21 Ağustos 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

21 Ağustos 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 Agüstes Siyaset Âlemi ı ——— İrak'ta Asuri İsyanıl. lrak'ta vukua gelen son Asuri ie- yamnı, Fransız Matbuatı için İngiltere ve Irak hükümetlerine karpa — şiddetli bir sürette neşriyat yapmak vesilesini wermişlir. Fransız matbuah, bu neşti- yatı ile Irakın kendi kendini idare | kabiliyetinde olmadığını ispata çalı- gyor. Ona, himayekâr bir jstiklâl | X htarlarile | SON POSTA Uzak Şarkta Harp Mançukuo Hududunda Altı Saatlik Bir' ..: Harpte 200 Ki Harbin, 20— sonra kurulan « Japon harbinden gukuo bükümeti taraftarları — nrasında weren ve cemiyeti akvama girmesini | bir. mubarebe olmuş 200 — kişi 8öl). temin eden İngilterenin de bu hareke- tile yanlış görüşüne işaret etmiş oluyor. Verilen haberlere göre isyanı mü- teakip Suryeye firar eden ve sonra tekrar Şimali Iraka dönea Asuriler, Kürt ve Araplardan mürekkep gayri müntazam kuvvetler tarafından katli- âm edilmişlerdir. Şimdi, — Musulun şimalinde, Dobuk denilen mevkidö 1500 kişi feci bir sefalet içinde bu- lunmaktadırlar. Asurilere karşı yapılan harekât Bekir Sami Bey isminde bir zabit tarafından idare edilmiş, fakat gösterdiği şiddet neticesinde Bağdat (M. Çankof'a hükümeti bu zabiti tardetmek mec- buriyetinde » Maamafih- İrak Maliye Namıı Bakir Sami Beyi hâlâ müdafaa etmektedir. Bu hâdiseler cereyan ettiği sırada meruniyetini Norveçte geçiren İngil- terenin lrak sefiri Sir Francis Humpbhry derhal Bağdata hareket — etmiştir. Avrupada seyahatte — bulunan - lrak müştür. Mançukua aleyhtarı olan 700 ki- şilik bir kuvvet şimale doğru gider- ken Japon ve Koralı kuvvetlerin hücumuna maruz kalmıştır. Bu anda bir muharebe başlamıştır. Altı saat devam eden bir hapten sonra Man- çakuüc aleyhtan — kuvvetler cenuba doğru çekilmişlerdir. Safya Cinayetleri Ve Suikastleri Sofa, 20 — Sabık Bulgar Başvekili karşı yapılan suikast bak- kında şu mütemmim malümat veril- mektedir. M. Çankof, Filibeye 50 ki- lometre mesafedeki sayfiyesinde bu- konmakta idi. Bugüülerde mühim bir siyasi —içtima — tertip etmek ve söz şöylemek tasavvurunda idi. M. Çatkof'a düşman olan mabafil bu içtima dolayısile biraz asabiyet göz- termişti. Çankof, yanında iki mubhahz olduğu halde ormanlık bir mantaka- | da bermutat gezintisine çıkmıştı Bu Kıralı Faysalın alelâcele bastalanarak | esnada 50 metre mesafeden iki bom- Bağdata dönüşü de ayni sebeplerden ileri gelmekte imiş. Hâdisat gösteriyor ki” bir memle- ketin istiklâl ve mevcudiyetine karjı tevcih — edilen silâha ehy':cıl.ıbik:mk müukabele ancak silâhtır. İngilterenin Hindistanda, Asuri hukukunu “İnsani- yet, namına müdafaa eder görünen Fransanın Fasta tatbik — edegeldikleri hattı hareketin şekil ve mahiyetine bakarak bu nevi yapılabildiğine insan hayret ediyor. Haktan insaniyetten bahsedebilmek için evvelâ malda işe başlamak gerektir. Misal kendilerinden geliyor. — Süreyya — Gandinin Son Kararı Bombay 20 — Gandinin ölünceye kadar oruç tutmak karanm üzerine halk Gandinin bir gizmesi- ne mani olmak için büyük bir asabi- yet göstermektedir. Hükümet Gandi İile müzakereye girmiştir. Gandi, aşa- anıfı l ve matuf E-:"'Ğâ—uı'm' ni lalm tenkitlerin nasıl | ba atılmış, fakat bombalar otuz met- re ileride patlamıştır. Cani kaçmıya muvaffak olmuş, yalmz muhafızlardan biri hafifçe yaralanmışlır. Şimdiye kadar allı kişi tevkif edilmiştir. Bu zuikast üzerine Çankovis gru- pu suikast aleyhine bir nümayiş yap- muş, bü nümayişte Bir polis yarala- narak ölmüştür. Amerika Sanayii Nereya Gidiyor Vaşington 20 — Sanayicilerin mu- hakkı ve İnsaniyeti tamı- | balefetine rağmen Amerika Reisi- cümhuru M. Rüzvelt petrol ve çelik sanayli kanunlarını imrzalamıştır. Bu suretle mensucat, pamuk, yün, deniz inşaatı gibi M sanayi, Reisicümhur tarafından imzalanmış kanunlar ile idare edilmektedir. Jeneral Jonson 26 iş kanumunun daha yapılması için — müzakerelere girişmiştir. Gelecek hafta ayrıca 21 iş kanununun da tetkikine başlamak ni- Dünkülerin Romanı Edebi Roman Burhan Cahit SO zomman Bilb*.'lıuh—lı-ıhnıınk zevki bana bu mahb- alan İstanbul alemi bu seyahatle | medeniyet — dünyasının en civ- bu münasebet arasında hemen | civli merkezinde ben de asırlarca Ahmet — Reşit İstanbul'un bu | leketin en masum bir köşesin- Hhudıw.l"_r—yı Konya, ne ırk ve kan birliği, hesap; vermeye' kendini mecbur | hatta ne de o zamanlar pek kıy- izah etmiyordu. bir iki Türk şövalyesinin sırf taç Ve zaten aralarında samimi | kavgası uğruna binlerce ırktaşla- arkadaşlıktan — başka bir şey | mnm kanını döktükleri eski bir yoktu kil Tüzk çebri. ü Nani ki Ankara da daha kuv- Konya'da Cemil Hakkı'dan Pariste | vetli iki Türk başbuğunun Türk Ahmet Reşit'e kanile suladıkları bir şehirse bu- Koaya 1900 — | pası da öyle! Merhaba Reşit, Karaman oğulları " buralarda İşte Mevlânanın yeşil kubbeli türbesinden Eyfel kulesine bir | mektup.. _şj lü Danimarka kıralı Onuncu Kriatiyan, kıralların içinde en çok Demokrat olanıdır. Resmimiz kırah, askeri bir resmigeçitten sonra ailesi ile birlikte çadır alanda âöğle yı ği yorken göstenyor. _îapoı) HarbiyeN azıfı—B—eyanatta Bulundu Japonya İle Amerika Ara- sında Bir itimatsızlık Var yin san'ati Konyanın kaldırım taşlarında bile varlığım göste- nyo;:ıkn medeniyet noktağından mal Mevlânayı bile hiddete ge- tirmiş gibi.. sandukasından ade- tâ fırlayacakmış bir vaziyette yükselmiş. ” Vaktile bütün devlet işlerinde öz türkçe yazan ve konuşan Konya altı asırlk Osmanlh Tür- kiyesinde, hem de bir elini Av- rupaya uzatmış olan — Osmanlı Türkiyesinde okadar gerilemiş ki şimdi köylerine varıncıya kadar halk başına doladığı - tülbendin hakkını vermek için —medrese Konya Türkü, türkçe san'ati ile Osmanlı Türkü: ne örnek oluyordu. Bugün hacısı, hocası ve softası bol, san'at ve P Ormanlı devletinin Şam balr çelerine, Kudüs- sokaklarına, Mek- ke çöllerine ve Arnavutluk dağ- larına verdiği emekten bir lok- masını bile alamamış olan Komr ya üstelik kanını, ıııhıu vi ve kendisi medrese ile ( bağlarının oturak - âlemleri sında çürüyüp gitmiştir, Konya, Bursa gibi cami, med- z Ddti z lo ai örli n olduğu 'gibi faşizmden de yüz çevire mek suretile ancak muvaffak olabilir. mitlerimizi, iflâsı bütün dünyaca tasdik edilmiş olarr demokrat mües- seselerin inkişafına da bağlıyamayız. Japanlar, eski Japonyanın ahlâk an- anelerine, Samurailerin kanununa dön- meleri lâznmdir. Bunün — imperatora karşı doğru bareket, imperatorun mal ve can fedakârlığı, ten- llik ve ablâksızlığa, askerin harp meziyetlerini boııııııııl ve ınu..; mış düşüncelere, lükse düşmemel iradesidir. Jeneral Araki, şu suretle sözlerini bitirmiştir: — ÂAdalete uygun olarak telâkki ettiğimiz gayemize açıkça ve bütün dünyanın gözleri önünde yürüyeceğiz. Dünya efkârı umumiyesi bizi tah- tle ederse, tenkitlerini memnuniyetle dinliyeceğiz. Eğer onları doğru bu- harsak, yolumuzu değiştireceğiz. Fa- kat cehalet veya anlamamazlık yü- zünden yanlış bulursak, aldısmadan yolumuza devam edeceğiz. rese, imaret ve sebil dolu bir şehir. Köyleri basan, — canla- ra kıyan, topladığı paraları padişah, sadrazama, şeyhislâma verip bir valilik, sancakbeyliği, kadılık yakalıyan nekadar şerir varsa halka yaptıkları zulmün günahmı affettirmek için şuraya bir sebil, buraya bir medrese, öteye bir cami yaptırmışlar, keşki halk kendine lâzım olan mabedi ve mektebi kendi yapsaydı da evi, barkı, ocağı yanıp yıkı- masaydı. Anadolu içindeki her cami ve sebilin her taşında ocağı söndü- rülmüş, bakırı, yorgamı satılmış bir Türk ailesinin gözyaşı ve kan damlası vardır. Suriye'de —Arap — çocukları kendi mekteplerinde okur, Fran- sız liselerinde .üılxı.iıl Av;ıpı’ı rlar. Tarsus, tep, Adana, ıç.l'lıı-pııl'tı Ermeni dç:cuklır Ame- il mekteplerir etişir uya- :ıl::-, Rımpın;:ocuk!:n yüksek tahsil görmüş genç papazların idınıiııâe serpilir, açılırlar. Türk çocukları da medreselerin tarihe açılmış pençerelerinden Arap çöl- lerini, Acem dağlarını ler. Konyanın ü varıncıya Karilerin Suallerine Cevaplarım Ankara'da — bir — katiiniz iazalı Pekâlâ —mütekabil alâkalar tabil seyrini takip ediyor. Bu seyir, kendiliğinden sizleri biri- birinize ulaştıracaktır. Yalmız siz biraz çekingen, ihtiyatlı ve vakarlı hareket ediniz. Zafınızı gösterme- miye çalışınız. * Ankarada Baha Erdoğan Beye: Bir mektepli çocuk evlenmek üzere bulunan bir kızı bekliyemez. Sevdanız çocuk hevesinden başka bir şey değildir. Kızında — sizi | beklemesine imkân yoktur. * İstâanbulda Türkân Hanıma: Sorduğunuz — sualin cevabını siz kendiniz bulacaksınız. Erkeği fethetmek sanati kadının kendi fitri sanatidir. Bunu başkasından öğrenmiye ihtiyacı yokhg.]— * Zafranboluda Necati Beye: Ayrılmak için kanunun lüzum gösterdiği sebepler varsa ayrılı- mız. Fakat çocuğunuz varsa ay- nlmanızı tavsiye etmem. Çocuk- ların hatırı için biraz mahrumi- yete katlanmalısınız. * Aukarada F. 1 Hanıma: Madem ki sizi rahatsız edi- yorlar. Çocuğa gördüğünüz yerde bakmayınız. Onunla hiç alâkadar olmayınız. Bir gün beş gün bu yolda yürür, nihayet sizden. ce- vap — göremeyince — vazgeçmiye mecbur olur. Fakat sululuğu ve küstahlığı arttırırsa o vakit po- lise haber veriniz kâfidir. * Maraşta O, S. O. Beye: Kendinize iş bulunuz. Boş gezen, hayatını kazanmıyan ada- ma elbet kız vermezler. Bir defa aile geçindirmek kabiliyetinde olduğunuzu ispat etmek lâzımdır. HANIİMTEYZE Bu medreselerden birini do- Sabah derslerini İnceminare camiünde okuyan softacıklar öğ- leden akşama kadar medrese avlusundaki yüce çınarların koyu gölgesinde uyku kestiriyorlar. Gittiğim — vakit — softalardan biri çamaşır yıkıyor. Üçü uyku kestiriyor. Biri de bamya pişiri- yordu. Çamaşır yıykayan: — Kimi aradın! Diye başını çevirdi: — Arkadaşlar, ben gazeteci- yim, dedim, Anadoluyu dolaşıyo- rum. Ne var ne yok diye uğra- dim. Yemek pişiren beni tersledi: — Var git işine, bu medrese- de yer yok. Hem öyle elinde gâvur çomağı ile buraya girerken Allahtan korkmadın mi? Şaşırdım. Sonra kızdım. — Hafız, dedim, aç kulağını iyi dinle,. Ben... gazetenin Anadolu muhabiriyim. Her yeri gezip ga- zeteye yazıyorum. Medreseleri de geziyorum, onun için uğradım. Yemek pişiren birdenbire yumu-

Bu sayıdan diğer sayfalar: