13 Nisan 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

13 Nisan 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Düşe Vaklalır ” Sagır Ve Dılsızler Arasında Dü vek'eler V Gürültü Yapan Bir Nisan Balığı Hikâyesi Venedikten bildiriliyor: ayı başında, hemen bütün İtalyan Nisan gazeteleri, Nevyorkta ölen Bottaro | bir İtalyandan bahse- | çöpçülükle | rak teşekkür etti. ismindeki diyorlardı, bu adam, meşguldü ve o zaman çöpçü kıralı unvanını almıştı. Gazeteler, bu adamın öldüğünü ve 4 milyon dolarlık bir servet bıraktığından bahsediyorlardı. Bü haberi okuyan İtalyadaki mevcut Buttaro ismindeki bütün İtalyanlar, hemen İtalyan Harici- yesine koştular ve ölen çöpçüler kıralının mirasına talip olduklarını bildirdiler. Çünki ölen adamın kendi'akrabaları olduğunu zan- betmişlerdi. Bu arada, mirasa talip ç- kanlar arasında — yine Buttaro isminde bir de Noter vardı, İş © derece ciddi bir şekil almıştı, ki İtalyan hükümeti Amerikaya | müracaatla bu miras meselesi- nin esasını sormuştu. Gelen ce- vap, bütün Buttaro isimlileri inkisara düşürmüştür. Çünki hâ- disenin gayri vaki olduğu bil- dirilmiştir. Binnetice bunun bir misan balığı olduğu anlaşılmıştır. Pariste Otomobil Hırsızlığı Revaçta Paristen yazılıyor: Piyer is- minde bir garajcının. mağazası Şüphe Üzerine aranırken, burada çalınmış on beş otomobilin mev- €ut olduğu görülmüştür. Tahkikat derinleştirildiği — xa- man bu adamın kısa bir zaman- da 100 tane çalınmış otomobili sattığı anlaşılmıştır. Bu hâdise ile beraber geçen bir senenin otomabil hırsızlık is- tatistiki, muhtelif suretlerde Pa- riste 2000 otomobilin çalındığını | göstermiştir. Fakat bu çalınan otomobillerin biçbiri bulunamamıştır. Çünki bu çalınan otomobillerin hemen bo- yaları değiştiriliyor ve şekillerinde tadilât yapılıyor. Hırsız Mektebini İdare Eden. Bir Kadın Paris 9 — Parisin bellibaşlı mağazalarından birinden büyük bir ipekli kumaş aşıran Süsi iaminde bir hırsız kadın yakalan- mıştır. Bunun, alelâde bir came- kân hırsızı olduğu zannedilirken kısa bir tahkikat ile hâdisenin mahiyeti tamamen değişmiştir. Meğer bu, bhırsızlığı sayesinde ı&:omğıımı müreffeh bir hayat yi an ve ayrıca mükemmel bir de hbırsız. mektebi idare anlaşılmıştır. Fakat idare ettiği mektebin bulunduğu yeri zabıta g benüz tespit edememiştir. KURBAN BEDELİ Üsküdarda Selimiyede Kışla cad- destinde 38 No.da Mehmet Murat Bey, her sene olduğu gibi bu sene de kurban bedeli olarak Tayyare Cemiyeti İstanbul şubesine on iki Nra teberru etmiştir. KURBAN DERİ VE BARSAKLA RİNİ TAYYARE CEMİYETİNE VERİNİZ. “nüyor. Bu sefer gösterdiği eden | gayet kurnaz bir kadın olduğu * gldk Kilmili Hfsadi SON POSTA —maar — menerer ee aa eee v —— —e Dilsizlerin Şimdi İstedikleri, Okuyacak Bir Mektebe Sahip Olmaktır Sağ elimle yazı yazar gibi bir işaret yaptım. Muhatabım, hemen cebinden bir gazete çı- kararak gösterdi. Başımı — tas- dik manasına hbafifçe salladım. Eski usul bir temenna savura- Karşılıklı — oturuyoruz. tek kelime konuşmiyoruz. da, bir kara tahta var. tebeşirle şu satırlar * Ben, cümhuriyet hüküme- tinin maarif siyasetine verdiği ehemmiyet dolayısile okuyorum.,, Duvarda muhtelif pozlarda alın- mış Üüç resim gözüme ilişti. Bi- rinde, eller aşağıda... ( yağmur işareti ), ikincisinde vücut sağa doğru eğilmiş, sağ el bir şey tutar vaziyetle, sol el yuvarlak- laştırılmış ( güneş — işareti ). Üçüncüsünde terliyen bir adamın parmaklarını dolaştırarak alnın- daki terleri silişi ( Sıcak işareti). Sonra büyük bir lâvbada alfabenin dilsiz lisanile ifadesi: A — Sıkılmış bir yumruk.. B — Baş parmak kapalı, &l ayası gö- rünüyor. C — Küçük parmak uzatılmış, ötekiler sıkılmış O — Parmaklara bir daire şekli ve- rümiş.. Sağır ve Dilsizler cemiyetinde beni karşılıyan sevimli bir genç oldu. Acıklı şeyler ifade eden yüzü, vakitsiz buruşuklarla dolu.., Bana hayatından derin derin şikâyet etti: Mektep yok! Cahil kaldık.... Hiç bir işe yarar mah- lâk değiliz! Demek istiyor. Sonra bena duvardaki Ana- dolu haritasım göstererek par- magını İzmirin ve İstanbulun üzerinde dolaştırıyor: — Bir tek mektep var!.. O da bir işe yaramıyor. İstanbulda ve Ankarada birer dilsiz mekte- bi niçin açılmasın ? Parmaklarım açıp kapıyarak bana yaşını söyledi: 24 yaşında imiş.. Akabinde sakallı bir adam işareti yaparak kâğıda bir 60 rakamı yazdı : — Altmışlık bir ihtiyarmış ba- bası... Kendisini ©o besliyormuş. Ölürse sokakta kalacakmış... Bu- nu anlatırken göğsünü öyle bir yumruklayışı var ki en taş yürekli adamı müteessir eder, Tekrar haritanın başına dö- bir Avrupa haritasıdır; kum gibi kaynıyor cümlesini ifade eden bir işaretle: Oda- Üstüne yazılmış: — Orada çok mektepler var. Dilsizlere bir değil, birkaç lisan | öğretiliyor. Bizae cahil kalıyorz! | diye dert yanıyor. Masanın gözünden küçük bir defter — çıkararak — gösteriyor: Erik, Elma, — Armut, Üxüm ) Fakat | | | Cemiyet Reisi Süleyman Sırrı Bey yazmış. Çocuk — gibi çırparak - seviniyor: — Bunları ben yazdım... Na- sıl, beyendin mi? Yanlışı var mı? ellerini (demek - istiyor. Kendilerinden ve cemiyetle- rinden bahseden gazeteleri top- lamışlar, birer birer açıp izahat veriyor. Bu arada, bazı işaretler- le meramını anlatmıya çalışıyor. — Bizden az bahsediyorsunu:! Dertlerimiz, yarmakla tükenir gi- bi değil, Dilimiz yok ki; sözü- müz dinlensin... Bizi herkes ba- şından savıyor.. Biz,böyle sessiz şessiz. konu- şurken, kapı açıldı. Kibar tavırlı bir zat, içeri girdi Yanımdaki genç, hemen elle- rini çırparak benim gazeteci ok duğamu kendisine anlattı. Der- hal tanıştık: Bemiyet reisi Süley- man Sırrı Beyi! Benim sorduğum şeylere, işit- mediği için cevap veremiyor am- ma, kendisi mükemmel konuşu- yor. Kalemi kâğıdı önüme süre- rek: — Yazmız, diyor. Ve ben yazıyorum, cevapla- rnı da yine tahriren alıyorum. Süleyman Sırrı Bey, diyor ki: — Türkiyede aşağı yukarı 9000 dilsiz varız. Bunların 500 ü erkek olmak üzere ancak 750 si İstanbuldadır. Bundan evvel İstanbulda bir dilsiz. mektebi vardı. Hepimiz, © mektebin mezunlarıyız. Eski barfleri bilmiyen dilsiz yok gibi idi. Fakat yeni harfler -kabul olunduktan sonra yeniden - cahil düştüler. Bütün — temennilerimiz — bir nokta etrafında toplanıyor: İstan- bulda bir dilsiz mektebi açılma- hdır. Bu, bizim hakkımızdır. Ye- tişen dilsiz. ve sağırları cahil bırakmak, — maarife bu kadar ehemmiyet —veren — cümhuriyet huküme(ının prensiplerine uygun | M cevap vereyim! düşmez. Süleyman Sırrı Beyin fikrince dilsizlere — göre — dilsizler, — yal- nız işaretlerle okuyup yazabilirler. kullanılan | | ve paketlerimizdeki İzmirdeki — mektepte dudak - hareketleri netice vermez. Çünki, anadan sağır ve dilsiz doğan bir çocuk, ömrü olduk- ça bir tek kelime Senelerce uğraşarak bir bir ameli söyleyemez bu da maksadı temin etmez. İstanbuldaki dilsizlerin hiçbiri hayatından — şikâyetçi — değildir. Kimi marangozluk, kimi, demir- cilik, kimi, tütün ameleliği, kimi makinistlik, kimi berberlik yapı- yor. İçlerinde resmi Devlet daire- leri, ve hususi müceseselerde kâ- tiplik edenler bile var.., Süleyman Sırrı Beyle böyle karşılıklı mektuplaşırken ara sıra yanılıyor, bazı — sualleri - şifahen soruyorum. — Dilsizler reisi, hazin bir tavırla gözlerini anlıyorum. Yalnız şu muhakkak ki dilsi- ler çok zeki insanlar.: Dudakların ufak bir kımıldanışından muhata- binin ne demek istediğini fark ediyorlar, Süleyman Sırm Beye Osmanlı hükümeti zamanında Meclisi Vü- kelâ içtimalarında bulunan dilsiz odacıların şimdi ne iş yaptıklar- nı soracak oldum. Anlattı : — Babıali dilsizlerinden ancak iki kişi hayattadır. Ötekiler, öldü, Geçenlerde —en — meşhurlari olan Sıtkı babayı da gömdük. Sıtki baba dehşetli bir mu- kallitti. Kimi görse taklit eder, herkesi haline güldürürdü. İki dilsiz arasında bir kavga çıka- cak olsa Sıtkı baba, hemen araya girer, onları barıştırırdı. ,, Dilsizler, toplantıyı çok se- verler. Bir araya geldikleri z2a- man — büsüsi — işaretlerle — sessiz sessiz konuşmaları pek tuhaf olur. Bir dilsizin diğer bir dilsize işaretle anlatamıyacağı şey yok- tur.,, Süleyman Sırrı Bey, İstanbul dilsizlerinin bem hâmisi, hem dert ortağı imiş. Hükümet dairelerinde dilsizlerin — muamelelerini — takip eder, mahkemelerde ifadei meram edemiyen - dilsizlere tercümanlık yapar, geceleri de cemiyet mer- kezinde onlara ders Sırrı Bey anlatıyor: — Eyüpteki türbede bir hır- sızlık yapılmıştı. Kababati, zavallı bir dilsizin üzerine attılar, Dilsiz, | * Benim haberim yok! ,, diyordu. Tercümanlığı ben deruhde ettim. Muhıkeme neticesinde — iftiraya Dilsizlerin De Aralarında $ Anlaşamamazlık Oluyor | Bazılan Ayrılıp Bir Kulüp Açacaklar Dilsiz ve ııgu'lu yeni İdııo heyellerııu seçmek için geçende inti- habat yaptilar. Fakat bunlardan bir kısmi intihabata iştirak etmedi, ayrıldılar, - Şimdi.bir kulüp yapmak fikrindedirler. Bu işe teşebbüs edenlerden Mehmet Kâmil Efendi fikirlerini şöyle anlatıyor: Cemiyets muhâlir — * Cemiyet, senelerden beri ortaya bir eser atamadı. “mağdür- kaldik, | Şimdi bir kulüp tesis ederek “çalışacağız.., — Biz, daima - ğ Cemiyete yirmiyen- eee AD aA Bils parça | kekelemeğa muvaffak olursa da | berayi ticaret satanlara mıdır? Cemiyeti | verirmiş. i Kari Mektupları 'Yine Et 'Meselesi Dünkü cuma günü herkes gibi semtime yakım olan Mecidiye köyüne giderek üç okka et aldım ve Şişliye geldiğim zaman orada bir polis efendi beni ve diğer kimseleri karakola davet ederek Polis muavininin yanına götürdü eti alarak mezbahadan aramaklığımızı — söy- | lediler, Acaba bu memnuiyet, bizim gibi evlerindeki çocuklarının ma- işeti için alınan etlere mi; yoksa Bu memnuiyet ilânı hangi tarihli gazetededir, bildirmek lütfunda bulunursanız —minnettarınız — ola- cağım. İSMAİL FUAT Sön Postas: Polie memurları slr- den aldıkları etleri merbahaya göne dermelerinin sebzbi mwayene içindir. Etler temiz ve sıhhi İse size tekrat iade edilir. Diğer taraftan Mecidiye köyünün şehir huduilu dabiline alıa- dığı da malümdur. İşimden Çıkardılar Seyrisefain havuzlarında çale | şıyordum. Ayda ancak oa dört gözlerime dikince yaptığım hatayı | yevmiye alıyordum. Birgün kw- rumler içinde pis bir kazanda çalıştım, işim — bittikten — sonra temizlendim. Beni temiz görünce üç yevmiyemi kestiler. Hakkımi | aradığım için işimden (çıkardılar, Seyrisefain havuzları işcilerinden 201 numaralı SÜLFYMAN Cevaplarımız Eskişehirde H. Ş. O Beye: Bildirdiğiniz mesele şahsi ma- hiyettedir. Maalesef yazamıyaca- ğiz. Alâkadar makama ihbar ediniz. * Konya karilerimizden S. Riza Beye: Fikirlerinizden sıratı gelince ilerde istifade edeceğir. x Beşiktaşta Şenlik dede soka- gında Hakkı Beye: Evlerinizin vergi miktarını tes- pit elmek için defterdarlığa mü- racaat ediniz. Varidat işlerile uğraşan daireden malümat alı- bilirsiniz. * Karileriimizden Kırklarelinde A. Ç. Beye: arzunuzu yerine ge tirmek isterdik. Fakat alamadık Efendim. ngrıdığını meydana çılııvıvıl beraetini temin ettim, Yine bir tarihte, adamın bi rini motörden denize aimışlardı. Katil yaptığı cinayeti inkâr edi- yor, dilsiz yaptı diyordu. Zavallıyı adli bir hataya kurban olmaktan kurtaran ben oldum.,, Sırrı B. bir aralık cevaplarını bitirince öteki dilsiz genç, ya- nıma geldi, Kulağının arkasındaki ameliyat yerini göstererek bir davulun patlayışımı ifade eden işaretlerle dört yaşında iken ku- lağının zari pa'ladığım — ve bu yüzden sagır —kaldıgını — anlattı. Zavallı gencin son İşaretleri yine mektebe dair oldu: — Kafamızda * bir şey yok! Okuyamıyorüz. Cahil kalıyoruz... İşitmeyen ve konuşmayan — bir adam için okuyup — yazabilmenin dünyalar değer bir saadet oldü- guna şüphe edilir mi biç?.. Zavallı sağır ve dilsizler... LN ğ Oşyafe -

Bu sayıdan diğer sayfalar: