27 Eylül 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

27 Eylül 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergşün Ş SRiea N Mündericatımızın çoklu- gundan dercedilememiş- tir. Gamenenae errecane Necmeddin Yalısını Nasıl Soydular ? Dün birinci ceza mahkemesinde şayanı dikkat bir hırsızlık davası ne- ticelendi: Suçlu, 17 yaşında Hüseyin adlı genç bir çocuktu. Tahkikat evrakına şöre Mazhar Paşa zade Necmetlin Beyin Uluköydeki yalısına — gizlice girmiş, içerisinde 82 tane altın, 500 Hra kâğıt para, iki bin liralık gayri mübadil bonosu. 8 elmas taşlı yüzük, n nn saaasarms ae | Beyin | Horoz döğüşünü seyrettiniz mi? Kavgaya tutuşan iki horoz, sahipleri tarafından ayrılmazlarsa, ölünciye ka- âı.r dövüşmekte devam — ederler. vga sonunda cansız. yerö düşen horozlar çoktur. v 2 W Kavgada Yenmek B İnsanlar da kavgaya tatuştuk- ları zaman ekseriyetle hislerine hâkim olamaz, o dakikada ölümü dahi göze alarak çarpışırlar. bir altın saat, birkaç gümüş tabaka, ince örme özengili altın köstek ve da- ha bazı kıymetli eşya bulunan gümüş kakmalı bir ceviz çekmeceyi aşır- mıştı. Derhal bir otomobile atlayarak Safra köyüne giden suçlu evvelâ ora- da Mustafa isminde bir tamdığının yanında saklanmış, hemşiresi Şefikaya saklamak Üzere 17 altın bırakarak Bursaya kaçmıştı. İki gün içerisinde yakalanan suçlunun, eskiden de Nec- mettin Beyin yanında çalıştığı, ve hatta © zaman para çaldığı “için bir mahkümiyeti de bulunduğu anlaşılı- yordu. Hüseyin, dün mahkemede cür- Mmünü tamamile itiraf etti vet *— Hapisten yeni — çıkmıştım. Doğru Uluköye geldim. Birkaç gün oyalandım. Evvelâ Mısırlı Aziz Paşa- nın bahçesine indim. Oradan Hakkı Paşanın bahçesine geçerek Necmettin * Beyin yalısına tırmandım. Ve sarma- şaklara tutunarak içeri girdim. “Evvelce orada çalıştığım için esa- sen yerini biliyordum, Hiç güçlük çekmeden alıp ayni şekilde kaçtım., Dedi. Çaldıkları kasmen müsadere edilmiş, yalnız 1 bin Hralık gayrimü- badil bonosu ile 349 lira kâğıt para ve iki gümüş tabaka bulunamamıştı. Mahkeme heyeti, Hüseyini 3 sene hapse, Şefikayı da iştiraki hasebile 3 Hira para cezasına ve 3 gün hapse mahküm etti. Ancak Hüseyinin ce- zası bazı' hafifletici sebepler göz Önünde tutularak 1 sene 9 aya indi- rildi. Mustafa beraet karan aldı. Adliye Koridorlarında Bir Kadın Bayıldı Meşhur ve sabıkalı yankesiciler- den Muzaffer isminde bir kadın dün Sultanahmet birinci ceza mahkeme- sinde yankesicilikten 8 ay hapse mahküm edildi. Kadın kârarın tefhiminden sonra jandarma yanında olduğu halde mah- keme salonundan çıkarılırken bağırıp çağırmıya başladı. Bir yandan da ağlayıp terter tepiniyordu. Herkes başına üşüştü. Koridor gitgide — kalabalıklaşmıya — başladı. Derken kadinın bayıldığı anlaşıldı. SON TELGRAF HABERLERİ Bir kavga da, müsabakalı bir oyunda düşmanı yenmek azmi gibi bir şaydir, fakat busu Gölüme kadar götürmak, Iyi bir şeyi fona bir şeye çevirmek demektir. O vakit bu İş cesaret olmaktan çıkar hayvanlık alar. Cesaretin Ve Cehaletin Derecesine Bakınız! Bir Adam K verilen malümatın hülâsası: “ Bergamaya bağlı Bozköyde Süleyman isminde bir zat vardır. Süleyman bir adamdır. Herkesin söylediğini dinler; ve fazla düşünmiye lüzum görmeden başkalarının dediğini yapar.Süleyman Hocanın elinde geçenlerde bir sivilce işe meraklanmış; onun, bunun İ Bazıları Hoca ile ge- çıkmış... Hoca bu fikirlerinden istifade etmiş... vezelik etmiş: Hoca Hota çok saf rını vermiş.. —— —— endi Kolunu Balta ile Keserek Kopardı Bergama (Hususi) — Burada cehalet yüzünden yürekler acısı bir facia oldu. Bir adam &vhama kapılarak sol elini bileğinden kopardı. Bu hususta » — Bu tehlikelidir. Demişlerdir... Saf Hoca, bundan sonra köyün ileri gelen âlimlerine elini göstermiş... Bunun fena ve ölüme sürükliyen bir hastalık olduğunu söyle- mek suretile Hocayı aldatmışlar... Süleyman hoca bunu da işittikten sonra kara- Ölmektense daha münasip bulmuş.... Müvesvis ve evhamlı eline bir balta geçirmiş ; bütün kuvvetile baltayı sol eline indirerek koparmıştır. Cahil hoca al kanlar içerisinde hastaneye yatırıl- bir kolunu kaybetmeyi hoca mış; tedavi altına alınmıştır. BüyâkşBir Tütün- Adap—a;arı'ı;da Zonguldak Bir Kavgada İki Kişi Öldü Halkevi cülük Şirketi Kuruluyor Ankara, 27 (Hususi) — Hariç piyasalarda mamul Türk tülünü ve sigarası satılmak Üüzere bir Tütün Limited Şirketi kurulma- sına karar verilmiştir. Şirketin sermayesi şimdilik bir milyon lira olacak, lüzüum görü- Türse ileride arttırılacaktır. Şirke- te tütün inhisar idaresi ile milli Mübaşirlerin yardımile güç halle ayıl- tılarak tevkifhaneye gönderildi. Ve bâdise bu şekilde Büyümeden kapa- tıldı. Deliler Arasında Bir.Cinayet Oldu Bakırköy tımarhanesinde dün bir vak'a olmuş, ikisinin de ismi Ahmet olan iki deli biribirlerile kavga etmişlerdir. Bu iki deli Ahmetten biri di- ğerini yere atmış, yere düşenin kafası bir taşa çarpıp patlamış ve ölmüştür. : talyada Şiddetli Bir Zelzele Londra, 26 — Royter — ajansının Romadan aldığı bir habere göre İtal- ya'da vukubulan şiddetli Bir zelzele #esnasında 18 kişi ölmüş ve 150 kişi yaralanmıştır. Bu zelzelenin son se- neler zarfında İtalya'da vukuu kay- dedilen sarsıntıların en şiddetlisi ol- duğu söylenilmektedir. Temizlik Amelesine Elbise Hazırlandı Belediye temizlik işleri amelesi için kaşlık (800) takım elbise yaptır- mıştır. Elbisenin takımı (594) kuru- BU :ı mal olmuştur. Yakında ameleye $ (a) Kü L R bankalar ve bazı tüccarlar dahil olacaklardır. İnhisarlar Vekâleti bu hususta Mecliste —müstacelen müzakere edilmek üzere bir kanun projesi hazırlamıştır. Sinaya Konforarsı Bükreş, £6 — Dün akşamSina- yâda aşağıdaki resmi tebliğ neşre- rı Küçük itilâfin dalmi meclisi bu- gün saat 16dan 20 ye kadar dört saat çalışmıştır. - Meclis pazar günü münakaşası başlamış olan meselele- | rin müzakeresine salı günü de devam edecektir. Küçük itilâf daimi meelisi öğleden sonra üçüncü bir celse ak- tedecek, çarşamba günü de iki top- lantı yapacaktır. kare, n d Üç Kişi Yaralandı Adapazarı 26 ( Hususi ) — Ka rasuyun Yuvatıdere köyünde bir cinayet olmuş, iki kişi ölmüştür. 'Xım., kuruşluk alacak me- selesinden — aralarında münazaa çıkan muhtar Haşim Efendi ile Mehmet isminde biri kavgaya tutuşmuşlar, bıçakla - biribirlerine hücum etmişlerdir. Neticede her ikisi de aldıkları yaralardan öl- müşlerdir. Bu arada bunları ayır- mak istiyen Mehmet isminde bir diğeri de yaralanmıştır. Ortada yalnız Iki kanlı bıçaktan başka birşey olmadığı için müddeiumu- milik yalnız onları müsadere et- miştir. Cinayet hakkındahi- tah- kikata devam edilmektedir. * , . . Atinma'da Yeni Bir Hâdise Mi? Atina 28 — Hükümet maha- filinden çıkan bir şayiaya göre muhalifler Atina muhafız kıtaatı zabitlerinden — bazılarinı — rüşvet yadetmek suretile isyana teşvik etmişlerdir. Harbiye Nazırı bu şaylayı teyit eder mahiyette be- yanatta bulun_ıı-nğtur. ? Yeşil Gireson gazetesi yazıyor : *Yazı arkadaşlarımızdan Mustâfa Beyin 26 yaşındaki refikası, teşhis olunamıyan bir hastalıktan öldü. Genç kadının ölüsünü toprağa gömmek için tam bir buçuk İSTER İNAN İSTER İNANMAİ iİSTER İNAN “İSTER İNANMA! Yapılacak Zoguldak, 25 (A. A) — Zon- guldak Halkevinin inşaat masra- fına bir yardım olmak üzera ma- denci Süleyman Sırrı B. 2 bin lira* kıymetinde iki yüz ton lavemaron kömürü ve Kozlu madencilerinden Mustafa Bey de dört yüz lira kıymetinde yüz ton tuvenan kö- mürü teberru etmişlerdir. Bayrama Hazırlık Devam Ediyor Zonguldak, 25 (A.A.) — Bay- ramda - takriben 20 kilometre mesafe dahilinde bütün binalar, mektepler, hastaneler, bankalar resmi ve gari resmi tekmil mües- seseler ve maden ocakları pek mükemmel bir surette tezyin edilecek ve bütün bu saha dahi- linde tenvirat yapılacaktır. Paris'te Bir Vak'a Paris, 26 — Birçok müzikholler müdürü olan M. Oskar Düfren meç- hul birisi tarafından yedi yerinden yaş ralanmıştır. Fakat yaraların hiç birisi tehlikeli değildir. Polis tahkikat yap- maktadır. Bu cinayet tiyatro âlemini şiddetle alâkader etmektedir. güa binbir müşkülâtla mücadele edildi, anlaşılamadı. , * Belediye Tabibi böyle dedi, Hükümet Tabibi böyle dedi, dedi, dedi... Fakat bir türlü ne dedikleri Sözün Kısası Üç Senede Türkçe Öğreneceklermiş ; ** Gazetelerin yazdıklarına bakı- — lırsa, Üniversiteye gölecek yabat profesörler üç sene içinde türkçe — öğreneceklerine dair konturat im- zalamışlar. Buraya gelince hemen birer dil hocası tutup türkçe — öğrenmiye başlıyacaklar ve üç sene sonra derslerini türkçe söy- — liyeceklermiş.. ğ Doğrusu bu yabancı hocaları — kıskanmadım desem yalan olur. — Biz bu memleketin yerlisi iken türkçeyi otuz senedenberi öğrene — miey;_kulıçyoruı da hâlâ öğrene- medik. Çocukluğumuzda yalnız gazete okuyabilmek için en aşağı ç sene mektebe gitmek lâzım idi, Öyle olduğu halde terkipli ke- Himeleri anlayamazdık. Otuz se- nede öğrenemediğimiz © terkipli kelimeleri on — senedenberi de unutmıya çalışıyoruz. Fakat yine olmıyor. Dilimiz sık sık arapça, Farsça sözlere kaçıyor. ğ Bu yabancı hocalar Türkçe- nin kolaylaştığı zamana rast gek , diler de böyle üç senede öğren- — mek için söz veriyorlar. e ğ İmparatorluğun meşrutiyet — devrinde Darülfünuna — getirilen yabancı hocalardan bazıları da — türkçe öğrenmek istemişler ve — öğrendiklerini zannetmişlerdi. İstanbulda bir intihabat günü- nün akşamı o yabancı hocalardan — biri bir Türk hocaya hangi par- tinin kazandığımı sorar. Türk — hoca alay olsun diye: 4 — Dalkavuk partisi kazandı.. der. Türkçe bildiğini zanneden ya- — bancı hoca şaşalar. Böyle bir partiden haberi olmadığı için he« men defterine “dalkavuk par- tisi,, diye yazar ve ertesi gün dalkavuk — partisinin maksadını proğramını etraftan tahkika kos — yulur. Ş Ümit edelim ki bu sefer geles — cek hocalar, dalkavuk ne demek olduğunu daha eyi öğrenirler. * Arapça büyük kamus kitabı yazmış olan Acem Firuzabadi'nin hikâyesini belki bilirsiniz. © Bu meşhur âlim kamusu yazıp' bitirdikten sonra artık arapçayı — eyice öğrendiğine inanır, Yemene — gider. Orada hâlis araplardan başka hiçbir millete kız vermiyen — bir kabilenin içine girer. d kabileyi aldatır. Kabileden bir. kızı nikâhla alır. e t Zifaf gecesi yatmıya hazırlar — nirken yeni geline, acemceden — arapçaya çevirerek: — Mumu öldür!. Der. ğ Halbuki arapçada ö&yle den- mezmiş. Gelin kocasının halis arap olmadığını bu sözden anlar, — Acem alimi hemen kapı dışarı — eder. » V Vakıâ arapça için dillerin en zorudur; derler amma, bizim — türkçemiz de öyle üç sene içinde — bütün güzelliği ile, hele üniver- sitede akademik ifade ile ders — vermiye kâfi derecede öğreniles cek kadar kolay bir dil olmasa gerektir. 4 Türkçe öyle kolay bir dil olsaydı, bu yeni gelecek ho- — calardan çok evvel burada yer- — leşmiş olan bizim Yahudi vatan- — daşlarımız. üç yüz senedenbe tlrkâe konuşmayı — öğrenemezler — miydi? ”a bi E a

Bu sayıdan diğer sayfalar: