29 Kasım 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

29 Kasım 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ee “ 10 *Saylr * İzgiltere Hükümeti tarafından Gasl Br. ne bediyo edilen eserin terelimasi ÇANAKKALE — 170— Yazan: Ceneral Oglander Alman Tahtelbahirleri Adalardenizine Gelmişti Ceneral Gouroud da İngilizler gibi Ahibab'ayı zapdetmek mera- kında idi ve bu işin elde mevcut kuvvetlerle başarılabileceğine de kaniydi. Fakat 20 mayis günü karargâhı umumiye göndermiş o — duğu bir rapor da, ileride yapı- lacak esaslı bir taaurz hakkında tavsiye ettiği en iyi pilân, aynen Ceneral Hamilton'un pilânına te- tabuk etmekte idi. Türk tebliğresmileri, bu müd- det zarfında cenup mıntakasında- ki harakâtı askeriyede Türklerin günde üç yüz ilâ dört yüz kadar zayint vermiş oldukları - bildiril- mekte idi. Bu Türk cephesindeki topçu ve istihkâm kumandanları ile Erkâmharbiye reisi Almandı. Bu mıntakanın kumandanı olan ceneral Weber'in maiyetinde ise Alman kıtaatı olarak Göoben ve Breslâv zırhlılarından alınmış topu topu bir bahriye makineli tüfek bölüğü vardı. Alman Tahtelbahirleri Tagiliz tahtelbahirlerinin Mar- mara denizindeki ilk harakâtından evvelce de bahsedilmişti. Marma- raya ilk giren tahtelbahir E 14 tahtelbahiri olup 27 nisanda Mar- maraya dahil olarak 18 mayiste Helles'e avdet etmişti. Ferdası sabah, Türkler Anzae cepheside taaruza geçtikleri sırada 11 E. tahtelbahiri de muvaffakiyetle bo- ğgazları geçerek İstanbula kadar gitmiş ve burada rıhtımda bağlı bir Türk nakliye gemisini batır- mıştı. Bundan sonra, Çanakkale seferi devam ettiği müddetçe da- ima bir iki - İngiliz tahtelbahiri Marmarada bulunmuş ve Türk- lerin Çanakkale ile denizden nak- liyatını temamen katetmişti. Fakat tahtelbahir tehlikesine maruz kalan yalnız Türkler de- ğildi. Mayısın bidayetindenberi üç Alman tahtelbahirinin Akde- nizin şarkına doğru yol almakta haber alınmış ve bunların yaklaşmakta bulunması Çanakkaledeki İngiliz Amiralını ciddi endişeye düşürmüştü. Bu — tahtelbahir- ler Adalar denizine vasıl olduğu takdirde karadaki orduyu himaye etmek son derece müşkül olacağı gibi, Türklerin aksine, tamamile ve munhasıran deniz vesaitine istinat eden ordunun, muvakka- ten bile olsan bu münakalesinin katedilmesi çok feci neticeler tevlit edecekti. İlk karaya çıkış- tan on beş gün sonraya kadar gerek Helles, gerek Anzaktaki demirleme mahalleri her çeşit gemilerle — dolmuştu. — Bundan maada ordunun cenahlarını hima- ye etmek ve düşmanın topçu ateşine mani olmak üzere Hebk les'te yedi ve Anzakta da dört böyük harp — gemisi — vardı. Bu gemilerin orada bulunmuş efradın maneviyatını yükseltmek- te, top ateşleri Türklerin Ana- dolu sahilindeki batariyelerinin faaliyetini — tahdit etmekte ve Türk piyadesinin maneviyatı üze- rinde de hayli tesir yapmakta idi. 13 Mayısta, Alman tahtelba- hirlerinden birinin Adalar Deni- zine vasıl olduğu haberi gelir gelmez Helles'teki yedi gemide de ve Anza'kdaki dört gemi de ikiye tenzil edildi. Yarımadanın sahilinde bulunan büyük nakliye ve tüccar gemilerine derhal Mon doros'a avdet etmeleri emredildi bundan maada, Monderoa'tan şi- male doğru artık hiçbir. gemivin gitmesine müsaade edilmedi. Ça- nakkaleye — sevkolunmak — üzere Mondros'a gelen efrat, erzak ve | levazım burada karaya - çıkarıla- rak gece karanlığında — küçük vapurlarla Helles, Anza sahilleri- ne nakledilmeğe başlandı. Tahtelbahir tehlikesi ayni za- manda Karargâhı umuminin bun- dan böyle nerede bulunacağı meselesini de ortaya çıkardı. Şim- | diye kadar, karada yer buluna- madığı için Jeneral Hamilton ve Erkânı harbiyesi W sahilinin bir- kaç yarda açığında demirli ve kablo vasıtasile karadaki muhte- lif merkezlere merbut bulunan (Orcadian) nakliye gemisini ka- ragâh ittihazede gelmişlerdi. Fa- kat civarda bir düşman tahtel- bahirinin bulunduğu haber alınır- alınmaz İngiliz Amiralı Orcadian gemisinin behemehal mahfuz bir yere sığınmasını emretti ve ka- rargâh ile beraber İmrozadasına gönderildi. Burada Kefalo lima- nnn geniş ağzı. bir dereceye kadar tahtelbahir hücumuna karşı koyacak derecede tahkim edil- mişti ve Amiral gemisi de burada kalacaktı. Anzacden 18 ve Helles'den 15 mil mesafede bulunan İmroz adası bir çok noktalardan karar- gâh umuml için muvafık bir ma- haldi. Ferdası gün donanmaya merbut bulunan kablo gemileri vasıtasile Arcadian gemisi ile Anzac ve Helles mıntakaları ara- sında derhal kablo tesisatı ikmal edildi ve her hangi dakikada bu sahillere yarım saatta gidebilmek | için Başkumandanın emrine birde torpido muhribi tahsis edildi. Bi- dayette, — karargâh — umuminin İmroz da muvakkat bir surette kalacağı ümit — edildi. — Fakat Gelibolu yarımadasında yer bu- lunmadığından ve ( Arcadian) ge- misinede nakliyati askeriye için lüzüum hâsıl olduğündan 31 mayıs günu karargâh adaya çıkarıldı ve Çanakkale seferinin nihayeti- ne kadar da burada kaldı. 25 Mayısta Alman tahtelba- hirleri ilk darbeyi indirdiler. Anzac açıklarında dolaşan (Tri- umph ) zirhlisi ansızın torpillendi vegerek İngiliz, gerekse Türk ordularının gözü Öönünde yirmi dakika zarfında battı. Mamafih, bu zırblıya refakat eden Chelmer muhribinin mahi- rane manavrası sayesinde müret- tebatından pek azı telef oldu. Çünkü, muhrip zırhlının arkasına yanaştı ve batmazdan evvel mi- rettebatın kısmı azamını kurtardı. Mürettebatın mütebakısini kurtar- mak Üzere sahilden de kayıklar açıldı. (A;iııvu) — sON Po * Ayasofya Büyük ho- rinin Kapatılması Unutulmuş ( Baştarafı 1 inci sayfada ) rası hükümetin nazarı dikkatini celbedince alâka gösterilmiş ve odaların tanzim ve tathirine baş- lanmıştır. Maamafih bizim kanaa- timizçe bu ameliye yavaş git- mektedir. Biraz tesrit lâzımdır. Bir Müşahade.. Bize bu düşünceyi veren, dün tarihi evrak meselesinin ne saf- hada olduğunu anlamak isterken gördüğümüz bir vaziyettir: Pa- pas odalarının. sultan — tarafına bakan — dehblizlerinden — birisinin büyük kapısı açıktır. ve buradan içeriye rüzgâr girmekte, evrakın henüz muhafara altına alınmıyan kısmını dağıtmaktadır. Bu dağı- lışta ovraktan bir kısmının sokağa uçması ihtimali de yok değildir. Buna neden müsaade ediliyor? Dün sorduk ve öğrendik ki Evkaf İdaresi bir aralık dehlizin bu açık kısınına bir pencere yap- tırmayı düşünmüş, hazırlığa da | başlamış, Fakat nedense bilâhara bu hazirliği yarım bırakmıştır. İşin garip noktası şudur: Ha- zarlık esnasında amele buraya kalin bir halat asmiış ve bir de merdiven dayamış, sonra hazırlık yarım kalınca halatı ve merdiveni olduğu gibi yerinde bırakmıştır. Bize öyle geldi ki istiyen bura- dan dehlire girmek ve istediği kadar evrak almak imkânına maliktir. Hulâsa ; Meclisin, hükümetin | ve memleketin çok hassas bulun- duğunu bildiğimiz ve gördüğü- müz bu vesikalar meselesinde Müze ve Evkaf İdaresinin de fazla alâkadar olmasını görmok isteriz. Halk Evinde Konferans İstanbul Halkevi Reisliğinden: Konservatuvarımızın — yüksel- mesi için kıymetli yardımınızdan istifade edilmek üzere İstanbul Belediyesince şehrimize çağırılan misafirimiz Viyanalı büyük musiki- şinas Profösör Jozef Marks tara- fından 30-11-632 çarşamba günü saat (18)de Cağaloğlundaki Halk evi merkezinde ( Mült musiki ve kültürdeki mevkiü ) mevzulu bir konferans verilecek ve bu kon- ferans kiymetli — üstat Hüseyin Sadettin Bey tarafından tercüme edilecektir. -Konferans umuma açıktır. YAKUP KENAN ve AHMET HAMDİ Vapurları Acentalığı Elektrikle mücehhex lüks birinci ve ikinci kamaralı KEMAL - VAPURLARI her hafta PAZAR ve PERŞEM- BE günleri Galata rıhtımından sanl 19 da bareketle Tekirdağı, Hora, Mürefte, Karabiga iskele- lerine uğrıyarak ayni tarikle avdet eder. Fazla malümat için Yemiş Sovan iskelesi merkez acentalığına müracaat. Telefon: 22300 bozmıya yegâne Tualet podrası e “Yonü Neslin Dşünelef N;!dir? Hayat Ümitlerle Dolu Bir Mücevher Sandığıdır ( Baştarafı 1 inci sayfada ) 6 — Nasıl bir hayat istersiniz ve nasıl yaşamak istersiniz? Genç karilerimiz bu suallere doğrudan — doğruya — matbaamıza göndermek - suretile - ceyap — vere- bilirler, İşte aldığımız ilk cevaplar: Hukuk Faktiltesinde Tayyar Tethi Boy diyor ki: 1 — Tarihin şimdiye kadar nadir kaydettiği bu büyük inki- lâbı bütün cihan tanıdı. Az bir zaman içinde vücude getirilen bu mühim değişikliklerin kıymetini takdir etmiyen münevver ve me- deni bir fert tasavvur edemiyo- rum. Türk inkilâbının geçirdiği safahat çok mühim ve çok esas- hdır. Bidayeten bir ihtilâl mahiyeti gösteren bu barekât bilâhare köhne bir devlet rejiminin yr- kılarak yerine yepyenisinin gek mesine sebep olmuştur. Bu inki- lâbı gözile görenler 1922 deki siyah gömlek giyen Faşist hare- kâtından ve 1917 de çarlığı de- virip kızıl gömlek giyen Bolşe- viklerin yaptığı inkilâplarban daha çok derin olduğuna her halde kanidirler. Bu siyasi, hukukt ve içtimal tekâmüllerin en mühim bir amili olan yüksek Gaziyi bütün vatan- daşlarım gibi ben de can ve gö- nülden hürmetle selâmlarım.. Ve şuna da kani olalım ki o yüksek şahsiyet tarihe girdiği zamanlar Napolyonlar, Atillâlar, İskenderler, Fatihler, Süleymanlar bile ayağa kalktılar. Bu şeref ve bu asalet tarihin hangi bahtiyar kuluna nasip oldu? O yalnız onun hakkı ve onun kışmettdi.. 2 — Bir kumaş üzerine düşen bir yağ damlası nasıl her tarafa yayılırsa, bu senenin iktısadi! buh- ranı da bütün her tarafa ayni şe- kilde yayıld. Her ferdin bir teşebbüs — dairesinde — mütecasir olduğu bu buhranın birçok in- sanları tasarruf ve iktısada sev- kedecek derecede iyi bir ders verdiğine kaniim. Bizde maalesef iktısadi buhranla beraber edebi ve fikri buhranın da mevcudiyeti hissolunuyor. Manmafih, bunlar muayyen bir zaman için gelip geçici şeylerdir. Yalnız iktısadi buhranın az bir zaman sonra gi- derken büyük bir ankaz bıra- kacağı şüphesizdir. 3 — Dinsiz değilim ve din- SATILIK HANE 2.000 liraya Üzsküdar İcadiye Arap Zade, 8 oda, Barnıç, terkos vardır. ar lekelesinde mahallebici Maz- Şlendiyo müracnat, darın da koyu mutâassıp ve mu- hafazakâr ruhlu bir insan olduğu tasavvur edilmez, Bir üstadın de- diği gibi: (Din ve paranın kimde olduğu anlaşılmaz.) Ben de ayni fikirdeyim. 4 — Aile hayatı içtimat ha- yatında bir mahsulüdür. Bu hayat cemiyet hayatı kadar İâzım ve zaruridir. 5 — Hayat kudsi bir varlık ben de onun müdrik bir sahibi- yim. Onun zevkini son dakika- Tarını yaşıyan bir hastaya soru- nuz. Öleceğini ve gözlerinin ka- panacağını hissettiği bir zamanda bile yine geride bıraktığı İnsan- ların hayatlarını kıskanır. Ben hayattan değil ölümden korkarım. 6 — Nasıl bir hayat yaşamak istediğimi soruyorsunuz.. Şu asırda (Boem ) hayatını yaşamayı arzu edecek bir fert tasavvur edilebi- lir mi? Herkes arzu eder ki mes'ut ve kaygusuz bir hayat yaşasın. Zaten insaların temadi eden bedeni ve zihni faaliyetlerinden ne arzu ettikleri de malüm değil midir?Her halde bir insanın refah ve saadet içinde yaşaması makul ve memul olandır. Hülasaten diyebilirim ki: Çok gürültülü olmamak şartile temiz bir aile hayatı yaşamayı arzu edenlerdenim,,. Hahamhanede Musevilerin Teşebbüsü Konuşuldu (Baştaarfı 1 inel sayfada ) miştir. Biz bu meseleyi bir hayli zamandır tetkik etmekteyiz. Hab buki, İstanbul vâsi bir şebirdir. Museviler muhtelif mahallelerde oturuyorlar ve bunları toplu bir halde bulmak daha müşküldür, Şimdiki — halde Sinagoglar- da Türkçe lisanla valz edilmiyorsa — da, — mektepleri- mizde, cemiyetlerimizde, hasta- nelerimizde türkçe — konuşmak itiyat hâline gelmiştir. Maamafih yakın — bir istikbalde, İzmirde Kuriyel ve Gontremoli Efendilerin yaptıkları yenilikleri burada da mevkli tatbike koyacağız. Dint merasimlerde, dualarda İbranice yerine Türkçeyi kullan- mak keyfiyetine gelince bu husust- ta zannetmem ki bir değişiklik olabilsin. ,, Mançuri Meselesi Sonra Tetkik Edilecek Cenevre, 28— Milletler Ceıııiyld Meclisi, Mançuri meselesinin tetkikt ni, fevkalâde içtimaa bırakmıştır. Bu karar verilirken Japon Mi- messili müstenkif kalmıştır. Bir Deniz Faciası | Moskova, 28 — Hazar deni" | zinde çıkan dehşetli bir fırtınadâ 3 balıkçi gemisi batmıştır. Fırtınâ devam etmektedir. KAT R DĞ Bartie ee zerA Fti yi İstanbul Gümrük Muhafaza Baş- müdürlüğünden: 1 — Pazarlıkla 800 metre astarlık yerli bez satın alınacaktır. 2 — Bu beze ait kırdırma şartı ve evsaf kâğıdı ve nümune mezkür Başmüdürlükte her gün görülebilir. - 3 — Pazarlık mezkür Başmüdürlükte kurulacak alım ve satımi komisyonu tarafından 412032 tarihine rastlıyan pazar günü 14 te yapılacaktır. 4 — Her isteklinin belli gün ve saatte komisyona gelmeleri

Bu sayıdan diğer sayfalar: