26 Kasım 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

26 Kasım 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kulağımıza Çalınanlar Ne Arıyormuş? Bir gön, Eşref Şefiğin kuv- vetli bir nezlesi vardı, fena halde başı ağrıyordu. Mesut Cemilin odasına girdi. Başını önüne eği- yor, yerlere bakıyor ve birşey arıyormuş hissini veriyordu: Mesut Cemil sordu: — Ne arıyorsun, Eşref? Eşref Şefik derhal cevap verdi: — Sıhhat arıyorum. Neyzenin Covabı Neyzen Tevfik, bir gün Flur- yada bir ağaç altında oturuyor- du. Karşısına bir falcı çıktı: — Aslanım, dedi, haydi se- | nin falma bakayım. Neyzen, meyus bir tavırla: — Bakacaksın da ne olacak? Diye sordu. — Başına söylerim. — İstemem. Başıma gelecek- ker, gelenlere benzer diye kor- karım! Bir Mezuniyet Talebi Geçen gün anlattılar. İsmini söylemiyelim. — Fevkalâde çirkin ve tanınmış bir ahpabımız, eski Maarif Nezaretinde memurmuş. Bir gün, kalem —müdürünün huzuruna çıkar: — Efendim, sizden bir hafta mezuniyet istiyorum, der. Müdür sorar: — Sebep? — Evleniyorum, efendim. Kalem müdürü, — tevekkülle başınt sallar: — İnanılacak şey değil amma, der, haydi verelim bakalım. “Nazır Beye Arzederim!,, gelecek — şeyleri Eski Babıali müdiranından bi- | Fine hangi iş için gidilse, kendi başına yapamyacağını anlattık- tan sonra: — Nazır Beye arzederim der- miş. Her müracaate karşı: — Nazır Beye arzederim. Demeğe ©o kadar alışmış ki, odaya girerek saati sormuş: — Nazır Beye arzederim, ce- Dün Sabah Güneş İstanbul Halkını Aldattı Evvelki gece şıadetli bir so- ğuk vardı. Herkes bunun bir kar alâmeti olduğunu söylüyordu. Fa- ht tece sabaha karşı soğuk biraz li ve sabahleyin temiz bir gü- neş orlılığı aydınlattı * ve ısıttı. Fakat İstanbul halkının bu bah- tiyarlığı çok sürmedi. Saat onbire doğru Kar bulutları güneşi örttü ve yarım saat kadar yağan kar şehirde hafif bir beyazlık yaptı. Fakat bu kar pek devamsız oldu. Karadenizde şiddetli bir karayel fırtınası esmektedir. Faydalı yağmurlar Konya (Hususi) — Şü de Koıı;ı (vc havalisine Lydıh yağmurlar yağmaktadır. Çıhçiler tohum skmelje ıııqg'u.l Gemlikte Koferanslar Gemlik, (Hususi) — Burada Müuallimler — Birliğinde — doktor Orhan — Bey 'afından — (kan) mevzuu Üzerine konferanslar ve- rilmekte, büyük bir alâka ile SON POSTA MEMLEKET HABERLERİ Konyanın Pazar Olası Ali Baba Denilen Bu Garı Adam Her Gece Mezarlıklarda Dolaşır Konya, (Hususi) — İstanbulun merhum Pazar olra Hasan Beyine mukabil bizim Konyada da bir Ali baba vardır. Pazar ola Hasan B. başının büyüklüğü ile şöhret almıştı. Bizim Ali baba da kitap- larile meşhurdur. Evindeki kitaplar belki İstan- bulun Beyazıt — kütüphanesinde bile yoktur. Ali babanın ceple- rinde öyle acayip şeyler vardır ki bugün Paristeki Luvr Müzesini gezseniz o eşyalar gibi nadide- lerini göremezsiniz. Ne bulmuş ise ve ne bulursa ceplerine duldur- mak bizim Ali babanın enbüyük zevkidir. Bu adam elinde garip bir fenerle ve yalnız başına sa- bahlara kadar mazarlıklarda do- laşır, ezan okuür, Ali baba otuz senedir. bu işle meşgul olmak- tadır. Onu bu garip gece ziyaretle- rinden kimse — menedememiştir. Gündüzleri de mütemadiyen so- kaklarda gezmekledır Hıç bir Başvekıl Paşa Dün Konyanın Pazar Olası meşhur Ali Baba yerde yuruı- ğ Bizim Ali baba herkesin ver- diği şeyi almaz. Aldığı öneberi- yi de kendisinden daha fakir ve düşkün olanlara verir. Gönder- diğim resmi almak için kendisine müracaat ettim. Evvelâ razı ol- madı ve karısının müsaadesi ol- madan resim aldırmak cesaretini gösteremiyeceğini söyledi. Niha- yet karısından izin almak sure- tile Ali babanın resmini çekmeye muvaffak oldum. Ali babanın büyük bir derdi vardır. Bu adam karısından o kadar korkar ki onun müsaadesi olmadan hiçbir şey yapamaz. Fakat bu korkuya Ali baba karısını çok Hatta iki eli kanda olsa karısmın yevmiye (50) dirhem badem şekerini almadan eve gelmez. Resmini aldıktan sonra kendi- sile biraz konuşayım dedim. Fa- kat ezan vaktini geçirmek korku- sile mülâkatı başka bir güne sever. durmaz ve mütemadiyen , tehir etti. Hüseşin Bir Kaza Atlattı (Baştarafı 1 Inci sayfada| Otomobilin içinde sağında Başve- kil, solunda Vedit mışlardı, dışında şoförün yanında da sivil memur Kâşif Efendi bulunu- yordu. Otomobil İstiklâl caddesinden | geçti, Maçkaya saptı, Akaretler | yokuşundan inerek Beşiktaş is- bir gün, arkadaşlarından biri | tikametine teveccüh etti ve mü- essef hâdise de biraz buradan dönüldüğü zaman Fındıklı önünde | oldu. Iki Otomobil Arasında Tam Fındıklıda Ermiz konserve fabrikasınım önünde bulunuluyordu. Bu yol Istanbulunm en geniş ve en doğru yollarından biridir. Maalesef — İstanbul — şoförleri buradan geçerken soğuk kanlılık- larına sahip olamazlar. Belediye nin şehir dahilinde azami sürati yirmi beş kilometre olarak tahdit etmiş olmasına rağmen gaza ba- sarlar: Altmış, yetmiş, bazan da seksen kilometreyi bulurlar ve bu yol kazalara sebebiyet verirler. İşte bu fena âdettirki dün Baş- vekilimizin müessif bir kaza geçir- mesine sebep olmuştur. Vakia Başvekilin otomobili mutat püratteri de yavsş gidiyordu. Fakat tam bu noktada Galata istikame- tinden gelen bir otomobil belirdi. Şiddetli Bir Müsademe Bu otomobil Okland markalı bir taksidir, numarası 1947 dır, Şoför Mitat Efendinin idaresin- de — bulunmaktadır. İçinde de müşteri — olarak Tütün İnhisarı doktoru Fikri Beyin evinde otü- ran Tahsin Efendi ile Gü- müşane — Meb'usu Edip Servet Beyin yanında oturan —Emin Muammer B. bulunuyordu. İki muhtelif istikametten ge- len owmolıd yekdıicrıne yık- ni0 Bey mevki al- | üzerinde sık sık mühim | | istikamette — | ediyordu. Mukabil taraftan gelen otomobil de yukarı istikamette kendi sağın- daydı, çarpışmalarına İmkân ” yoktu. Fakat bu sırada ne oldu bilinemez. Gören'erin anlattıklarına göre taksi otomobili belki yolun bu noktasında biraz çukur gördüğünden, belki de ihtiyatsızlık ettiğinden — istikametini değiştirdi, iki otomobil karşılaştı ve çarpıştı. Hâdiseden Sonra.. Müsademenin — vukua geleceğini herkesten evvel Başvekilin otomobi- linin önünde oturan sivil memur Kâşif Ef. anlamıştı. Yazı ile ifade edilemi- yecek kadar Kısabir zaman içinde otomobilden aşağı atlıyarak mukabil taraftan gelen - otomobile - bağırdı. Fakat taksinin şoförü otomabilini durdurmıya veya direksiyonu değiş- tirmiye vakit bulamadan çarptı. Otomobiller Harap Müsademe şiddetli oldu. Be- reket versin her iki otomobilin önünde de yaylı sper oku bu- lunduğu için çarpışmanın tesiri daha fazla hirsedilmedi. Otomobilin ön dingili, ön teker- leklerinin sağ ve 20! taraf çamur- lukları eğrildi, radyatörü - delindi ve camları kırıldı. İşte Başvekilimizin yaralanmasına sebep olan bu cam kırıntıları ile müsademe esnasında sarsıntıdan oto- mobilin ön tarafına çarpmadır. Bereket versin, birar sonra bizzat operatörlerin ağırzlarından naklede. cehimiz gibi bu yaralar elde ve alında çok hafif birer sıyırık halindedir. yuluıı sağını takip Müsademeyi ilk olarak gö- renler Başvekilin arkasından ikinci bir otomobil ile gelmekte olan sivi. memur Hakkı ve Baha Efendilerdir. Bu memurlar kaza- yı görünce derhal — durmuşlar, tabli Başvekile birşey olup olma- dığıni merak etmişlerdir. BaşVekil biraz katı'zayi etme- yibetmiyerek — memurları — bizzat tatmin etmiş, sonra memurların otomobillerine binerek Topane istikametinden Galataye gelmiş ve orada (Hidayet) ezzanesine uğramışdir. Ecrzahanede eczaci İle kalfaları İsmet paşayı görünce derhal tan- mışlar ve Başvekilin alnındaki kan lekesi gözlerine çarptığı zaman da pek telâş etmişlerdir. Fakat Başve- kil eczacıları tatmin etmiş: — Bir şey yok canım. Ofak bir kaza geçirdik, demiştir. Siz bana bir ayna ile biraz pamuk veriniz. Eczacılar ayna ile pamuğu verdikten sonra İsmet Paşa ken- di elile kan lekelerini silerken onlar hemen telefona sarılayak doktor çağırmışıardır. Fakat - is- tenilen numara bir türlü bulun- mamıştır. Eczacılar telefonun bo- zuk olmasına ihtimal vererek derhal civar bir dükkânın tele- fonu ile doktor aramışlardır. Bu araşlırma neticesinden takriben beş altı dakika sonra doktor Sarandas ve Yuvanidis Efendiler bulunmaşlardır, Doktorlar yarayı muayene ederek endişeyi mucip bir şey bulunmadığını görmüşler ve yıka- yarak — sarmışlardır.. Bu sırada Vali Muhbiddin ve Polis Müdürü Ali Rıza Beyler ile nöbetçi Müd- deiumumisi hadiseden haberdar olarak eczaneye gelmislerdir. Doktorlar Perapalâsta Başvekilin avdetini mütcakıp ope- ratör M. Kemal ve Cerrahpaşa has- tanesi başoperatörü Burhanettin Bey- ler ile doktor Âkıl Muhtar Bey müstacelena davet edilmişlerdir. Doktorlar hemen gelmişler, yaraları açarak muayene ve ne- ticede derhal etrafı tatmin et- mişlerdir: rağmen | bile | Bir gün kadınla erkeğin ka- rışlığı bir mecliste ana ile baba münakaşası yapıyorduk. Erkekler hep kendi taraflarını — iltizam ediyorlardı. Şüphesiz kadınlar ayni mukabelede idiler. Birçok erkekler çocuklarına zulüm edenleri... ehemmiyetsiz — şeyler için oğullarını kendi elle- rile asanları... Kadınlık namınâ ise tarihin böyle bir şey kaydet- mediğini galip bir sesle müdafaa ediyorduk. Son dakikaya kadar bahsimize karışmıyan yaşlı bir Bey bize tanıdığımız bir Hanım- dan bahscderek dedi ki: * Bu kadın anasının zulmüne uğramış bir zavallıdır. İşte size deli olmadan evlâdını timarhane- ye sokturan bir ana. Bizim şöyle bir darbımeselk miz vardır. — “Badat gibi diyar © olmaz, ana gibi yar bulunmaz. « :' Ana,,. Bu varlığın evlâda gosterdiği muhabbeti, sıcaklığı, derin rabir tayı insan ne babada, ne kar” deşte ve ne de kalbin bağladıği bir sevgilide bulamaz. Hasta ok — duğumuz zaman evin içinde hef — fert az çok endişe eder. [akdı gece sabaha kadar-gözünü kırp” madan-başucumuzda bekliyenimiz anamızdır. Vücutları evlât ellerinin sap” ladığı — bıçaklarla — delik, deşik olmuş — nice analar — vardır ki son nefeslerinde bile çocuklarır — nin işledikleri günahların affini Allaha yalvarırlar. Evlâdı çirkiS olsa güzel gören... Deli olsa akık h zanneden... Namuszus da olsü bağrına basan yine anadır. İ Ana kalbi sabrın, fedakârli” ğın, aşkın en derin, en tel heyecanlarla kaynaştığı, derinli; görünmiyen bu sonsuz bir mel” badır. Benim bildiğim ve taribi kaydettiği birçok hâdiseler ani” nın manasını böyle tamamlar. Fakat deli olmadan evlâdın! timarhaneye sokana... Kızının $© fil ve muhtaç sokaklarda dolaf” masından zevkalan... bir ana ©& varınış... O halde tarih bu anaff nasıl ve ne yolda işaret edi tir??? lartıda ' ebemmiyolli “hiş 'bir ıl yoktur. Bu cümleyi müteakip biz Operatör Kemal ve Burhanet”” Beylerin teşhislerini nakledelim' — *“Paşa Hazretlerinin sağ fında cildi tamamen işgal derince bir yara ile sol muhtelif yerlerinde hafif Y"” arasında _'n B i ,.4, vardır. 'y' birkaç günlük bir mesaledir. V€ liyetlerine manli olmıyacak der ehemmiyetsi Bir miktar zayi etmiş olmalarına “'..:4' Yaraları adref konularak diki Karşı Taraftokiler '_,. lne yetişen zabıta memuri nin şoförü Mithat Efendi İle polis merkezine davet ıl-w., hâdisenin nasıl olduğunu - j' B y lerini yazıp imarladıktan best — olarak — çıkmışlardır. alıkonulmuştur. ğ Son Dıkıkl Başvekil gayet rahat bir ge$ miştir. Ahvali sıhhiyesinde San Posta kendisin" sayl Bu yaraların — iltiyam sıhhiyeleri endişeyi mucip Kazayı müteakip vak'a M rakip olan Emin ve Tahsit ”H lardır. Nejicede — yolcular efendi istintak — bâkiminin Sabah on buçukta tahi mucip birşey yoktur. "”'5’ Ü

Bu sayıdan diğer sayfalar: