26 Eylül 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

26 Eylül 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün :Mâmlı:n'calımr:ın çoklu- gundan dercedilememiş- tir. î'fı.mlv/enizelos Dün Şehrimize Geldi ( Baştarafı 1 inci sayfada ) orada söylediklerini kaydedelim: Atine 25 ( Hususi ) — Sabık Başvekil M. Venizelos lıtınhıılş müteveccihen hareket etti ve si- ' yasi sostlarından başka büyük bir alk kütlesi tarafından teşyi edil- di. Vapura kadar sabık Başvekili geçirmiye gelenler arasında mas- lahatgüzarımızda vardı. M. (Venizelos) hareketinden evvel Hariciye nezaretinin Türki- ye- Yunanistan misakına ait dos- yalarını gözden geçirmiş ve bu hususta fikrini şu cümle ile an- latmıştır: — “ Evvelce esası kararlaştı- rılmış olan misakın aynidir, geniş- lemişidir, birlikte diktiğimiz ağa- cın çiçeklenmişdir.,, M. (Venizelos) Istanbul ve İs- tanbuldaki siyasi dostlarını göre- ceğinden çok memnundur, kendi- sine refikası da refakat etmek- tedir. Sabık Başvekil Aramızda M. Venizelos rıhtımda Başve- kil İsmet Paşa ile Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Bey ve refikaları hanımefendiler, Riyaseti cümhur umumi kâtibi Hikmet, ser yaver Celâl, Vali Muhiddin Beyler ve 'Yunan sefiri M. Sakelarapolos, “Yunan Jeneral konsolosu -vo sair pek çok zevat hazır bulunmuş- lardır. İsmet Paşanın Galata yolcu salonuna — gelmesi — tezahürata vesile olmuş, halk kendisini muh- telif fasılalarla birçok defa alkış- Tamıştır. İsmet Paşa ile M. Venizelosun karşılaşması çok samimi olmuştur. Başvekil Paşa Hazretlerile vali Muhiddin Bey tarafından Madam ve M. Venizelosa birer buket takdim edilmiştir. , Misafirler Perapalas oteline inmişler ve Başvekil Paşa kendi- lerini otele kadar götürmüşlerdir. » — Başvekil Paşa Hazretleri, mi- safirleri şerefine saat 9 da bir akşam ziyafeti * vermiştir. M. Venizelosun Beyanatı » Eski Yunan Başvekili M. Ve- nizelos şu beyanatta bulunmuştur. “Bundan üç sene evvel, Türk- Yunan dostluğu kurulduğu vakit her iki taraf ta bu dostluğun esaslarının sağlamlığından şüphe eden çok kimseler vardı. O zamandanberi geçen vakit- , ler bütün bu şüpheleri tema- men izale etmiştir. Türk-Yunan dostluğu yalnız her iki memleketin siyaset adam- larının idrakine değil fakat ayni zamanda heriki milletin de şuu- runa istinat etmektedir ki, işte bu daha mühimdir. Fakat bu dostluğu daha umu- mi bir noktai nazardın mühim ya pan şey, hiç kimseyi tehdit etme- mesi ve umumiyetle bütün yak n şark için ciddi bir sulh zâmini teş- kil eylemesidir. İsmet Paşa Hz. ile ben daha Lozan sulhünün ferdasında her iki devletin daimi menfaatlerinin neyi icap ettirdiğini farkettik ve bizi bekleyen suitefehhümlere lâkayt kalarak bu dostluğu tahak kuk ettirmek cesaretini gösterdik. Türkiyenin büyük ıslahatçısı Reisicümhur Hz. bu dostluğun ehemmiyetine — temamen — nüfuz ederek — hükümetine — kuvvetli muzaheretini bahşetmek - suretile tahakkukuna imkân vermiştir. Bugünkü — ziyaretim katiyen hususi mahiyettedir. Dostane bir hava içinde bir- kaç gün kalmaktan ve çok kıy- metli dostlarla temasta bulun- maktan duyduğum sevincin ne kadır büyük olduğunu ilâveye Azum görmüyorum. ” aei her Bazı insanlar gibi — dururlar, almazlar, çönkü her geyin fena tara- fını görürler ve onun üzerine muha- keme yürütürler. çeye küsmüş | hiçbir. şeyden zevk Neş'eli insanlar larında bile payı — ayırırlar, kendilerine Hiçbir. şey onların azimlerini kıramaz, daima ilörler- SON TELGRAF HABERLERİ Neş'e sıhhat ve muvaflakiyet kaynağı- dır. Neş'eli insanlar daha çabuk muvaffak olurlar, çünkü onlar hayatı daha İyi cep- heden mütaloa ederler. Bütün gençliği meş'- eli görmek İsteriz. hayatın fena ân- bir. zevk Küçük itilâf Toplantısı Sinaya'da Türk- Yunan Misakı Ve İsmet Pş.nınSofya Nutku Gözden Geçirilecek Sinaya, 25 (A.A.) — Peleş sarayında Kiral Birinci Karolun müzakere salonunda Küçük İtilâf Konferansı aktedilmiştir. Konferansın birinci celsesi saat 16 dan 18 e kadar — izahat ile —devam ettikten sonra tatil edilmiştir. Bugün Sinayada Yugoslavya ve Romanya Kıral ve Kıraliçalarının ve ccnebi sefaretler erkânının ve halk — kütlelerinin huzurile Romanya ordusundan seçilmiş askerlerin, atların ve silâhların bir geçit resmi yapılmış ve iki saat süren bu parlak mera- sim büyük tesir uyandırmıştır. Romanya Kıralı ikinci Karol ve Yugoslavya Kıralı Aleksandır . kendi isimlerini taşıyan alâylar geçerken bulundukları - tribünlerden inmişler ve alâylarının başlarında geçit resmine iştirak etmişler ve alkışlanmışlardır. Bugün Romanya kıral ve kıraliçesi tarafından Peleş sarayında Yugoslavya kıral ve kıraliçesi şoreflerine bir öğle ziyafeti verilmiş ve akşamki konserden sonra gece Sinaya'da tenvirat yapıl- mıştır, « Küçük itilâf konferansının asıl müzakerelerine yarın başlanacaktır. Görüşülecek meseleler beş grupmana ayrılmıştır. Birinci grupman: Almanyanın takip ettiği harici siyaset münasebetiyle tahdidi teslihat meselesinin son vaziyetidir. İkinci gurupman: Fransa - İtalya yaklaşmasının Avusturya üzerindeki tesirleri bakımından Avrupayı merkerzi meselesidir. Üçüncü grupman: M. Kanyanın Paris müzakere- leri ve bu esnada Von Papenin Peşteyi ziyareti bakımlarından Macar meselesidir. Dördüncü grupman : Balkan meselelerine tahsis edilmiş ve bu grupman da ayrıca üç tali kısma ayrılmıştır. Kıral Aleksandr, Romanya Mareşalı Bükreş, 25 — Kıral, bugün Yu- goslavya Kırah Aleksandra'ya Ro- manya ordusu — Mareşal — rütbesini vermiştir. inaya Konferansı Bükreş, 28 — Küçük itilâf konfe- ransı, Sinaya'da Paleş — sarayında, M. Yevtiç, M. Benes ve M. Titü- lesko'nun — iştiraklerile — celselerine zamanlarda kabil Tarihi Bina Yıktırıldı Beyazıtta umumi ittisalinde dört asır evvel yapılan tarihi ahşap bir bina vardı. ve son tehlikeli almıştı. - Evkaf idaresi tarihi kıymetin€ rağmen muhafazası olamıyacağını dünden itibaren yıktırmıya 1 inci kısım: Fransa - İtalya yaklaşmasının Yu- goslavya ve Bulgaristana son zamanlarda empoze ettiği vaziyet neticesinde Bulgar Kıralının Bel- grat istasyonunda Yugoslavya Kıralı ile yaptığı mülâkattan doğan (Detente - gerginliğin eksilmesi) vaziyetinin tetkiki. İkinci kısım: Türk - Yunan misakının bir Balkan Lokarnosu vücude getirmek noktasından doğurduğu vaziyet ile Türkiye Başvekilinin nutkunun açtığı Balkanlarda sulhü takviye ve daha iyi anlaşma faaliyetlerine ait ( perspektiv ) in müzakeresi. 3 üncü kısım: Romanya hariciye nazırı M. Ti- tülsekonun — Ankarayayapacağı ziyaret dolyısile vereceği bu ziyaretin sebeplri — ve hedefleri vee bir Karadeniz konferansı ve Romanya-Rus müna- sebetleri meselelerine dair - izahat. Bu izahat bir Balkan devleti olmak dolayısile Yugoslavyayı ve Romanyanin müttefiki olmak dolayısile de Çekoslovakyayı alâkadar etmektedir. Beşinci grupman: Cemiyeti akvam tarafından görüşülen meselelere tahsis edilmiştir. Konferans yarın bu meseleleri görüşecek çar- şamba günü müzakereye devam edecek ve çok kuvvetli bir ihtimale göre çarşamba akşamı bu meseleler hakkında alınan kararları — bildiren bir tebliğ neşrolunacaktır. Romen siyasi mahafilinde Türk - Yunan misa- kının güzel tesiri gün geçtikçe daha iyi hisse- dilmektedir. M. Titüleskonun Ankarayı ziyaretinden sonra Atinayı de ziyaret edeceği kuvvetle muhtemeldir. M. Titülskonun, Bulgar hükâmetinin — ısrarına rağmen Sofyayı ziyaretinden şimdilik vazgeçilmiş ve gayrı muayyen bir zaman bırakılmış h Romen mahafilinde Bugarlarla her hangi bir anlaşma yapmanın bugünkü — vaziyetlerine göre hemen hemen imkânsız olduğuna kani bulunmaları sebebine atfedilmektedir. Bir Heyet Çinilerimizi Tetkik Ediyor Amerikadan İstanbula Türk çini- lerini tetkik için bir heyet gelmiştir. Bu heyet Evkaf Müdürlüğüne müra- caat ederek camilerde ve türbelerde- ki çinilerin tetkiki ve fotograflarının akarılması için müsaade istemiştir. vkaf idaresi alınan — fotografların neşredilmemesi şartile istenilen mü- kütüphanenin bir — vaziyet bu binanın anladığı — için başla- başlamıştır. mıştır. v——nmrer ——— - ——— —— 1STER İNAN İ Bir gazetede okuduk: *“Belediye kooperatifi, eski maarif nezareti binası altındaki lokantayı tevsi etmekle beraber Beyoğlun- da da ayni tarzda bir lokanta açmak fikrindedir. “Bundan başka kış mevsiminin yaklaştığını gören kooperatif idaresi, Beyoğlunda balkın ucuz - surette STER İSTER İNAN İSTER İNANMAİ saadeyi vermiştir. İNANMA! eğlenebilmesi için bir de bar açmayı düşünüyor. *Lokanta ile bar, ayai binada tesis edilecektir. Bu bar da bu sene yazın Tepebaşı bahçesi yazlık sahne- sinde numaralar vermeleri düşünüldüğü halde tatbik edilmiyen Darülbedayi balet sanatkârlarının numara- lar yapması muhtemeldir... Bahşiş Yüzünden Bir Münakaşa * &* Geçen gün Boğaziçi vapurun- da bir karı koca münakaşasına tesadüf ettim. Münakaşa pes perdeden olmakla beraber pek yakın bulunduğum için kulak misafiri oldum. Anlaşılan; efendi ile hanım birer kahve içmişler. Efendi kahve parasını verdikten sonra kahveciye fazla — olarak çokça bahşiş te vermiş. Hamım: İşte sen hep böylesin! Di- yordu. Elindeki parayı israf eder- sin. Onun için, lüzumlu olan şey- leri almıya paran kalmaz. Efendi parasını idare etmesini bilmiyor amma, karısını eyi idare etmiye çalışıyor: — Adam, fıkaranın kısmetine mani olma, Hem baksana, hava ne kadar güzel, şimdi böyle ehemmiyetsiz bir şey için bo- yere sinirlerini bozma. Diye sözü kısa kesti. * Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa bir gün oğlu İbrahim Paşa ile birlikte bir gemiyi ziyarete gider- ler. Çıkarken Mehmet Ali Paşa gemiciler için beş lira bahşiş bıra« kır, Oğlu yüz lira verir, Babası- nin canı sıkılır. Saraya döndük- leri zaman oğluna: — Ayol, der, gemiden çıkar- ken benim beş lira bıraktığımı sen de gördün. Niçin benden yirmi defa fazla verdin? İbrahim Paşa: — Tabii, der, ben Mısır Va« lisi Mehmet Ali Paşanın oğluyum. Sen Kavalalı bir ağanın oğlusun. Ben senden kibarım. Galiba vapurda tesadüf ettiğim efendi de bir büyük adam oğlu, fakat hanım kibarlığın ne oldu- ğunu anlıyamıyor. * Maamafih — kibarlık mutlaka babadan gelme değildir. Tanı- dığım bir zat vardır. Babası esnaftan bir adammış. Bu zat ekseriya züğürttür. Onun için gündüzleri ancak peynir ekmek, yahut daha ucuz olsun diye ceviz ekmek yer, Arada sırada parası olursa lokantaya gider. O vakit yarım liradan az bahşiş veremez. * Şimdi İstanbulda yüksek bir mevki tutmuş muhterem bir zat anlatmıştı. Bir aralık Amerikadan İstanbula gelen bir gazeteciye burada mihmandarlık eder. Bir gün Beyoğlundan otomobil ile göprü başına gelirler. -Amerikalı taksinin yazdığı parayı verdikten sonra on İira da bahşiş verir. Ar- kadaşının taaccüp eseri göstere — ü mesi Üzerine: — Otomobil ücretini buranın ölçüsüne göre vermek - tabiidir. Fakat bir Amerikalı bahşiş ve- rince kendi ölçüsüne göre verir. Sizin on liranız şimdi Amerikan parasile beş dolar eder. Ameri- kada 'beş dolarden” aşağı babilill verilmez.. Der.. Demek oluyor ki kibarlık demokrasiye de muhalif değilmiş. * Elbette, bahşişin miktarı her- — kesir kendi — ölçüsüne göredir. Bu ölçü de herkesin tabiatındaki kibarlığın derecesidir. Tabiatlarında/ kibarlıktan hiç eser bulunmuyan kimseler bahşi- şi büsbütün görürler. e

Bu sayıdan diğer sayfalar: