26 Temmuz 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

26 Temmuz 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SÖON POSTA Memleket Manzaraları Sivas Güzelleşiyor Sıvas, ( Hususi ) — Geçen se- nelere nazaran bu sene şehrimiz- de daha geniş projeler dahilinde yeni binalar, mağazalar yüksel- mektedir. Bu suretle şehrin man- zarası da günden güne güzelleş- mektedir. Yeni binalarda hep kiremit — kollanılıyor. — İstasyon | binasile lisenin karşısındaki sine- ma binası, büyük birer âbide ha- linde yükseliyor. Sinema binası- nın bu mevsimde bitirilmesi bitirilmesi edilecek, bu suretle şehrimizin medeni ihti- yaçlarından birisi tatmin edilmiş olacaktır. temin | sında Paşa camü önünde Evkaf ta- rafından yaptırılan mağazalar ve Belediyenin İnşa ettirdiği asri firın bitmek Üzeredir. Belediye bir taraftan elektrik ve su me- selelerile uğraşırken diğer la- raftan da caddeleri temizlemiye ve genişletmiye gayret ediyor. Mahkeme çarşısı ile Bağdat cad- desi bu meyandadır. Öğle zan- nediyorum ki birkaç sene evvel Sivastan ayrılanlar, yeni gelişle- rinde şebri hayli değişmiş ve güzelleşmiş bulacaklardır. Su meselesi; şehrimizde Ke- penek suyu çok meşhurdur. Bele- diye bu güzel suyu şehre indir- mek için baorular sipariş etmiştir. Şimdilik ferşiyat yapılmaktadır. Park ihtiyacı; sıcaklar çok fazla olduğu için herkes yeşil bir ağaç kölgesi arıyor. Akşam- ları dairelerin tatilinden sonra şehrimizdeki umumi bahçeler çok kalabalık oluyor. Belediyenin — lise yaptırdığı park, — askeri malh- fel bahçesi, Millet Bahçesinin | havyuz başı ve Kollej önündeki ! | karşısında | ağaçlık, akşamları hıncahınç dol- maktadır. Halbuki bütün bu say- dıklarım park ihtiyacını tamamile tatmin etmiyor. Şehrimizin muh- | telif yerlerinde birkaç park daha | vücüde getirilmek lâzımdır. Spor: Şehrimizde 34 üncü alây spor kulübü teşekkül etmiş, faaliyete başlamıştır. — N. N, Sandıklıda Halk, Bir Bira Fabrikası Tesisini İstiyor Sandıklı ( Hususi) — Kaza- muzda güzel ve bol ağaçlıklı seyir ve gezinti yerleri pek çok olduğu için belediye ayrıca park yaptırmak — külfetinden — kurtu'- muştur. Kasabamızda Maarife de çök ehemmiyet verilmekte, herkes gçocuğunu okutmak arzusunu besle- mektedir. Fakat bizim en büyük ihtiyacımız bir bira fabrikasıdır. Kazamızdan — her sene harice yüz binlerce kilo arpa gönde- rilmektedir. Burada büyük bir bira fabri- &ası kurulacak olursa |hem arpa- dlarımız fazla para eder, hem de Orta Anadolunun - bira ihtiyacı bu fabrika sayesinde bol bol temin edilir. Bu sene mahsulü- müz, geçen seneye nazaran birsz noksandır. Şimdi mevsim icabı herkes Hudai hamamına giderek şifalı kaplıca sularından istifade ediyorlar. Son zamanlarda bura- da bağcılık hayli ilerlemiş, yeni bağlar vücude getirilmiştir.—Â.H. Edirnade İki Kapılı Han Eirne, (Hdususi) — İki kapılı han maili inhidam Belediye tarafından yıktırılmak- tadır. ÂArsasnın pazar yeri itti- | olduğundan | bir zamandanberi, lDort Yaşında | şimdi haz edilmesi muhtemeldir. MEMLEKET HABERLERİ Türk - Yunan Hududunda Hudut Üzerindeki Serbest Mıntakada Hoş Manzaralara Edirne, (Husu- si) — Edirnenin en enteresan - ta- rafı, Türk ve Yunanlılar ara- kurulan karışık pazardır. Karaağacın sa- ğgındaki Çörek köyüne müntehi olan yol otomo- | bil, araba ve in- sanla hmcahınç | dolmuştu. Bütün bu.mahşeri ka- labalık — pazara gidiyordu. Bu panayır bir seneye yakın yalnız pazar etmektedir. Bu hudutboyu panayırı pasaportsuz, günleri devam gümrüksüz bir dostlar diyarı ha- lindedir. Bir tarafta Türk poli leri, öte tarafta Yunan polisleri.. Ve Türk bayrağile Yunan bay- rağı beraber sallamıyor.. Ortayerde curucuna, kıyamet kopuyor.. Türkleri, Edirneden babalarını görmeye gelen Museviler, bıraktıkları dost- larını kucıklamagı gclen fu'ın Karşıyaka 'Bir Çocuğun 'Başına Gelenler Malatya ( Hususi ) — Saray mahallesinde dört yaşında bir | çocuğa tecavüz etmek cürmile maznun olarak tahtacı İbiş oğlu Bedir isminde birisi tevkif edil- miştir. Bedir on sekiz yaşındadır. | Anlaşıldığına göre maznun Bedir | bu masum yavrucağı iğfal etmiş- tir. Çocukçağızın hayatı tehlike- | dedir. Kırkağaçta Müthiş Yakıcı Sıcaklar Hüküm Sürüyor Kırkağaç ( Hususi ) — Son günlerde şiddetli sıcaklar hüküm sürmiye başladı. Hepimiz buna- lacak dereceye geldik. Fakat şunu da söyliyeyim ki bu sıcak- lar tütünlerimizin nefasetini hayli ziyadeleştirmiştir. Bu sene bağ- larda hastalık olmadığı için üzüm mahsulümüz de mükemmeldir. LH Alaıyede Kıçakçılıgın Yüzde 90 Önüne Geçildi Alâiye (Hususi) — Kaçakçı- hk yapmakla maznun Gazipaşa nahiyesinin İnceğez — köyünden Tiril imam oğlu Mehmedin evi aranmış, 67 kilo kaçak tütün ve cığara kâğıdı bulunarak Antalya İhtisas mahkemesine gönderilmiş- |Dtr. Yeni kaçakçılık kanınu bu havalide kaçakçılığın yüzde dok- san önüne geçmiştir. Evvelce bu- raya Adalardan kaçak olarak çak- mak ve saire getirilirdi. Fakat çiddi İaaliyet veticesinde hâdiselerin ardı kesil- —M. A, bu gibi miştir, Edirnenin meşhur âbideleri | Rumlar hep omuz omuza kayna- gıyor. Yunan düzikosu, konyağı, ci- garası, Edirnenin tatlıları ve mey- | vaları büyük bir tehalükle kapı- şılıyor. -Öbek | caddelerden ibaret olan pazar ortasında binlerce yavuklu kol kola geziyor, gülüşüyor, ağlaşıyor. Yunanistanın uzak köylerinden gelip. hasret çektiklerine kavı- şanlar ayni sahba üzerinde sıçrı- yorlar ve hora tepiyorlar. Ötede mısır. çardakları altında uzanmış Türkler, davul ve zurna seslerini goıywş!ırı nrasmd.ı dinliyorlar. Zonguldak ( Hususi )— Şehri- mizde deniz mevsimi — birkaç haftadanberi başladı. Bütün halk Zonguldağın floryası olan Yapu- za akın ediyor. Yollar bozuk | olduğundan Kapuza gelmek iste- yenler deniz yolunu tercih edi- yorlar. Bu itibarla sandalcılar bu mevsimde hayli kazanç temin ediyorlar. Fakat Kapuz maatte- essüf bir pi Dıyarbekırde 'Ekmek Meselesi Diyarbekir (Hususi) — Şerimiz | öbek — kurulmuş | î T denecek vaziyette | Sıhhat Meeclisinin verdiği bir ka- | rara göre fırıncılar yalnız fabrika unu işliyecekler ve günde asgarl on çuval un işliyeceklerdir. Fakat fabrika unu, değirmen unlarından iki"misli pahalıdır. Eğer bu va- ziyete de bir çare bulunursa o zaman mesele kalmaz ve sıhhat noktasından verilen bu kararın | isabeti daha iyi anlaşılır. Bir Şantöz Mahkemede Malatya, (Hususi) — Şehri- mizde çalışan Neriman H. ismin- de bir şantöz dolandırıcılık cür- mile mahkemeye verilmiştir. 'Zong uldakta Plâj Denız Eğlenceleri Başladı Tesadüf Edilir Daha ötede gü- neşin 40 derece- lik — hararetine ehemmiyet ver- miyen Rum de- Hikanlıları, sevgi- lilerile — birlikte mütemadiyen oy- nuyor ve dönü- yorlar. Polis, jandar- ma ve rüsumat memurları — hep kolkola... Burada herkes dost bir hâlde.. Cümtüş ve eğlence edip gidiyor.. Edirnede halk, geceleri, bah- çelere gidiyor. İstanbulda da fazla rağbet bulan kadın hanendeli bahçeler burada da var. Bahçe serin ve güzel... Şehirde sesli sinema da var.. | Viktor Hügonun (Sefiller)i daha yeni oynamıya başlamış. Edirne, | filim hususunda Pangaltı sinema- sına laş çıkartıyor doğrusu.. Edirne sokakları, İstanbul so- kaklarından çok temiz. Bütün Edirne, temizlik ve güzellik içinde ıhlıyarlayıp gidiyor. — Sait Tevfik Zonguldağın Kapuz sahili değildir. Hatta soyunacak bir yeri bile yoktur. Belediye veya bir müteşebbis çıksa da Zonguldağın şu ihtiya- cını tatmin etse ne iyi olur. Halk tatil günlerini bu civardaki | ağaçların gölgelikleri altında ge- | çirirler. Halk buraya küme küme yiyecek ve içeceklerile gelir... Ve güzel bir gün geçirirler. Sungur Edirnede Tarlaya Giren Hayvan Yü- zünden Kanlı Bir Kavga Edirne (Hususi) — Geçen ak- şam Karaağaçta garip bir vak'ı olmuştur. Vecihe ve Hayriye is- minde iki kadın tarlaya bir hay- van girmesi yüzünden kaygayı tutuşmuşlardır. Biraz sonra Hay- riye Hanımın zevci Rüstem El de kavgaya karışmış ve Vecih, Hanım bir taş darbesile yer> serilmiştir. Vecihe H. güç hal ih ayıltilübilmiştir. bu şekilde devam | | rip olduklarını, | için mükâfat ihdas edilmiş. San'at Ve T eşvik Narullah Ata Fransızların edebiyat mükâfa- malümdur; lerin her ti merakıi muhtelif “acadömie sene deline çelenkleri arasına — sıkıştırıp da- gıttığı ufaklı — meblâğlara mecmuaların, yevmi veya baftalık irili gazetelerinkiler de inzimam edi- yor. Böyle işlere ne diye karış- tığı anlaşılamıyan “Le Temps, gazetesi bile bir mükâfat tesis | etti. Şairlere, romancılara, tarihçi« | lere, münekkitlere verilenler yot- miyormuş gibi şimdi bir de daha on dördüne basmamış çocuklar Bu yalnız mükâfat dağıtma merakın nın değil, zekânın vaktinden evvel inkişafı karşısında duyulan hays ranlığın mahsulüdür. Zannederim bu hayranlık kadar insafsızca y kıcılık olamaz. Bütün tarih, böyle vaktinden evvel inkişaf eden ço« cukların hayatlarında çok muzta- hattâ başka« larının vermiye — başla» dığı gittiğini gösteriyor. Ön Üç yaşın- da, daha oynaması, pek fazla dü- şünmemesi lâziımgelen bir çocuğu eser zamanlarda onların ölüp | orijinal bir eser vücude getirmiye Ve | ancak sun'i, teşvik etmek, seyircilerden alkış toplamak için ufacık yavruları bir insandan ziyade bir lâstik topa benzeten cambazların zalimliğin- den farklı değildir. Çöcükları böyle * işlere pek teşvik etmemeli; zaten medeni- yetimiz çocukların, gençlerin eseri değil, olgun insanların esericir. | Julius Cesar, İskender'inkine bek ki erişemiyen bir deha ile, onun- kilerden büyük işler gördü. Geng lerin eserleri bazan çok şaşaalı ve gözalıcıdır; fakat hemen hemen hiçbiri devam edemiyor. Mozart'ı, Pascal'ı düşündüğüm için hiçbiri diyemiyorum. Bu mükâfatlarda bir de teş- vik mahiyeti — var ki, ben asıl onu garip buluyorum. Ernest Renant: — “ San'atkârları — teşvik değil, bilâkis onların cesaretini kırmalıdır,, demiş ( İl faut decour- ager les Beaux-Arts ) O müte- fekkirin eserlerini pek okuma- dım; fakat bu sözü kendisine çok hürmet etmeme kâfidir. San'atkâr içinde yaratmak kuvveti — duyu- yorsa etrafın bütün husumetine râğmen, hattâ bazan onun tesiri ile, eserlerini verir. Kendisinde © kuvvet yoksa haricin teşviki tatsız, emsali çok | görülen şeyler yazmasına sebep — | olabilir. Memlekt Haberleri | Buradabitmedi. Lütfen TOuncı sayfada okuyunuz. yti Xe Eski Yunanlılarda zamanımız edebi mükâfatlarını andıran te- zahürat vardı, esnasında fakat bir bayram oynanan tragodia ve komedialardan, okunan hangisinin daha iyi olduğuna, oraya toplanan bütün halk ka- rar verirmiş. şiirler Sonra onlarda san'at, edebi- yat birer âyindir, cemiyet haya- tında muayyen bir vazife görür. Zamanımızda o şerailin avdeti hemen hemen imkânsızdır. Hem Yunanlıların da edebi eserlerin kıymeti hakkında verdikleri hü- kümlerde — yanılmadıkları — isbat | olunamaz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: