır. yle “olduğu hülde bu Bu filmi çevirtmek için | filmin gösterilmesine mü- Amezikada — misyonerler, | saade edilmesi, sansür iş- papaslar ve kiliseler mü- | lerine bakanların hesap- him miktarda yardımlar | Sızlığına âlâmettir. yapmışlardır. Maksat bu| — Memlekette misyonerle- filmi göstererk İsayı biraz | rin din propagandası yap- daha sevdirmek, gençlere | Masına müsamaha ile ba- onu nümune olarak göster-| kan bir sansüre güvenmek mek ve sarsılmakta olan | caiz olduğuna artık: Hristiyanlığı tekrar kuv- vetlendirmektir. Bu filim şimdi İstanbul birinde İster inan, ister — inanmal! Anlattı... Bunun üzerine bir vesile ile dışa- rıya çıkıyor ve hemen köy bek- çisi ile birkaç köylüye haber veriyor: — Bizde bir misafir var, şüp- helendim. Beş on dakika sonra Mustafa ağa, bekçi ve köylülerle beraber içeriye giriyer. lama fir. arşısındaki ka- labalığı görünce kendi kendine: — Eyvah - diyor - yakayı ele verdim. Buna rağmen metin görünmek istiyor. Fakat Mustafa Ağa ve diyorlar. — Biz şüphelendik, — karakola gideceğizi, üseyi: bağlanıyor ilk köy ka- rakoluna teslim ediliyor. Burada isticvap olunuyor ve kendisini kurtarmak — için istinat ettiği vesika etrafında suallere maruz kalıyor. Fakat Hüseyin vesikayı nasıl aşırdığını itirafa mecbur kalıyor ve kendisi Manisaya, oradan da Menemene sevkediliyo; HÜSEYİNİN SÖYLEDİKLERİ Firari Hüseyin, Akgedik kö- yüne ilticasının sebebini de şu suretle anlatmıştır. — Ben köye varmıyacaktım amma © gün çok yağmur yağdı. Sığınacak yer bulamadım. Eibi- selerim ıslanmıştı. Hastalanaca- Sözün Kısası ' Münderecatımızın çok- luğundan dercedileme- miştir. “Terkos Kalkmazsa Bu. İşte Hal Edilemez, Diyorlar Şehir meclisinde — İstanbu- lun ezeli derdi olan su mesele: sine temas edilmiştir. Belediye iktısat müdürü İstanbulun su vaziyetini anlatırken“ | | sarnıcın suyunu tahlil ettirdik, hepsinin mülevves olduğunu ve (438) çeşme suyundan (68) inin, (19) menba suyuudan (14) ünün içilmiye salih olmadığımı gör- dük. İstanbula ” iyi su içirmek lâzımdır. ,, dedi ve fakat bu nun çaresini anlatmadı. Bir muharririmiz bu hususu alâkadar bir zattan sormuşlur. Aldığı cevap şudur: “— Şehirde temiz ga içevilmek için suyun bol- landırılması ve para ile satıla- mıyacak kadar ucuzlatılması lâzımdır. Menba ve bent su- larımız tasfiye edilerek boru- larla şehre indirilmelidir. Bu- nun için $ milyon lira İâzım- dır. Bu para bulunsa ve br iş yapılsa bile ortaya Terkos mukavelesi çıkacaktır. Çönkü bu mukaveleye nazaran bele- diye herhangi bir suyu sat- mak bakkından mahrumdur, Belediye verdiği beş milyonu çıkarmak için azda olsa, evle- rine su alanlardan bir para istiyecektir. Terkos işi halle- dilmedikçe bu memleketin su işi müzmin bir dert olmaktan kurtulamıyacaktır. ve iyi Müdafaamızdan Parçalar « Hayri Beyin vekilleri, bize, yaz- | diklarımızı bize iapat edeblimek Bake Kit — yeremiyeceklerini — söylüyorlar. Hayri B. ne demck İstiyor??Şu, Batinlze m znun sifatile getirilmiş olan muhar rrserin yazdıkları ” doğrudur fakat doğruyu da yazmıya salühiyetleri yok- Hayri Beyi biz B. iç'n bir ha elmi- gamı anladım. Yaşadığım hayal la || Vi zaten - çekilmiyecek Köye gittim, Sual — Suçunun ne olduğunu biliyor musun — Ben, babam Hacı İsmail ile Mehdi Mehmedin arkadaşı olan ve Menemende öldürülen amcam sütçü Mehmedin karbanı oldum. Dağlarda — mütemadiyen do- laşıyor, ovaya inmekten korku- yordum. Hüseyin Menemene get'rillace Mene- men kaymakamı ve jandarma kuman dam kendisine yemek — get'riyorlar. ük bir. iştda ile kten sonra : ahve Diyor, kahve veriliyor. — Si; . ara - veriliyor. Mütcakıben adliye —tevkifanesiade Üç bir şeydi. SEHPA — ALTINDA Gece. — Saat — dördü . yirmi geçe tevkifanenla — kaş iyer, — güzle- rİRİ açısca karşıs. Ja zdarma çavuşu görüyor, Çavuş eferdi kendisine: — Kakasızl ceza — dakikasının Na ş Müteakiben fından dint merasim y Firari, jandarmalarıa — muhafazası altında idam edileceği mahalle get ri- liyor, Yavaş yavaş metanetini kaybet- miye baş tyor. — Bir söyliyeceğin — var mi? — Amcam sütçü Mehmet dayı ile babam beni iğfal etmişlerdi. Allab onların gülerisi kör etsini, Bu sözleri mütcakip mahküm ağlamıya baj ve höküm infez edliyee VA vlayer Sağlam Bir Taş Bulundu., Afyonkarahisar — dahilinde apılıyor. | Başağaç mevkil civarında kal- dırım inşası için gayet sağlam bir nevi taş bulunmuştur. Af- yon yolları bu taşla döşene- cektir. Tahlil neticesinde 3 derece olduğu görülmüştür. B. tarafından geliyor, Hayri B. maz nunlara “Hakkımda yazdıklarım İspat f etmek Dakkını vermem, demakle Rus- ların “Büyük servetler mamusla koza- » Sözünün — iddlamız — bilâfına | doğruluğuna efkân umumlyeyi İkaa etmilş ouyor. Matbunt kanununun (30) uncu madderi, bissa senedi eet erin nura a ve erine | karşi yapılan isaatların İspatına sande edilebileceğini yazar. - Filbal devletin parasile, —ahalisin parasile | vücut bu'an malt ' ve sınaf milcesese- Plerin idaresi hakkında efkârı umum- yeye teminat vermek İkzımdır, zarur rldir. Görüyorsunuz ki Hayri Bey ka- nunun bu miüsaadesinden de kaçıyor. sıhhat ve ademi sıh- etmemirden korkuyor. Hayri Beyin yüksek — avukat'an b yözden Hengi bakaretlerin Hi pek üğünde bir halteder, yahut bir cina- Üyet işler ve vezasısı çeker. Sonra işlabi. hal eyler ve söne'erce artık toade bir hayat geçirir. Gazeti mğnarebeli yokken 1s'alı hal eylemiş adamın mazislal karıştırmıya - başlar, Kanun © zaman gazetecinin kalemini tutar ve; “Ba yazdıkların doğrü da olan yaz- muya hakkıa yoktur., der. Hayri Bey avukatlırını ispat salâhiyetini vermek- ten menetmekle münmelâti İktusadi- yeslaln, faaliyeti Iktısaöiyesinin münakaşa olmasından, tıpkı gençiiğin de bir haltetmiş adam gibi, korkur yor mu? Öyle ise böyle bir adamın hakaret davası açmıya hakkı olamaz. Fiihakika efendiler, d amıf halk var- dar ki onlar hakaret davası açamazlar, Bunlardan biri şeref ve haysiyeti her lsnadın fevkinde olanlardır. Diğeri de Gzel bil'rler, n küçülke açmakla geref ve ha; ve isnatların ulaşamıya: bir mevlcdii muallâda olmadığını gösterdi. Fakat dapat salâhiyetlai vermemekle .. Etendiler! görüyormunat hi Hayri Beyi biz tabkir etmiyoruz, o, bu dava- açmakla kendi kendinin kadrini iyotinin iftira

Bu sayıdan diğer sayfalar: