3 Mart 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

3 Mart 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MASONLAR Memleketimizde Süratle İntişar “E den, Fakat Gizli Çalışan Ve Esrarengiz Mahiyetini Muhafaza Eden Masonluğun Esası Nedir? Masonluk Türkiyede günden yüne Bütün gençleri kat mahiyetini iând. esrarcogiz cemiyet nedir ? Masanluk ne rakit doğmuştur? Ne şerait dahilinde ve nerede başlamıştır? Tarihte yeçir- diği sahalar nelerdir? Bugünkü teş- hilâtı, bugünkü gayesi ve bugünkü Sarar nelerden ibarettir? Masonlar bile Mrsonluk hakkında tam malümat sahibi değildirler. Yeni girenler, göçirecekleri tecrübeleri, yükselecekleri mertebelerin iç yüzünü bilmezler. Bu itibirla Masonluk, hariciler için olduğu kadir, dahiiler için de meçhul ve esrarengiz birşeydir. Halbuki medeni memleketlerde hs- sonluk (o çirli bir cemiyet olmaktan gılenıştır. Orada Masonluk hakkında meşred yüzlerce, — binlerce vardır Masonlar, herkes & > da söilecek memunlar meş » Bilhassn o Amerikada Kasonlar tamamen aleni surette çalışır ve muayyen zamanlarda sokaklarda Pesmi kıyafetlerile nümayişler yaparlar, Gazetemiz, Masonluk hakkında şim diye kadar çıkan, mümkün olduğu k:dar bitaraf olmıya çalışan o müsl- Bilerden birinin eserini nakle karar zermiştir. Bu neşriyat, Mason olan ve olmiyanlara Masonluğun iç yüzünü #srarını ve mahiyetini bütüm tafsilâtı ve teferuratile gösterecektir. Karilerimizin bu » tefrikayı o büyük bir alâka ve merakla okuyacaklarına yüphemiz yoktur. Çünkü Masonluk ta nihayet şimdiye kadar neşrettiğimiz. tarikatlerden farklı değildir. * Masonluk Nasıl Başladı? Masonluğun doğduğu yer Hindistandır. Evelce Hindistan ilim ve irfan merkezi idi. Bütün şarka ilim ve felsefe oradan dağıldı. İndra isminde bir peygam- ber yetişmişti. Bu peygamber Hintteki ilim ve irfan menba- larından istifade ederek yeni bir felsefe kurmuştu. Allahın birliğini ve bütün insanların bir kül teşkil ettiğini onun söylediği iddia olunur. Ona nazaran bütün insan- larm babası birdir. Muhtelif Irklara mensup insanlar niha- ala menşe'den gelir ve bir t teşkil ederler. O vakit ilk müsavat, uhuvvet, ve hür- Fiyet fikirleri doğdu. İşte Masonluğun ilk ahlâki esaslarını teşkil eden bu üç *sas o vakit kuruldu. Ve Ma- sonluk, ilhamını buradan aldı. Masonların İlk Sırları Aradan asırlar geçti. Manu isminde biri çıktı. Üç güneş veya üç Allah olduğunu iddia etti: İlkbahar güneşi, yaz gü neşi, kış güneşi. Yahut üç muhtelif şekilde tecelli eden bir güneş ve bir Allah vardır. Bu mazariye © vakittenberi sürüp gelen teslis akidesinin . mebdeini teşkil eder. Bu nazariye ayni zamanda n temelini de teşkil eder. lukta da Manunun bu güneşine karşılık olarak üç 4 bul edilmiştir. Ma- | ağa “#ararı da böyle baş- asp şonra Manunun Kl Mg ubtelif ilâhi Sasivvur o edildi: Tarihi .Tefrika No. 47 7 Birincisi Brahma ; ikincisi Viş- Du, üçüncüsü Siva. la üç şahsiyet te Masonla- rn sembollerinde mevcuttur. Birinci Allah yaratır, ikincisi muhafaza eder, üçüncüsü öl dürür. Milâttan 2160 sene evvel Zarastre geld. Bu adam, Hintlilere astronomiyi öğretti. Ahlâki prensibi (komşunu sev) esasına istinat ediyordu. Al lahın birliğine inanırdı. Ateşe tapardı. Zaraastre müritlerine bu fikirlerini gizli içtimalarda öğretirdi. Bu içtimalar öğleyin başlar, gece yarısı biterdi. Bugün de Masonlar toplanma- İarını bu saatlerde açar ve bu saatlerde kaparlar. Nihayet Buda geldi, o da dünyayı yaratan Allahın birli- ğini ilân etti. Bütün insanlar kardeştir. Birbirlerile müsavi derecede yaşıyacaklardır. Ka- dınlar da erkeklerle müsavidir- ler. Aile ve içtimai münase- betler mukaddestir. Boda öleceği zaman, yasi Milâttan 950 sene evvel, mez- hebinin sırların müritlerinden birine bıraktı. Bu adamın adı Mahakayadır. İşte Masonluk bu akideler- den doğmuştur. Masonlar, ilk mürşitleri olarak İndra, Za- rastre ve Budayı tanırlar, Ne- tekim Mason mabetlerinde iki sütun vardır, Bunların biri (İ) sütunudur. Bu sütun İndrayı temsil eder. İkinci sütun (B) sütunudur. Bu sütun Budayı temsil eder. (Arkas var ) ii Resminizi Bize Gönderiniz » Size Tabiatinizi | Söyliyelim... İ l Tablatinizi anlamak ve re bunu İstidiMi ettirmek isterseniz bize ir fotoğraf gönderiniz. Fakat bu resim abi bir pozda çekilmiş olsun Taki mütehassastmız yantimnan ve mütalen hatasına düşmesin. # Resimlerinden tablatlerini öğrenmek içim bise resim gönderen karilerimiz bakkında mütebıasızımızın cavaplarını aşağıda okuyunuz! * M. Hulâsi bey: Müteşeb- |: bistir, (o hayali mevzularla faz- lam olur. bn ser güzeşt hadise- İsrini merak ve heyecanla ta- fi kip eder. Şöh- reti sever. Ten- kide ve tahak- küme (taham- mül edemez, İ hırçınlık gösterir. Cellât Alinin Hatıraları “ParaAlmakİçin AdamAsmıyorum, Adam Astığım İçi İçin Para Alıyorum,, | Baş tarafı 1 inci sayfada | — Bozalanlınn firarı hem ağzımın tadını kaçırdı, hem de bana beş lira kaybettirdi. Bunları, bir gün işleri kesat giden bakkal gibi fütursuz ve sade söylemişti. SON POST'A'ya hatıraları- nı yazdırmak için onu görmiye giderken bu sözlerini düşün- düm. Fakat, cellât çingene Alinin İzmirdeki adresini Ubilmiyor- dum. Beni götüren arabacı: — Onun evini İzmirde bil- miyen var mıdır? Sorar, bu- Turuz, dedi. Aliyi Ararken... Araba Kemer istasyonunu geçtikten sonra darbir 80- kağa saptı. Arabacı yoldan geçen bir Arap kızma - ses- lendi: — Karl cellâdin evi nerede? Ben arabacının sertliğini ta- mir edecek bir iki gönül alı- cı söz ilâve ettim. — Buyurun efendim, gös- tereyim! dedi. Yolun sonunda, harap bir teneke evin önüde durduk, Ka- pıya dokundum, çerden çöp- ten yapılmış ev, zelzele olmuş gibi sarsıldı. İçerden küfürle karışık sert bir ses sürledi: — Kim var orada be?.. — Al Ef, ancak kapıya gelir misin ? Kapı açıldı. İdam gecesi Menemende ancak o korkunç gölgesini gördüğüm cellât Ali karşımda idi. Yazan: A. OLUÇ ALİ REİS Kılıç Ali Paşanın. Hatıraları Servonten çok iyi tahmin Hakikaten az zaman İçi ve çok meşbur bir prlam oluvermiştim. Artık benden İğrenmek ve çekinmek kimsenin Aklına biln gelmiyerde. Peyçam- | düşkü Bürler gib, kür Şörüd” Yarisi vb Kibar görüyordum. Fakat kadınlara karşı fazla etrafımda birçok düşman kazan- mıştım. Her gördüğüm gözeli ve öğüm vardı. Bu yüzden de | TN Onu uzun boylu, pala bıyıklı kıllı bir adam gibi tasavvur edenler ve Osmanlı tarihinin bostancı başılarına benzetenler aldanırlar. Çingene Ali, kısa boylu, zayıf, kuru, esmer ve ince çizgili yüzünde kesik br- yıklarile asri bir simadır. Başı açık ve üstünde bir pantolonla gömlek var. Kendisine gazeteci olduğu- mu söyledim. Kapıyı açarken öfkenin sertleştirdiği yüzü bir- denbire değişti. (Kendisinden ümit edilmiyen bir nezaket gösterdi: — Kusura bakmayınız efem dim, mahallenin piçleri evi ber zaman taşlarlar da, yine onları zannettim. Gülümsiyerek ilâve etti: — Sözüm ona ev... Buyurun! — Hayır, dedim, seninle w zan boylu konuşacağım. Muhtar Ziya Ef.nin kahvesine gelir misin ? Kahvedeki Mülâkat On dakika sonra kahvede cellât Alile buluştuk. Orada bana 12 sene içinde 5216 kişi astığım söyledi. Bunların üç bin küsuru Konya isyanında, kalanı da İzmirin istirdadından bugüne kadar asılmıştır. Bun- ların arasında Türk, Rum, Ermeni, Musevi, Arap, Acem, Kürt, Pomak, Boşnak ve Kıp- tiler varmış, Ali İdadi Mezunudur. — AN EK, senin için kıpti- dir, diyorlar. Ne dersin ? methi tiğlm her kadını ele geçirmeli; “ona bütün “İsrsimiz sahip olmak istiyordum. Saraydaki ağalar bu yüzden bana şiddetle düşman kesilmiş- erdi. Benden adeta yılmışlardı. Bu sebeple kaydırı için fırsat gözlüyarlardı. Bununla beraber zekâ ve kuvvetim onla- rın yüreğine korku ve çekingen- İ İ Uk salmıştı. Öyle, olur olmaz gü- | riltüye pabuç bırakmıyacağımı | çok iyi biliyorlardı. Hayatta tam manisa ipli; Sab aamşkilk, Saray orkânının bütün gayretleri — Haşaaa, ben çingene de- Zilim. 308 senesinde Manastır- da doğdum. Asıl ismim Ali değif” Halildir. Halbuki bizim hemşeriler telâffuza kolay ol- sun diye beni Ali ismile çağı- rıyorlar. Babam Manastır eşra- fından Ahmet Rifat Ef. na- mimda bir zat idi. Terziidi. Biz üç erkek kardeştik. İki kar- deşim ( seferberlikte Yemen cephesinde şehit düştü. idadisinden me- zumum. Dayım şimdi Kiliste Defterdardır. Benim cellâtlık ettiğimi haber aldığından bana dargındır. Muhabere etmiyo- ruz. Balkan harbinde muhace- ret suretile İstanbula geldim. Muhacir komisyonu delâletile Ankarada iskân edildik, An- kara yangınında evimiz yan- dığından Adanaya gittik. Milli Mücadelede Memleketi (Odüşman istilâ etmişti. Herkes kara matem- lere bürünmüştü. Eli silâh tu- tan için şehirde oturmak gü- nah addediliyordu. Asker ol dum. Milli mücadeleye iştirak ettim. Milli mücadelenin bida- yetinden nihayetine kadar El- vanlar - Eney cephesinde kal dım. İstirdadı mes'utta ordu ile beraber ven girdim. — Cellat olmak bu mem- lekette çok fena... İnsanın hiç rahatı kalmıyor. Gündüz &o- ağa çıksan başın belâya gire- cek. Herkes etrafına üşüşüyor: “ — Filâm nasıl öldürdün anlat... Filân ölürken neler söyledi? , gibi müziç sual hile ve düzembazlıkları boşa gi- diyordu. Fakat... Bir gün, hiç beklemediğim bir zamanda ani bir emirle kar- şılaştım. Hünkâr, Karadenizde türeyen korsanların tedibine beni memur ediyordu. Bütün korsanlık ve denizcilik hayatını Akdenizde geçiren, o koca denizin sularını, kıyılarını tanıyan bir denizcinin, hiç bilmediği bir denizde dolaş- ması herhalde kolay birşey de- gildi. Bu işin bana verilmesindeki maksat meydanda idi: Sarayda nüfuz sahibi olmamı İstemiyenler, daha doğrusu benim İstanbulda Sinemalar İ TECEDDÜT hrimizin büyük $i makinelerinin bir aynile te dakârlıklara rağmen fiatlara ŞIK SİNEMASINDA ve İNKILÂP emalarındaki SESLİ ve SÖZLÜ iz ed İmiştir. Yapılan. bu fe zammiyat yapılmamıştır. Umumi duhuliye (30) kuruştur. 5 mart perşembe günü metinelerden itibaren: Sesli, sözlü ve şarkılı filimlerin en güzeli olan AŞK RESMİ GEÇİDİ MAURICE CHEVALIER tarafından temsil edilen muazzam filimle yapacağını BU TARİHİ İYİ HATIRLAYINIZ ALMA RUBENS Güzel ve genç birinci artist EDMOND LOW İBİR Y A şaheserinde Yıldızların yıldızı: FERAH sinemada Bu gece halk gecesi. Komik Karagöz Hüseyin Bey kumpan- yam. Sinema - Komedi - Dram. Seyrisefain Merkez acentesi: Galata köprü Başı B. 2362 .Şuba acentesi: Sir- keci Mühürdar zade hanı İ, 2749 PİRE - İSKENDERİY POSTASI (İZMİR) vapuru 3 mart Sal 10 da Galatadan İ kalkarak çarşamba sabahı İzmire, perşem- be sabahı Pireye, cumar- tesi (o İskenderiyeye ( vara- caktır . Iiskenderiyeden  pazartesi 15 te kalkacak çar- yerd ye de uğr- EREN a a ri İstanbula gelecektir. lerle insanı rahatsız ediyorlar. Bu memlekette cellât demek, süflü bir adam demektir. Te- lâkkiler katile bir kahraman süsü veriyor. Halk adeta ka- tili seviyor. Katile karşı ken- disinde bir sempati uyanıyor. Halbuki cellât dedin mi akla evvelâ; Çingenelik geliyor. Güya ben para kazanmak için onun bunun idam edilmesini oObek- lermişim. Hoş Allah benim rızkımı o cihetten verdi. Ne yapayım? Mukadderata boyun eymek mecburiyeti var, İArkası var) parlamamı çekemiyenler şimdi benim Karadenizde mağlüp olaca- ğımı umuyorlardı. Maiyetime ve- rilen gemilerdeki efrat da hep padişahın adamları ve hiç tanı- madığım korsanlardı. Uzun boylu uğraşıp didişmeler- den sonra yanıma muavin olarak ancak Hasan Kelleyi alabilmiştim. Bu adamlara kumanda ederek tanımadığım bir denizde hiç su- ratlarını görmediğim bir düşmanla karşılaşmak ber halde çok güç ve çok yorucu olacaktı, Sakin Sular Üstünde Karadenize ilk çıktığım gün resmi küşat arzeder. 'erşemb 5 MART EKLER FRANSIZ Piyangoda JDA LBEDAYİ Sah günü ak mea in “ da. Yalnız mun allim ve talebe” ye mahsus MÜDDE İl UMUMİ Piyes 3 perde m Nebi İl eki Bey Gişe he sein ea Tİ baren açıktır. İ ALKAZAR — Bağdat Haram ME İmperatoriçenin yüzüğü Asri 2 "5 kAmr'cu ETUVAL — İmporatorun Yaveri ELHAMRA — Pe et Kuşu ve Kadın sters > Yen #iyatro trupu — Yunan Operetk o Yas İstanbul GLORYA — Öldüren Adam HİLÂL Oo— Panama korsanları MAPIK — Cehennmler Hâkimi MELEK — Kuyruklu Yaldır MİLLET T. — Naşit B. MILLI — Kadınlara İnanmam FERAH— m OPERA — SÜREYYA — ( vr) bir kadı Üsküdar — (HÂLE ) Bekiret Koncasi m a al İstanbul asliye mahkemesi dördüncü hukuk dairesinden: Madam Kılcanti avukatı Muammer Salih Beyin ikame meçhul kocası Hirusto Kostam tinos efendi aleyhine ikame ey” lediği tescili akit ve saire days" snm icrayi tahkikati 19-3-93İ perşembe günü saat 14 emuaj” | yen olduğundan yevmi mezkür da gelmediği veya tarafindet vekil göndermediği takdirde tahkikatin gıyaben devam olu” nacağı tebliğ makamına kaim olmak üzre ilân olunur. Sıhhi Vaziyet Şehir Hıfzıssıhha meclisi dün toplanmış, Verem hastanesi içi vilâyetin (100) bin lira tahsisat bulmasına ve Bakırköyde sivri” sineklerle mücadeleye karaf vermiştir. Meclis Tifo mesele” sini de tetkik etmiştir. Hale9 İstanbulda tifo azalmıştır. Ka” sımpaşa ile Topane arasındâ (3-4) günde ancak bir vak'ay8 ya tesadüf edilmekte, yahuti# edilmemektedir. Bir ay zarfın da İstanbulda (15) bin kişiye tifo aşısı yapılmıştır. sular oldukça sakin ve durgundü. Fakat bu sükünetin çok sürmiy© ceğini, oldukça hatırı sayılır fır” tana ve dalgalarla boğuşacağını biliyordum. Kuvvetime iyi güven” diğim için zorlukları atiatabile ceğime emindim. Emirlerim şi“ dilik derhal ve büyük bir doğr#” lukla yerine getiriliyordu. Doğrü Batum istikametine yol almıştı” İçimde coşkun bir arzu vardı! üşman korsanlarına tesadi mek ve hadlerini bildirmek isti” yordum, (Arkası vad

Bu sayıdan diğer sayfalar: