27 Eylül 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

27 Eylül 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

h: Küba Adası İsyanı Bir müddettenberi Küba adasınd” ve adanın merkezi Havana'dan başla- yarak etrafa yayılan bir isyan hare- keti vardır. Bu hareket yeni değildir. Seneler var ki devam ediyor: Sebebi: iktısadi darlıktır. Küba adası, Cava Felemenk müla- temlekesile beraber dünyanın en fazla şeker istihsal eden bir mıntakasıdır. El emeğinin ucuzlatılması için şeker kamışı tarlalarında çalışmak — üzere mütemadiyen — zenci amele — ithal edilmiştir. O suretle ki şimdi ada nüfusunun beşte biri zenci veya zenci kırmasıdır. Dünyanın iklisaden rahat olduğu zamâan bile, günde azami iki lira para kazanabilen bu amelenin kazancı bugün elli kuruşa düşmüştür. Halbuki çok defa bu elli kuruş nakten de verilmemekte, amelenin çalıştığı dük- kânlarda muteber olmak üzere bir- takım kâğıt bonolar - halinde tediye olunmaktadır. Kübada gün geçtikçe artan bu darlıkla muvazi olmak üzere şiddetli bir siyasi istibdat vardı. - Bu istibdadı yapan, Hiberal fırkasının lideri ve Cümhur reisi Ma- şado idi. Halkla bu adamın mücade- lesi seneler sürdü. Nihayet ordunun halk tarafına geçmesi ile Maşadonun idaresi hitam buldu. Kendisi de mamleketten — uzaklaşmıya — mecbur oldu. Daha evvel, iktidar mevkiini elden bırakmamıak için, bütün mem- leketi kana boyamaktan çekinmeye- ceğini söylüyordu. Vaziyeti kendi propagandalarına müsait bulan ko- münistler ise el altından faaliyete giriştiler. Kargaşalık azami derecesini bulmuş — oldu. Epey zamandanberi akisleri bize kadar gelen Küba isya- nman içyüzü işte bundan ibarettir. Süreyya Umumt! Mesai Konfederas- | yonunun Mili? Kongresi Paris 26 — Umumi mesai- konfe- derasyonunun — milli kongresi - bu sabah açılmıştır. Açılış resminde M. Jouhoux, kon- foderasyon bürosile beynelmilel fede- rasyonların, ecaebi sendikalar teşki- lâtının azası ve Cortes meclisi rcisi M. Besteiro bulunmuşlardır. İngiliz - Arjantin Tarife Mukavelesi Buenos Aires 26 — İngiltere ile Arjantin sarasında aktedilen ve par- lemento tarafından dün”tasdik edilen tarife mukaveles bugün öğleden son- ra imzalanıcaktır. Bu mukavele geçen mayısta yapı- lan ticaret itilâfını tamamlamaktadır. Milletler Cemiyeinde : İngiltere M. Dolfüs'ün Konseve esini istemiyor Girm Londra, 26 — Haber alındığına göre İngiltere hükümetine Milletler Cemiyetine dahil bazi hükümetler tarafından bir müracaat yapilmıştır. Bu müracaat konseyde münhal olan azalıklardan birisine M. Dolfüs'ün getirilmesidir. Bu azalıklara İngilterenin - birisi Portekiz, birisi Avusturalya olan iki namzedi mevcut olduğu malümdur. Fakat Londra kabinesi, bu fikri kabili tatbik görmemektedir. Çünkü Dolfüs iktidarı muhafaza edemez veya nazırlardan mülhem olarak bir aksülüâmel yaparsa, bu azalık Alman siyasetine geçmiş ola- caktır. Ve netice itibarile kullanan- ların aleyhine dönmek ihtimali olan bir silâhı kullanmak tedbirsizlik ola- caktır. Binaenaleyh bu fikrin istik- balde tekrar görüşülmesi ihtimali yok gibidir. Leipzig Muhakemesi Lsipzig, 26 — Güya, - Rayştag yangınını yapmakla maznun olanların muhakemelerinin birinci kısmı — bit. miştir. Bu muhakemeden alınan neticeye bakılırsa, Van der Lübbe, kendisile müştereken tmaznun olanları tanımı- yordu. Bulgarlara gelince, bunlar yangı- nn arefesinde Moskovadan — yelmiş siyasi mültecilerdir. Bulgarlar Alman | komünist fırkası ile münasebetleri olmadığını söylemişlerdir. Maznun meb'us Torgler, kendisinin yangınla alâkadar olmadığını şiddetle söylemiş, Van der Lübbe'nin ne fik- | ren ne de filen komünist olmadığını ilâve etmiştir, . Bu suretle muhakemenin - ikinel kasmı başlarken Van der Lübbe, ta- mamen yalnız başına kalmış - oluyor. Van der Lubbe, reisin suallerine tam bir dalgınlık içinde cevap vermekti- dir. Verdiği yegâne açık cevap, açlık grevini komünist fırkasının talimatına tevfikan yaptığımı bildirmesi olmuştur. Hulâsa, Van der Lubbe, hasta gö- rünmektedir. Fakat hastalığının ne dereceye kadar kasten ve istiyerek olduğumu tayin etmek güçtür. Leh Hariciye Nazırı M Bek, T "aris'te Fransız Reisicümhuru M. Löbröün tarafından Rambuye sarayında kubul edilmiştir. Resmimiz soldan başlıyarak *histanm Paris sefi Töbrön'ü — gösterme! - Hitler idar M. Bek ( * ), Madam Löbrön, Madam Bek ve M. L esi işsizlere iş Buluyor Berlin, 26 — Hastalığa karşı Al- man sigorta sandıklarının yeni bir | istatistiğine göre Hitler hükümetinin iktidara geldiği tarihten itibaren 31 ağustosa kadar 2.236,374 işsize iş bulunmuştur. Diğer taraftan eylülün ilk 15 günü içinde İşsizlerin miktarı 57 bin raddesinde Aazalmış olmasına Kübada Anarşi Devam Ediyor La Havane, 26— Hükümet idareyi ele alışının dördüncü haftasına geli- yor. Fakat icap ettiği takdirde kuv- vot istimâl ederek vaziyelini muha- faza edecektir. Hükümetin bugünkü anarşiye ve | iktısad? vaziyetin tazyikine ne kadar dayanabileceğini kimse. söyliyemez. ... A göre Hitler hükümetinin iktidar möv- küne geldiği tarihten itibaren 15 ey- | lüle kadar 2,300,000işsiz kendis'ne İş bulmuştur.Bu kaytlı işsizlerden maada 300,000 kişi d& iş bulmuştur. Bütün Almanyada 31 ağustosta çalışan ame- lenin adedi on üç milyon yediyüz yirmi üç bin beş yüz seksen beş idi. Tayyareci Lindberg Moskova'da Moskova, 26 — Lindberg, saat 17.50 de Moskovaya İnmiştir. Kendisini bir Sovvet tayyare filosu karşılamştır. Tayyaresinin inmis oldu- gu deniz — istasyonunda Lindberg'i sivil hava filosu erkâmı ile Sovyet ve ecnebi matbuatı mümessilleri istikbal | etmişlerdir. ğ dün aaşaa aN —em a— No. 4 <amam BiR MACERA “Rüyük Hikâye,, Yazan: Romancı «<wmuu: kardeşlerile alt katta alay malay gürültü ile yemek yerlerken ben de Nahidenin odasında yalnız pen- çerenin tülleri arkasından etrafı | seyrede ede rahat rahat âlâ bir kuru köfte, güzel bir revani ve nefis bir su böreği yiyordum. Zeki kız beni kahvesiz bırak- mamak için annesine: — Kahvemi odamda içeceğim! diye fincanı almış bana getirdi. Akşama doğru bir iki heyecan geçirdim, çünkü iki afacan kardeş mektepten dönmüşlerdi. Yaramaz- lar” ablalarının odasını her zaman- ki gibi allak bullak etmek - isti- yorlardı. Bir saat kadar kanepenin arkasında büzüldüm kaldım. Na- hide onları odasından çıkarıncıya kadar akla karayı seçti. lşin fenası o gece babasının eve gelmesi ihtimali idi. Haftada iki üç gece” geliyor- du. fakat hangi gece geleceği belli olmazdı. - Eğer aklına esip bu akşam halimiz haraptı. Çünkü | geldiği akşamlar pek sevdiği Na- hideyi yanından ayırmaz. Rakı tepsisini bile ona hazırlatırdı. Son vapura kadar zavallı kız heyecanlar geçirdi. Tehlikeyi atlatmıştık, Çıkmak için Nahide eyi bir fikir bulmuştu. İkinci kattan arka bahçe sed- dine dört ayak demir merdiven- | le iniliyordu. Onlar aşağıda cüm- hurcemaat yemek yerlerken ben ikinci kattan sıvışacaktım. Ondan ötesi kolaydı. Plânı düşündüğümüz gibi tat- bik ettik. | Onlar yemeğe oturdular. Na- hide zaten —merdiven açık bırakmıştı. Yavaşça indim, demir merdi- venden bahçeye geçtim, Gündür vaziyeti keşlettiğim için şaşırmadım. Büyük sed nin sonuna kadar gittin ve bir dut ağacının dahna tırmanarak arkadaki Necmi Beyin bağına kapısını geçtim. Bağdan yola geçiliyordu. , Kimseye görünmeden toprak yola atladım. Şimdi rahat rahat yürüyordum. Komşuların fenalığı, beni ür- kütüşleri nihayet orada gece de kalmamı temin etmişti. Artık Na- hide babasının gelmiyeceği gece- leri tasarlıyarak beni odasında ETTEREE N Artık birbirimize çok alışmış- | tık. Hiçbir — şeyden korkmuyorduk. Bu sevgiden bizi ayıracak kuvvet tasavvür etmiyorduk. Fakat su uyur, düşman uyu- maz, Âşık kendini kör, alemi de sersem sanır, derler, Hakikat öyle. Biz kendi kendimize zavk edip eğlenirken arkamızda ne manev- | ralar, ne Fesatlar çevriliyormuş ta | haberimiz yokmuş. Bir gece el ayak çekildikten sonra Nahide köşkün anahtarını her ızmınLî_gEbi pencereden atlı. | içeri girdim. Yisce her zaman! alıp ayak pabuç- n ucuna ç kat merdiveni çıktır Nahide sofada beni elimd tuttü. Ve ber zamanki gibi kusunu anlatmak için elimi göğ- süne götürdi Odasına girdik. Nahidenin çok sevdiği” inci çekinmiyor, | çiçeği kokusu havayı doldurmuştu. Pencerenin önündeki kanape- ye yanyana oturduk. Karanlıkta yerimize ve birbi- rimize okadar alışmıştık ki ay- dınlıktan hoşlanmıyorduk. Dalmışız.. Birdenbire alt katta annesizxin oda kapsı açıldı. Nahide: — Garip, dedi, annem yat- tıktan sonra pek çıkmazdı. İçime bir korku girmişti, Biz bu telâşta iken merdi- venlerden yukarı çıkmıya başla- masın mı? — Eyvah, dedim. duydu galiba! — Çabuk kanapenin arka- sına.. Yok yok, karyolanın altına! Ben bir hamlede karyolanın altına girdim. Nabide yatağa atladı. Biz bu manevrayı henüz bitir- ki kapı tık tık! Vuruldu! evvelâ işitmemezlik- Sesimizi ten geldi î Bir daha vurulünca birdenbire: — Ne var, kim o! diye sıçradı. Annesinin sesini duydum: — Nahide aç, benim kızım! Kapı açıldı, içerisi aydınlandı. Nahide telâşını belli etmemiye çalışarak! — Ne var anne, hastamısın? | | ı Daktiloların Dertlerini Dinleyiniz “ Süreyya Hanım İzmirde bir ihracatçının yanında çalışmakta- dır. Pederi hayatta olmadığı için validesile küçük hemşiresine bak- mak mecburiyetindedir. Mükem- mel Türkçe ve Fransızcası vardır. — Namuslu kibar ve şirin bir kızca- ğızdır. İki senedenberi ismini zik- retmek istemediğim ihracatçının biricik mahdumu Süreyya Hanımı çıldırasıya seviyor. Fakat bütün ısrarlarına rağmen Süreyya Hanım ciddiyetini muhafaza ederek mah- dum beyin bütün iltifatlarını red- detmektedir. Fakat masum kızca- ğızın bu sükütu .. , . beyi bir kat daha — alevlendiriyor... -Nihayet onünla — evlenmiye — muvafakat ederse Berlindeki şubelerine gidip orada yerleşeceklerini vadediyor. Teklifini kabul etmediği takdirde bütün bu meseleden pederinin muğber olacağını ve netice itiba- rile vaziyetinin müşkülleşeceğini söylüyor. , İzmirde: Emine Şakir Evlerde küçük beyler, işte küçük beyler. İşte, iş hayatında daktiloların başına musallat olan belâlardan biri. Şimdi bu kızcağızın vaziye- tini düşününüz. Ya işini, ya istik- balini feda etmiye mecbur görü- nüyor. Bu vaziyette bulunan dak- tilolar az değildir. Bu kızcağız için benden bir fikir istiyorlar. Bence Süreyya Hanımın yapacağı iş şudur: Ça- lıştığı müessesenin sahibine mü- racaat edip açıkça vaziyeti an- latmalı ve ona iltica ettiğini söy- lemelidir. Eğer oğlan samimi ise, babasını kandırır, aşk meşru bir izdivaca müncer olur. Eğer mak- sadı eğlenmek ise, o vakit babası onun bu hareket tarzına müsande etmez, mesele halledilmiş olur. Adanada Mehr:re Hanıma: Sizi nişanlamak — istedikleri adama varmayınız. Sevgiliniz olan genç size mademki teminat veri- yor, ve bu teminatı kâtibiadil se- nedile, sonra da nikâh ile teyit ve tevsik edecektir, ohalde onu tercih etmemek için sebep yoktur. HANIMTEYZE Diyordu. j Sokakta görürdüm. Ne iyi bir kadındı. — Hasta değilim kımım, fakat hasta olacağım galiba. Meraktan, korkudan öleceğim. € — Ne var? — Bilmem? — Otcur anne! Ağla kız biraz evvel oturdu- ğumuz — kanapeye — doğru - git- tiler. Annesinin sesi birdenbire: — Hah, tamam, dedi. Yalan değilmiş. Ben ne olduğunu anlamıyor- dum. Fakat ceketimin ucu çekikk miye başlayınca buz gibi oldum, Karyolanın altına kaçarken ceke- — tim'n ucu dışarda kalmış olacak. Annesi görünce yakalamış. Halim, sakin bir ses: — Çık evlâdım çık, dedi. Benim zaten her şeyden baberim var, Bana her şeyi anlattılar. Bu kadar tatlı muameledea sonra gizlenmiye mana yoktu. Seri bir hareketle karyolanın — altından fırladım. Nahide ellerile yüzünü kapa- mıştı. Annesi bana merhamet eder gibi yer gösterdi: ( Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: