23 Ekim 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

23 Ekim 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

, LE SONR POSTA | we kazanç hayatını, çalışma ve yaşama salhalarını Tqrınıvvel İJ Kömür 0caklarımızın Hayatı 8 Yazan: A. Naim (Bu yazılarda bugüne kadar Zonguldak kömür amelesinin ($ öğrendiniz. | Zonguldak muhabirimizin uzun ve etraflı telkikler neticesinde Abd"lhamit Sefirlere Sö ledi”i KuruW sözlerini Altın Yaldızlarla sü lemişti! Fuat Paşa Uzun Bir Yolculuğa Çıktıgını Anlamıştı | Müaharrirl * — | Her Hakkı Mahfuzdur —166— Sefirin maneviyatı Üzerinde, İste- diği tesiri yaptı ve sonra, Bözü, sefire bıraktı. Sefir: Şevketmeapi.. söze başladı. Fehim pa- şanın birçok ef'al ve harekâtın- dan başlıyarak ikide birde İstan- bulu ve bilhassa e&cnebileri heye- | can içinde bıraktığından, bu hal- lerin vahim akıbetler hazırladı- ğından bahsettikten sonra Fuat paşaya getirdi: — Bu zatın rütbesi refedilmiş | vs kendisi de meçhul bir mahalle nefyediliyormuş. Malümu - seniye- vizdir ki, bu zatta bütün devlet- lerin en yüksek nişanları - vardır. Bu nişanlar hâmil olan kimselerle | de devletler alâkadardır. Sefirler, şu anda içtima ha- Hnde bulunuyorlar ve Fuat Pa- | şanın alenen muhakeme edilme- âini istiyorlar. Dedi, Abdülhamit, sefirin bu sözlerini dinledikten sonra, büyük bir sekinetle cevap | sözlü tamamen verdi: — Anlıyorum ki Fuat Paşa- nın vaziyeti, sefirlere çok yanlış bir surette aksetmiş. Fnat Paşa, benim müşirimdir. Bu müşirimi istediğim surette istihdam etmek te benim hükümdarlık hakkımdır. Kendisini, Hicaz şimendifer hat- tını teftişe memur ettlim. İzzet ve şerefle oraya gönderiyorum. Hatta iyi bir yolculuk etmesi için de, kendi rükübuma mahsus olan saltanat vapurunu — tahsis ediyorum.. Filhakika, dün çirkin bir hâdise olmuş. Bu hususta | tahkikat icra olunuyor. Kabahati olanlar, tabiidir. ki — cezalarım görecektir. Bu tahkikatın hitonlına' — kadar, — biç mücrim değildir. Buna Fuat paşa hakkındaki düşünceler de doğru değildir. Ben, Osmanlı ordusunun başkumandanıyım. Bu sıfatla Osmanlı ordusunun bir mli- şirine de (Şam) da - bir veriyorum. Mesele, — basit askerlik muamelesinden ibarettir. Abdülhamidin bu — kestirme cevabı, gayet tabiüdir ki sefiri tatmin elmemişti. Ve.. Etmiyece- | ğini Abdülhamitfte kestirmişti. Bunun içindir ki sefir uvdet eder- ken Abdülhamit bu kuru sözleri altın yaldızlarla da süslemiş ve her kalbe tesir eden mebzul ilti- fatlarla sefiri Çit köşkünün kapr | sına kadar teşyi eylemişti. Sefir, kaşıdan çıkar çıkmaz Abdülhamit, ilk gözüne ilişen adama emir verdi: | — Koşsunlar.. İzzettin vapu- runun direğine ( Müşir bayrağı ) taktırsınlar.. (Serasker) le (Dahi- liye nazırını) da çabuk bana ça« gırsınlar... Zaten vaziyetten herkesin ku- lağı kirişte idi, Her ihbtimale kar- şı emre müheyya bulunan (Seras- ket Rıza Paşa) ile (Dahiliye Naz» kimse binaen | vazife bir | DA (”u”’ 5 AT p03 Jrı_r dD gel ı_/.r',_,/ t.'ı aıjrıb BİL DAT İR 0 ı;'e——. uyrp, ı—*“/ ö UAŞ ,W('J:rr, ı/&»-—'yrjk f wg (__'., Fuat Pş. nin tevkif edildiği gün allesine yardığı tezkerenin sureti ! rı Memduli Paşa) nin celbedilmeleri, gecikmedi. Abdül- hamit, evvelâ seraskere şu emri verdi: — Derhal beşinci ordu mi- | şirine gifreli bir telgraf çekiniz. | Fuat Paşa gerek (Berut) ve gerek (Şam)da bir müşir gibi istikbal | edilsin. — ncak, hiç kimse ile ih- tilat ettirilmesin. Ve sonra Dahi- liye nazırına da: malümat veriniz. Şehrin tenha bir mahallinde münasip bir ikametgâh tedarik edilmesini ve bilhassa ecnebilerle temasına kat'iyen mey- | dan verihsemesini de sıkıca emre- | diniz. Dedi. Ayni zamanda, vapurun biran evvel hareketi | teminini de irade etti. Çerkes Mehmet Paşa, bir. tar raltan vapura, diğer taraftan da (İdarei mabsusa) ya koşuyur, purun kömür — ihtiyacın: va- temine MA JIK'te mabeyne | | çamaşır, 5000 lira, | de uşak gönderiniz. Sizlerden de esbabının | Haktamıa en büyük va en beğenilen filmi olan çalışıyordu... Fuat Paşa, bütün bu telâş ve hazırlıklardan, uzun- | ca bir yola çıkarıldığını anlamış- t. En kısa olarak, Trablusgarbi, Bingaziyi ve yahut (Cidde) ve | (Hüdeyde) yi düşünüyordu. —Ya- | mında eşya ve kâfi derecede pa- ra da yoktu. Geceyi, kamarasına W girmiyerek salonda geçiren Fuat | | Pa, sabahleyin erkenden Mehmet —Siz de bu hususta Vilâyete | Paşayı çagırttı. Cebinde bulunan | bir mektap — zarfının kapanacak | yerini yırttı. Şu satırları yardı: Merak etmeyiniz. İzzettin ve- purile Berata, oradan Şama gi- 1 diyorum, — Vapurdayım. — Elbise, revolver bir biriniz geliniz. Valdemin ayak- | karından, — hepinizin yözlerinden öperim. 28 Kümunusasi 1317 | | Büehmet Fuat 4 Ar | riya kemençe çalarlar. yazdığı yazıtarın bugünkü kısmında da amalenin hususl yaşayış şeklilerini, amele ile İçki ve amele ile kumar münasebetlerini göreceksiniz.) Gelik Ha Asma arasında havadtan kömür nakliyatı Zonguldak, (Hususi) — Hav- | iptilâ halindedir. zadaki Karadeniz ve Erzurum havalisinin amelesile, Zonguldak Divrek ve mülhakatı amelesinin yaşayış — tarzları — bambaşkadır. Âdetleri ayrıdır. Zonguldak, Dev- rek ve köylerinden gelen amele, kahveye çıkmazlar, ayrı baraka- lar içinde yaşarlar. İş paydoslar rımda, en büyük zevkleri, “Çifte,, denilen iptidaf bir musiki aletile köy havaları çalmaktır. Karadeniz ve Erzurumlu amele iş paydoslarında kendilerine mah- sus kahvelere çıkarlar, kâğıt oy- narlar. Karadeniz amelesi, ekse- teperler. Madan Amelesi Ve İçki Düuya madencilik âleminde, | maden amelesi aşağı yukarı ayyaş- | “sem- | lığın ayırıcı bir vasfı, bir bolü,, addedilir. Halbuki havzada amele arasında içki iptilâsı sureti kat'iyede yoktur. İçki kullanan amele, mevcuda nazaran, yok denecek kadar enderdir. Yalnız, Karadeniz amelesinin bir kısmında kumar oynamak bir JOHANN STRAUSS ve AŞKI'n ça Mümesilleri: V.yana operasından MUCHAEL BOHNEN; LEE PARRY ve GRETL mautn İki saat zevk neşe şataret, İlâveten : aşk ve emsalsiz bi IWI Les Angelos Olimpiyatl EN BÜYÜK MUVAFFAKIYETLER REKORU MELEK veELHAMRA Sinemalarında MAURİCE CHEVALİER JEANETTE MAC-DONALD Tarafıpıdarı temisil SENİNLE BİR SAAT İncelik, zevk - Musiki, bütün manasile ıuı-.ligin toplandığı bir isim : KARIM OLACAKSIN. Fransızca sözlü ı,u,..k U.F. A Filmi Mümess | LUCİEN BAROUX - ALİCE FİELD - ROGER TREVİLLE lâyık olduğu büyük muvaffakıyeti M E L E K Sinemasında Büyük bir harp filmi: LEHİSTAN iSTİKLÂLİ edilen Kazanacaktır | 3900 lira açığı çıkmıştır. ir musiki arı Merzifonda Bir Memur Hakkında Tahkikat Yapılıyor Merzifaon (Hususi) — Yapılan tetkikat neticesinde tahsil me- murlarından Hikmet Efendinin Tahki- kat ve takibata başlanılmıştır. Amasya Maarif Müdürü Merzifon (Hususi) — Çorum | Maarif müdürü Şefik Bey Amas- | ya Ma edilmiştir. rif müdürlüğüne — tayin LAUREL ve HARDY Niçin tevkif edilmişler ? ASRİ SİNEMA Banu, siza dündenberi kemali muvaffa- kayatla göztermekte olan KİLİT ALTINDA (DEMİR KAPI filminin tehzili ) filminde izah — edecektir. lı.ı— Tamamen mahir — köpekler arafradan temsil edilmiş CLA.RA BULL'un cinayeti Metro- Goldwyn - Mayer filmi mazasaıy Bütün şehir halkı ee GLORYA'da Kemali muvaffakıyetle gösterilmekte oatn MARY DUGAN'IN DAVASI Fransızca söslü filminden başka hiçbir şey bahsedilmiyor HUGĞUETTE DUFLOS CHARLES BOYER tarafından “Horon, | | ramlaşirlar. | lerini | Amele Ve Kumar Amele arasında cari olan ku- mar çekilleri şunlırd:ı: * Altmış altı ,,, “ Kılıç ,, , “Barbut ,, gibi kâğıt ve zar oyunlarıdır. 7ıbıtı— nin ciddi ve şedit takip ve mu- rakabesi yavaş, yavaş bu korkulu halin önünü almaktadır. Maden ocakları, senede an- cak din? bayramlarda tatil oldu- ğundan amele ©o günler zarfında istirahat eder. Bayram sabahları, daiml amele camiden çıktıktan sonra kahveleri- ne giderler ve biribirlerile bay- O gün hepsi, oldukça yeni ve temiz giyim mişlerdir. Ceplerinde — sekizlik sigara yerine, münhasıran bayra- min ilk günü biribirlerine ikram etmek üÜzere bir paket on beşlik sigara vardır. Vakfıkebir, Tonya, Rize ve Sürmeneli amele, bayram gün- sabahtan akşama kadar “ Horon ,, tepmekle geçirirler. Muvakkat Amele Muvakkat köylü ameleye ge- lince, bayram günlerini evlerinde geçirmek — için, paralarım alır, almaz — yola çıkarlar, yağmur, fırtına, kar tipisi gibi hiçbir tabil hüdise, köylü ameleyi yolundan alıkoyan bir sebep olamaz. Nite- kim; böyle olduğu içindir ki geçen Ramazan bayramı, mütbiş kar fırtınasına rağmen yola çıkan amele gruplarından birçok zavallı, ozaman yine bu — sütunlarda teessürle haber verdiğim gibi, yarı yolda donarak ölmüşlerdir. * *“Dilâver Paşa,, yazısını biti- rirken; “bundan sonraki yazıla- rımda havzanın buglinkü faaliye- tini ve amele vaziyetlerini bu yazımın bazı kısımlarında bah- setliğim mevzular dabilinde an- latacağım,, demiştim. Dilâver Paşa nizamnamesini, küçük bazı mütalealarla nakle- derken, bahsin alâkamı münase- betil temas ettiğim — mevzular şunlardı : 1 — İş saatleri meselesi, 2 — ÂAmeleden yapılan pars kesimi, 3 — Coza paraları. Filhakika havza amelesi de nince, en sathi bir düşünüşle bile, nuharaladığım babisleri har tırlamamak mümkün — değildir. Bunlar havzanın ezeli, kökleşmiş ve müzminleşmiş birer derdidir. Ben burada, bu umumi me- sele etrafında, eksik fazla mütar lea yürütecek değilim. Sadece, i totkik ve müşaheder

Bu sayıdan diğer sayfalar: