29 Temmuz 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

29 Temmuz 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Başka!ğrı Ne Diyorlar? Yazan: M. Dusmanis Sabık Yunan Erkânı Harbiye Relsi Bugünlerde bir “ Karadeniz İ misakı,, ndan bah- İznr| ERRSR A denizin çok mü- him ve şunu da söyliyelim ki kapalı olan bu sahasının iktısadi ve hatta askeri ehemmiyeti mü- nakaşa olunmaktadır. Evet, Karadeniz şüphe yok ki kapalı bir denizdir. Fakat bu denizin ticari ve askeri ehemmi- yeti G derece büyüktür ki bu yüzden yalnız Karadenizli olan memleketler değil, tarihi devir- lerdenberi Karadenizli olmıyan milletler de yakından alâkadar olmuşlardır. Hatta umumi hıtı_ılc Amerikalılar bile, — Karadenize karşı alâka göstermemiş midi? Fakat halen mevzubahs olan mesele, Karadenizdeki vapur nak- liyatı meselesidir. Bizim ticaret filolarımız Karadeniz'de - çalışan filoların arasında başta geldiğine göre, misaktan bizim de haberi- miz olması lâzımdır. Gerçi Yunanistan Karadenizli bir devlet değildir ve Karadeniz devletlerinin herhangi biri tara- fından bir tecavüze uğraması da mevzubahs olamaz. Fakat kendi | ticaret filosunu emtia münakalâ- tına amade tutmak suretile Ka- | radeniz — memleketlerini — başka memleketlere raptetmektedir. Ka- radeniz, işlerine müdahaleye sa- lâhiyettardır. Karadenizin ağını tutmak itibarile, Karadeniz dev- letlerinin başına tehlikeli mesele- ler açabilir. Yunanistan küçük bir devlet olmak itibarile, Karadeniz devletlerinden — hiçbirini — tehdit edemez, fakat bir büyük devletin maksatlarına bu hususta âlet | olabilir. Memleketimizin coğrafi vazi- yeti ticaret bakımından olduğu kadar askeri bakımdan da mü- himdir. Binaenaleyh ve Karadenizli olmasak ta, misak ile alâkadarız. (Bundan sonra M. Dusmanis, hükümet fırkası ricalini bu hu- susta gözü açık davranmıya ve meseleyi mütehassıslarına tetkik ettirmiye davet ediyor.) Ankara Treni Sencanköyde Bozuldu Ankara, 28 (Hususi) — İstan- buldan Ankaraya gelmekte ı.ılııı Posta treni Sencanköyde makine- sine arız olan bir ııluthkt!n dolayı yoluna devam edememiş, Ankaradan gönderilen bir başka lokomotif katarı getirmiştir. Tren bu yüzden bir buçuk saat teehhür Yapmıştır. Ticaret Mümessilleri asi memurlar meyanına girdiler j Ankara, 20 (Hususi) — Vekik- ler heyeti, ticaret mümessilleri- mize dair talimatnamenin seki- Zinci maddesini değiştirmiştir. azifeleri itibarile bulunduk- ları memlekette mücsses Türk elçiliklerinin iktısadi, mali ve ti- Cari işlerde tabii müşavirdirler ve bu itibarla memurini siyasiye- addolunurlar, t GaRaR n —a Resimli Mak Bazı insanlar xengin olunca, ev- ı Sonra nesebini, velâ karısını, STT SL İN Tuldüyğilir — aa BÜGERN ae e W Zengin Olunca W | f Sonra da milletini inkâr etmiye | kalkar, ——— Yeni Siyasi Romada C_er;y;r; Eden Müzakerelere Büyük Bir Ehemmiyet Veriliyor Roma, 29 ( Hususi ) — Birkaç gündenberi bura- da bulunan Macar Başvekili M. Gömböls ile Hari- ciye Nazırı M. Kanya şerefine M, Müsolini tarafın- dan resmi bir ziyafet verilmiştir. Evvelce bu ziyaretin sadece iktısadi sahada bazı teşebbüs ve müzakereler için yapıldığı söye leniyordu. Fakat siyasi mahafilde söylendiğine göre Macar ve llılyın devlet adamları arasında, Avrupa için çok mühim siyasi meseleler mevzubahs Merzifon ( Hususi ) — Burada çok kanlı bir ci- nayet olmuş, iki kişi ölmüş bir_ kadın ağır surette yaralanmıştır. Cinayet Çobanviran köyünde işlenmiştir. Bu köyden avcı oğlu Hüseyin ile ayni köyden Ali oğlu lâz Mehmedin bir tarla meselesinden ötedenber ara- ları açıkmış. Geçen gün Hüseyin, karısı ile beraber tarlada çalışırken lâz Mehmet bir ata binmiş olduğu halde tarlaya gelmiş, Hüseyin günahlarına töbe et, seni öldürmiye geldim, demiş ve bir el silâh at- mıştır. Çıkan kurşun Hüseyine isabet etmemiş, fakat Hüseyin tehlikeyi görür görmez Lâz Mehmedin M. Çaldaris Resmen Davet Edildi Atina 28 — Türkiye- Sefiri Enis Bey dün Hariciye Nazırını Boğuldu SON TELGRAF HABERLERİ. ——— Garip Bir Cinayet: Kişi Biribirini Öldürdü |Adapazarı Hükümetimiz Tarafından Müddeiumumîıi Adapazarı (Hususi) — Müd- yazeme— Görü_şmeler olmakta, görüşmelerin müsbet bir netice ile bite- ği metedir. y “gıBu.:ğl:ı: dörtler misakının Fransa ile İtalya ara- sındaki münasebetleri düzelttiği, aymi zamanda küçük itilâf devletleri ile İ!ıl_yıyı biribirine yakın- laştırdığı da ilâve edilmektedir. — : Buradaki Fransız siyasi mahafiline göre Millet-- ler Cemiyeti artık ikinci plânda kalmış ve bunun ’ yerine dörtler misakı ile vücut bulan yeni ittifak | hâkim almuştur. İki Üzerine atılıp atından yere düşürmüş ve elinden tab, almıya uğraşmıştır. lln.l“ı:lehmıyı bu sefer tabancayi bırakıp kama- Sina sarılmış ve Hüseyini sol böğrü ile kalbi üze- rinden yaralıyarak öldürmüştür. Bu arada kocasını kurtarmak için araya giren Lütfiyeyi de bacakla- rindi tir. l::ııyr.::l::ıı:ıındı Hüseyin, Mehmedin elinden almıya muvaffak olduğu tabanca ile üç kurşun atmış ©o da Mehmedi muhtelif yerlerinden yaralamıştır. Mehmet te nakledildiği hastanede ölmüş, bu süretle bü cinayete ait kanuni takibat kendi kendine neticelenmiştir. Bir Tesadüf M. Troçki İle M. Litvinof Aynl Kaplıcada Paris, 28 — Esbak Sovyet Hariciye komiseri M. Troçki te- ' HERETEARRR Sözün- Kısası Haddini Bilmiyenlere Bildirmek Gerek ! B. C. Para ve zevk sahibi bir zat sayfiyelerin birinde bir villa yap- tırmış. Şimdi yeni yapılan şık köşkler için moda olduğu gibi bir de isim takmış: — Villa Rambro! demiş. Diyebilir ya. Fakat bu levhadaki bu isme akıl erdiremiyen bazı kimseler hemen balta olmuşlar: — Nedemek, bu ecnebi isim ne oluyor! Ve tehditnamelerle bu ismi ,ieğ'iıtimıesini Villa sahibinden ııieı_niıler. polis müdahale etmiş. Kimsenin evine, levhasına ilişmek kimsenin haddi değildir. Demiş. — Villa sahibi de bu isim benim ailemin ismidir cevabını vermiş, mesele kapanmış. Zaten mesele burada değil, işi bu hale getiren kimselerin ukalâlığında! İstanbul muharebed enberi bir çok acı, tatlı hâdiseler geçirdi, Hâtırası bile bizi sinirlendiren bu vak'aları tekrara lüzum yok. Fakat böyle ukalâların türediğini ve hadlerini aşıp şuna, buna te- cavüze başladıklarını gördüğümüz zaman kendi kendimize: — Ey kanları milliyet aşkile şişip gerilen sokak kahramanları Mütareke — yıllarında ensenizde viski kaynatan, burnunuzda İla- tarna çalan, sokaklarınızı yetmiş iki buçuk milletin bandırasile donatan Türkten gayri ırkların ve unsurların azdığı zamanda nerede idiniz? — Ey kardeş çocuklarinı ku- zin, kuzen, eşini, dostunu monşer monviyö diye çağıran yanakları perçemli, Con Barimor kılıklı efendiler anneleriniz, kızkardeşle- riniz” şiklik “olsun diye Beyoğlu mağazalarında patır kütür frenk- çe konuşmıya çalışırken nereler- desiniz. İstanbulda hâlâ her ecnebi şirketin, her gayri Türk mağaza- nın tabelâsında arşın arşın frenk- çeler yazıldığını, birçok dükkân- ların Degustation, a Vetoil gibi doğrudan doğruya frenkçe adlar taşıdıklarını görmeyip bir adam- cağızın evine koyduğu herhalde ecnebi olmıyan isme ne diye kafa tutuyorsunuz, Milliyet duygusu insana mu- vazenesini kaybettirmez. Bilâkiş ziyaret ederek M. Çaldarisin An- kıı’r'ı'yı ziyaret etmesi için hükü- metin resmi dayetnamesini ver- miştir. Yunan hükümeti bu sami- mi davetten dolayı teşekkürlerinin tebliğini rica etmiştir. dei umumi Baha Bey atla Sa- karyadan geçerken, nehre düş- müş ve boğulmuştur. Cenaze me- rasimle kaldırılmış, kaza - bütün Adapazarlıları müteessir etmiştir. davi için Royat kaplıcasına git- mektedir, Sovyet Hariciye Komi- seri M. Litvinof da tedavi için Royat'da bulunmaktadır. Maama- fih bu iki siyasi rakibin ayni za- makul ve temkinli olmayı emre- der. Eğer bilen bilmiyen ukalâlı- ga kalkarsa yarın öbürgün bu makuleden birinin çıkıp: — Marınara Türkçe değildir. Hangi vatansız ona bu ismi ver- ceği şaylaları tekzip edilmiştir. ça ezaa İ ili Irak Maliye Nazırı Yalovada Mıeğ:' ıı.ıE:ıl)h):"M. Ve- Avrupadan - şehrimize nizelosun artık siyasetten çekile- Irak Maliye Nazırı Yasin Ülhaşimi Paşa dün Yalovaya gitmiştir. manda Royat'da bulunmalarına rağmen yekdiğerlerile görüşmiye- cekleri tahmin edilmektedir. eee —. gelen İSTER İNAN İSTER İNANMA! Yediğimiz kâse yoğurtlarını nasıl yaparlar: Bunu bir mütehaxsıstan dinliyelim : “Kâse yoğurtlarını meraklı bazı kimselerden .bf.h en ziyade hasta olanlar yemektedir. Bunların içinde hastalığı sari olanları çoktur. : “Yoğurtçular bunlara verdikleri — kâseleri lnplı.n tekrar yoğurt yaparlar. Temizliğe riayet etmiyen bir kısım yoğurtçular yoğurdu nasıl yaparlar? “Evlere verilen yoğurt kâselerinin kenarlarında ka- tılaşmış bir kaymak vardır. Yoğurtçu bu kaymağı çıkarmak için çah süpürgesi kullanır, bazı yeğurtçular İSTER İNAN İSTER İNANMA! da bunları çıkarmıya lüzum görmez, mayası kendinden derler. En fecii bazılarının bunları tırnaklarile temizle- miye uğraşmalarıdır. Bunlar da yoğurt — yiyönlerin imdadına elle yetişebilir. “Bu yoğurtçular gündüzün omuzlarında dolaştırdık- ları sütten artân kısmı yoğurt için kaynatır, bu sütün kesileceğinden korktuğu için, içine bir miktar da kar. mat ilâve ederler. *“Süt kaynadıktan sonra tahtadan bir sandık içinde, samanlar arasında gömülü olan kâselere tevzi edilir. Kâselerden laşan sütleri saman içersine çeker ve bunlar bir hafta zarfında çok fena bir koku yapar, miş. İndirin aşağı! Demesine in- tizar etmeliyiz, Sözün kısası; - — Milliyet meselelerinde tem- kitli ve herşeyden evvel bilgili olmak lâzımdır. Yoksa iş yüz kızartıcı bir hal ahr. Arnavut Kemal Metresini Yaraladı Arnavut Kemal isminde bir adam evvelki gece Beyoğlunda Mektep sokağında Kadriye Hanım ismindeki metresini bıçakla üç yerinden — yaralamış kaçmıştır. Kadriye Hanim hastaneye kal- dırılmış, Arnavut Kemal yaklan- mıştır. :

Bu sayıdan diğer sayfalar: