14 Şubat 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

14 Şubat 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İSTANBULDA: SON POSTA Bir Ölünün Hâtıra Defterinden İNGİLİZ CASUSLARI Tokatlıyanda Bize Yardım Edeceklerle Bir Ziyafet Casus G_r;t_a Benden Gizli Misafirler den Malümat Sızdırmağa Çalışıyordu S p d Bu asözlerim, Gretanın pek hoşuna gitmemekle beraber, yine bana hak verdi. Gardenbarda, vaktimizi epey- te neşeli geçirdik. Saat bire doğru ayrılırken, (S...) bey bize bir ziyafetle imukabele etmek istediğini söyledi ve'bunu kabul etmesini Gretadan rica etti. Grota, gözleri parlıyarak: — Memnuniyetle... Cevabını verdi. (S.) Beyin mukabil riyafeti günü beynimizde takarrür edince ayrıldık. ( Greta ) ile yalnız kalınca, kendisine bir talimat vermesini lüzumlu görüyordum. Bu suretle casus kadına karşı yaptığımız işin ehemmiyet ve tehlikeleri hakkında bir fikir vermek istiyor- dum. Bu, bana karşı ayni za- manda casus şebekesinin itima- di arttıracaklı. Bu mülâhaza ile Gretaya: — Aman Madam, dedim, gö- rüştüğümüz adamın, bu memle- ketin emniyeti noktasından çok mühim ve binaenaleyh Fevkalâde zeki bir kimse olduğunu unut- mamalısın. — Lüzumsuz — suallerle bizi hakikaten en müşkül bir vaziyete atabilirsin. Casus kadın güldü: — Ben, dedi, tehlikeli hiçbir İş yapmam. Vaziyetten emin ol- masam | Ertesi gün fırsattan bilistifade Evverin yazıhanesine gittim. Beni görünce Enver hayretle: — Hayrola, dedi. — Şüphesiz hayırdır. Dedim. Hazırlad ği haritaların matlı- ba müvafık olamıyacağın:, çünkü, istediğim harilaların tamamen mes- leki yani askeri haritalar olması lâzm geldiğini söyledim. Enver bu haritaları bulmanın müşkül olb- duğunu çünkü bunların her han- ği bir kütüphaneden tedariki müm- kün olmadığını söyledi. Filhakika kitapçıların hiç bi- risinde bizce matlüp olan harita- lar bulunamazdı. Düşündüm, bun- lar ancak eski ve battal kalmış harp gemilerinde bulunanabilirdi. Enver'e: — Azizim, dedim, sen biraz | yorulacaksın. Fakat mutlaka bu haritaları tedarik etmelisin, eski harp gemilerindeki dostlarından istifade edeceksin. Bizzat bu ha- ritaların kopyelerin ancak bu su- retle tedarik edebilirsin. Arkadaşımın görzleri hayretle açılmıştı: — Nasıl olur? bu büyük bir tehlike, dedi. Güldüm ve: — İstediğimiz plân değil de- dim, sadece haritadır. Sen her- hangi bir malâmatı elde etmek için gideceğin gemideki bir arka- | yetini bilmedikleri casus kadına daşın — vasıtasile bu — haritaların mufassal kopyalarımı alabilirsin. Enver buna itiraz edecek oldu. Enverin itirazına imkân bırakma- mak için ilâve ettim: — Bunu mutlaka yapacaksın. müzün son gününe kadar mes'ut yaşamak için bu kadarcık zahmete katlanacaksın, buna - iti- raz olamaz, yapacağın İiş ihanet değil, bir casusluk değildir. Zaten bunlar eski ve bugün kıymeti ol- mıyan vesikalar olduğu için bun- ları sana vermekte tereddüt et- merzler. * Evvelce tesbit edildiği gibi üç gece sonra (omlıyındı SDe beyin mukabil ziyafetine gittik. Erkâmharp dostumuzun refaka- tinde askeri fabrikalarda mühim birer vazife sahibi iki zat daha vardı. Madam Greta ve ben yeni dostlarla tanıştıktan sonra, bey- nimizde hakikaten samimi ve sı- cak bir muhabbet başlamıştı. Ye- ni asker dostlarımız bol, bol rakı içiyorlar, içtikçe neş'eleri artı- yordu. (Greta) bu sâmiml ziya- fetin şüphesiz en hörmetli unsu- ru idi. Asker dostlarımız. hüvi- ” İnhisarlar karşi nihayetsiz bir hörmet ve muhabbet gösteriyorlardı. Fakat casus kadın hiçbir fırsatı kaçırmak Istemiyordu. Ka- faları dumanlanan asker dostla- rımızın — vaziyetinden — bilistifade bahsi tekrar harbe çevirdi. Bi hassa gimdiki harp hazırlıklarının szametinden bahsetti ve nihayot lâfi bizim harp hazırlıklarımızın ehemmiyetsizliğine getirdi. Meomlaket müdafaasına taallük eden bu bahiste asker dostları- mızdan biri müphem ve kaça- maklı cevaplar veriyordu. Mevzu çok mühimdi. Ani bir müdahale ile bahsi değiştirdim. Ve bir daha bu mevzua avdet etmemek için ziyafetin sonuna kadar, müselsel mevzularla her- kesi meşgul attim. Bu vaziyetimden dolayı Greta gözünün ucile yalnız beni tetkik ediyor ve kızdığı gözlerinden betli oluyordu., Artık ayrılmak zamanı gek mişti, zaten vakit te gecikmişti. Ayrılırken asker dostlarımız, fevkalâde bir iltifatla Gretan'nın elini sıkıyorlar: — Madam sizinle tanıştığımız için C Arkası var ) — a —7 ?U;num Mü- dürlüğünden: Kırmızı ipek Saz taklidi ipek Yeşil ipek Kırm.zı ipek Kırmızi yaldızlı çizgili Mor ” » Yeşil fanlazi Mor 1000 metre murabba: 50 ")( 60 eb'adında yaldızlı sellufar kâğıdı. bobin Adet MM 22 25 » 28 100 ö 38 100 b S XS v 31798 50 gö M 50 » 28 50 »— B 50 sarı mono,ramlı 1000 metre murabbar 50 x 60 eb'adında beyaz mouogramlı yaldızlı sellulan kâğıdı. Takastan istianaen ödenmek üzere yukarıda mikdar ve vasıf- ları yazıı faslazi Bobin ve seliufan kâğıtları nümune ve şartname- lerine tevlikan pazarlıkla satın ahbnacaktır. Taliblerin şartname ve nümunelerini gördükten sonra pazarlığa iştirak etmek Üzere *4 7,5 teminatlarını hâmilen 6-3-033 Pazartesi günü saat 14 de Galata'da Alım Satım Komisyonuna muracaat arı. “istanbul Ziraat Bankasından: e DA a Bugünün Meselelerinden htikâr Yapan Doktorlar Kimlerdir, Soruyorum ? (Baştarafı 1 inci saylada ) bütün doktorlara şamil ise sara- haten yazmız! İspat ediniz! Bek- liyorum.. Niçin açık konuşmuyor- sunuz da her yazınızda bir çok ibhamlar ve mugalatalar arkasına saklaniyorsunuz: Bakınız — bunlar- dan biri: Bir doktorun daha talebe hayatında başlıyan ve tesirl bütün bir ömür müddetince devam eden tüyler örpetici hakikt sahneleri, bir muharririn mevzuundaki hayali facialarla, bınçkırıklarla ayni de- recede tutuyor ve böyle alelacaip bir. kıyas yıpıy.urıuıuıl Sonra, hekimlik cihazının bir uzvundan ibaret olan bir hasta bakıcı ile hastasının bütün hayat! mes'uliye- tini yüklenen, her hangi bir fack aya meydan vermemek ve hasta- sını selâmete çıkarmak İçin her dakiha kitapların iİçinden, pratk ginden ışık arıyan bir hekimin vaziyetini — bir — tutuyorsunuz!.. Hayretl.. Sizo samiml söylüyorum: Bu kıyaslarınıza doktor olmıyan- lardan da çok gülen olmuştur.. Yusuf Ziya Beyefendi - ben kendi hesabıma - şimdiye kadar muhteşem bir apartımanı henüz rüyamda bile görmedim. Bir çeyrek asra yaklaşan” doktorluk hayatımda en çok İstediğim şey; başımı sokacak — bir meskene malik olmaktı. Bir çok gayrı müntazır hâdisat beni bu eme- limden de mahrum etti. Şimdi hayalimde dönüp dolaşan şu dert kaldır Her gün, bir gün daha yak- laşan ev kirası taksiti düşüncesi. Fakat ben hiç te tembel bir doktor değilim, bilâkis çalışkanım ve her hangi bir hasta başında ne yaptığını bilen bir hekim o duğumu da hocalarım, meslektaş- larım ve beni tanıyanların hepsi bilir. İlerisinin ne olacağımı düşün- meden çalışıyorum. Rosmi vazi- femden maada kimsesiz çocuklar Yurdu teşkilâtında hisseme düşeni yaptığım gibi akıl hıfzıssıhhasın- da, Yeşil Hilâl cemiyetlerinde ve hapisanede — açımıya — muvaffak | olduğum dershanede mütemadi- yen ve zevkle çalışıyorum. İster- seniz bunların bütün maddi vari- datını — size bırakayım, — fakat manevisi benimdir. İlerisi ne ola- cakmı diyorsunurz? Adam sizde... | Günün birinde siz de Cümhuri- yette veyahut diğer bir gazetede yazı — yazamıyacağınız derecede yaşlandığınız zaman ne olacaksa- miz ben de öyle olacığım. Hem doğrusu siz yine bahtiyarsınız. Çünkü : 4 Akbabanın ihtişamlı devirle- rinde — otomobilden inmediğiniz zamatılar — çok olmuştur. Bunu gördük ve biliyoruz. Maamafih ben yine halime şükrediyorum. Sebebi var, dinleyiniz: Bir gün, bir hasta ziyareti için Şehremini civarında, Mevle- yihane kapısına doğru giden sokakların birinden geçiyordum. Birden bir bodrum Üzerinde bir katlı ve bir odalı bir evin kapısı üzerinde bir doktor — tabelâsı gözüme İlişti. Hayretimden dona kalmıştım. Çünkü burası bir ev değildi. Adetâ büyük ve ahşap bir kulübe tesirini veriyordu. Teşrihhaneden başlıyarak li- boratuarlarda, seririyatta, muhk tine yardım etmek aşkile çırpınan ve hayatta didişe didişe ve mır hitine mütemadiyen veren fakat mukabilinde bir şey alamıyan ve nihayet bu kulübeye sığınınıya mecbur kalan doktor arkadaşıe mın vaziyetini düşündüm. Ayak- larım sokakta mıhlanmış, kalmıştı. Akşam geç vakit Çapa, Taşkar sap yangın yerlerinden karanlık- larda evime dönerken bu hekim arkadaş için ne kadar üzülmüş ve münkesir olmuştum. Kimbilir biçare şimdi ne olmuştur?.. İhtiyarlık, hastalık ve fazla olarak izah edilemiyen bir şans- sızlık dalgasile muhtaç ve sefil düşen hekimleri hiç xziyaret etti- niz mi? Bu suretle hayata göz yumanların arkada kimsesiz ve muhtaç biraktıkları yavrularının maişetini temin için İşe giden dul doktor. kadınlarını bilir mi- siniz ? Başına gelen bir felâket ve- bebile hastaneye düşen bir dok- toru tanırım ki beş çocuğunun gıdasını temin İçin isim vermi- yerek ve güya öteberi satmak suretile —adeta — dilenmektedir. Bundan haberiniz var mı?.. Artık — yetişir, Yusuf Ziya Beyefendi. Dünyada hiçbir. zümre yok- tur ki binlerce mensubu içinde Dü meslek, ahlâk ve nizama m- halif harekette bulunabilecek beş on uzvu mevcut olmasın, büyük cemiyetin vazifesi, bunları tama- men açık olarak göstermek ve | | ! Bunu biz de istiyoruz. ve bunun Ş içindir ki yazıma başlarken size rica ettim: Açık konuşunur... Fakat yine müphem ve umu- mu itham eder tarzda imalı ko- nuşmıya devam ederseniz IMIM alı ece ve Şıolı'ıı:ı'ı ı'ıldııiu n==ı Türk Cemiyetine tıbbi ve içtimal hiz- metten başka bir şey düşunmiyen türk doktorlarını sizden hesap soracak vaziyette dalma karşır nızda — bulacaksınız. Bugünlük bukadar efendim. , Doktor İbrahim Zati |x Sıra No, Semnti Mabailesi Sokağı Cinsi Hissesi Emlâk No. Hisseye göre muhammin kiymeti | 65 Beyoğlu Kurtuluş Tuzcu Hane Tamamı 24 1500 T.L. 83 Büyükada Karanfil Karakol — Arsa 75-50 metre * 8 S0 . B4 Beyoğlu Kurtuluş Yenimahalle — Hane ve dükkân * 37-39 n M 86 — b Fotika Hane 1-2 hisse 4 MN — 90 Galata Bereketzade — Kemeraltı — Kârgir hane ve dükkân — 9-64 33-35 1196 —.. Pey akçesi ve bedeli ihale nakden veya gayrimlibadil bonosiyle ödenmek üzere yukarıda evsafı yazılı gayrimenkuller pazarlıkla satışa çıkarılınıştr. ihalei kat'iyeleri 27-2-033 pazarte i saat on beştedir. Arru edenler yüzde yedi buçuk pey akçesile - bankamıza müracaatları. ( ,' Şartaame bankamız kapısına asılmıştır. Senel haliye vergisile Belediye rusumu müşteriye aittir. ü , e eei S r aai a —e GÜS e n

Bu sayıdan diğer sayfalar: