8 Haziran 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

8 Haziran 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

l'ldrıı | SON Bagânan Me:elalerlnden Halkı Ölüme, Kendisi Boşalmıya Mahküm Semtte Dolaşırken... İMaş çaraf 1 inci sayfada | ) İsterseniz, Boğazın bu N:. köyüne deniz tarikile Oıı.kıyn. dirseğini döndü- | iR zaman karşı sahilde ta köyünün — dirseğine uzanan — simsiyah bir görürsünüz. Bu yığının on, yirmi, otuz. mav- gününe göre beş on vapur Kulağınız birdenbire bir uğultuya karışan ürpertici madeni gıcırtılar dolar. Vinçler işlemekte, nda küfelerle yüzleri iyah yüzlerce amele kömür denizden — sahile kömür, sahilden kam- Mulara yüklenilmektedir. '—M:feıı biraz çekilerek bu ını, vapurların ve yı- klm gerisine bakınızı Düzlükten başlıyarak — elli, iş, belki de yüz metre elon bir orman görecek- Bu ormanın tepesinde ._llılırı nit mühteşem bir e, dibinde de mini mini vardır. Uzaktan farket- '.hbellıi mümkün değildir. t yaklaştığınız zaman bu Vlerin hepsinin de cepheler- ta kirli olduğunu görürsü- Elinizi her hangi bir İrara sürünüz, derhal simsiyah * Vapurlardan çıkan veya lara giren kömürler toz le uçuşmuş, ciğerlerle bir- tıı duvarlara da yapış- & Sıııa.ı., şuımı Hıynyenl'ı Bala azala ancak birkaç se- kt Inhisar eden vapurlarının ldığı iskeleye yanaştıralım. mıza küçük bir deniz nnıu çıkar. Mes'ut 2a- da bu mücessesnin pen- Vrelerinden denize musiki şe- u'lcn taşardı, şimdi içinde İsk bir kahveci uyuklamak- ü Yakında ben de dükkâmı ı"*'yıp gideceğim! — Sebep? — Köyde kim kaldı ki, ki- A hizme hizmet edeyim? — Yüzlerce amele var.. — Onlar tıramvay yolunda kdileıiııe mabsus kahveye —i Sabık gazinonun ha- iskemlelerinden — birine ğ:ıdıı evvel elinizle yok- Nhı Avucunuz simsiyah ol- arkanız da açık renk küm varsa oturmadan evvel RBazete küğıdı yaymayı dü- Ünecoksinizdir. Vakla gelen Nikdir deki. kab vede İıbnınır loı-unı;ı- ı;l;hııı bir iştirak nisbeti olduğu da mubakkaktır. * Kahveden çıktık. Dar bir erek tramvay — cad- e Ülde Karşılıklı bir Eınıı ile bir bakkal ve ameleye mahsus iki kahve göreceğiz. Fırıncı ile bakkal camekânla- rını kemali ilina ile kapamış- lardır. Aksi halde sattıkları bötün mevadın <akşatha kadar ekmek olsun veya kahve, sim- siyah bir renk alacağını bilir- ler. Mahalle hvesine gelin- ce başımızı sokarak bakahmı Peyke üzerine yüzükoyun ya- tarak uykuya dalmış üç q kişi, bir kenarda — iskambi meşgul dört arka- irliz. daş görü, Ahmet — Bugtn iş biraz Mâm — Geceleri ne yaparsınız? — Yazın kömürlerin üstün- de, kışın yine burada yatarız. Hava uzun muhavereye mü- sait değil; içeriden dışarıya boğucu bir ter kokusu çıkıyor. Şimdi önümüzde bir mescit, yanı başında bir mezarlık, bir- de çeşme vardır. Bu mesçit ile çeşmenin arasında musalla taşı sık sık bir tabut taşır. Fazla durmıyarak ınmrlılı sokağından mahalle içine sa- palım. Evlerin kapılarımı birer birer çalalım. Bir kısmını boş bulacağız. Sahipleri bir çare- sini bularak şehrin daha rahat bir köşesine çıkılmı.lerdlı Bir kısmında ise yeni kaybedilmiş bir vöcudün veya ölüm mah- kümu bir hastanın peşinden tutulan matemi var. Hepsinden de aynı ricayı dinliyeceğiz: — Bizi kurtarınız.. Uzunko rüde İş Bankası Şubesi LFĞTO:. REMZİ Uzunköprü, (Hususi) — Burada İş Bankasının bir şube açması halkı çok sevindirmiştir. Resmini günderdiğim küçük Gün Gör Aziz Hanım biriktirdiği ( 17 ) lira parasını vererek bir kumbara almış ve tasarruf sandığı bu süretle ilk mus- maleye başlamıştır. süt Müstahsilleri Ve Sütçüler Esnafıma İstanbul Ticaret Müdürkt- günden: leri ve Hııbu-m- - 5- 931 Selasli. in ” yapılan İdare heyeti intihabında ekseriyet olmadığın- dan 9 - 6- 931 salı gününe tehir edilmiştir. O gün saat ondan on beşe kadar Galata — postanesi Karşısında Adalet hanındaki ida- re merkezinde intihaba devam & . Yalnız içindeki kah- ! edileceği alükadarana ilân olunur. Remzsi Yeni Neşriyat (Olimpiyat) Çıktı Dünya şampiyonasına işti- rakimiz; İstanbul - İzmir - An- kara futbol şampiyonları ara- sında muazzam futbol turnu- vası ve dünkü spor faaliyetle- rini yazı ve resimlerle tesbit etmiştir. POSTA Tavuk Enstitüsü G, ııııım_?:â"ı—'. vabını neşrediyorux : 16 Mayıs 9öl tarihli nüsha- mazın Üçüncü sayfasında (İster inan, ister sütununda tavuk meraklısı bir ratin an- lattığına nazaran: 1— Ankarada bir tavukçuluk Enstitüsü vardır. Bu Enstitü An- karada aerf yaptırdı, Avrupadan cins tavuklar KRlrdi hhl bunları kümeslerde tasnif etmedi, ve tabli bir netice almadı diyorsunuz; fakat : Müessesenin Avrupadan getir- diği damızlık legorn ve rotay- landlar modern bir mücsseseye yaraşacak tarzda ilmi ve fenni if edilmişlerdir. Mevcut hay- vanlar 60 mevcutlu beş damırzlık grupu ile iki büyük legorn ve Fotayland sürüsü halinde idare edilmektedir. Damızlıklarda şece- ve ve kontrol; sürülerde ise yalnız kontrol takip edilmektedir. Şu izahata nazaran tavukların tasnif edilmedikleri varit değildir. 2 — Enstitüye civciv çıkar mak üzere makine getirdiler, fa- kat Idare domıd(lu. civecivleri lşirdiler, — bu fenadır liye başka ııHııı ,ıdıdllu. bu Öelet yamurtaları pişirdiler yise elvelv çıkaramadılar diyorsunur. Mücasese — Avrupadan bir defa kuluçka makinesi ıı:dr— miştir. Bu makine mart ni Ünde Askaraya, gekerük 'tanli l başlamış ve elyavın arizası ,ılılr maktdır. Enstitâ bu makine hoılıı[ıqtıı Mibaren kendi da- ık yumurtalarından muntaza- ıı- yüzde 85 gibi gayet İyi bir iAğe alnlüaler. Hireru Pae: titüde kendi damızlık yumurtala- Tundan (öldüi Güllüki. 1300 kadür civciv ve piliç son derece büyük blr inkişafla koloni kümeslerde büyümekte — olduklarından — bu İ nmazar da doğru değildir. 3 — Nihayet düşündüler, ta- şındılar — Macaristandan getirdiler diyorsunuz. Enstitü — Avrupadan — civciv getirmemiştir. Ve böyle birşey mahza hayaldir, uydurmadır. Cevabımız Ankarada açılmış olan Zira- at sergisinde Macarların teşhir ettikleri kuluçka makinelerini enstitü almış ve tecrübe ets miş sıfır derecede netice al- miştır. Bunun üzerine Macaris- tandan bir mütehassıs ıelıp makineleri bakmış ve çol netice almıştır. Bu mıkıııelenn markası “Marabo,, dur. Sonra enstitünün “Bukeye,, markalı ve (3000) yumurtalık makine- sİ gelmiştir. Tekziplerine — na- zaran — marttanberi yaktıkları bu makineden ancak (1500) dvcıvlen mevcutmuş. Ö tarih- ten şimdiye kadar asgarl iki defa piliç çılıır. yani - (6000) yumurtadan — 96 85 — hesabile (5100) piliçleri olmak Tâzımdı. Diğer mevcut makinelerden çıkardıkları da caba. Avrupadan yalnız bir tane ma- kine getirdik demekle bir kelime oyunu yapılmaktadır. Zira Macar- ların teşhir ettikleri makineleri avrupadan alınmış addetmiyorlar. Diğer kısma gelince: Maca- ristanda Pqtedc (Miklos Zala) ve ismini- bilmediğimiz diğer bir müecsseseden yüzlerce yu- murta ve (25) civciv Sidna tayya- vo şizketinlü tayyürelerile gülmiş- tir, Yumurta ve civciv paketlerinin üzerindeki adres Ankara Tavuk Enstitüsü Kadri Beye,ki bu zat ensittünün müdürüdür. Sayfa 7 Deniz ilânı Karadeniz - Boğazı Tahlisiye U. Müdürlüğünden: * 12-10- 929 tarili ilâna zeyildir. Karadeniz Boğazı haricindeki | Arı 4, 24, 30, şimali " 5 Tuli şarkt hmnvîçtıı 29, &. 30 tul l ! Bulunan Fener işaret gemisi yerine her üç saniyede bir şimşekli ziya gösteren, zatülhareke ve her dakikada muntazam famlalarda dört çan sadası veren bir ziyalı şamandıra haziran 931 tarihinden itibaren demirlenecektir. * Ziyalı şamandıranın ziya müddeti 0,3 saniye ve husuf müddeti 2,7 saniye olup gardiyansızdır. Ziyalı şamandıranın evsafını tetkik ve kontrol için fener işaret gemisi kemafissabık fenerleri yakmakta olduğu halde civciv | bir ay müddetle mevkiinde kalacaktir. metre ve mesafei tifar dokuz Ziyalı şamandıranın ir- rüyeti takriben (14) mildir. Fener işaret gemisinin kaldırıldığı tarih ayrıca ilân edilmiye- cektir. Satılık son sistem ve yeni kabartma Etiket makinesi Otomatik surette saatte 3500 ndet tabeder ( Ka- bartma etiket ) makinesi; her renkte tüp içerisinde en alâ boyalar ve yaldızlı, yaldızsız. her çeşit zamklı etiket kâğıtları ve kavuçuk bex ve saire bütün teferrüatile satılıktır. Talip olanların Ankara caddesi No. (119) Hakkâk Hamit Beye müracaatları. İstanbul Sıhhi Müesseseler Mubayaat Ko- misyonu Riyasetinden: Sıhhi müesseselere 031 mali senesi zarfında lüzumu olan muhtelif cins dana ve saire aşı hayvanatile gaz, benzin, vakom yağı ve emsali, tanzim edilen olbaptaki şartnameleri veçhile ve 23 haziran 931 salı günü saat 15 te kapalı zarf usulile ihale edilmek üzere münakasaya konulmuştur. Bu baptaki şartnameleri görmek ve fazla izahat almak istiyenlerin mezkür komisyona müracaatları ilân olunur. — 5 Okkası 100 kuruştur. V eklerde, salatalarda, tatlılarda, pilâvda, havyarda ve bil. enezde Hasan zeytin yağı istimal ediniz. Çünkü pek saf ve halistir. Şerbet gibi tatlıdır. Hamiziyeti yoktur. Bakkallardan al dığınız fiattan daha ucuzdur. Mahlüt yağlardan tevakki etmek lâzım- dır. Tereyağı yerine Hasan zeytin yağı istimal eylemek kârı akıldır. Bilhassa İçmek suretile Hasan zeytin yağını doktorlar tavsiye ete mektedirler. Kum, taş, böbrek ve bil hastalıklarında bol bol Hasan zeytin assa karaciğer, safra, sarılık 1 içiniz. Kiloluk gişeler 80 bir ve beş ve daha büyük tenekelerde safi okkası 100 kuruştur. Ha- san Ecrza depnıu Tnpımcılın tenzilât. LmHORHORUNı amııı. Tokat- iyan mektep ıouı Cilt ve emrazi sühreviye tedavihanesi Hergün — sabahtan akşama kapar Tefrikamız © No. 49 KUCAKTAN KUĞAĞA SERVER BEDİ ;ş; Evet, fakat benimle alış k.' yoktur. O, daha ziyade k&nlnıhıllelerde fakir «ile *'k“l kandırır. Bu hususta h kurtulan pek azdır. —.ı dessas karıdır, çok... Onu Eda tanımıyan yoktur. er”luı hâlâ devam eden *t içinde. Hüsniyenin ken- disi gibi fena yola sürüklediği meçhul kızları düşünüyor ve onların şimdi ne halde olduk- larını merak ediyordu. Nadire onun bu haline dik- kat etti: — Üzülme. dedi, ben varken hiçbir ydeı korkma... Sana ablalık edeceğim, dedim ya... Fakat sen benden hiçbir şeyini saklamıyacaksın, bana danış- madıkça hiç birşey yapmıya- caksın. Sonra daha ciddi ve düşün- celi bir tavırla devam etti: — Bü yol çok acı, hem çok tatlıdır. Kendini idare etmesini bilmiyenler — düşerler. Zaten akıllı kadınlar, ince kadınlar daima itibardadırlar; budala- lari ve kabaları âdi yerlere inerler. Kadınlığın bütün ince- liği bu İşte görünür. Sen xeki- sin, fakat tecrüben ar... Bir parca da, bak açık söyliyeyim, darılma, küçüklük terbiyende eksiklikler var.. Yanlış anlama.. Yani.. Guston yok, anladık mı? Giyim güstosu, duruş, oturuş, *konuşuş - güstosu... Tabil sen ecnebi bir lisan bilmezsin. — Hayır. — Fena, Meram anlıyacak ve anlatacak kadar öğrenme- lisin . Kolaydır. Bazı meclis- lerde — ecnebilerle kom lâzımgelir. Onlardan çıkar. Sonra erkeklerle Av- rupa seyahatlerine çıkacağınız tutar. Dil bilmeyince olmaz. Bir ecnebi lisanı bu işte insa- na gek şey kazandırır. Nermin — bunları — dikkâtle dinlerken birdenbire Üzüntülü bir nefes bıraktı. Nadire bunu hemen görmüştü : — Ne 07 dedi, sıkıldın mı? İstersen bir tur yapalım, — Hayır, sıkılmadım, şündüm ki ... — Evet ? — Birini evlensem... Nadire canlandı: — Ha... dedi, gördün mü? Asıl mühim noktayı unuttuk. Eğer şimdiden birisile evlenip te bu yoldan çıkarsan diyece- gim yok; Fakat... Bir kera dü- sevsem, — onunla —- z | bu yola girersen artık aklın« dan sevmeyi, evlenmeyi çıkar. Yani göğsünden kalbini söküp atacaksın. Erkeği, yalnız ya- takta ve kalbinle değil, etinle seveceksin. OÖnun haricinde bütün erkeklere içinden düş- man olacaksın, hepsinin kanı- mı emeceksin, fakat bazan seviyor görüneceksin, bazan acıyor görüneceksin, yerine göre... Sırası geldikçe ben sana anlatırım. Eğer sevmiye filân kalkarsan mahvolursun, Hele pişkin bir erkeğin eline düşeren yandım allah... (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: