18 Eylül 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

18 Eylül 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cemiyeti Akvam Meclisinde Fransız Hariciye Nazırı Cem- iyeti Akvam toplantısından sonra Parise mütevyeccihen Cenevreden hareket etmiştir. Alman hariciye nazırı, akal- liyetler meselesinden bahset- miştir. Bazı devletler bu beya- mnata itiraz etmişler, Meclis Reisi Müsyü Motta bir rapor .kaleme almıya memur edil- miştiri Bir Tayyare kazası Belgrad dan Bükreşe gelen bir ticaret Tayyaresi düşmüş, dört yolcu ile iki pilot telef olmuşlardır. Mokdende Japon Seferberliği Makden civarında bulunan .szon fırkası — seferber onmuştur. İngiliz Donanması Ve Bir Hâdise İngiliz donanmasının Atlas denizinde yapacağı manevra- lar münasebetile amele meb'- usları şiddetli bir gürültü ko- parmışlar ve — manevraların geri biırakılması için derhal müzakere açılmasını istemiş- lerdir. Meclis reisi bu müza- kerenin Aaçılmasına müsaade etmemiştir. Mister Tomas Hakkında Amele meb'usu olup elyevin Müstemlekât nezaretinde bulu- nan ve merkez heyetinin gösterdiği — lüzum — Üzerine Şimendifer — Birliği Kâtipliğinden is Tomas için birliğin Leods Şubesi, fırka merkezine bir tehditamame göndermiş, Mr. Tomas hakkında adalet gös- terilmezse parlâmento faali- yetlerinden çekileceğini bil- dirmiştir. Almanlar Hâkimler Aleyhinde Milliyetperver Alman gaze- teleri, Alman - Avusturya gümrük birliği aleyhinde karar veren Lâhi Divanının hâ- kimleri hakkında — lâneta amiz makaleler — yazıyorlar. Alman gazeteleri, aleyhte rey veren bilhassa Cenubt Ame- rikalı hukukçulara — çatıyor, bilhassa Kolombiya mümessi- lini hedef ittihaz ediyor. Çimento Sanayiüinde Buhran Almanyada — inşaatın — dur- ması çimento sanayiinde buh- ran uyandırmıştır. Bu senenin ilk yedi ayında satışlar yüzde 30 nisbetinde düşmüş. Malta Şövalyeleri Malta şövalyelerinin tarika- tine ait Nani ismi verilen âyin Rados adasında başlamıştır. Adanın İtalyan valisi de me- yasimde bulunmuştur. Uyuşturucu Maddeler Kaçakçılığı Uyuşturucu maddeler ka- çakçılığı yapan ve içinde bir- çok doktor, avukatlar bulu- man, beynelmilel bir teşkilâta istinat ettiği anlaşılan mühim bir sahtekâr gurupu meydana çıkarılmış, birçok azaları tw- tulmuştur. İngiliz Tasarruf Projesi İngiliz meb'usları, yeni ta- sarruf projesini madde madde müzakere ediyorlar. Maliye Nazırı Snovden, varziyet mü- saade ettiği takdirde yüzde beş faizli iki milyar İngiliz Hzalık harp istikrazımın tah- viline — tevecssül — edilebilmesi için hazineye lâzımgelen salâ- | hiyetleri vermek üzere milli Ş ait kanunun tadilini - İstemiş ve kabul edilmiştir. İstanbul Dilencisine Darülbedayi — san'atkârları “İstanbul dilencisi , —filminin sesli kaminı Fransanın Epinli kasabasında ki (Tobis) stüdyo- larında çevirdi ve döndüler. Bir Fransız sinema muharriri, bu münasebetle şu garip fık- rayı naklediyor: O gün hava güzeldi. İstan- bul dilencisi filmini çeviren Türk sahne vazıı, artistleri ve film şirketinin müdürü işin başlamasına intizaren konu- şuyorduk. Filmde dilenci rolünu yapan Talât ve Rahmi Beyler de Azize Emir Hanımın güzelliği etrafında haşin kıyafetlerinin pejmürdeliğini dolaştırıyorlardı. Bu sırada düdük öttü, kır- mızi İâmba yandı ve berkes işine başladı. Bahçede film şirketl mü- dürü ile yalnız kalmıştık. Birden, Darlilbedayi san'at- kârı Talât B. stüdyodan dışarı fırladı ve Türk müdürün üze- | rine atılarak caketini çıkar- miya koyuldu. Biz şaşırmıştık. Müdür gülerek bize izahat verdi: Sabahleyin, filim ilk başladığı sırada Talât Bey, yanlışlıkla müdürün caketini giymiş, bundan böyle de ©o caketi giymekte devam etmesi icap ediyormuş. Sinema, hakikaten dalgınlığı bile affetmiyor. Sahnelerin <memr e— — Daçesrr A > Ğ F ? çe gi Ş K'lara Bov, şöhretinin bütün dünyaya füsun saçtığı zamanlarda, bir deniz sefası yaparken Kâtibi Mis Deyzy tarafından hususi hayatı hakkında mühim Ifşaat yapılan Klara Bov, kâ- tibini — dava etti, mahküm ettirdi. Fakat ortaya çıkan reralet — okadar sıhhatl Gzerine tesir yaptı, hastalandı. Şimdi bir sana- toryomda tedavi görüyor ve hatıratını yazıyor. Geçen nüs- hamırda başladığımız bu ha- tırata bugün de devam edi- yoruz: * Dönen rivayetlerde nişanlım veya Aşıkım olarak - isimleri geçen adamların hikâyelerini hatıralarımın alt kısımnında gö- büyüktü ki | Klara Bov hâdisesi, Klara Bovun Rolfa France son bir iki filmi Hle nazarı dikkati celbeden bir artlattir. San'at bayatına girmey! hatırından bile geçirmerken, bir fün, bir sayfiye şehrinde, güzel- ği amazarı dlıkıtl celbetmiş ve ahbaplarının serarile bir sinema kumpanyasına müracaat etmiştir. Rolla France arka arkaya iki girişimin ilk günlerinde baş- ladı, bununla beraber . işim başımdan aşkındı: Zayıf kak- mak için mütemadiyen jimnas- tik yapıyor ve mütema- diyen tetkikatla meşgul olu- yordum. İlk olarak Donalt Keith'ın ismi geçti. Birlikte oynamıştık. Anlaşılan bizi nişanlı göster- mekle güzel bir reklâm yapıl- mış olacağı zehabına kaçılın- mış. Halbuki ben zevcimi hiç bir zaman sinema âleminden seçmek istemem. Daima bir- likte oynadığınız adamı kis- kanırsınız. Halbuki ben - film çevrilirken karşımdakinin erkek ! receksiniz. Bu, daha stüdyoya ' KLARA BOVUN HATIRALAR Artık -Şen, Lâkayıt, Yegâne Mücrim Ve Geçmiş Klara Bovunu Görmek İtemiyorum | vodvil çevirmiş. Fakat İkincl fi- ilmde büyük bir kudret görte- rerek birinci plân artistler sara- | #“na geçmiştir.. Bu filmlerden ilki “Her şey hallolunur,, Ikinelal ise * Hürriyet bizim İçin Rolla France şimdi ciddi ve hi eserler temsil etmek azmindedir. aaaaae eee eee aremane | olduğunu görmem bile. Maa- mafih izdivaç tekliflerinin az olmadığını da kaydedeyim. O zaman Alonza adını ta- şıyan Gilbert Rolan baştay- dı. Fakat babam beni çok küçük bulduğu için evlenme- dim. Sonra sıra aptal ( Bob Savage ) a geldi. Beni kan- dırmak için kendi kendini öldürmiye teşebbüs ediyordu. Derken ortaya Gary Cooper çıktı. Maamafih bununla biraz koket bulunmuştum. Böylelikle zaman geçti. Va- zi sahne Viktor Flaming gö- ründü. Yalmız bana- göre çok Senaryo Gönderenler Kumpanyalara En Fazla Türk, Mısır Ve Fransız- lar Eser Gönderiyorlar Birkaç gün evvel Anadolu- | nun —uzak — bir köşesinde oturan — karilerimizin — birin- den bir mektup aldık: Sinema için bir senaryo hazırlamiş, Avrupa ve Ame- rikanın meşhur sinema mec- mualarında ilân etmiye karar vermiş, bizden bu mecmuala- rın ilân tarifesini soruyor. Karlimize “ Bu yolun fazla masraflı olduğunu haber ver- il ve senaryosunu — tam olmak şartile maruf sinema şirketlerine dağrudan doğruya göndermesini — tavsiye — ettik ve bu şirketlerin adreslerini verdik. ,, Bu cevabı yazdıktan sonra Avrupada en mühim | ginema şirketlerinden birinin senaryo şubesi müdürü M. D'H&e ile bu mevzu hakkında bir meslekdaşımızın yaptığı muhavere — gözümüze çarplı. | Okuduk ve öğrendik ki: sine- ma şirketlerine en çok senar- © gönderen memleketlerden gîr tanesi de Türkiyedir. Bakınız M. D'H&e ne diyor: — On dört ay içinde (1200) tane senaryo aldım ve hepsi- ni de okudum. Bunlardan (1000) tanesi sıfır, (50) tanesi şöyle böyle, (150) si de dik- katle gözden geçirilmiye de- ğer mahiyettedir. Bu senaryolara hâkim olan başlıca hata nedir? — Hayal yoksulluğu! Mu- harrirlerin hepsi de kendi basit ve yeknesak hayatlarını anlatmakta, bazan alelâde bir zabıta — vak'asını — şişirmekte, yahbut ta eski zamanlardan, memba göstermemek şartile adaptasyon yapmaktadırlar, u- senaryolar nereden geliyor? — Bir çoğu Mısır ile Tür- kiyeden ve Fransanın cenup vilâyetlerinden.. Meslekdaşımızın bu müte- hassıs ile yaptığı muhaverede bir tavsiye vardır: —Sinema nefis san'atlerin en yenisidir. Binaenaleyh da- ima ve her vakit yenilik ister. Muvaffak —olmak — isterseniz kimsenin hatırına gelmiyeni düşününüz! yaşlıydı. Fakat bütün bunların arasında en ciddi bir şekil almak — istidadını — gösteren Harry Rişman ile olan ma- eeramdı. Maamafih yeğenim (Billy Bov) u unutmıyayım. rakat bunların hepsi de şimdi bir hatıradan ibarettir. Artık şen, lâkayıt, yegâne mücrim, o sahnenin (Klara Bov) unu görmek istemiyorum. 1906 senesi haziranının 24 ünücü günü Brooklynde, küçük ve mutavazı bir evde dünyaya gelmişim. Annem, göz kamaş- tıracak kadar sarışındı. İsmi Sara idi ve sıhhati iyi değildi. Annemle babam Robert Bov amcam Harry nin vesatetile tanışmışlardı. O zaman anne- min sıhhati bütün etrafında- kilerde endişe uyandırıyordu. Babam da ayni meraka kapıl- dığı için onu bu sıhhatsizlikten urtarmıya azmetmnişti. Ben, işte böyle endişeli bir Memleket Haberleri (Köylünün iİhtiyacı Ve Dertleri Afyonun Yükselmesi İçin Bankaların Kredi Açması Lâzımdır Havrza, (H;ıusî)-— Köylerde tetkika çıkan Samsun meb'us- ları köylü ile temasa geçmiş- lerdir. Şikâyet ve dertleri sorulan köylüler başlıca şu noktarı ileri sürmektedirler ! İktısadi muvazenesizlik, za- hire fiatlerinin günden güne düşmesi. Köylüler bu dertlerine çare bulmalarını meb'uslardan iste- mektedirler. Diğer taraftan afyon tacir ve müstahsilleri de bankaların afyon Üzerine ihtiyaç nisbe- tinde kredi vermemelerinden şikâyet etmekte ve afyon Fiat- lerinin yükselmesi için behe- mehal bankaların kredi açma- larının — lüzumlu — olduğunu anlatmaktadırlar. Çünkü bu takdirde istihsal edilen malın itibarı artacak ve fazla alıcı ile karşılaşacağı için de fiatler kendiliğinden yükselecektir. M. Kâzım Bir Cinayet Zonguldak — Geçen haftı içinde, Kurucaşilede bir cina: et olmuştur: Kurucaşilenin üyaı köyünden Mustafa oğlu Mehmet, Kadir oğlu Ahmedi öldürmüştür. Sığır Vebası Tokat, (Hususi) Sığır vebasının — sirayet etmemesi için bura ve Zile hayvan pa- zarlarında —sığır ve manda alım ve satımı menolunmuştur. Üzüm Ve İncir İzmir, 16 (A.A) — Bugün 38 kuruştan 60 kuruşa kadar 2232 çuval üzüm ve 13 kuruş- tan 35 kuruşa kadar 4462 çuval incir satılmıştır. Mektepsizliğe Çare Bulmalı Balıkesir, (Hususi) — İlk mekteplerde ayın 15 inden itibaren yeni sene tedrisatına başlanıldı. Fakat ilk tahsil ça- ğına giren çocuklardan bir kısmı yersizlik yüzünden mek- teplere Aalınamamak - vaziye- tintledirler. İzmirde Lik Maçları İzmir, ( Hususi ) — Yeni sene lik maçlarına 2 teşrini- evvelde başlanacak ve ilk ola- rak Karşıyaka - Buca ve Altın- ordu- Türk spor — takımları karşılaşacaktır. —a hava içinde dünyaya geldim. Benden evvel iki kardeşim olmuş ve ölmüşlerdi. Benim doğuşum da hemen hemen annemin hayatına mal oldu. Babamın endişelerini ko- laylıkla tasavvur edebilirsiniz. Benim —dünyaya — gelmemle onun yükü iki misli olmuştu. Her ikimizin hayatı için titris yordu. Bir parça refah, biraz rahatlık temin etmek için soki temizleyiciliğinden bile çekin- miyor ve bu fedakârlığım Söylemekten çekinmiyordu. Fakat benim hakkımda ba- bamın duyduğu endişeler ye- rinde değildi. Çünkü benim sıhhatim yerinde idi. Okadar yerinde idi ki yataktan bif türlü kalkamıyar annemi ra” hatsız etmemekliğim için gü" rültü yapmama, yüksek seslt konuşmama bile m'isaade © wiyorlardı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: