31 Ocak 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

31 Ocak 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bu Sayfa Haftada Birkaç Defa Ve Arasıra Neşrolunur. Dünyanın Dört Köşesinde — —— aa ” a e — — Avrupa Matbuatında | | İ Nevyo rk: GÖRDÜKLERİMİ Olan Ga_r_lf Şeylerı Milyonerlerin Oturduğu, Dünya Maliyesinin İdare Makineden Kalp-Cani Mi| Edildiği Nevyork Şehri, Kiralıktır. Buhran Bu Şehri Âlim Mi - Piyano Hırsızı Nasıl Ele Veriyor? Makineden Kalp den kalp yapmıya muvaffak o- muşlardır. Bu sun'i kalp, tama- men kalp şeklindedir. Bir tulum- ba ile işlemekte ve kanı alıp vermektedir. Bu sun'! kalple kö- pek, sıçan, tavşan gibi bazı hay- vanları yaşatmak mümkün olmuşp tor. Demek ki yarn — öbürgün dişimizin yerine takma diş tak- tıkları gibi, kalbimizin yerine de | takma kalp geçirebileceklerdir. ü »4 Hastahanede Oğlunu Tanıyan Ana Geçen gün Londrada bir oto- mobil kazası olmuş, genç bir delikanlı bir otomobilin altında kalmış. Vak'a muhallinde bulunan bir kadın yaralıyı kaldırtıp bir etomobile koydurmuş ve hastaha- meye götürmüş. Kazazedenin yüzü çamur içinde kaldığı için kendisini Amerikalılar nihâyet makint. İ tanımak mümkün değilmiş. Haş- | tanede gencin yüzünü — temizle- yince yere yıkilmış. Meğer getirdiği — kazazede kadının kendi oğlu imiş. Genç bir iki gün içinde vefat etmiş. * Piyano Hırsızı Ele Veriyor Geçende Şikagoda bir mağa- zadan palto çalmakla maznun bir. kadının evinde taharriyat yapılıyormuş. Polisler evin dört köşesini — aramışlar. Her - tarafı didik didik etmişler, birşey bu- lamamışlar. Meyuüsen — çıkacakları — sırada polisin biri piyanoya oturup bir hava çalmak istemiş. Fakat diş- ler oynamıyor. Piyanonun kapa- ğim açmış. Meğer kadın paltoyu oraya saklamış değil mi imiş! e Cani mi Alim mi? İtalya, dünyatın her tarafına telgrafia müracaat ederek Marlo Bruneri isminde bir caninin tev- | kifini talep etmektedir. Bu adamın bikayesi çok ga- | İtalya harbe girmeden bir se- ne evvel, İtalyanın meşhur Kri- monologi Alimlerinden — Giulin Kanella bir "güzel kadın sever, Genç kadının aileden — kalma köşklerinde bir sene kadar yaşar- lar, Harp gelince profesör, herkes gibi, asker olur. Sonra harpte kaybolduğu bildirilir. Dokuz sene evvel yırtık elbi- neli, perişan bir adam dul kadı- min kapısını çalar. ve hafızasını kaybettiği anlaşılır. Tekrar birlikte yaşamıya başlar- lar. Üç çocuk yaparlar. Fakat bir gün İspanyadan bir haber gelir. Orada profesö- kadın çığlık kopararak | İngilirz. gazetelerinden birinin , muhabiri yazıyor: *Dünyanın en büyük vapur- larından birinin güvertesindeyiz . | Nevyorka giriyoruz. Uzakta yeni yapılan ve semaya ok gibi yük- selen yeni binayı görüyoruz. 180 metre uzunluğunda muazzam bir mimar! abidesi. Şebre çıkıyoruz. Yarabbi bu şehre ne olmuş? Her tarafta bir ölü sükütüu var. Bu şehir ölmüş mü? Bu muazzam binalar, süküt- larile Mısrın ehramlarını hatırla- tıyor. Hiçbir tarafta ses yok. Otomobilimiz şehrin merke- zindeki otellerden birine doğru ilerliyor. Sokaklarda kimseler yok. Arada sırada sarı benizli, soluk bakışlı insanlara rast geli- yoruz. Bize hayretle ve hasretle | bakıyorlar. “ Evvelce Nevyorkta aylarca yaşamıştım. Zengin fakir semt- lerini tamımıştım. Fakat şimdi bu | gehri - tanıyamıyorum. Ne olmuş bu şehre. Bir yakitler sokakla- rında bir mehir gibi akan oto- | mobiller #zalmış, yollarda mürür ubur kötürüm “bir hal almış. En büyük caddeden bir otomobile çârpmak teblikesi e maruz kal- | maksızin geçebilirsiniz. A rün bir kadını aldattığı, şimdi | polis tarafından aranmakta oldu- gu - bildirilir. Kadını aldatanın profesör olup olmadığı hakkında tahkikat yapılır. Haber tahakkuk Profesör olduğu| eder. Adamcağız tekrar mahke- meye verilir. | Şimdi İtalyan zabıtasının ara- | dığı adamın, kendisine profesör süsü veren bir başkası olup olma- | dığıdır. TERTT T ! | — Yıkıyor. Bu Sayfada Nevyorkta Hüküm Süren | Hayatın Güzel Bir Tablosunu Bulacaksınız N Ölü Şehrin Ehramı Her şehrin hususiyetini gös- teren bir sembolü vardır. Parisin sembolü Eyfel kulesi, Londranın Nelson sütunudur. Nevyorkun sem- bolü de yeni yapılan Empire bina- mıdır. Eyfel külesi bu bina yanın- da bir oyuncak gibi kalır. Bu bina, yükseklere çıkmak istiyen ve gözü doymiyan — Amerikan zehniyetinin «n kuvvetli ifadesi- dir. Fakat bu muazzam abide bu- gün Mısır ehramlarına benziyen bir mezar halini almıştır. Şuna bir -bakınız. Katkat üstüne, gö- zünüzün — irişemiyeceği noktaya kadar yükseliyor. Tepesinde altın allahını temsil eden atlından bir kubbe, Fakat içine giriniz. Asan- sörlerinin bir kısmı işlemiyor. Binlerce, binlerce odalarının ya- rısı boş ve kiralık. Bunun — gibi diğer birçok büyük binalar mü- temadiyen müşteri arıyorlar. Ya- zhaneler hergün biraz daha bo- şalıyor. Sükün kuleleri, yeni dev- rin ehramları. Boş Dükkânlar Amerikalı iyi eğlenmiye, iyi yaşamıya alışmıştır. -Onun için, bir avrupalının tabil addedeceği, bügünki mahrumiyete katlanamıyor. Dün dolaştığım sokaklarda gör- düğüm boş dükkânların bir liste- sini yapmış Oolsaydım, yekün sizi de korkutabilirdi. * Kirahık ,, lâvhalar, ber taraftan - tehlike işaretleri gibi görünüyorlar. Denbilir ki bütün dükkanlar boş, — yalmız biri işliyor.: 5- 15 kuruşluk magaza. Bu mağazayı belki bilmezsiniz. Burada iğme- | —— - LO S Kiralık Şehir | q l Klee 3 %hıdı Bu Sayfada Dünya Matbuatında Çıkan Meraklı Hikâye, Yazı Ve Makaleleri Bulacaksınız. Dünyanın Dört Köşesinde Olan GaripVak'alar ]ıpoııluKı.ılınnı Satıyorlar Mançuride Eğlence Gırtlağa Kadar Japonlar — Kızlarıni Satıyorlar Japonyanın şark ve garp mintakalarında — müthiş bir kıtlık vardır. Bu yüzden aileler kızlarını satıyorlar. Bir ay içinde yalmız bir kasabada 469 kız — satılmış, 100 tanesi barlarda namuslarını satarak Bir kamu fiatı 300 lira ile 800 lira arasın- da değişmiştir. Japonlarda kaz satmak — caki- den riayet edilen bir an'ane İdi. Son zamanlarda — terkedilmişti. Kıtlık ve bahram bu cski an'e- Beyi tekrar ihya etmiştir. * Mançuride Eğleniyorlar işgal ettikleri saha- Çinlileri baştan — çıkar ? | mak için, onları içkiye, afyona, den, elbiseye kadar herşey 5-10 kuruş arasında satılır. Bu mağa- zaların müşteriyle dolup boşal- ması, bize buhranın şiddetini anlatan en iyi işarettir. Bu ma- birisine — giriyorum. Kapıya kadar dolu. Düne kadar bu mağazaya girmeyi tenezzül | sayacak mile kadınları, tezgâhtan tezgâha koşup yeni sene hedi- yeleri ahıyorlar. Buradan çıktıktan sonra bir- kaç moda mağarası geziyorum. Bu müesseseler eskiden bir elbi- seyi 500 dolara sattıkları zaman, kendilerini büyük iş — yapmış saymazlardı. Fakat o günler geç- ti. Şimdi içerde ainekler avlanr yor. Ne giren, ne çıkan, Elbise- lere bakıyorum. Birinin üzerinde 57 dolar yazılı. Fakat kapıda şu işaret var: “ Hiçbir teklif reddedilmez.,, Demek pazarlığa ve Rati kırmıya hazırdırlar. Kundura mağazalarını geriyo- yorum. Yok pahasına satıyorlar gibi birşey. Bunlardan birisine giriyorum. Bir çift kunduranın fiatini soruyorum. — 10 dolar efendim.. Ne, pa- halı mı, sekiz. veriniz — efendim, oda mı pahalı, 5 veriniz. Beye- tendi. Ne olursa olsun — ellerinden mallarımı çıkarıp paraya çevir- mek istiyorlar. Çünki bankalara borçlarını ödemiye mecburdurlar. Aksi takdirde iHlâs, Timistoklün kılıcı — gibi — başlarının ucunda duruyor. İşte bugünkü Newyork. İşte size dünyanın en büyük şehri : Boş ve kirahk. i ve sofahate sevkediyorlar. | Büyük şehirlerde kumarha- | meler, meyhaneler, barlar açık- | mıştır. Bu sefahat yerleri Japon . polisinin nezaret ve bimayesi ab | tında işlemektedir. Mukdende her beş dükkânda bir meyhane veya kumarhane — açılmıştır. — Herşey meydanda yapılır. Sokaktan ge- çenler pencereden bakıp içerdeki | | ponların girmesi şiddetle mem- nudur. | ' Avukat Ve Doktordan Hırsızlar Pariste geçen gün büyük bir bırsizlik — vak'ası oldu. — Zabita faaliyete geçti. Bir iki | gün içinde hırsızları — yakaladı. | Bunlar dört kişi idi. — Tahkikat | neticesinde — bunlardan üçünüz avukat, — birinin doktor olduğu | anlaşıldı. Ve hırsızlığı işsizlik ve | ihtiyaç saikasile sülük ettikleri | tahakkuk etti. Kadınlar Daha Çok Yalan Söylerler Amerikada ruhiyat profesör- lerinden biri kadınların erkeklere nisbetle daha çok ve daha kolay yalan söylediklerini tesbit etmiştir. Kolumbiya Darülfiünüunu mu- allimlerinden — olan bu zat di- yor ki: “ Kadınlar, daima başkalarını rencide etmemiş olmak, yabut kendi kusur ve ayıplarını kalarınna — göstermemiş olmak için, — yalan söylemeği tercih ederler. Bunlar zararsız yalanlar- dır. Buonların yapılışlarının bir ieabıdır. Bundan kendilerini kur- taramazlar. ,,

Bu sayıdan diğer sayfalar: