1 Şubat 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

1 Şubat 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Loyd Core'un Son Perendesi Büyük harbde, İngiliz o muhtelli Kabinesine beşkanlık eden, kudret ve mahereti pek çok kimselerce tas- ik edilmekle beraber giddetli hür Sumlarden kurtulamıyan liberal fırka- N eski reisi Loyd Corcun siyasal yatını artık tamamladığı zannedili Ke Avam kamarısının celselerine e içek bazı bahislere "sün kabilinden karışan bu ihti- Bms b zaman busaladı. ırkasına meyletti, Çok det Mem toplayıb muhafazakâr ey Seri arasında muvazenet öpmek kuvvet vücuda getir. hi 3 etti. Hernedemse, ufak hı Loy ia bir kavrayış aksak- Gi ren bütün bu teşehbüs- G icelendirtmedi. Derken geçen bir Ümee di teşebbüslerden © daha baş vurdu. Bangor'da “hiç nutuk © söyledi. iktisadi — kalkınmasına k bir takım fikirler rap söylemek lâzım ia 1929 senesinde de e bir takım sözler söyle hu yi akat söylediklrinin — içinde Be ik olmamakla beraber di gilterede büyük bir alâka rd. Bazı İngiliz gazetelerinin yatına bakılırsa İstanbulda bular $ İngilir gazetecisi dahi bu and dinlemek için İngiltereye kadar ii t etmek külfetini göze almış- © Ae Muhafazakâr parti, Loyd Cor- a “ramen alâka ile karşı” gün bir vaziyette bulunan Ubora fırkasında kımılmalar olmuş, —. partisi Loyd Corcn tebessüm hi bir çehre takınmıştır. İngiliz mat- ma göre “ vap ebilecek Kkdomakdın bir konfe- a Çörçilin bir siyasi tezahürü, bu M. Baldvinin herhangi bir hite- böyle umumi bir alâka uyancira- ecek mahiyettedir. Binaenaleyh yetmiş ikdi ma bulan ayd Corcun kütle üzeri Yenel. muktedir olduğu bu tesir, onun, İden, muhtelit İngiliz kabinesinö 2 imkânlarını mevzuubahs etti yar ve ame! amı, d Core için, ötedenberi, Edebi Tefrik 63 şırpındı. b Akşam, eve ki setliyacak bu le döndüğü zaman, din gibi ağrıyordu. © Şaşıyordu? Neye asl, ong Uzülmüştü 2. Harun yerek di? başkasile evlenmi- M . Baya Mi Hilkatın alması, la kendin dokunmuştu! Hilkat- 'endi, daki mukaye, ediyor, Harun şi, mi a büy a bunu, Harun, birden Şinasi, «lbette, buna Bunun hee Karar ti gibi bir elmaş muz) AVAYA girenler de olabilirdi A? Ne gibi bir vesile Ya girenler kimlerdi? | € Sovmediğine 1/21/9856 SON POSTA Şark Misakı Ve İngiltere Londra, 31 (A. A.) — Röyter ajan- sına göre, Almanyanın Şark misskına girmesi lüzumu üzerinde İngiltere ile Fransa şimdiden anlaşmışlardır. Fran- sa açıkça anlatmıştır kl eğer Almanya ile Lehistan bu misaka girmezlerse Fransa, Sovyet Rusya ve Çekoslovak» ya ile tedaföl bir ittifak yapacaktır. Halbuki İngiltere böyle bir ittifakı çok bir taraflı buluyor. Bundam ötürü. dür İngilterenin, Şark misakı İehin- de bütün ağırlığını basması beklen- mektedir. Keza Fransız Bakanlarının Versay muahedesindeki askeri hükümlerin bir taraflı olarak feshi aleyhinde Ro- mada tanzim olunan Fransız - İtalyan beyannamesinin tasvibi hususunda da Londrada müsaid bir hava bulmaları çok muhtemeldir. Frnsız BakanlarıLondraya vardılar Londra, 31 ( Hususi ) — Fransa Başbaknnı Bay Flanden ile dışarı işleri Bakanı Bay Lâval buraya geldiler. İngiltere (| tarafından © görüşmelere Başbakan İle Dışarı işleri baksnı ve Başbakan muavini bay Baldvin iştirak edecektir. FransızTıb Talebesi Bir Protesto Grevi Yaptı Paris, 3) (A.A.) — Fransa nın bütün tıb fakülteleri talebe- leri, yabancı doktorların Fransayı istilâ etmelerini protesto için grev yaptılar, Grevciler bir ka- rarname yazarak, Fransada dok- torluk yapmak için Fransa tabii yetine geçdikten sonrajl0 sene de staj yapılmasım, yabancı talebelerin hastanelerde ücretle çalışmaları- nın yasak edilmesini istelmişlerdir. Kimya ve dişcilik talebeleride buna benzer kararnameler kabul etmişlerdir. Tayyareden Düşen Attınldr Amyen, 31 — Bir Ingiliz tay- yaresinden düşen ve içinde 22 bin Ingiliz liralık altın bulunan torba İngilizlere teslim edilmiştir. Aşık istemiyen benim.. Harun Şinasi, Hilkat olmasa, başka birini alacaktı.. Ben razı olmadım, diye ölünceye kadar bekâr mı dura- caktı? Fakat kendi kendine verdiği bu töselli, (bir tek düşünce İle kırılıyordu: — Peki, hani beni seviyordu? Hani, beni ölesiye, (ou çıldırasıya seviyordu? Yalnız, bu nokta (üzerinde fazla duramıyordu; sinirleri geri- iyor, buhran geçiriyordu; — Onu (o sevmemekte haklı imişimi. o Ne sürekli muhabbeti varmış. İtimad etmediğim için, beni (Omuahaze | edenleri şimdi görmek, sormak isterim.. Evet, ancak bununla biraz ferah bulabiliyordu. Şirkette, Türkân: da, Behiceyi de ki; — Nasılmış? diyecekti. Hak- kım yok mu imiş.. Iki gün içinde unutuvermek hassası olan bir adama gönül vermemekle, haya- tumı bağlamamakla, isabet etme- miş miyim? Beyhan, bunu — söyleyince, Türkün da, (Behicede > onlara bakacaklar hemen: * Barışın Koruyucusu.. İngilizlere Göre, Uluslar Kurumu Bu Vazifeyi Üzerine Almalıdır KARS ELANAMER, İngilizler, Uluslar kurumunun bütün misakları birleştirib barışın tek koruyucusu haline gelmesini istiyorlar dra, 31 (Havas) — Pariste ya- pılan İngiliz - Fransız ilk görüşmele” rinde, giliz telâkkisinin, müzakere edilmekte olan bütün emniyet misak- larım bir tek andlaşma haline getir- mek olduğu bildiriliyor. Bu akit, ayrı 'M eksikada Bir İhtilâl Teşebbüsü Maksiko, 31 (A.A) — Bir ihtilâl hareketi meydana çıkarı- mış, 18 şef tevkif edilerek hare- ket bastırılmıştır. Harbiye Bakanının bir tebliği, Amerika tarafından © yapılan (300,000) dolarlık bir para yar- dımı ile Şubat içinde bir ibtiâi yapılmasının kararlaştırılmış ol duğunu tasrih etmektedir. İhtilâleiler, âsi General Villa Real ile anlaşmışlardı. Amer ka Ve Lahey Divanı Vaşington 31 (A.A )— Cüm hur Reisi, Amerikanm Lâhey Ada- let Divanına girmesi hususunda kongreden tekrar bir istekde bulunmayacaktı; — Yerden göğe hakkın var- mışi diyeceklerdi. Beyhan, böyle düşünüyordu. Ertesi gün şirkete gidib te Türkân görüb bunu söylemek için bütün gece uyumadı. Sabaha karşı biraz dalınıştı; Ayşe, onu ( güçle uyandırdı ve Beyhan vapura daradar yetişti. Şirkette, daba odaya girer girmez, kalem âmiri Şevket Yah- ya, onun eline bir yığın kâğıd tutuşturdu : — Beyhan, gayet müstaceldir. Hemen başlaymız, rica ederim. Müddeiumumi dün akşam, müdü- re vermiş.. müdür de beni sikiş” tirıyor.. biran evvel bitirip başı- mızdan atalım. Ağız kokusu din- ah mleğini giydi ve ma- Me al geçti, kalem ümi- rinin verdiği kâğıtları tape etmi- ye başladı. Ve öğle tatiline ka- dar, kalem odasında, kılâvyelerin çıtırdısından başka bir ses du- geç kalmıştı. Türkân, her zaman gittikleri lokantada — bulacağını tahmin ediyordu. Ki kaştaya gitti, Türkân gö- remedi. Bir müddet bekledi, ye- ni yedi, sonra merak etti, ri sordu. Türkânla ekse- riya, köşedeki kuytu masalara otururlardı. O kısma bakan gar- ayrı olan öteki ukitlerin mevcudiye- tini tanımakla beraber, hepsini ulus- lar kurumu kadrosu içinde ve onun nezareti altında mütesanid bir höyâti umumiye balin'e toplıyacaktır. Milli Sosyalizm Neymiş? Berlin, 31 (A. A.) — Üniver- sitede milli sosyalistliğim yıldönü- mü münasebetile Pro'esör Veber demiştir ki : “ — Hitler, romantizmi yenen Alman hiddetidir. Alman terihk nin büyük devirlerinde bu hiddet birdenbire patlak vermiştir. ,, Staviski Rezaleti Etrafında Paris, 3i — Staviski rezale- tinin tahkikatını ele alan, fakat taraftarık yaptığı ittihamile az- ledilmiş olan Sen vilâyeti sabık müddelumumisi Bay Pressar'ın cesedinde otopsi yapılmış, ölümün göğüs darlığından ileri geldiği anlaşılmıştır. son, elini çenesine götürerek dü- şündü, gözlerini kırptı : ,— O, çoktandır buraya gel miyor. Durdu, tekrar düşündü; Zannedersem, buradan bi- raz ileride tabldotlu bir lokanta var, oraya gidiyor, Beyhan, sesini çıkarmadı, gar- sona başile teşekkür etti, he- sabını verip lokantadan çıktı. Türkün, lokantayı değiştirmişti? Beyhan, bunun sebebini uzun uzun araştırmadı çünkü fazla üzülmek istemiyordu. Türkâna kabahat bulmuyordu. Son günlerde hiç iştihası yoktu, sabah kahvaltısı onu tıkayor, ak- şama kadar canı yemek yemek islemiyor, ve öğleleri lok ıntaya şıkmayordu. Yalnız kalan Türkân başka arkadaşlar bulmuş, lokan- tayı değiştirmiş olucaktı, Beyhan, akşam tatilinde, arka- daşlarından evvel davrandı; kalem amiri Şevket Yahya Beyin ardı mra çıktı. Türkâna ya koridorda, ya kapıda, yabudda sokakta rasigelebilirdi. Vakit geçirmek için adımlarını ölçerek yürüyordu, koridordan geçti, merdivenleri indi. Türkânın kalemi boşalıyordu. Beyhan adım- larını sıklaştırdı ve kapıya doğru girtti, Kapıcıya sordu; — Türkân, çıktı mı? O, hiç düşünmedi: Gönül İşleri On Yıldır Nişan- lısını Bekliyen Bir Genc ! On yıl evvel verdiği söze sadık kalarak, o zamandanberi (nişanlım bekleyen bir genc vardır, dersem bek ki inanmazsınız. Fakat işte vasıtamla gazeteye gönderdiği ilân #ynen aş dıdadır. ğer tesmdlilen oazadığının güzüne ilişir de, buluşmalarını temin ederse, bana gelecek cevabi yerine göndrmekle memnun olacağım. İlân şadur ; “Genel savaşta tanıştığımız İffet Nuri Zekiye adındaki Bayanla ağduk- lanmıza andlaşarak ilk önbuluşta ev lenaceğimizi biribirimize sözleşmiştik. Kurtuluş suvaşında o İstanbulda kal- dığından kendisini kaybettim. Kurtuluş ütkusundan sonra çok kereler adresine ve özel ve genel turağlara başvur- dum. Gazetelere yazdırdım. Hep bu didişmelerim boşa çıktı. Ben sözümden dönmedim. Evlenmedim. Yaşım ilerledi. Evlenme çağım geçiyor. Ne yapayım? ve naml arayayım ?,, Bandırmada: MR. * Rizeli Ismail imzasile bir mek- tub aldım. Bu zat çalışkan, fakat şimdilik fakir bir (o delikanlıdır. Zengin bir kız onu seviyor, evine de alıyor. Bu cihetten gene kızın annesi de, babası da haberdar- dır ve anlaşılan, o izdivaclarına muvafakat edeceklerdir. (Buna rağmen Rizeli Ismail el'an müte- reddittir. Bir defa askerlik zama nının geldiğini düşünüyor, sonra da pek eyi huylu, (pek temiz olduğuna kan! bulunduğunu söy- lediği bu genc kızı tip itibarile pek beğenmiyor. Ben her vakit askerlik O hizmetinin evlenmeden evvel yapılmasını doğru bulurum. Fakat bunun böyle olmasını istemekliğim (daha ziyade yeni ailenin maddi (müşkilât İçine düşmemesi içindir, (zengin bir aileye intisab suretile bu mahzur run önüne geçildikten sonra te- redütü fazla görürüm. Yüz güzel liğine gelince daima (en sonra gelir. Aranacak şey huy güzelliği ve karakter Iimtizacıdır. TEYZE — Daha çıkmadi, Beyhan! Beyhan, Türkânı sokakta bek- lemeğe karar verdi. Uzayan daki- kalar, onu sinirlendiriyordu. Tek» alir doğru giti, içeriye Acaba, Türkân çıkmıştı da kapıcı farkında olmamış mıydı? Çok geçmedi, ince acele acele bir topuk sesi duydu, döndü, Türkân, telâşlı telâşı geliyordu. Beyhan, gülümsiyerek Türkâna yaklaşmıştı : — a Türkân... Nerelerde sin canım Türkân, dudaklarında yapma, soğuk bir gülüşle duruyordu : — Bonjur, şekerim... Nerede olacağım ? Buralarda... — Ene yapıyorsun? Bugün lokantaya uğradım, oraya gitmi- yormuşsun | Türkân, (o yözünü (buruştur- — Evet. Lokantayı değiş muştu H linde, açık açık: — Peki, ne İstiyorsun? Çar buk söyle... Işim var! Seni fazla dinliyemem | Bir istiskal İ yz Beyhanın, dili dolaşıy: X NE görecğim gelmişti de... Türkân, bilek saatine baktı: — Vallahi, benim de görece- ğim geldi, şekerim. Konuşalım... Foku bü affet... Söz verdim, Fakat Hilkat bilye Hik yek bile . (Âriensı var )

Bu sayıdan diğer sayfalar: