17 Ekim 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

17 Ekim 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

( A Afacanın Rüyası | facanın Resimli Hikâyesi Bir gece öyle korkunç bir & gördüm ki, hâlâ unutame- m bakın, size anlatayım.. Bir “n_ Cingözle deniz kenarma miş, bir kayanın üstüne çık- Sutz. Bu 'sırada kaya birdenbire atmağa başlamış,. Ve bizimle beraber suya dal- dı. Aman — yarabbi. — etrafta balıklar yüzüyor, iri iri yengeç- ler geziniyordu, ben Cingözün ayaklarından - yakalamıştım. ——— e e — İ AFACANIN KÜÇÜK HİKÂYESİ | Filler Kaçarsa... .Mo. gün İstanbula bir hayvanatı | 'Hye kumpanyası, gelmiş Kadirga g'iîy'i'lmııda çalışmıya başlamıştı. | haç £ gün içinde bu meraklı | Avadis ağızdan ağıza uzayarak, * | ""î.y" Afacanın da kulağına Afacamın annesi biraz - titiz lhiıdmd"- Böyle sirkler mirkler hoşuna - gitmez. Afacan o | şembe Cingözle birlik oldular * sirke gittiler. Onar kuruş *rerek içeri girdiler.. _,_(_F-:"'elâ mhşj Vaslanlnıı, kap- Ne Demak ?!.. Mektepte muallim haylâz bir | Socuktan Şikâyet ediyordu. — Sen haylâz — tatebesin... :'*'“ebe bir gün gelirsin, iki gün Sİmezsin... Bu ne demek böyle?.. | Afacan parmağını kaldırdı. — Ne var Afacan? — Ne demek olduğunu izin Tirseniz, ben söyliyeyim... — Söyle bakalım... M — Efendim, benim anladığım: SAA (: hiç: gelm gzheri; arkadas ıünnu evde canı sıkılacak, onun iki gün gelmiyor, bir gün | Boliyi ESDZN g e AFAC lanları, filleri gezmiye başladılar.. Afacan © sırada ayakları zincir- lerle bağlı fillere bakarak dü- şündü: Zavallılar, böyle mahpus, kim- bilir ne kadar canları sıkılıyor!., Afacan elindeki - cevizlerden birini göstererek Cingöze döndü: | — Şu terizi yöstersem, aca- ba bu kalın zincirlerden kurtulup kaçamazlar mı, dersin?. Zavallı bilmiyordu ki, — filler kaçacak olurlarşa evvelâ ken sini hamur gibi çiğniyeceklerdi Afacanın Vecizeleri Her şeyden korkunuz, fakat dayaktan daha çok!.. * Ağlamak, çocuğa kabahatler için zerettir.. yaptırdığı büyük bir ma- * Bizi tokatlamıyan — eller en ihtiyar baba ve anne elleridir.. * Çocuğun hiçbir. zaman ağ- Çünkü lâması Biltmez.. daima DEVRİÂLEM SEYAHATİ Alacanın Tefrikası: 27 tüsar CC çürir seyahatina ç börüber devria l0 an Alavan ç A İki "ı kaçırıp bapsedliyorlar Türevie Ahibot “isminde bir Türk baydüklürk ötli bin” dos lar günderiğor. Haydutlar Atacanla arkadayğını — şerbost birakıyorlur. | o “.lnll akşama kadar Cingöz- i &mofou çalıp eğlendik. Ge- ı"y"' geç vakit haydutlar gel- KĞ yeniden — bize 4 zengin — oluyor o Skağı huydutlü Ç Çotö telüi tenbik geçti. y V Biraşı kın sokağa çıkınca ba- NM - falan - demeyin... | 'niz fena olur. Hıyîii bıkıısl:ıî... :ii-.ydı_ıuu bizi alıp karanlıkta ğ indirdiler. Kapıda bir *“"lo"ll bekliyordu. Kollarımız- tutunca bizi otomobile atı- | Parkım verdiler. Otomobil son süratle | kuşmıya - başladı. Birçok — yarip geçtik. Yolda çete hgisi dedi ki: — O heriflere le, bizi na- file aramıya kalkışmasınlar. Çün- kü bulamazlar. Biz izimizi kay- | betmesini - çok iyi biliriz. , Otomobil dönüp dolaştıktan sonra büyük bit parka girdi. içinde “de bir. müddet dolaştı. Nibayet tenlia bir yolda durdü. Haydutlardan — biri kapıyı açıp bizi- dışarı itti: — Haydi uğurlar o'sun! Otomaobil kuş gibi uçup gitti. — Haydi Cingöz, dedim. Bu- şımızın çaresine bakalım. Uzakta elektrik lambaları ya- nıyordu. Artık serbestik. Cingöz- le elele- verip koşmıya başladık. odasında etrafına bakarak: — Bu oda he kadar kaşvetli, | | Parkın. iç , Potru arıyorsunuz, | Yoksa babanız. mı kaybettiniz? — Polis Efendi.. Dedim. Bân | sokaklardan | | işidince Çırpımp duıuyocduk_..“.Bir- | | mağa | Suyun — yüzüne — çıktılar biz. kur- denbire önümüzde iki tayyare balığı peyda aoldu Cingöz bir- | denbire bunların kuyruklarından | yakalıyarak “bağırdı: — Aman Afacan beni ski | tut! Elendi amca, bu otomobi in markatı ned'- ? Misafir, alçak tavanlı misafir Tıpkı hastaneye benziyor.. Baban | bu evi nasıl tuttüu afacan ? | Afacan başını kaşıyarak - ce- ' vap verdi: — Babam odaların — hapisa- neye benzediğini neteden bilsin. O sizin bapse gir ki meydan gibi bu yere geldik. Orada bir polis me- duruyordu. — Adam bizi görünce! — Siz bu saatta burada ne yumurcaklar! Şikago haydutları tarafından ka- çır lan meşhur Türk sinema yıldı- zi afacanını... Bu da ” arkadaşım Cingöz!... Polis memürü Afacan sözünü gibi bir müddet sersem sersem larımda yükladı. — Afacan!.. “Afacan hal./." Şu on gündenberi bütün New- York zabıtasını uyukusuz birakan Türk | çocuğu... Nasil olur?.. | —'Ha'işte.. O Türk çocu- gl Sen Takırdıyı kısa kes te biran evvel bizi Statler oteline götür. On gündenberi su yüzü görmedik. Biran —evvel banyo yapımıya, — çamaşır değiştirmiye ihtiyacımız var... | meden jimnastik | torbalarını savurarak, kocu sofada | bütün hızile koşarak | dirdi, Bir çeyrek dedi. | | Bey... kulaklarıma, inanamıyor, Balıklar bBütün süratlerile uç- | başladılar ve birdenbire tulduğumuzu zannediyorduk. Fa- kat balıklar bizimle — beraber havalanıyorlardı.. Yüzlerce metre — yüksekliğe çıkmıştık. Deniz altımızda - uçu- rum gibi görünüyordu.. . Biz ha- valandıkça martiler — Üzerimize hücum ediyor, ötemizi berimizi gagalıyorlardı.. Birdenbire nasıl oldu bilmem ellerim gevşiyiver- di ve büyük bir süratle aşağıya uçarken yataktan fırladım. | AFACANIN HOŞ FIKRALARI | Afacanın Jimnastiği Afacanı son günlerde bir me- | ediyorsun. Durmadan dinlen- yapıyor, kum rak sarmıştı. evi altöst ediyordu.. Artık Hasan Beye de bu spor | işi tek demişti.. Bir gün Afacanı yakaladı — Nedir bu sendeki - delilik, | dedi.. Kafamız şişiyor, evi altüst Afacanın Vecizeleri İlk dayak, dayakların en kiz- gini, son — dayak ise en temiz ve tuzlusudur. * Bir. külâh şeker için ağlamak deliliktir.. Çünkü içinde üç dört şeker vardır.. Fakat bir kufu çikolata için aslal.. * Boğaz bir tatlı borusudur. Fazla atış — yapmıca — ekseriyâ umacılı rüyılı;lu tıkamır.. memişti. Neden sonra bizi cad- deye çıkarıp bir otomobile bim sonra — bizim otelin önünde durduk. Otelin - kapıcısı - bizi görür gözmez bir çığlık koparıp benim boynuma sarıldı! z Açılan kapımın — önünde kiim vardı, bilir. misiniz?. Babam!.. Benim babami. Pazarola Hasan ve arkasında Pötikareli çarşafı, rastıklı - kaşlarile annem ve buzsuz- Ahmet.. Bir anda- biribirimizin kuca- yüzüme baktı.. Soara beni omuz: | Ztna- alıldık.. Öpüşmeler, sarık malar içinde, babam kocaman | kafasını sallıyarak ağlıyordu: — Evlâdım, - seni — kaybedeli | bak'ne kadar zayıfladım... Ka- fam bile küçüldü.. Annem de burynunu çeke hıçkiriyor, bir. torba gibi çeke | nastik — Ne yapayım baba kuvvet topluyorum.. — Bak ben senin gibi jim- yapmadığım halde kavvetliyim... -— Öyle amma baba, annem- yine | den boyuna tokat yiyorsun.. Ben bu dayaklara göğüs germek için | jnimastik yapıyorum... “Afacan elindeki bir külâh şekeri boyuna atıştırıyor, kıtır, kıtı | yiyordu. Birdenbire odaya annesi girdi ve öonun. acele Adele yeker yediğini görünce kızdı: — Tuh utanmımaz. Koca külahı yeyip bitirdin.. Sen hiç kardeşini düşünmez misin ? Afacan son akideyi de ağzma | attıktan sonra cevap verdi: — Nasıl düşünmem — anneci- gim.. Gelip görmeden bitireyim diye bilsen ne zahmet çektim.. | Dişlerim bu sıkıntile öyle acı- ! yör ki, hma Cingöz geldi.. Derhal öteki odadan onu da çıkardık.. Cingözün annesi, babam Ame- rikaya gelirken sağ salim döne- bilsin “diye bir muska da gön- dermişti.. Cingöz bu muskayı öpe öpe boynuna| astı.. Ve hep beraber 50 katlı binan çıktık.. 'derhçi vapüre DENlikiz Meğerse Tuzsuz Ahmet 50 bin Hrayı mahut yere koyarak | heriflerin izlerini elde etmiş... | wzun minareleri, göğsü Üstünde beni sıkarak m-> | rıldanıyordu : —Ah beninm Allah “seni gözümden eksik etme- sin... , Biz. , böyle sarmaş dolaş saatlerce sevişlik... Nihayet ak- Afacanımlı; | görünmüştü. — İnce birer tas - gibi. yusyuvarlak kubbelerile ne canım memleketti bu... Uzun bir devriâlem sıtasında ben memleketimi. unutmuş — gibi idim.,, Fakat " şimdi boğardan içeri girerken yöğstüm kabardı. Gözlerim yaşlandı... Bu hasret bende bir lav gibi anctak şimdi patlak vermişti... Düşündüm ki: İkinci defa çıka cağım — bir “seyahatte — İstanbulu ve herşeyi büyük bir tahassürle yadedeceğim... : İstanbul

Bu sayıdan diğer sayfalar: