21 Mayıs 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

21 Mayıs 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

p © biribirinin Vücudumuzun Motörü: Kalp Herkesin malümudur ki haya- bütün bir tımızın o başından ölümümüze kadar vüöcudümüzde mü- temadiyen işliyen bir vardır. Bu mo tör kalbimizdir. Doğduğumuz 2a- man İşlemiye başlar. Öldüğümüz zaman durur. Hiç te tamire ihtiyaç agatta nası çarpar? motör göstermez. Şimdi öyle bir insan | tasavvur edelim ki yetmiş yaşına gelmiştir. Bu adamın kalbi kaç defa çarpmıştır, dersiniz? Saatte beş bin vasatisi fze- rinden yetmiş senede bu zayıf motör tamam 2,5 milyar defa çarpmıştır. O da tabii olarak. Gayritabii surette çarpışları he- saba katmıyoruz. Çünkü heyecanlı dakikalarda, fevkalâde hâdiseler karşısında bu çarpışın sıklaştığı mubakkaktır, * Brabma dininin mensupları için o düsyanın (merkezi ehramı, güya bizzat Brabmanın kendisi getirip oraya koymuştur. | Brahma, mabedin rabiplerine emir vermiş ve gösterdiği dini usul dairesinde bu ihramın yıkık masını emretmiştir. Rabipler bu ebramı yıkıp bitirdikleri gün de, dünyanın sonu gelmiş olacak ve © kıyamet kopacaktır. Bu ehramın yüksekliği bir dikiş yüksüğünün | boyunu ( bulmamaktadır. o Büna “rağmen, bu ehram bir hesap © şaheseridir. Bu ihram altından —— yapılmış küçük küçük altmış dört © çemberden müteşekkildir. Bu çemberler, büyüklük sırasile üzerine o konularak ehram vücude getirilmiştir. Brah- © ma rahipleri binlerce senedenberi bu iş için çalıştıkları halde işle- rini pek az ilerletebilmişlerdir. Çünkü ehrdmın yıkılması için Brahma üç tane amudi iğne kullanılmasını emrelmiştir. Bu ignelerin üçü birden ve gayet muntazam surette bu çemberlere geçirilmek icap etmektedir. Hal buki ameliyata başladıktan pek âX sönra bir hata yapmamak mümkün değildir. Onün içindir ki binlerce senedenberi bu rahipler bu işi yapmıya uğraşır, birtürlü beceremezler ve itikatlarına göre de, dünyanın sonu, böylece geri- ler, durur. Hemen temenni edelim: Bu çemiberler, o iğnelere hiç geç- mesinler. * 'merikanın Ziraat nezareti mütehassıslarından oOM. Ervin Smit kanser hastalığının yalnız insanlarda değil, nebatlarda da mev- cvt olduğu kanaatindedir. Bu esas, ilmen kabul edilmiştir. Bu hasta- hik, bazı böceklerin nebatatı sok- mas neticesi hasil olmaktadır. Meselâ (o Almanyada aslanağzı denilen çiçeğin içine giren küçük sinekler, bu çiçeğe bir nevi zehir akıtmakta ve çiçeği kansere aşı- lamaktadırlar. o Yani O insanlığın esrarengiz bir âfet olarak telâkki ettiği bu hastahk nebatata dahi musallattır, --- » > sie BAĞ Damla Ze zl İ Dünya Hâdiseler ya l —————— ——— birinde ağır surette inhizama uğ- nyarak Türkiyeye siğman İsveç kıralı Demirbaş Şarl, uzun ve çok gürültülü bir misafirlikten sonra memleketine döndüğü za" man Babıâliye iki mühürlü senetle - bugünkü rayice göre » iki buçuk milyon lira borçlu idi. Bu borcu ödemeden öldü, yerine kız kar- deşi Eleonora İsveç kıraliçesi oldu ve bu kadın, az bir müddet sonra tahtını kocasına bıraktı. Yeni kı- ralin adı Birinci Fredrik idi. ,, Babıâli, Pesarofça muahede- | sile yorucu harplerden kurtulup ta biraz dinlenmiye imkân bulunca eski defterleri de yoklamiya ko- yuldu, bu meyanda Demirbaş Şarlın senetlerini buldu ve Koz bekçi Mustafa ağa adlı birini ek çilikle İstokholme göndererek iki bin beşyüz kese akçeyi istedi. İsveç, o sırada mali sıkıntılar İ geçiriyordu, parayı veremedi ve Mustafa Ağa, tam bir sene İstok- holmda oturduktan sonra kucak kucak mektuplar ve ( selâmlarla İstanbula döndü. On beş sene kadar bir zaman bu iş yüzüstü kaldı. Bu müddet zarfında siyasi vaziyetlerde büyük değişiklikler oldu. Babıâli, Rusya ve Avustur- ya taraflarından beliren tehlikeye karşı İsveçten yardım — aramak ihtiyacın duydu, bunun için de yine Demirbaş Şarlın borcu me- selesiüden istifade etmek istedi, İstokholm'e tekrar bir elçi gön- derdi, Bu ikinci elçi (o Sait Mehmet efendi (paşa) idi, Kozbekçi Mus- tafa Ağaya nazaran yüksek bir şahsiyeti. o Vaktile. Parise de | gitmişti, lisan öğrenmişti, Avrupa âdetlerini. ve. siyaset -cereyanlarını biliyordu, işte bu zat “159,, günde İsviçre paytahtına © varabildi ve kralla başvekili sıkıştırmaya ko- yuldu, üç ay on gün notalar ve- rip notalar aldıktan, mülâkatlar yaptıktan sonra De- mirbaş Şarlın < bıraktığı borcu İsveç hükümetine © kabul ettirdi, kısmen eşya verilmek. suretile bu borcun münasip taksitlerle öden- mesini senede bağladı ve isveçle osmanlı aki arasında siyasi bir senkati de temin edip istanbula döndü. Şimdi iki hükümet arasında sıkı bir muhabere cereyan edi- yordu. Gerçi yazılan kâğıdın mev- zuunu hep bu borcun ödenmesi teşkil ediyorsa da hakixi maksat, Rusyaya karşı bir anlaşma ve yaklaşma esası bulmaktı. İsveçli- İer. Babıâlinin ihtiyacından istifa- de etmeyi ihmal etmiyerek ken- dilerine çok faydalı bir ticaret muahedesi imza ettirmişlerdi, ay- ni zamanda, siyasi bir anlaşmayı da zaruri görüyorlardı, lâkin naz- b davranıyorlardı. il Bu muhavereler ve siyasi temas- lar sırasında iki buçuk milyonluk | borcun bir harp gemisi ve birçok İ harp malzemesi verilerek “öden bir sürü | SON POST Ea ŞE mesi de karorlaştı. Fakat İsveç- ten yola çıkarılan kalyon, Septe ında battığından İstokholm hükümeti ikinci bir kalyon gön- dermek israrında kaldı. Binlerce tüfek ve saireyi de getirecek olan bu kalyonun adı “Patriyota,, idi, İsveç limanların dan birinde büyük bir itina ile hazırlanıyordu. o Ayni Ozamanda «Sinclair» adlı bir diplomat da bu gemi ile İstanbula gelecekti, Babıâli ile son sözü konuşacaktı. Gemiyi ve eşyayı teslim etmek; Demirbaş Şarlin borç senetlerini geri almak bu adamın yenii işlerin göze görünen kısmı idi. Asıl vazifesi Ruslara karşı bir ittifak mukavelesi o hazırlamaktı veyahut (o Babıâlinin bu yoldaki teklifleri Üzerinde görüşmekti. Babıâli de, İsveç hükümeti de işin pek gizli tutulduğuna inan yorlardı. Yıllardanberi iki hükü- mel arasında cereyan eden te- maslar sadece borç meselesinden dolayı olduğuna dostun ve düş manın inandığını (sanıyorlardı. Halbuki Rusya diplomatları çoktan özleri dört açmışlardı, İstanbulla tokholm O münasebetini (oOadım adım tarassut ediyorlardı. Sinelair'in İstanbula geleceği anlaşılır anlaşılmaz Stokholmdaki Rus sefarethanesi faaliyetini ge- nişletti ve yeni elçiyi göz hapsine aldı, süzgeçten geçirmiye girişti. Sinclair, memleketini çok 8e- ver bir adam olmakla beraber fazlaca kadın düşkünü idi. Rus DE EŞ ar ve a öm İski Zabtiye, Çatalçeşme sokağı, 26 İSTANBUL Gazetemizde o çıkan yan ve resimlerin bütün hakları mahfuz ve gazetemize aittir. ABONE FiATLARI |tlelajı Sene) Ay ! Ay | Ay Kr. | Kr. | Kr. | Ka 11400) 750 409 YUNANİSTAN | 23401220) 710 / 270 TÜRKİYE ECNEBİ 1270011400) 800 | 300 Abone bedeli peğindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Gelen evrak geri verilmez. ilânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. a Ma 2 TAİ İstanbul 'elgraf : a Telefon 120203 & arihi Müsahahe ——— DiplomatNasılKafeseK onur? Ruslar, İsveç Sefirine Bir Güzel Oyun Oynamış lardı.. — Baron dedi. Gü- zel bir kız seni sevi- yor. Bir resmini ele geçirmek için bin liz ra veriyor. asusları onun bu zaafından istife- de ettiler, sağdan soldan bir aşk akını eylediler. Baron Sine- lair, hemen genç bir kak bin kendi iy yeme - ordu ve ie ği olan bu kalpleri yer- den kaldırarak okşamakla meşgul oluyordu. Bir gün, Rus sefarethanesi kâ- tiplerin biri, iki üç kadeh şa- rabın neşvesi arasında, onun ku- lağına eğildi: — Baron, dedi, güzel bir kız seni seviyor. Bir resmini ele ge- çirmek için bin lira veriyor. Ben bu masum rüşveti almak istiyo- rum, Son ayların aşk bolluğu, Ba- ron Sinelair'de büyük bir gurur yaratmıştı, her kadının kendini seveceğine sarsılmaz bir iman bes liyordu. Bu sebeple kâtibin sözü- nü tam bir hakikat olarak kabul etti, mes'ut ve gafil elini cebine soktu, yeni resimlerinden birini çıkardı: — Beni seven kıza değil, dedi, fakat sana veriyorum. Sen ister- sen başkasına ciro edebilirsin!.. Beş on gün sonra Sinclair, Kıraldan ve Başvekiden aldı; ktupları, sayısız se! iz ve Kaiser koynuna erleştirdi, Patriyota kalyonunun marasında büyük bir deniz yol- culuğu yapıyordu. İstanbula ge- liyordu. Rus casusları da İsveç hudu- dundan Türkiye sınırına kadar yer yer yayılmışlardı, tertibat almışlardı, onun geri dönmesini bekliyorladı. Çünkü Petresburg, Sinelair'in bir Osmanlı-İsveç itti- fak muahedesini taşıyarak menr leketine döneceğini kuvvetle tah- min ediyordu ve bu © vesikayı mutlaka ele geçirmek istiyordu. Sinclair İstanbulda uzun bir müddet kaldı, görüştü, konuştu, bazı esaslar (o kararlaştırdı ve sonra -Demirbaş Şarlın borç. se- netlerile sadrazamın bir mektu- bunu alarak- yola çıktı. Karadan dönüyordu ve hayli uzamış olan bir perhiz devresinin iftarını yap- mak ihtiyacile acele ediyordu. Silezyadan çerken © neşesi yeriieli Ki: yeli üçte (ikisini atlatmış (Ove yurduna o yaklaş- mış demekti (Gözünde hep, ayak öpen kalpler sıralanıyordu. bourg kasabasına geldiği nün gecesi yine o hulyalarla indi- ği otel tarasasında dolaşırken yanina bir adam sokuldu. Bonsuvar (o baron, Hoş geldiniz. Sinclair, bir diplamat ihtiyatı ile başka isim altında ve sade dedi. bir şekilde seyahat ediyordu. Ta- nıldığını görünce şaşırdı ve sordu: — Beni birine mi benzettiniz? Baron olduğumu ne biliyorsunuz? Herif, (o gülümsedi, & yavaşça fısıldadı: — Sizi seven, inize bin . * ÜN badi | Kari Mektupları — Buzhane Fiatleri Yüksektir Üç kişi İstanbulda mevcut 6-7 Buzhaneyi ellerine geçirerek ve aralarında bir mukavele yaparak fiyatlarını geçen seneye nazaran yüzde yüz arttırmışlardır. Havayi» ci zaruriyeden olan yağ, peynir, yumurta ve pastırma gibi mevad- dın muhafaza için bu buzhanele- re konması zaruridir. Bu zaruret karşısında bu cins malların fiyatlarının artması ve yahut köylünün elinden daha nok“ san fiyata alınması icap etmek» tedir. Binaenaleyh bu fark ya köylüden ve yahut halktan tüc: car ve esnaf vasıtasile ahmıp bu üç kişiye verilecektir. Bu hususta daha fazla izabat vermiye ve (müddeam isbata amadeyim, Bu gibi. işlerde çok hassar davrandığını şükranla gördüğü: müz hükümetimizin ve alâkadaf makamatın nazarı dikkatini celp etmenizi rica ederim efendim. Teyçılarda 17 numarada Vidinli oğlu: Mehmet Ali Tavşancıllıların Bir Temennisi Devlet Demiryolları İstanbul ile Sapanca arasında cumalar bir tenezzüh postası yapıyor. Bu tren bize uğramadan geçiyor. Memleketimizde en iyi kokulu çavuş üzümü ve kirazı münhasıran köylümüz yetiştirmektedir. Tenez- züh treni istasyonumuzda da durursa halk bu fırsattan istifade ederek körfez dahilindeki köyleri yakından tanımış olacak ve ye“ tişen o mahsulleri kendi ellerile yerlerinde toplayabilecektir. Bu trenlerin çok rağbet gö” receğini ümit ettiğimiz için Devlet Demiryollarından bizim köye de bu trenin kiraz, üzüm zamanında! uğramasım temin etmesini çok rica ederiz. Ekrem Bir Beşiktaşlı Kariin Haklı İsteği Ihlamura giden o Ortabahçe caddesi en mühim cad. delerinden biridir, fakat târihi inşasından ve tesisinden beri bir kerecik olsun tamir görmemiştir, Dikilitaş, (o Ihlamur, OMuradiye, Tunusboyu halkı bu caddeden geçmekte, fakat kışın çamurdan | yazın tozdan müteessir olmakta" | dırlar. Cadde üzerindeki evlerde i toz yüzünden pencere açılamamaktı yemekleri tozdan muhafaza etmek için de pencere kenarlarını kâ- ğrtlamak icap etmektedir. ş . Belediyenin bu cadde halkını bu ıstıraptan kurtarmasını te- menni ederiz. i j Mütekait Kaymakam Hurşit Bir Posta Teahhuru 13/2/8934 tarihinde (Bartına gönderilmek üzere Bünyan por tanesine verdiğim posta paketinin hâlâ mürselöüileyhe vasıl olma dığını bugün aldığım mektuptan anladım. En fazla bir haftada mahalli- ne vasıl olması lâzımgelen bir posta paketinin bu kadar teel- | hura maruz kalmasının sebebini bir türlü öğrenemedim. j Bünyan Zirast bankast metuuru: Cavit sevgilisini nasıl tanımaz? Bir saat sonra baron Sinelaif | issiz bir köşkte idi ve üç bef kişi” tarafından; Kıtır katır kesili” yordul.. gir İleri ii İLİN TE

Bu sayıdan diğer sayfalar: