8 Mart 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

8 Mart 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

I Dünya Hüâdiseleri '_' İspanya'da Kadın Müntehipler Yeni — İspanya cümhuriyeti, kadınlara da İntihap hakkını ver- Erkekler | mektedir, — Yeni Ekalli: rejimin îl:mııdııı- iyette d defa Kaldılar olaraktır. ki İe- panyada belediye intihabı yapıla- caktır. Bunun için yeni intihap listeleri hazırlanmış ve görülmüş tür ki kadın intihapçıların adedi, yüzde otuz fazladır. Yalnız Mad- rit'te müntehiplerin adedi 499390 dır. Bunun 216663 4 erkek, kadın müntehiplerin adedi ise 282727 dir. Memlekette, Intihap dairelerine tahsis edilecek binalar az olduğu için rey verecek kimseler, ancak bir dakikanın Üçte biri gibi kısa bir xamanda rey baklarını kulla- nıp İşlerini bitirmek mecburiye- tindedirler. İspanyada rey vere- bilmek için kadının yirmi bir yaşına besmış olması kâfidir. * Aıırllııdı mali bubran baş döndürecek bir hale gek miştir. Birçok bü- M ük bankalar hü- fümetin kontrolü altına alınmıştır. Vaşington Milli Ticaret Bankası da fena vaziyete düşmüştür. Pansilvanya hükümeti, kendi arazisi dahilinde bulunan bankalar için yeni bir kanun neş- retmiştir. Bu kanuna göre, halkın kstediği miktarda para verilmiye- cek, tediyat, muayyen bir yüzde nlsbeti Üzerinden lcra olunacak- tır. Arkanzas eyaletinde de, alti banka müşkül vaziyete düşmüş- lerdir. Bunlar da yapılacak talebe mukabil ancak yüzde beş nisbe- tinde tediyede bulunmaktadırlar. Kolombüs eyaletinde de tediyat tahdit olunmuştur. * ıngîllerınln meşhur maliyeci- lerinden Marten Harman, üç arkadaşile be- raber sahtekârlık cürmile — tevkif edilmiştir. Bun- lar Köre'de mevcut 73 madenin yaziyetiül kontrol eden üç büyük kumpanyanın müdürleri idiler. M. Harman, beynelmilel mal! âlemde Lindi adası kıralı unvani- le tanınan bir şahıstır. Bu unvanı almış olmasının sebebi şudur: Bundan birkaç sene evvel, İngiltere civarında Lindi isminde- ki küçük bir adayı satın ulmış , ve orada, kendi kendine kırallık Hân etmişti. Adanın sekenesini teşkil edan adamlarını kendisini kıral olarak tanımıya mecbur et- tiği gibi yine kendi tasvirini ta- gyan busust paralar - bastırımıştı. Bunun Üzerine İngiltere hükümeti Harmanı tevkif ve adayı resmen İngiltereye ilhak etmiye mecbur olmuştu. Bundan dört sene evvel, bu adam — sermayeleri 14 milyon İngiliz lirası tutan yirmi kum- panyayı İdare ediyordu. TAKVİM —— | ÇARŞAMBA Kasim | | 3i B MART 933 130 ı Arabi Rümt — | 8- Zükade W0i | 23 - Şubat - 1S45 | Vıklı hııî ivasati Ö2 16|6 w & i7|iz 5 9 84 | 15 39 Güneş | Özle | ikindi İmasak | 10 37 415 ZRE): NL ÇOCUKLARIN SEVDİĞİSYER: “Bir Oyuncakçı Dükkânında Ne Çeşit Şeyler Görülür? “Baba.. Ne Güzel Tren Bu... Sızı İçine Koyar Gezdiririm!..,, Raflarda, par- mak — kalınlığın dakilerden baş- layıp üç dört ya- şında çocuklarla Oomuz öpüşenlere kadar boy boy bebek... Hem bu be- bekler, sade göz- lerini açıp kapa- mıyorlar, yan yatırdığımz — za- man yeni doğmuş yavrular — gibi: *Meme., meme..,, diye bağrışıyor- lar. Hor taraf tildim tiklım ©- yuncak dolu.. Otomobiller, otobüsler, vapurlar, tramvaylar, trenler.. Sonra, ha- tırlıyabildiğiniz. ne kadar hayvan varsa hepsinin taştan, alçıdan, kadife tüylü, kürk derili, boncuk gözlü birer modeli... Bir köşeye bakıyorsunuz: Ba- şını sollıyan kocaman bir ayı... Öteki köşeye bakıyorsunuz: - diş- lerini gösteren müthiş bir buldok köpeği.. Bu arada ip üstünde dolaşan cambazlara, takla atan maymunlara, dört tekerlek üstüm- de şaha kalkmış gibi vaziyet alan küheylân beygirlere gözünüz il- şiyor. — Onlarla meşgül - olmiya başlıyorsunuz. Ben içeri girdiğim zaman çraklar, oyuncakların tozunu alr yorlardı. Hepsi birden önümde eğildiler : — No emrettiniz efendim ? Çocuklara birer küçük oyun- cak almak, aklımdan geçmiyor değildi. Fakat, etiketler üzerinde sıralanan rakamlar, — içime Ür- küntü verdi. Bir tek oyuncağa “yerilecek para ile sekiz yaşında bir çocuğu tepeden tırnağa giy- dirmek mümkün olduğunu gö- rünce şaşaladım. Benim tered- düdümün — çıraklar da farkına varmıştı :| — Daha ucuz şeylerimiz de var, efendim... Maksadım, orada mümkün mertebe daha fazla oyalanmak olduğunu anlayınca beni kendi"* halime bıraktılar. Caddenin pi- yasa zamanı idi. Ağır ağır, içeri giren birkaç müşteri mağazanın raflarında — gözlerini yorlar. Siyah astragan — yakalı tiftik paltosu, çıraklarda derin bir hürmet hissi uyandıran kır saçlı bir bey, yanında getirdiği altı yaşlarında bir çocuğa oyum cak — beğendiremiyor. Küçüğü, evvelâ kır. bir atın Üüstüne bin- | dirdi: — Ha, nasıl, hoşuna gilti mi? Çocuk, dudak kıvırdı: — Ben kırmızı at isterim! Arandı. tarandı. tabil kırmızı at bulunamadı. O zaman, bir de tüfenkleri tecrübe ettirmeyi dü- şündüler. Fakat ÖGnüne serilen çeşit çeşit kırmalar içinde bir tanesini bile bıgındıımek müm- kün olmadı. dinlendiri- | raklardan biri, camekândan TÇ TCT TT e ÇWT SON POSTA Artik bizde de Avrupa biçimi oyuncak yapılıyor elektrikle işler, muhteşem bir Lokomotif çıkardı. Lokomotifin arkasına on kadar vagon taktılar. Geçeceği yollara raylar döşediler ve hemen oracıkta bir köprü kurup treni hareket — ettirdiler. Çocuğun — yüzü — güldü; — güldü amma, bu sefer de pederinin keyfi kaçtı, Belli ki Hatını sormıya korkuyordu. Çatılan kaşları da gösteriyordu ki, buraya girdiğine çoktan pişman olmuştu. Çocuk, ikidebir ellerini çırpıyordu : — Baba! sahici tren mi bu ? Kömür mü yakar bu? Ne güzel. Baba.. Sizi içine koyar gerzdi- ririm |.. Çıraklar, emrivaki yapmak gayretile : —Sağlıcakla — kullansın... Di- yorlardı, gayet sağlam maldır.. Senelerce bozulmaz. Pili biterse değiştiririz !.. Nihayet peder Bey, çekine- rek sormıya cesaret elti : — Kaç kuruş Hiatı ? Mahremane kulağına — eğile- rek : — Sizin için yedi Hira... diler. — Yedi lira mı 7.. değil, yedi lira... Çocuğun elinden tutarak yü- rümek istedi. Fakat Afacan, ayak diredi : — İsterim baba.. Bon şimen- difer isteriml... SON POSTA Yevmi, Siyasi, Havadis ve Halk ııntııl İıl.ınhull Eteki Zapti ıd.'e' Çatalçeşme sokağı 25.' De- Olur şey — 'Telefon1 İstanbul - 20203 Posta kutusuz İstanbul - 741 'Tolgrafı İstanbul SONPOSTA ABONE FİATİ TÜRKİYE ECNEBİ 1400 Kr. 1 Sene 27COKr 750 » GAy 1400 , 400 « 3 » 800 , | 150 » 1 » 300 , Gelen evrak gyeri verilmex Nânlardan — mes'uliyet alınmaz cevap için mektupl ara (6) kuruşluk Gül İlâvesi lâzımdır. Adres değiştirilmeasi (20) kuruştur. Gazetemizde Çıkan rezim ve yazıların bütüs hakları —u-..— ve gazetemlza ÖN SYA ? Çıraklar, ço- cuğun mukave- metini arttıracak Bözler bulmakta Parça kaldı. Malüm ya, k::: jan.. Yenileri gelmiyor.. Hâsilı allem edip kallem edip babasını kandırdılar, yarım lira eksiğine pazarlık kesildi. Tren minyatürü teferruatile koca bir paket olmuştu. Çocuk sevinerek, baba, bütçede yeri olmıyan altı buçuk lirayı hangi fasla sığdi- racağını düşündüğü için dalgın dalgın söylenerek - dışarı çıktılar. İkinci müşteri, yaşlı bir hanımdı: *Çocuk için, şöyle bir oyuncak.. ,, istiyordu. Sonra tarifine girişti : — Kınlacak bir şey olmasın. Araba, otomobil çok kullandı. Kız çocuğudur. amma, bebek hiç sevmez, Ayı, maymun lilân- dan hoşlanmaz. Canım, hafif za- rif bir oyuncak... — Öyle ise bir mutfak ta- kırnı verelim!, Güldü; — Onun zamanına — kadar yemeği erkekler pişirecek!.. Kız çocuğu — mutfak takımını ne yapaın ?.. — Bir karyola verelim, O halde? İçine bebeğini yatırır... — Dadim ya, bebekten hoş- lanmıyor! — Tahtadan güzel evlerimiz var. Çocuk için güzel bir meş- güliyet... Kadım, yaşlı amma, modern fikirleri var. Oyuncağı görünce beğenmedi: — Bunlar sski bildiğimiz evler.... Çıraklar, müşkülpesent müş- teriyi memnun edemiyeceklerini sulamışlardı : — Küçük Hanım, apartıman isliyor galiba... diye gülüştüler. Kızdı: — Öyle ya.. Olunca adama- kıllı bir şey olsun!.. Size göre oyuncağımız yok deseniz de İn- sani yormasanız daha iyl de- ğgil mi ?.. Tepesinde mavi püskülü sal- lanan beresi ağzında çikleti, inadından yerlerde #ürünen bir çocuğu içeri soktular; enmekân içirde bir bebek görmüş, onu istiyormuş. Bebek, çocuğun — beğendiği kadar da vardı hani.... Mavi gözler, almının iki tarafına da- gılmiş gür lepiska saçlar.. Çokme burun, kiraz dudaklar... Gel ge- usul, —bizim flart 8 Kari Mektupları Davutpaşa'da Hırsız Faaliyeti.. Hırsız efendilerin bugünlerde Davutpaşada Kasapilyas mahal- lesine fazlaca alıştıkları görül- mektedir. Son iki hafta iİçinde yaptıkları ziyaretin adedi dördü bulmuştur. En son olarak da dün Kahraman Efendinin evini gör- den geçirmişlerdir. Merclinin nwe zarı dikkatı celbedilmektedir. Unkapanındaki Kerestecilerin Vaziyeti Keresteciler yangınından son- ra keresteciler Unkapanına ta. şındılar. Bundan maksat herhan- gi müstakbel bir yangının önüne geçmekti. Şimdi kârgir binalarda bulunan ticarethanelere diyece- ğim yok. Fakat tahta binalarda içrayı fanliyet eden kereste biç- ki fabrikaları © muhit için teh- like teşkil etmez mi? Unkapanında! Mustafa ——— —Ş Maznun Kim? Devlet matbaası elektrik şefi A. Turhan Beyden şöyle mektu aldıkı *“20 şubat tarihli gaxetenizde Devlet matbaası elektrikçisi Ah- met Orhan Ef. nin bir sirkat meselesinden dolayı gıyaben mu- hakeme edildiği yazılmıştır. Eski kaydi konulmadan dercedilen bu yazı, hakkımda sultesir hasıl et tiğinden tavzihini rica ederim.,, ——— ——— lelim, çocuğun annesinde bu bebeği kirahyacak kadar para yoktu: — A kızım... Biz bunu nasıl alalım ? dedi amma, bir türlü dinletemedi. Bir aralık, aklı sıra, bebeği kötülemek için : — Ben, sana başka cici be. bekler alırım.. Kaka bebek c... Diyecek oldu. Çocuğun annesini elile iterek; öyle bir1 — Sen kaka... O cici.. Deyişi vardı ki, herkesi güldürdü. Bundan #sonra, daha birçok müşteriler mağazaya girip çık- tılar; dikkat ettim, hemen hepsi oyuncağın ucuzunu ariyor, ba- zan da burada bulunmıyan şey- lerl soruyorlardı : — Sizde cır cır böceği var mı 7 — Nasl cır cır bk'i" — Basbayağı... Üfürünce ö- ter... — Yok! — Peki, tokmaklı araba ?.. — Tokmaklı araba nedir? — Beygir yerinde el kadar tokmağı var. — Yokl. Hele bir çocuk geldi, “ mu- zika da muzika..,, Diye tutturdu. Hem de iki delikli olacakmış. Mektepte musiki hocası öyle ir- tiyormuş!.. Çıkarılan “ muzika ,, - ları ağzına alıp birer birer öttü- rüyor, perdeler Üstünde “ Do... Re... Mi... Fa... Sol! ,, diye gezi- niyordu. Nihayet, bir tanesini beğendi. Ben çıkarken, bir anne ile oğul arasında münakaşa vardı; çocuk, davul almak istiyor, an- nesi bırakmıyordu : v — Ya... Davulu al da akşama kadar kafamı şişir! degil mi? Ş x x

Bu sayıdan diğer sayfalar: