8 Şubat 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

8 Şubat 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

” | MEMLEKET HABERLERİ Edirne'deki Şubat 8 * l Tenkit l Şairlere Dair Nurullah Ata Bugünlerde yine, bazılarını Memleket Manzaraları Yenipazar Mamur Bir Na- hiye Merkezidir MuseVlİel' Yenipazar ( Husus!) — Ye- nipazar Aydına 40 — kilometre mesafede çok güzel suyu ve havası gayet iyi 5000 nüfaslu bir nahiye merkezidir. — İklimi mütedil, Denizden — irtifa 32 olup son derecede — münbittir. Senede 2 mahsul — alınmaktadır. Akçaydan bir kanal — açılmak üzeredir. Eğer bu kanal açılırsa senede Üç mahsul mubakkaktır. Birkaç senedenberi Burada çok güzel Amerikan fıstığı yetiştiril- mekte ve çift mahsul alınmakta- dır. Yenipazarda 300 tane sebze bahçesi vardır. Bu bahçeler Ay- dına Sultanhisarına, — Nazilliye, Atenya ve Köşk, Dalama nahi- yesl pazarlarına sebze yetişti- rirler. Nahiyede üç fabrika vardır. Her üçü de un öğüdür. Fazla | olark ta ikisinde pamuk çıkırık- | ları vardır. Birisl de geceleri elektirik istihsal etmektedir. Nahiyenin belediye bütçesi 15000 liradır. Misli değil mahi- yelerde birçok kaza merkezle- rinde bile bulunmıyan asri bir hal ve bir mezbaha mevcuttur. Burada senede — 100,000,000 kilo da kendir mahsulü yetişti- rilir. Bundan başka Nahiye ve nahiyeyo bağlı 11 köyünde çok güzel badem yetiştirilmiştir. Se- nede badem ihracı da mühim bir yekün teşkil etmektedir. Nahiyede 5 tane ilkmektep, bir yatı mektebi vardır. Maarif hayatı yüksektir. Köy kananu burada harfiyen tatbik olunmuş- tur. Burada en ufak zabıta vak'- asına tesadüf edilemez. Halk işi ve gücü ile meşguldür. Hulâsa Yenipazar Türkiyenin en ileride ve terakki yolunda yürüyen bir mubittir. — Boden oğlu Mustafa Merzifon'da Bir Ebe Güç Bir Doğum Ameliyesi Yaptı Merzifon ( Husust ) — Civar köyler. den birisinde bir kadın beş gün — devam eden sancılara Edirne, (Hususi) — Şehrimiz- deki Musevi vatandaşların Türk- çe konuşmak — ve Türkçeyi ta- mim etmek hususunda faaliyete başladıklarımı bildirmiştim. Muse- vİ yatandaşlar münhasıran Türkçe konuşmak için ciddi kararlar - it- tihaz etmişler ve filiyata başla- mışlardır. İlk iş olarak muaveneti hayriye, uhuvvet ve İşçiler ku- lüplerinden ayrılmış Üçer azadan mürekkep bir komisyon - teşkil edilmiştir. Bu komisyon içtima- larına başlamış ve ercümle şu kararları vermiştir; z | — Bilamum toplantı. yor- lerinde Türkçe konuşulacaktır. 2 — Dini merasim ve ayin- lerde hahamlar halka Türkçe ko- nuşulmasını telkin. edeceklerdir. 3 — Kız ve erkek Müuüzevi mekteği talebeleri mektepte ol- duğu gibi hariçte ve evlerinde Malatya'da Sansar Ve Tilki Avi |Zatlı Dilli Güler Yüzlü Hoş Adam Meraklı Oluyor Malatya, (Hususi) — Karla beraber av aporları başlamıştır. En xziyade sansar ve tilki avına #hemmiyet verilmektedir, sansar derisi 1500-1000 — tilki derisi de 400-600 kuruşa satılmaktadır. Karın kesafeti yüzünden vi- Tâyetler arasındaki otomobil mü- nakalâtı durmuştur. Malatya ile Adıyaman, Arapgir, Kemaliye, Kilimhanı, Sıvas arasında ilkba- hara kadar otomobil İşlemiye- cektir. Malatyada Süvari Mübaşirler Malatya, (Husust) — Vilâye- timiz adliye kadrosuna yedi sü- varl mübaşiri ilâve edilmiştir. Geredede Fotoğrafçılar Arasında Rekabet Gerede (Hususi) — Burada Fotoğrafçılar arasında dehşetli bir rekabet başlamıştır. Şimdi Yagınan doğur burada fotoğrafçılar on kı uruşa ramamış ve | Lıdar poz fotoğraf çıkarmakta- pek — müşkül | G.clar. bir - vaziyette G bi ge öynük'te Belediye Ebasi — Ürilmiştir. Be- Y Behire h. lediye "';:N““' Kaçak Barutla Oynarlarken Behire Haa Yaralandılar hastayı yaylı denilen araba içe- risinde görmüş ve lobusanın pek müşkül vaziyette olduğunu naza- rı itibara alarak hastahaneye so- kuluncıya kadar geçecek vakti hesaba almış va kadıncağızı der- hal araba içerisinde doğurtarak muhakkak bir ölümden kurtar- mıştır, bu doğum hadisesi nadir tesadüf edilen tıbbi hâdiseler- dendir. Mardin'de Şiddetli Kış Başladı Mardin ( Husust ) — Birkaç gündenberi gayet iyi giden hava- lar gece birdenbire bozmuş, ge- ©e yarısı kar ve tipi başlamıştır. | “Göynük ( Husust ) — Sarıca- lar köyünden topal Ali ile Kara- fakıler köyünden İdris ele ge- çirdikleri bir miktar kaçak barutu aralarında paylâşırken barut ateş almış, topal Ali ağır suürette, İdris ile yanlarında bulunan İb- rahim ve Mustafa da hafif su- rette — yaralanmışlardır. — Alinin hayatından ümit kesilmiştir. Tah- kikata Müddelumumilik - vaz'ıyet etmiştir. ÇÖ G Kar kısa bir müddet zarfında yarım metre İrtifa yapmış, gece gelen tren yolcuları şehbre müş- külâtla çıkarılabilmişlerdir. Kar devam etmektedir. Türkçe kunuşturma kamisyonu relel avukat Daniyel Şimşi de Türkçe konuşmuya mecbur tutulacaktır. 4 — Edirnedeki tüccar ve esnaftan Türkço konuşacaklarına dair İmza alınacaktır. 5 — Museviler tarafından i-- letilen musevilerin devam ettiği kahve ve gazino gibi yerlerda TOKAT'TA Halli Ağa Resimde gördüğünüz adam Tokat'ın Almusbaba köyünden 45 yaşında Ali oğullarından Halil Ağadır. Bu adamın boyu 70 santimetredir. Halil Ağanın ha- yatta kimsesi yoktur. Tatlı dilli, güler yüzlü, sevimli, hoş soh- betli bir adam olan Halil Ağa dostlarının yardımı ile geçinir. Bamlda Belediye—lîisi Ve Meclis Azaları İstifa Etti Bartın (Hususi) — Belediye relsi ve belediye meclisi arasın- da çıkan ihtilâf neticesi meclis İstifa etmiştir. Türkçe Konuş;;k—Vciîifi'rkçe Konuş- turmak İçin Çok Ciddi Kararlar Aldılar Türkçe konuşulacaktır. Garsor- lar müşterilerle Türkçe muamele yapacaktır. Bu kararların derhal tatbiki sahasına geçilmiştir. Kahveciler ve gazinocular idarelerindeki yer- lere (Türkçe konuş) yazılı levha- lar aamışlardır. Sinagonlarda da hahamlar Türkçe konuşulması için vaaz ver- miye başlamışlardır. Türkçe ko- nuşturma komisyonu reisl avukat Selânikli Daniyel Şimşi Beydir. Verdiğim izahattan anlaşıla- cağı Üzere buradaki Musevi va- tandaşların bu hareketleri lâalet- tayin bir gösterişten ve bir he- ves tezahüründen ibaret değildir. Bu işi benimsiyerek çalışmakta- dırlar, Bu itibarla bu mesainin müsbot neticeler vermesine İnti- zar edebiliriz. Balıl;;:sirdğ_ Güzel Bir Tiyatro Ve Canlı Bir Sahne Hayatı Balıkesir ( Husust ) — Türkk yenin en muhteşem tiyatroların- dan birisi olan ve Muhasebei Hususiye taraf ndan vücude getl- rilen maarif sineması, mill! mimar- cılığımızın iftihar edebileceği bir abidedir. Bu sinemanın dahil! ter- tibat ve tefrişatının İtmamı İçin bu sene daba yedi bin lira tah- sisat konulması düşünülmektedir. Elyevm bu binada Himayei Et- fal —menfaatine — muvaffakiyetli temsiller verilmekted'r. * Balıkesir ( Husust ) — H mayei Etfal tarafından vaki olan bir davet üzerine Vedat Ürfi Bey Buraya geldi ve hükümet tiyatrosunda altı temsil verdi. Vali ve hükümet erkâni temsik lerde hazır bulundular. Vedat Ürfi Beyin refakatinde bir millet uyanıyor filminde rol alanlardan Atıf Beyle 14 san'atkâr vardır. Bin kişi istiap eden tiyatro her ece — hıncahınç — dolmaktadır. ıleyıl Burhaniyede de bir temsil verecektir. Soma'da Bir Adam Karısını Tırpanla Yaraladı Soma (Hususi) — Avdan kö- ünde Hüseyin İsminde bir adam mı ile kavga etmiş ve karısını tırpanla başından ağır suürette yaralamıştır. Hüsoyin yakalanmış adliyeye teslim edilmiş, karısı hastaneye kaldırılmıştır. Sama Süöz Derleme Hoyeti Soma (Husust) — Söz derle- me heyeti kaymakam Tahsin Be- yin riyasetinde teşekkül etmiş, çalışma tarzını tesbit, kılavuz ve defterleri tevzi etmiştir. Ceyhan Hilâliahmer Kongresi Ceyhan, (Hususi) — Hilâliah- mer kongresi yapılmış, yeni ida- re heyeti reisliğine Selim Fasih, weznedarlığa Ahmet Cemil, kâ- Bunun Üzerinebelediyo reisi de| tipliğe Mıthat Boyler seçilmiş- İstifasını vermiştir. lerdir. (N GAO AR5a6 ge e — e S AAA S DARANARARACEN KÇ VP N SNİKYN İ İGERE İ rda, bazılarını meemualar- da, birçok manzume — okudüm. Şairleri severim; bir bissi, bir heyecanı mısrain ahenkli ağına sıkıştırabilen adam, bir lâhtır. Fakat bizim şairlerimiz kendile- rini kollamaları lâzım geldiğini hiç düşünmüyorlar, dillerinin, ka- yazıveriyorlar. - Birii “Sakın üzük me, kızım, dünyada sipsivriyiz,, diyor, bir başkası da: « Ne Hint'tedir, ne Çin'de; Bizim sevdiklerimiz Çitilembikler içinde » rllıl mısralar yazıyor. Böyle şey- leri söylemenin, yazmanın ne (ü- zumu var? Bunları güzel zannet- mek için İnsanın kendi kendine pek hayran olması, aklına yelen her şeyi bir deha eseri sanmatı Tâzımdır. Doğrusu, yalnız şalrin dahili âleminden bahseden şair pek müptezelleşti. Bir kere hepsi bi- ribirine benziyor. Zaten bu nevl şiirde icat için, söylenmedik söz- ler, duyulmadık bir eda bulmak için İnsanın çok kuvvetli bir “ iç hayatı , olması lâzımdır. Hele aşk şürleri! Onlardan okadar bıktık ki herhangi bir manzumede “sovgili, sevda, gönül,, kelimelerini görsem ürperiyorum, Bir Fransız münekkidi, Ferdinand Brunetiğre, dünyada hakiki aşkta deha kadar az olduğunu söyler, böyle olmasına rağmen aşktan dem vuranların çokluğuna şaşar- mış. Ön beş, on altı yaşında birtakım tabil ihtiyaçları inkişafa başlıyan her genç kendini sanıyor ve bu mühim hldi.ıı= herkesi haberdar etmeyi kendine vazife biliyor. Vak a sırf kendilerinden de- gil, harici âlemden de bahseden şairlerimizin de öyle pek mi- him şeyler söylediği yok; Fakat ne de olsa onların şiirinde hiç olmazsa münakaşa edilecek bir fikir bulunuyor. “Benim yarimin elâdır !, Diyen, bunu da ahenksiz bir lisanla söyliyen şa- irle münakaşa etmek te kabil “Çığ,, mecmuası bize iki genç şalr tanıttı:. İsmail Suphi. İsmet Hüsnü İkisi de serbest nazımla yazıyor ve ikisi de gönül işlerin- den çok başka şeylerden bahse- diyor. Dördüncü mumarada İs- mail Suphi'nin makinaların da- vetini anlatan bir — manzumesi vardı, bu küçük manzume, bir kaç kelime ile adetâ bir birsam yaratıyordu. O genç şairin beşin: ci aumarada çıkan “İşe gider- ken, manzumesini o kadar be- ğenmedim, fazla uzun ve fazla belâgatli. İsmet Hüsnü de henüz ace- milikler gösteriyor. Onda asıl ediğim taraf, bazan çolt güzel bir pârçanın içinde bile kendini gösteren “şairanelik,, ar- zusudur. “ Tütüncü kızları , bu« nun için poek hoşuma gitmemişti; “Pamuk tarlaları ve çirçir İşçi- leri, bu kusurdan biraz daha kurtulmuş. Bu iki genç şairden çok Ümi- dim var. Onlar da, bugün serbest nazımla, yazanların çoğu gibi, Nazım Hikmet'in tesirinde; fakat gilrlerinde böyle kalmıyacaklarını, kendilerine mahsus bir eda bu- lacaklarını bildiren bir hava var. Geçen nüshada “çığ,,, ayda bir çıkacağını bildiriyordu, bü nüshar: “On beş ğünde bir çıkafr diyor. Bu mecmuanın rağbet gör” müş olmasına çok sevindim.

Bu sayıdan diğer sayfalar: