8 Nisan 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

8 Nisan 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e pe x E i Dünya Hâdiseleri ai Geçen Bayramı Zehir Eden Kaza- ları Hatırlayın Londra sokaklarında şimdi her köşe başında #a- bit ve büyük birer j sandık obulundu- kaz rulmaktadır. San- Ediyorlar | dıklara tentürdi- yot, pamuk, oksijen gibi ilâçlar ve herhangi bir kaza vukuunda derhal yapılması icap eden ted- birlere yarayacak birçok ecza ve malzeme bulunmaktadır. Londra belediyesi, bu sandık- ları son zamanda hiç te eksik olmıyan otomobil kazalarına karşı koymuştur. Sandıklar berkes ta- rafından serbestçe açılabilir bir haldedir. İlâçlardan başka sam dıkların içinde en yakın garaj, eczane, hastane adreslerile bir telefon âleti vardır. Londralılar bu imdat sandıl- larını bir şehir için gece ışık vere fenerler ve üzerinde rahat- ça yürünebilecek “kaldırımlar ka- dar lüzumlu bulmaktadırlar. Londra belediyesi bayram gi- bi, resmi. gin gibi zamanlarda caddelerin kalabalığı ve otomobil seyrüseferini düşünerek bu sam dıklara ilâveten sokaklara bu gibi re şöyle levhalar as- maktadır © Özü ili bayramımızı gehir eden kazayı hatırlayınız! ,, Hakikaten geçen sene pas- kalya bayramlarında Londrada birkaç kaza olmuş, İngilizleri hayli teessüre düşürmüştü. Bütün bu tedbirlerden anlaşık dığına göre Londra belediyesi kâzazede'erin imdadına yetişecek bütün tedbirleri hazırladıktan sonra kaza yapmaması için balkın his- siyatına da müracaat etmektedir. * i 'ANSIZ F bir edebiyatında - yeni Fransız Li- ngilizler alkı Böyl, yaygara (kopmuştur. Bunu sebebi Fran- sız lisanma gir Ez başlayan giliz kelimeleri- nin hergün biraz daha fazlalaşmasıdır. Bu hususta telâşa düşenler bu gidişle İngiliz kelimelerinin Frao- sız İisanını adamakıllı istilâ ede- ceğini söylemektedirler. Fransızcada spor tabirlerinin hemen hemen hepisi İngilizce ok duğu gibi ameli hayatta kullam- lan lisanın içine birçok İngili izce kelime koymakta Fransada harp- ten sonra bir moda olmuştur. Bir gazete bu hususta bir misal zikretmekte ve yazı lisanına intikal eden İngilizce tabirlerle dolu “bir yazıyı kendi sayfasına nakletmektedir. -Fühakika (bir sütunluk (yazıdaki (kelimelerin hemen hemen yüzde otuzu İngi- lizcedir. çıkan SON POSTA ILÂN FİATLARI 1 —İlânın tek sütun 9 satın gazetenin metin yazısile vasali 4 kelimedir. 2 Ayni yazının 2 satın $ santımdir. 3 —Dfha kalın ve daha ince yazılar santim ile hesap edilir. 4 — Sayfamna göre ilânlar aşağıdaki (Mahalle Çiğırtkanları: Haniya Çamaşır Sepetim yazi; “(“Abe Al Bu Sepeti Hanımefendiciğim!. Te Büle Koy Bura Çamaşırını! Abe Ev Hânimı İlâç İn K Kalmadı Be!.. Verirler Mantoya, dinde Para, Te Giyerler Pasaklı Bir Kat Çamaşır !.. —Haniya çamaşır sipetim var! Haniya cingel sakızızım var |. diye bağıran çingene kızları — Abealbu sepeti hanım efendiciğim!. (Abe O çekmezsin sıkıntı.. te büle koy büra çamaşr- rını, sakız gibim kalmazsa, verme abe parasıml.. Geçenlerde bir misafirlikte idim. Sokak kapısına bitişik odaya sepetçi çingenenin gevrek, geve- lek sesi geliyordu. Arkadaşa: — Şunları anuan içeri alsada bir fala baktırsak!. dedim. Arka- daş dışarı çıktı, çingenenin: — “ Abe efendiciğim olmaz o senin dediğin!. Abe gürürler be, bu gençliğime kıyarsınız be efen- diciğiml.. diye yalvarıp yakarma- ları arasında nihayet razı oldu. karşı duvar dibinde güneşlenen arkadaşını çağırdı. — Ayuş, gel bura bel. Efem diler bir “kayve içirecekleri, dedi, Evde delişmen birkaç kız da vardı. Çingene kokusunu alınca hepsi birden el çırpmıya, zıplamıya baş- ladılar.. iki kara Çingene başla- rında on sekiz örme saç, örme saçların ucundaki boncuklar, tene- ke para, sarı altın taklidi şıkırtr larla içeri girdiler. evvelâ kol tuklara, sandalyelere oturmıya cesaret edemediler. Biri sepetlerini, öteki çengel sakızı ile, maşalarını kapı dibine bıraktılar... — Te böyle otururuz diye, bir kenara çöktüler.. . Arkadaşım: — Hoş geldinizl. Dedi. Kak- | ve şekerli mi, sade mi?.. Daha genci, daha çıktı: — Abe boş bulduk efendici- ğim.. Te bizim göğnümüz büle- cene geniştir. Şekerli de içeriz, şekersizi de.. Ve lâkin söz tatlı, dil tatlı, şeker de tatlı!,, Derhal söze karıştım: — Kahveleriniz şimdi olur.. evvelâ. benimle konuşacaksınız.. Sonra bak küçük hanımlar avuç- larına baktırmak O istiyorlarmış, onlara bakarsınız! Kızlar el çırpıyor: — Ne iyi olur, ne İyi olurl.. kıvrak İ diye bağırışıyorlardı. Çingenelere sordum: — Siz bu aralık İstanbulda pek görünmez oldunuz?. İbtiyarı şaştı: — Abe sen bizi ezelden tanırsın bel. Nereden bildin gö- rünmediğimizi?. — Yanlış anlama.." Yani sizin millet görünmez oldu diyorum.. İhtiyarın bamteline basmıştım: —Üfof,üfofl dedi. Abe ni oni sen sor bana, ni ben sana süleyeyim!., Bunca yıldır Suluku- lede namusumuzla yaşarız.. Ve- lâkin böyle kesatlık görmemişiz- dir efendiciğimi. o Çengelsakızı satılmıyor. Bizim Hanımefendi ceğizlerimiz çuklat mı ve çukulat mı nedir? Hep onları çeğneeyip çiğneyip tükürürler. Maşa de- sen, konak kalmadı. Abe ev hanımını ilâç için arasan, bula macaksın be! Sepeti kim ne ya: par?. Abe söylerim amma, bakma kusurumıza.. Te büle, bir donla kuldı hanımlarımız. verirler man- toya para, verirler buyaya para, verirler şapkaya para, abe fistani kaldırsan, çamaşırı pasaktan ko- | içeri sokmıya çalışıyordu. Geniş, çiçekli, kırmızı şalvarı oturduğu yerde pof pof yayılmış, saç ör- güleri topuklarına kadar düş- müştü, Başım salladıkça örgü uçlarında sallanan san teneke paralar, boncuklar, şeytan mina- releri, yümüş halkalar şıkır şırkır ölüyordu.. bahar yaklaşınca kap mızın önünden; — Haniya çengelsakızı!. Diye geçen bu gevrek sesli, Genç Çingene karısının şalvarı altından yüksek topuklu, şik, parlak bir iskarpin görünüyor ve sert siyah, güneşten yanmış, de- risinin bir kenarı tatlı esmer bir renkle göze çapıyor.. tiyar çingene ile konuşur” ken, kızlar dayanamadı, aramıza er: — Ne olursunur şu elimize baksalar!.. Çingeneler bir türlü ran ol- mıyorlardı: — Abe yasak oldu gül yüzlü küçük hanımcığım!. Abe olmaz ay kaşlı hanımcığım!.. — Ne olur canım, burada kim duyarl.. Şu avcumda birşey- ler var mı bak bakalım! Ben çingeneye göz yaptım.. Sonra ciddi ciddi: — Bak bakalım canım.. Kır cağızlarn Üzme dedim.. İhtiyar çingene anlamıştı. Göz işaretimden: «At, birşey atl» deyişimi kavramıştı.. Buruşuk parmaklarile bizim kızlardan birinin elini aldı, işareti Çamaşır sepetçiler akşam üstleri Sulakuleye dönerler. Bu teneke kulübe önlerinde yemek pişirirler kârl.. Hammefendinin çamaşın olmayınca, ni yapsın bizim fakir sepetçiğizimizil.. — Demek işler kötü gidiyor hal. — Abe elbette götü gideri. Bizim millet te bozuldu.. bizim semtin bütün kızları dans öğrem diler. Bizde bir Gülüşün * kızı, Fatuş vardı. Beyoğlunda dans ede ede yoldan çıktı bel.. — Şimdi en kârlı hangisi sizde ? — Buyacıhk (o yadişahlık be efendiciğim! Te bu kızı yeni evetdim bir buyacılan!, Gül gibim geçinirler. Kız sepet satar, damat buya buyar, geçinir gideriz be- yelendiciğim! Yine yaradana bin şükür olsun! İbtiyar anlatırken, genç kadın on sekiz örgülü başm sallıyor, ikide birde ik mavi yemenisin- den dışan taşan siyâh saçların meslek avcuuna dikkatle bakmağa başladı: — Abe ne deyim sana? Gül yüzüne bir angi kasvet düşmüştür var senin aklında bir delikanlıl.. Bu söz orada müthiş bir yaygara kopardı. İhtiyar çingene istifini bozmadan devam etti: — Amma sana diyeyim ki bu delikanlı da seni severi. Gönül ciğinden martinle vurulmuş gibim dolaşıri. Te büle aklı fikri hep sende.. Ben diyeyim birgün, sendi bir senel.. Delikanlı kapanacak dizlerine, ciğerini deşip te büle dizlerine kuyvereceki, Çingene birinin elini bırakmış, ötekininkini yakalamıştı: — Abe gür kaşlı, kiraz du- dakh, sırma saçlı hanımcığım!,. Senin de var bir angi sevdiciğinl.. Yüzünü gürmek için gece dimez gündüz dimez ciğerciğin parale- kara | etli Çingeneler de kibarlaşmış.. | Kari Mektupları Yetim Ve Dul Maaşlarına : Dair Yetim, mütekait ve dul masi larının itası için nüfus tezkerelerif resim ilsakı meselesi birçok mü külâta sebep oluyor, kadrolal esasen dar olan nüfus dairelel günlük faaliyetleri ve muamelele haricinde bir iş olan ve mütekâs bir balde vukubulan bu müracâ atlara sür'atle cevap verememek ve bittabi zaman kazanmak içi bazı fuzuli muamelelere lüzül göstermektedirler. Nüfus tezkere lerine bu fotgraf ilsakı (işini mayısa kadar temdit (o edilmet imkânı bulunamaz mı? Bu takdirdi birçok aceze cidden iktihamı gül bir müşkülden kurtarılmış olacak lardir, Mütekait H. Ziya Bu Da Bir Fikir Ben köylerden boş şişe topla ve rakı fabrikalarına © sataral geçinirim, mayi ölçüleri litreye tahvil edildikten sonra kilo hesabi üzerine (yapılmış Şişeler ağzıni kadar dolmuyor, bunun için bü işelerin ( kullanılması menedildi. Bu suretle de milyonlarca şişe kullanılamıyacak (halde kaldi Yalnız Çanakkale rakı fabrikasi ayda 50 bin şişe sarfediyor, bi şişeler de Avrupadan (geliyor; mevcut şişelerin istimalile Avru* paya beybude para vermiye mecbur olmasak iyi olmaz mf Hiç olmazsa bu usulü kendi şişe fabrikamız inşa edilinceye kadaf tatbik etmeliyiz. Çanakkalede Bostan içinde HH. Avnif Eksik Sigara Paketleri Serkidoryan sigara paketle“ rinden ekseriya on tane sigar Dr Fakat (bayiler bunu idaresinin kabul etmediği bahanesile almıyorlar, Yine böyle alınır alınmaz açılan bir pakette# 10 tane sigara çıktı. İçinde kon” trol kâğıdı da yoktu, Derhal hasif bulunanlar tarafından bir zabif varakası tutularak püket bayi verildi, Bayi bunu İnhisar idar&“ sine, götürmüş, fakat idare zabif varakasının polisçe tasdikine i meydanda olmasına rağmen bunu tâsdik (etmedi. Amelenin bü azizliklerinin önüne nasıl geç lecek? i Mehmet Sait Akşehirde Eski Bir Hamam Köyceğizde Gâvur hama! tarzıinşası itibarile mevcut hi mamların en güzelidir. Fakat b eser, bakımsızlık yüzünden ma volup gitmektedir. Burasının b yığın toprak baline gelmekte kurtarılması lâzımdır. Bina de; halinde de kullanılabilir. Akşehir 'T. ireceksin mü nır. Amma sen düşecek bir yolcukl., Feryat ve protestolar arasınd söz bitmiş, kahveler içilmişti, İdi de odadan çıkıp gittiler. bu i Çingene belki sizin kapınızd da geçmiştir: — Haniya çengecel sakızı v: Haniya çamaşır sepetim varf.. Diye bağırmıyorlar mı? tn Kendileri ş

Bu sayıdan diğer sayfalar: