31 Ocak 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

31 Ocak 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cihan Umumi Bir AteşTehlikesi Önünde Nıbıyek Çın, son Japon te- cavüzleri üzerine Japonyaya barp ilân etti. Fili harp mevcut iken böyle bir şeyin yapılması biraz gülünç görünürse de, ne yapalım ki vak'a, böyledir. Ve gelen bütün malümat aşağıdadır: Şanghay 30 — — Bu sabah saat Üçle — nazari bir surette Çinlilerle Japonlar arasında mü- tareke aktedilmesine rağmen makineli tüfenklerin ve mavzer- lerin gürültüsü — geceki kadar kesif bir surette devam ediyor. Mütarekenin şekli — tatbiki hakkında otomobille muharebe sahnesi civarına giden gazeteci- lere karşı — şiddetli bir tüfenk ateşi açılmış ve geri dönmeye mecbur olmuşlardır. Gazeteciler- den hiçbiri yaralanmamıştır. Şehrin in — mahallesinden çıkan ve altı kola ayrılan yangın şimdi birleşmiş ve muazzam bir ılu kütlesi halinde - ilerlemekte- ş(()) bin köylü beynelmilel ınıntı ayı muhafaza ediyor. Şan- Kay-Şek'in en iyi Aaskerlerinin Şanghay harp sahnesine geldik- leri söyleniyor. Sabahleyin tüfek ateşinin kesifleşmesi bu kıtaatın gelmesinin bir neticesidir. Çin Halkı Heyecanda Nankin 30 — Sür'atle Ş haya bareket eden asker m askeri — trenlerini, balk, sllıı-iıclı bayraklarla ve - istilâcı- Jara karşı şiddetle mukavemet etmeleri için hğınşınk teşvik Çin İlanı Harp Etti Laıdrı 30 — Çin, Japonyaya Oânı harp etmıştl; Şanghay 30 — İki Japom tay- yare gemisi Şanghaya vâsl ol- muştur. Cenevre 30 — Çin mümem- sili M. Yen, Cemiyeti Akvam kâ- tibi umumiliğine bir nota tevdi ederek Japonyanın Çine karşı te- cavüz — etmesinden dolayı Ja- hakkında misakın rıo) ve ( 15 ) inci mad- delerinin — tatbikini — istemiştir . Meclis bir beyanname neşrederek bu meselenin bir tarihçesini yap- mı: '?I'O) uncu madde, Cemiyeti Akvam azası olan devletleri yek- diğerinin mülkt tamamiyetlerine mütıkıbılen riayete mecbur tut- maktadır . (15) inci madde ise husumet gösteren iki tarafın muvafakatine lüzum olmadan Cemiyeti Akvam Meelsi ihtilâfi halletmiye me- nıı kılmaktadır. EDEBI TEFRİKAMIZ : 20 Uzak Şarkta bütüm dünyayı ateşe verebilecek muharebeler olurken devlefler, Cenevrede hâlâ silâhları tahditten bahsediyor ve biribirinin donanmasını bu gibi resimlerle mukayese ediyor;ar. Bu resim, Fransız donanmasının soa zamanda aldığı kuvvet ve vaziyetini gösteriyor. Cemiyeti Akvam- |Müşterek Cephe- da Heyecanlı Bir Celse Cenevre 30 — Dünkü celse Cemiyeti Akvamın Çin - Japon meselesine hasrettiği en heycanlı celse olmuştur. Japon murahhası M. Sato bir nutuk söylemiş ve yal- nız Aksayı Şarkta değil, bütün dünyada sulhü tehlikeye koyan vak'alar karşısında bulunuldugunn ve Cemiyeti Akvam Meclisinin ihtiyatlı hareket etmesi lâzım geldiğini söylemiştir. Bu sözler aza üzerinde derin bir tesir hâsıl etmiştir. Aza, Ja- ponyanın icabında bütün devletlere karşı mücadeleye hazır olduğu manasını çıkarmışlardır. Pol Bon- kur vaziyetin daha ziyade vahim- leşmemesi için tarafeyni tedbir almıya davet ettiği zaman Japon murahhası şu cevabı vermiştir: *Çin hükümeti Cemiyeti Akvam mlzakının — (10) ve (15) İnci madde- lerini ileri sürdüğü İçin ild devletin anlaşma ihtimalleri her zamandan ziyade azalmıştır. » Bu celsede, bilhassa Japon murah- bası, Çin bükümetinin taleplerine itirax ederek Çin daba evvel, misa- kın (1İ1 )inci maddesi mucibince Cemiyeti —Akvamın — müdahalesini talep —etmişken — yeniden (15) inel maddeyi ilerl sürmecinin muvatık olmadığını ve #özünün dinlenilme- AÇLIK Mücllifi: Knut Hamsun Ve —beynim — sayıklıyordu; Gök yüzünde kurulan büyük bir meclis, benim kazanmama karar veriyor: Büyük bir kazanç, bir tefrika için on koron... Yalnız geceleyin başımı soka- cak bir köşe bucak bulsaydım .. Nerede en iyi barınabileceğimi düşünüyorum ve okadar düşün- celere dalmıştım ki sokağın orta sında durdum. Nerede olduğu- mun farkında değilim. Etrafında büyük dalgalar yükselir ve göğ- rerken deniz ortasında duran bir Mütercimit P. S sırık gibi olduğum yere saplanıp kalmıştım. Bir oğlan gazete satı- yordu ve bana bir “Viking. uzattı; gözlerimi kaldırdım ve titredim; Semb'in dükkâmı önün- de idim, Şiddetle gerisin geriye dön- düm ve paketi gizlemek — için önümde tutarak, kilise sokağına bütün hızımla indim, camekân- dan görülmüş olmaktan korka- rak şaşkın ve telâşlıydım. “ İng- rebet , lokantasının ve tiyatro- nun önünden geçtim, denize ve ye Doğru Mu? Londra 30 — İngiliz hükü- meti, Şanghaydaki beynelmilel imtiyazlı mıntakeya tecavüz edil- memesi hakkında Tokyo hükt- meti nezdinde teşebbüste bulun- muştur. Bir tecavüz yapılacaksa bunun için evvelden alâkadarlara malümat verilmesini bildirmiştir. Bu teşebbüsten Amerika, Fransa ve İtalyayı haberdar etmiştir. Amerika, Çin işlerinde İngiltere- nin hattı hareketine uyar bir hat- ti hareket takip edecektir. mesl Tâzungeldiğini beyan etmiştir. Bu noktal mazara Reliz Pol Bonkur cevap vermiş, Japon murahhası M. Adaçi'nin riyaseti altındaki bir heye- tin aksi bir karar 'ır-ı. olduğunu, binaenaleyb bu Çinl tale- binde bakbı ılf—dı lcap ettiğini söylemiştir. Bunun üzerine Japon murahhası, bu gibi İnzibat? ve cezri kararlar almayı ]ııw!'uı Icat etmediğini, #evvelce İngiliz doı.._.., tarafından birçok Çin şel hirlerinin topa tutul- muş olduğunu, bu itibarla Japonya- müle rliayetten başka bir (ey ya Meclin relsi tarafından Şanghay vukuatı Üzerine efkârda hüsıl olan şiddetli heyecanı hükümetlerine bil- dirmeleri İçin ber İki murahhasa da ricada bulunmuş ve valt almıştır. Bunun üzerine celse bitmiştir. istihkâma d“i"' gittim, bir sıra buldum ve düşünmeğe başladım. Geceleyin — başımı — sokacak yeri nerede bulmalı? İçine bü- zülüp — sabahlıyabileceğim — bir delik var mıydı? Gurüurum oda- ma dönııtk'“ beni — menedi- yordu. Sözümden caymak hatı- rımdan IGG“"Y“'Ü"— Büyük bir nefretle bü düşünceyi redettim ve kırmızı koltuğumu hatırlıyarak ademi tenezzülle — gülümsedim. Âni bir fikir tedaisile kendimi ikl pencereli büyük bir odada buldum, vaktile orada oturmuştum. Masanım üstünde iri reçelli ekmek- lerle dola bir masanın üstünde tepsi gözümün önüne geldi. Man- xaralarını değiştirdiler?Bir büftek, cazip bir büftek, kar gibi beyaz İngiliz Matbuatı İkiye Ayrıldı Londra, 30 — İngiliz efkârı umumiyesinin arzusu, İngiltereyi Mançuri ihtilâfından uzak gör mektir. Maamafih Amerika ile de hoş geçinmek arzusu mev- cuttur. Bu itibar ile Çin mese- lesinde —Amerikanın — müşterek bir cephe teşkil arzusuna İngi- terenin, Tokyoya verdiği nota hakkında malümat vererek cevıp ita edilmiş olması, İngiliz mall mehafilini memnun etmiştir. Maamafih büyük Okyanustaki İngiliz Dominyonları Japonyaya lıveedhlıir değildir. İngilterenin İvaing Istandard. gibl müfrit sağ cenah gazeeteleri Japon- yayı alkışlıyor ve Japonların mede- niyete hizmet ettiklerinden bahsedi- yor. Liberal matbuat ise bu gazete- lere çatmaktadırlar. Star gazetesi İse silâha müracaat etmeden evvel daha insaaf vasıtala- ra müracrat edilmesi İcap edeceği yolunda fikirler Heri sürmektedir. Amerikan Donanmasının Vaziyeti Vaşlagton, 30 — Masilde bulu- nan filodan hareket etmiş olan üç muhrip yerlerinde kalacaklardır. Bir Ameri muhribl mavi nehre gide- rek vekayli tarassut edecektir. Harici — telgraf — haberlerimizin devamı 6 ci sayfamızda | peşkir, gümüş bir çatal halinde göründüler. Kapı açıldı, Ev sa- hibim kadın bana ikinci bir bardak çay getiriyordu. Hulya ve rüyalar! Kendi kendime — dedim ki — şimdi ye- mek — yiyecek başı- min yine — rahatı — kaçacak. Ayni humma beynime musal- lat olacak ve — yine manasız bir sürü icatlarla mücadele zaru- retinde kalacağım. Benim gıdaya "tahammülüm yoktu, bunun için yaratılmamıştım, garabetim bura- da idi, uzviyetimin gıdaya karşı nefreti vardı. Akşam olunca belki bir yata- cak yer bulabilirdim. Acelesi yoktu. Nihayet gider, ormanda bir yer arardım, şehrin her tarafı emrime amade idi, hava da 60- Çin- Japon Harbı Artık Bütün 'ş'::ı'rrkKızmm Şıddetıle Devam Etmektedir Cevabı Geçende Rum ve Türk kı- ları arasında bir mukayese yap- mıştım. Bu mukayeseden kendi milliyeti namına eza duyan bir Türk kızı kendisini müdafaa ihtiyacını duyarak bize şa mek- tubu göndermiştir. Bu küçük hanım diyor ki: “ Rum ve ecnebi kızı dünya- ya geldiği —zaman, fakir veya zengin, evine ekmeğini getiren bir baba, evinin Lütün işlerini saatinde bitiren ve kocasını mü- tebessim bir çehre ile karşılıyan bir ana, evde kahkaha, hayatta neşe ile karşılaşır. * Buna mukabil * esaret zinci- rini daha yeni kıran Türk kadr- nı, son senelere kadar çocukla- rının yanmında kocasının yüzüne bakamıyan suçlu bir esir gibiydi. Biz bu anaların çocuklarıyız. “Evet, annelerimiz hanım ha- nımcıktılar, iyi ev kadını idiler. Biz bu vasıfları da kaybettik. Bu- gün bayata atılarak çalışan, bir erkeğin kalbini fethederek ileri> de mes'ut bir yuva kurmak İçin çırpınan Türk kızı asıl gizli yara- sını kimseye göstermiyerek neşeli görünmiye çalışıyor. Gençler bu- nu biliyor. Kızların bu zaafından istifade ediyor, ve onlarla evlen- mekten ziyada eğlenmek için ta- nışıp konuşuyor. Kızlarımız. da bunu — biliyor, — içleri — eriyor, fakat elemlerini göstermek im temiyorlar , Türk kızının neş'esini hoppalıkla tavsif edi- yorlar. Bilmezler ki, bütün bu neş'e kederleri saklıyan bir mas- keden başka bir şey değildir. Türk ailesini dünyanım en kuvvetli ailesi yapan Türk kadı- nının sadakat ve namusu İdi. Biz o anaların kızlarıyır. Fakat erkekler ev kurmak - emelile de- gil, eğlenmek arzusile karşımıza çıkıyorlar. Bütün bayali yuva kurmaktan ibaret olan kızlarımız bu gençlerin kurdukları ağlara düşüyor ve solup gidiyorlar.., Kayserit HAYRİYE -— TAKVİM —— ( PAZAR ) s1 Gün 31 - Kâ.sani - 032 Kamm &: Arabi Ruraf 29-Ramazan - 1350 |18-KA, - sanl - 1848 ——— Vakit (Ezant | V. tt | Vakit (Ezant | V. tt cı—.ınvıııu.ıın.— Öğle |7. dlin. 97)| Yata İindi | 8. Oölis. 6İ İmsak Ji ğuk — değildi, donmak — ihtimali yoktu. Aşağıda deniz, bir sükün içinde uyuyormuş. Yayvan - bu- runlu gemiler ve übllll'. çıth— mış kurşun sathın üzerinde ince yollar kazarak sağa sola kıvılcım- lar saçıyorlar ve yollarına devam e liyorlarmış. Ocaklardan çıkan dumanlar havada dönüyorlar ve makinelerin piston sesleri nemli havada donuk bir gürültü çıka- rıyorlardı. Ne güneş var, ne de rüzgâr; arkamda bulunan ağaçlar ıslaktı ve üstünde oturduğum sıra nemli ve soğuk. Vakıt geçiyordu. Uyuklamıya başladım. Yorgun- dum ve sırtım biraz Üşüyordu. Az sonra gözlerimin kapandı; hissettim ve ouları kendi — hali: bıraktım. ( Arkamı var )

Bu sayıdan diğer sayfalar: