18 Haziran 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

18 Haziran 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 Hadran; İndostan izmire Gelen “Güzel Vergi Kaçakçılığı| “Ve Şüpheli SON POSTA Bir Kadın.. tu Da Pap azların Bir urbanı Değil Mimiş! çe tarafı birinci sayfamızda) bi bitirdiğim zaman Yunan işgali vardı. Câvit rahibeleri beni Venediğe Mtürdüler. Orada, kadınların vd ettiği bir Koleje gön- rad — çim — za a Türkçemi ybettim. mk en bettirmek için herşeyi ya- erler. Ben mukavemet yim. (Birino Kanoni) isminde İtalyanla evlendirmek iste- diler. Onu da reddettim, Şim- di İzmirde Çeşmede bulundu- ğunu zannettiğim (kardeşim Veliyi bulmıya ve yanında oturmıya geldim. Emine Hanım, İzmirpalâs oteline inmiştir. Türkçe bazı kelimeleri tamamen unutama- mış, tuhaf bir şive ile söz arasında bunları karıştırarak söylüyor. Hükümet tahkik yapmaktadır. imal Muğla Müfettişi !Aydın İncircileri Zeki Beyin Deli Olma- Kooperatif tf İdaresi İçin dığı Anlaşıldı Ankara, 17 (H.M.) — Muğ- Maarif Müdür tarafından; — Delidir, iddiasile İzmire ade edilen Maarif Müfettişi iski Bey hakkında yaptığımız Meşriyat nazarı dikkati celbetti. Kendisi hakkında Maarif Ve- i ile temasları esnasında teikikat yapıldı, Akli muvaze- Msinde bozukluk olmadığı gö- Müdü, Garbi Karaağaç müfet- e tayin edildi edildi. Papazların İnadı Bir Maarif Mümeyyizini iİmtihanlara Almadılar İzmir, 17 (H. M.) — Sen ii mektebi idaresi imtihan- hazır bulunmak Üzere € İdaresi tarafından Mü- m sik günlerimiz olan im ine Avni Hanımı İatihana almadı. Maarif İdaresi de bu mektepte şimdiye kadar imtihanları hüki letti ve imtihanlarda mut- aka Emine Hanımın bulun lâzmgeleceğini bildirdi. irak Iran Maili ğdat, akin idea pe ariciye an eden V i heyet ile Bağdat *zirliği arasında ce! t bitmiştir. müza- kerelerede bir dostluk ve müc- timin iadesi o muahedenamesi hazırlanmıştır. Bu muabede kında imzalanacaktır. Amasranın İlk Kömürü Amasra, (Hususi) — Maden yakları ilk kömürünü çıkarmıştır Bu kömürler Esat paşanm Dö- kük ocağından çıkarılarak vapu- *a yükletilmiştir. Bu münasebet- merasim yapılmıştır. Amasra ömürlerinde yüzde (23) hava tezi, (20) katran, (10) naftalin Me k Hayli Münakaşa Ettiler Aydın, ( Hasusi ) — İncir müstahsilleri kooperatifinin se- nelik içtima: yapılmıştır. İçtimaa beş yüz ortak yerine ancak yüz aza gelmiştir. Kooperati- fin şubelere ayrılması fikri münakaşaları mucip olmuş, bu sırada yeni idare heyeti de se- çilmiştir. İzmir heyetince Ay- dın kooperatifi isminin tebdili fena tesir bırakmıştır. Bu içti- ma beş saat devam etmiştir. Ethem Vassaf Bergamada.. Umumi Bahçede İki Ad- liyeci Birbirine Girdiler dn (Hususi) — çarşısinın el ve belediyenin yanında el bir bahçe vardır. Bütün Bergama- iin en güzel teferrüç yeridir. Geçen oldukça kesif bir kalabalik bulunan bü bah- ai a anlaşılmıyan bir iz Adliyesinin yaşlı bir rüknü bahçede otururken yine ayni müessese erkânından genç bir zat ip yanma oturdu. Birkaç dakika sonra gürültü başladı. Bu iki zat birbirine girmişlerdi. O sırada bir bastonun kırıldığı görüldü. Bahçede bulunan muallimler araya girdiler. Biri çok yaşlı, diğeri çok genç olan iki ka- nun adamını ayırdılar. Sahtekâr Memur İzmir, ( Hususi ) — İzmir iskân idaresi dosya tetkik memuru Şevket Bey, iskân müdürü Tahsin Beyin İmzası taklit ederek bir kadına ev tahsis ettirmek istemiş, işin farkına varılarak memura işten le çektirilmiştir. Orozdi Bak Müdürü Tay- yare İle Geldi Gitti. Vergi kaçakçılığına dair bir ihbar üzerine Defterdarlık ta- rafndan evraklarına vaziyet edilen Orozdi Bak müessesesi- nin Umumi Müdürü Mösyö Salingat Yaz tatilini geçirmek Üzere gittiği Paristen tayyare ile İstanbula gelmiş, iki gün kalmış ve ekspresle dönmüştür. Fakat kendisinden malümat almak istenen Umumi Müdüzle Maliyenin alâkadar memurları görüşememişlerdir. Ayrıca mü- essese tarafından Parise gön- derildiği beyan edilen esas defterleri getirtmek te şimdiye kadar mümkün olamamıştır. Maamafih Maliye idaresi tet- kik ve tahkiklerine devam et- mektedir. Suriye İpekçiliği İmü Berat, (H. M.) — Lübnanda ipeçilik san'ati “ölmüştür. 926 ve 927 senesinde okkası (250- 350) Suriye kuruşuna satılan koza bugün (25) kuruşa düş- müştür. Büyük koza ticaretha- neleri iflâs vaziyetine gelmiş- lerdir. Koza istihsal eden bütün köyler dut ağaçlarını erek yerine sebze ve hububat ek- Yi başlamışlardır. Bu vaziyet karşısında Suri- yede ipekçiliğe bir daha di- rilmemek üzere ölmüş nazarile bakılmaktadır. Filistin Milliyetperverleri İçini KE. Akâ, (H.M.) — Filistindeki! milli harekete iştirak ettikleri için geçenlerde İngilizler tara- fından idam edilen (Fuat Hi- cazi, Ataezzir ve Mehemeti Ebu Haccum) Beylerin nam- larım ebedileştirmek için bu- rada muazzam bir abide ya” pılmasına karar karar verilmiştir. Nautulus Tahtelbahiri Nevyork, 15 (A.A.)— Ame- rikan Woyming zırhlısından alı- nan bir telsizde mezkür zırb- lınm ONautulus tahtelbahirini yedeğe aldığı bildirilmektedir. Rusya Ve Borçlar Londra, 15 (A.A) — Ha- riciye Nazırı M. Henderson borçlar ve İngiliz tebeasna verilecek zarar ve ziyan mese- leleri hakkında Sovyet hükü- meti tarafından verilen cevabın cumartesi günü hariciye neza- retine geldiğini, fakat derin bir tetkika ihtiyaç gösteren bu vesikanın muhteviyatı bak- kında tetkikat netayici alınma- dıkça bir şey söyliyemiyeceğini beyan etmiştir. BORSA İstanbul 16 Haziran 1931 — Kapanan fiatlar — NUKUT İsterlin Dolar Amerikan 19 Frank Fransız 20 Liret İtalyan 20 Frank Belçika 20 Drahmi Yunan 9 Frank İsviçre 20 Leva (o Bulgar 1 Florin Felemenk 70 Karon Çekoslovak 1 Şilin Avusturya 1 Rayhışmark Almanya 1 Zeloti Lehistan 10 Ley Romanya 20 Dinar Yugoslavya İ Çervoneç Sovyet KAMBİYO Londra 1 İsterlin o konuş Nüy. © 1 Türke lirası delar Paria © 1 Türk lirası Frank Miâno” 1 © çe Biret Erikli 1 Belya Cinewre 1 w » Frank | Soya 1 '” Lava Amesterdam 1 T. , oFlerin Madrit 1 Tür lira Pezta Berlin 1 Marie Varşova 1 Zeloti Bükreş 20 Ley kuruş Rusya © 1 Çervoneviç kuruş Bir Zorbalık Kasımpaşada Bi Bu Kadın: Döven Kimdir? Kasımpaşada, Dere mahal lesinde Ufakköprü sokağında oturan Cemile Hanımın iki kı- zı vardır. Biri daha henüz 13-14 yaşında ve yeni yetiş mektedir. e e de tütün işine gidiyor. Ayni mahallede Tay- yare Piyangosundan 20 bin lira kazanan Nuri Efendi kü- çük kızı evine hizmetçi olarak almak istiyor. Annesi razı de- gil. Perşembe günü kızı rıyorlar. O da gidiyor. Kli ve hemşiresi zabıta vasıtasile eve getiriyorlar. Dün de bakkala giden Ce- mile Hanım başma bir sopa iyor ve bayılıyor. Hastaneye Bemar, Cemile Hanım bu işi Nuri Efendiden bildiği için dün Müddeiumumiliğe müracaat etmiştir. Fakat daha evvel zabıtaya müracaat edil ” 79,25,— 1088— I Sİ diği zaman mahalle bekçisi “| Niyazi ağa gülüvermiş, iddia- ya nazaran zabıta memurları aldırmatıştır. Bu aile farzımahal ahlâksız da olsa zabıtadan siyanet ve sahabet isteyince bu el uzatı- lir. Alâkadarların nazarı dik- katini celbediyoruz. Portekiz Güzeli Lisbon, 15 (AA)— e Portoda “ Palais Cristal ,, dikişçi | gözeli beğ zi ii mıştır. Mile Orbela Siva kıra- hça intihap olunmuştur. Avusturyaya Para Bale, 16 (A.A)— Avustur yaya ikraz edilecek para mik- tannın 350 milyon (İsviçre frangına baliğ olacağı söylen- mektedir. Tefrikamız : No, KUCAKTAN KUCAĞI SERVER BEDİ “Nadire ona yan gözle baktı: — E?.. dedi, anlat bakalım. Nermin gülümsüyor ve düşü- lu: “Herşeyi anlatayım mı mi acaba? Gizlemek olmaz mı? Samimi ola- mi? ,, Gülerek; >— Ne anlatayim? Dedi. d kta, Nadirenin sesi - Akadaşca bir istihza “ile Milüyordu; Fahir nasıl? diye sor- vi Atıf Beye benziyor mu? Gençlik başka şey değil mi? Nermin, gayi ihtiyari, ba- gırdı; — Ne şeytansınız! Nadire pişkin bir sesle; — Kızım, dedi, sen gider ken ben geliyordum. — Nerden anladınız? — Evvelâ Fahirin elinden kuş uçmaz. Sonra da, sen daha kapıdan girerken adım atışın- dan, gözlerinden ve halinden hemen anladım. Nermin, gülerek, avuçlarını yüzüne kapadı; — Hib... Dedi, herkes anladı mı acaba? — Merak etme, herkes an- lamadı, oyuna dalmış olmasa lardı onlar da belki farkında olurlardı. Nermin, korku içinde, sordu: — Fena mı ettim? Nadire biraz düşündü: — Bundan sonra idare edi- şine göre değişir. Öyle vazi- yetler vardır ki erkeğe derhal teslim olmak ta eyidir, muka- vemet etmek te. Biçimine gö- redir. — Burada vaziyet nedir? — Eyi idare edersen iyi olur. Fena idare edersen fena lur, Fahir pişkin çocuktur, ae Si zekidir, e filândır, falandır amma saf tabiatleri de vardır. Ona göre davran malı, — Ne yapmalı? Nermin içini çekti: — ÖF, dedi, budalalık mı ettim? Ya Fabir bunu herkese anlatırsa? Ya itibardan düşer- sem? Ya Atıfın kulağına gi derse?.. Fakat öyle oldu ki Anlatamam... İradem elimden gitti... Asıl sebep te sizsiniz... .. bep böyle şeyler söyle- şy — Cici, dedi, vur dedimse öldür demedimya... Sen hurma Şe bulunca ir re mi? eme ürİğinü Kimi e zevk fırsatlarından HİKÂYE Bu Sütunda Hergün İY. Safiye Peyman | . ŞTİYAK Sayısız erkeklerin “kolları | sunuz? arasından geçmişti. Hâlâ güzeldi. Bu türlü ka- dınlara tabiatin ve oldukça saf bir mizacın verdiği masum edayı hâlâ muhafaza ediyordu. Vücudü de pek yıpranmamıştı; korsa giymediği balde etleri- nin hiç bir parçası aşağı sark- mıyordu. Gözlerine ilk derin halâveti veren sürmeyi, dü- daklarına kınl bir şimşeğin parıltısına (o veren kırmızılığı çoğaltimıya Jüzum görmedi. Her zamanki gibi dürüst ve sade giyiniyor, farkında olma- dan namuslu kadınlara benzi- yordu. * Ve namuslu kadınlar gibi, mesleki bir itiyatla değil, saf ve sade bir eda ile yalan söylüyordu. Bunun için, birçok erkekler ona inanıyorlar, onu bir müddet seviyorlar, mazisini öğrenince, &ni bir nefretle, hatta küfürler savurarak on- dan uzaklaşıyorlardı. OOvakit sade erkekler değil, o da kendi kendinden nefret ederek uzak- laşıyordu. O da kendi kendine fena sözler söylüyordu: “Alçak! defol!,, diyordu. Çünkü onda, ne olursa olsun, namuslu bir kadın tohumu vardı. « Bir akşam, her vakit yap- tığı gibi, evine geç kalmış namuslu kadınlara benziyerek, Beyoğlu caddesinde hızlı yü- rüyordu. Peşine genç bir adam takıldı, yalvardı ve tatlı sözler söyledi, biraz tenha bir sokak köşesinde yanına yanaştı: — Müsaade ediniz de sizi evinize kadar otomobille götü- reyim. Kapalısına bineriz, ko- canızın tanıdıkları görmezler, dedi. Kapalı bir otomobile bin- diler ve ışığı söndürdiler. Cad- deden gelen ışıklar, kadının erkeği görmesine kâfi idi: İnce, sinirli, titiz ve kibar bir genç- #8. Okadar tesirli bir gençti ki birdenbire kadın kendini kaybederek, ona: * — Ben namuslu bir kadın değilim, dedi. Büyük bir süküt oldu. Ka- dının birdenbire gözleri dol- muştu. Erkek onun gözlerine bakmayı büyük bir müdahale sayarak sordu: — Niçin böyle söylüyor- yosunuz? — Okadar telâş etme. Ben seni idare ederim, korkma. Nasıl oldü, anlat bakayım? Nermin anlattı. : Nadire, uzun iskemlede ar- ka üstü uzanmış, sigarasının dumanları arasından bulutları seyrederek, Nerminin yüzüne bakmadan onu dinliyor ve 'gü- limsiyordu. Hikâye bitince: — Hımm. Dedi, hal ve keyfiyet böyle ha?. Güzel, tatlı bir avantür.. Ben de senin yerinde olsaydım inat etmer- dim doğrusu. Hayatta öyle vaziyetler vardır ki insan yal- nız o anı düşünür; üst tarafı lâkırdıdır.. ve yaşamak b başka bir sunuz? — Çünkü namuslu bir ka- dın değilim. — Fakat niçin ilk sözünüz bu oldu? Kadın boşandı: — Çünkü, dedi, ben şimdi- İ ye kadar yüz erkeğe kendimi namuslu tanıttım. Bana inan- dılar. Çünkü, öyle bir görünü- şüm var, Hakikati anlayınca banâ hakaret ettiler ve ben- den uzaklaştılar. İçlerinde kaç tanesini sever gibi olmuştum. Bu darbeler beni öldürdü. Siz- den böyle bir hakaret görmiye tahammül edemiyeceğimi anla- dım. Hakikati söylüyorum. Uzun bir süküt daha oldu. Sonra genç sormuştu: — İsminiz nedir? — Eminedir. Fakat bu ha- kiki ismimi ilk defa size söy- Tüyorum. Herkes beni “ Jale ,, diye tanır. Fakat annem beni küçük evimizin bahçesinde ha- vuzun başında “Emine, diye çağırırdı. Ben Emineyim, Jale değilim. Ve Eminenin sesi ağır his- lerle doldu. Erkek düşündü: “Bu ne- mussuz kadının ağzındaki ha- kikat, namuslu bir kadının ağzındaki yalandan daha güzel değil mi?,, Fakat umumi ka- dınlardan nefret ederdi. Bunu da açıkça söyledi: — Emine, dedi, hakikati söylediğin için gözümde çok büyüdün. Fakat ben senin va- ziyetindeki (Okadınları yalnız insani hislerle severim. Ara- mızda bundan başka birşey olamaz. Ve kadınm elini öptü. Şoför soruyordu : — Ne tarafa? Kadın emir verdi : — Durunuz. Erkeğe döndü: — Allaha ısmarladık. Bu gece odamda kapanacağım ve rahmetli anemi düşüneceğim. On iki senedenberi hayatımda en saf gece bu olacak. Bunu da size borçluyum. Kadın ayrılırken erkeğe âni bir arzu gelmişti, onu elinden tutmak ve alıkoymak istedi; fakat Emine kabul etmedi: — Ben bu gece, yalnız bu gece namuslu bir kadın gibi olmak istiyorum, mazur görü- müz, dedi. şey de değildir. Geri tarafı iş, hesap, uyku, faydasız ge- vezelikler, kavgalar... Gözü- mün önüne geliyor: Senin gibi taze ve tecrübesiz bir kız.. Henüz yıpranmamış ve bütün iştihaları uyanık... Hiç yorulk mamış... Gözü yaşlı ve maddi bir adamın kollarında açılmış... «Kaç yaşındadır. Atıf B.? Kırkı geçkindir değil mi?- Evet, yanında Fahir gibi kam sıcak bir genç... Adann en akıl hları bile çıldırtan çamlık- larında (O başbaşa (o gidiyor- sunuz... Oh, yalnız bukadarı kâfi, Mervey... Bir de üstelik hırçın bir mehtap... m ne gıcıklar o kâfir... Aydan bah- sediyorum, Fehirden değil; (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: