12 Nisan 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

12 Nisan 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Sayfa SON POSTA Cenup Denizlerinde Bir Seyahat Macerası Altın peşinde.. Muharriri: Stakpool Üç Serseri.. Üç Milyoner Ba müddet ıırfındı kaptan Hul bir bardak su içmek lzere kamaraya inmiş, Makar da pan- talonunun bir söküğünü dikmek Gzere güvertenin bir kenarına çök- müştü. O, ber vakit bu şekilde tamirlerle vakit geçirirdi. Vakıâ (Sidney) den ayrılmadan evvel Sıkritten eski bir takım elbise lstemesi veya biraz para alarak yeni hir kostüm tedarik etmesi mümkündü. Fakat ©o — harici kıyafetine ehemmiyet vermediği için, yabut ta başka bir düşünceye tebaan arkasındaki paçavralarla gelmeyi tercih etmişti. Tilman arkadaşına teklif etti: — Haydi bir sandal gezintisi yapalım, hem hava almış, hem de çivarı gözden geçirmiş oluruz. Geminin Kenarına bağlı olan sandala atlıyarak göle açıldılar. Güneşin ziyası yeşilliğin arasın- dan geçerek suyun üzerine yay- hiyor ve cenup sahilinin ağaçları #çine nüfuz edilmez gölgelerile ta ilerilere kadar akisler yupıyer ve her taraftan kuş cıvıltıları geli- yordu. Bir müddet kürek çektik- ten sonra durarak pipolarını taze- lediler, Söze ilk başlıyan Tilman u. | — Hulu biraz soğuk kanlı- lığa davet etmek isterim, dedi. Hareket — ettiğimin eri ve bilâfasıla (Makar)ı tazip etmektedir. Vakıâ herif kaptanı birkaç defalar aldatmış, soymuş, soğana çevirmiş amma, n d.ı[n.lı T Doğa, belke ae Fit bıdıııe Sandal hafif bir cereyana te- baan tekrar sahile yaklaşmış ve burada görünmez bir cisme çar- parak durmuştu. Tilman göle baktı: — Her tarafta siyah var, dedi. Fakat hayır bunlar ka- cı değil, adeta sahil kurbünde atmış bir iskele ankazına ben- ziyor. Hagton da eğilerek gölün di- bini tetkike koyuldu, ve bir- denbire: — Yanılmıyorum, dedi, gör- düğümöz bir iskele değil bir ge- mi enkazıdır. Sahile bağlı iken yanmış ve batmış bir gemil înıplığımıı şey de bü geminin ireğidir. Evet öyleydi, suyun altında geminin yanmış güvertesi ve küpeş- tesi pek vazıh olarak görünü- yordu. Döşeme şurada ve burada çökmüştü, azim rahneler halinde açılmıştı ve hiç şüphe yok gölün suyu bu rahnelerden aşağı hücum ederek gemiyi balırmış yangını da söndürmüştü, Biraz evvel sandalın çarptığı direk parçasınmı istisna ederseniz geminin techizatından ortada hiçbir eser kalmamıştı. İki arkadaş yekdiğerine ba- kıştılar: —İşte garip bir keşif değil mi? Bu muhakkak büyük bir gemiydi. Tilman: — Evet, dedi, yangında harap olmuş. Ben Sineney limanında da yangına uğrıyan bir gemiyi gör- müştüm, ateş direklerini devirmiş, fakat güverteye fazla bır;ey yal mamıştı. Eğer bu yemi bura yandı ise muhakkak dıreklen devrilmiş, Cereyana kapilarak gitmiş, kendisi de suların am- bara hücumu ile batmıştır. Hagton düşünceliydi: — Vallahı neden bilmem, fa- kat ben gölde rahat değilim, başka bir yerde bulunmak iste- diğimi hissediyorum. Bana öyle (ehyor ki burasi haydütlar, kıç.ı.k Bındıklerı Sandal Tesadüfen Gölün Üstünde Görünmez Bir Cisme Çarptı, Suyun Dibine Baktılar, Batmış Bir Geminin Üstünde Bulunuyolarrdı çılar ve korsanlar ıçın mukem— mel bir ilticahgâhtır, kimbilir burada ne kadar cinayetler - irti- kâp edilmiştir. — Oh, hakikati halde göl ve nehir çok güzeldir, içinde birçok habasetlerin yapılmış olması ih- timaline gelince, bu çok müm- kündür, Tekrar küreklere yapışarak gemiye — döndüler, gürdüklerini anlattılar. Fakat ne kaptan (Hu- 1 ) un, ne de Makar'ın üzerinde en I(üçük bir ılih bile uyan- dırmadılar. Huk — Belki sigorta bedeline ta- ma edilerek yakılmış köhne bir gemidir, dedi. Doğrusu g'dip görmek hevesinde değilim. Bu- lunduğu noktada daha senelerce yatabileceği fikrindeyim. Bu da- kikada arzaum yemeği müteakıp derhal yatmaktır. Zira yerlilerin köyüne sıcak basmadan varmak için alaca karanlıkta yola çıkmak mecburiyetindeyiz. ( Arkası var ) EMLAK VE EYTAM BANKASI İSTANBUL ŞUBESİNDEN Kiralık Ekmek Fabrikası Nişantaşında kâin ekmek kapalı zarf usulile bilmüzayede Fabrikası bir sene müddetle ve kiraya verileceğinden taliplerin şubemizden olacakları şartnamenin leffile 25 - 4 - 32 tarihine mü- sadif pazartesi saat on altıya kadar teklif mektuplarını Bankamıza tevdi eylemeleri. E. Bayram Günlerinde Türkiyede YALNIZ BİR GAZETE ÇIKAR Bütün Memleket Sadece | “Hilâliahmer,,i okur “ Hilâliahmer ,,de çıkan ilân yüz binlerce halka hitap eder. Şimdiden yer tutmak için İstanbulda Ankara caddesinde İstanbul İlânat ESEmm> Odasına müracaat ediniz. Tel. 20085 & İstanbul Evkaf Müdür- .. v . lüğünden: Mahalle ve mevkli —— Sokağı Bahçekabı 4üncü Vakıf kanının zemin katında. Bahçekapı 4 üncü Vakıf hanının 1 inci katında Bahçekapı | inci Vakıf hanının 1 inci katında, Bahçekapı 4 üncü Vakıf hamam 2 inci katta. Bahçekapı 4 üncü Vakıf hanının 4üucü katta, ” " No, 12-4 B-1 35 Balldı yuılı olan Vakıf Ecrimteli Lira 75 Ctaasl Mağaza Müddeti icar 933 - Mayıs gaye- sine kadar. Penceresiz B oda. Oda 10 23 Penceresiz oda, 10 23 23 23 23 30 t omllk h!nlınndaki müddetlerle kiraya verilmek üzere müzayedeye konmuştur. İhaleleri — Nisanın 20 inci çarşamba günü syat 14 te yapılacaktır. Taliplerin yevm ve saati mezküra kadar Çemberlitaş'ta Evkaf Müdüriyetinde Akarat kalemine müracaatleri, HİKÂYE Bu Sütunda Hergun Muharriri : Sabah PANSİYON KİRACISI — Hayatta degıılldlk lâzım- dır azizim. Ben, bir evde aylarca oturamam. — Bir lokantada Üst Üste iki defa yemek yiyemem. Bir kravati ardı ardına bağlıya- mam. Bir kadın elini ikinci defa- sında aynı hararetle öpemem. Hayatta tenevvü lâzımdır, te- nevvül., Tarık, çok maymun iştahlı bir adamdı. Ona, kelebek, hercal meşrep, bir dalda durmaz ismini verenler de vardı. O, hayatta muh- telif —itiyatların esiri olan ve yeknesak bir hayatın zaruretlerine ayak — uyduranlardan — değildi. Temiz — bir aile — muhitinde briç uynadığı günün gecesin- de pis bir kahvede zar ata- rak sabahlardı. Şampanya - ile sarhoş olduğu mutantan bir gecenin sabahını müstekreh - bir sokak kadınının odasında ederdi. Yahut bir balıkçı meyhanesinde lâterna — sesleri — arasında — bir apaş gibi kafayı tütsüledikten, balıkcılarla hora tepip eğlendik- ten sonra senenin en kibar ve müstesna balosuna damlar, sabah- lara kakar bir ingiliz centilmeni gibi eğlenirdi. Hülâsaı onun haya- tında ve eğlencelerinde bir ölçü ve bir mantık yoktu, sadece tesa- düflera ehemmiyot veren, bütün mukadderatını bu kuvvete terk eden bir tipti. Hatta o tesadüf- leri kendi hazırlardı. Onun en yakın arkadaşları bile nerede oturduğunu, hangi lokantada yemek yediğini, bu akşam hangi kadının duda- ğınin - boyasını sildiğini, cep- lerini me çeşit bir kumarla temizlettiğini bilemezlerdi. Tarık, pansiyon cdeğiştirmenin faydalarını şu şekilde izah ederdi: — Düşün azizim. Her ay başka bir apartımanda bir oda buluyorsun. Yeni bir oda, yeni eşya, yeni yatak, yeni bir ev sahibesi veya ev sahibeleri. Ayni evde oturan yeni kiracı, komşu kadınlar veya komşular.. Bu evin yeni âdetleri, yeni eğlem celeri veya tahmin edilmedik dertleri iskandalları, apartınan komşular vesaire.. Te- nevvü ihtiyacile Alp dağlararına tırmanan, Afrika çöllerini çen, Bahrimuhitlerin dalgalarına göğüs geren seyyahlarla benim aramda ne fark var.. Onların sergüzeştleri — büyük — tehlikeler içinde geçer, yüksek masraflara ihtiyaç gösterir, fakat benim bütün eşyam iki bavuldan iba- rettir. Bavulları otomobile at- tığım gibi ©o pansiyon senin bu pansiyon benim dolaşıp duru- yorum. Hem de © seyyahlardan daha fazla muhit ve insanla kar- şılaşıyorum. — Bu — pansiyonların içinde tam bir aile huzur ve sü- künu bulunacak evler pek azdır. Eb yarı temiz aileler fena değil- dir. Amma bir şartla, bunların hiç olmazsa Ffilort yapılacak güzel bir. kızları olmalıdır. Kendini pahalıya satan ve asrımızda namuslu telâkki edilen ailelerin pansyonunda — oturmak ayrı zevktir. vallahi.. Aman azi- zim, bunların içyüzü ne ömürdür ne ÜÖmür, insan ne sahnelere va tesadüf eder. Hafif meşrep anâ kızların, hoppa hemşirelerin ev- lerinde pasiyoner olmak hiç fenâ değildir. Yalniz bunları iyi kuk lanmak — lâzımdır. İnsana pek pabalıya da malı olabilir... ş Âşıklara divanlar karyolalar hazırlayan kadınların evinde otur" mak pek akıllı işi değildir. Çüne ki insan hali bu, insanın vakitsis * bir zamanda yatacağı tutar da yatağı meşguldür, yatamaz.. Amati azizim daha ne çeşit pansiyonlar vardır. Fakat bunların içinde en fenası kumar batakhanesi — olam lardır. Böyle evlerde rahat etmenle imkânı yoktur. Sabahlara kadaf apartımanın koridorları, kumars bazların ayakları altında esneyip gıcırdar. duürür, Tarık, adeta pansiyonların ik mine vâkıftı. Onları sınıflara tak- sim etmiş, sınıfları zümrelere ayırmış' tı. Bütün vaziyetleri ve ihtimalleri en ince teferruatına kadar izah eder dururdu. * geçen sene Ürskidaf iskelesinde rastlamıştım. Eh.. dedim. Bu sefer de Üskük Ona dara — taşınmış olacak. Herhalde bir Kuzğuncuk dilberinin evinde oturuyol — Nırodı otur u—ıı. oğlunda mı, N’ K= liydo mi, Boğııdı mı Adıdıv O, içini çekerek gu kısa ce — Bir senedenberi Üsküdarda Bağlarbaşındayım. Sorma birader: Artık orada ikamete memurum. Hep ayni bahis, ayni ev, ayni mo” belye, ayni ev sahibesi, ayni ye- mek, ayni hayat... Herşey, herşey yeknesak. Bir seneden beridif evliyim. — Bizimkinin — babasının evinde oturuyoruz! Ah.. Sayfiye Arıyanlar ! Ü İstanbulun münasip bir sem- tinde yazlık bir ev istiyorsanız; Ev sahipleri! || Siz de evinizi mevsimlik yeni | ge | olarak kiraya verecekseniz SON POSTA ya bemen bir ilân veriniz. Müşteri bulaca- ğınızdan emin olabilirsiniz İSON POSTA Yevmi, Siyast, Havadlı” ve Halilj hmbulı Eski Zıptgı Çatalçeşme sokağı (dara: Telefoa İstanbul - 20203 Posta kutusu İstanbul - 741 Telgrafi İstanbul SONPOSTA ABONE FİATI TÜRKİYE ECNEBİ 1400 Ka 7700 Kık 750 » 1400 « 00 » $. 800 « 150 « GŞ 300 « Gelen evrak geri verilmez İlânlardan mes'uliyet alınmal Cevap için mektuplara 6 kuruşluk | pul ilâvesi Tâzımdır. İ Adres değiştirilmesi (20) kuruştur 1 Sene 6 Ay

Bu sayıdan diğer sayfalar: